Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIİstanbul depreme hazır mı?

İstanbul depreme hazır mı?

Naci Görür şöyle diyor: “Ortalama 7.5 büyüklüğünde deprem olasılığı çok fazla. İstanbul ya da Kuzey Marmara depreminin her an olma ihtimali yüzde 47. Şimdi bu depremin olacağı yer kesin. En son deprem 1766 yılında; o fay da her 250 senede bir deprem üretiyor. Artı-eksi 10 ila 15 sene var. Yani bugünlerde deprem olma olasılığı fazla. Doğrultulu atımlı bir fayın bir yerinde deprem olursa öbür tarafında da deprem olursa sismik boşluk olur ki muhakkak kırılmak zorunda. Yani Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu Marmara içinde kırılmak zorunda. Çünkü Doğu ve Batı’da kırılmış, ortası sismik boşluk yani kırılacak demektir.

2023 yılında ülkenin güneydoğusunda gerçekleşen korkunç depremden bu yana iki yıl geçti. Bu deprem, bizi biraz olsun birbirimize yaklaştırdı mı? Yeni bir bilinç sağladı mı? Yoksa her şey eskisi gibi mi?

Naci Görür şöyle diyor: “Ortalama 7.5 büyüklüğünde deprem olasılığı çok fazla. İstanbul ya da Kuzey Marmara depreminin her an olma ihtimali yüzde 47. Şimdi bu depremin olacağı yer kesin. En son deprem 1766 yılında; o fay da her 250 senede bir deprem üretiyor. Artı-eksi 10 ila 15 sene var. Yani bugünlerde deprem olma olasılığı fazla. Doğrultulu atımlı bir fayın bir yerinde deprem olursa öbür tarafında da deprem olursa sismik boşluk olur ki muhakkak kırılmak zorunda. Yani Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu Marmara içinde kırılmak zorunda. Çünkü Doğu ve Batı’da kırılmış, ortası sismik boşluk yani kırılacak demektir. (…) Biz hep depremde konuşuyoruz. Etkinlik yapacağız diye gösterişe sapan vitrine yönelik çalışmaları yapıyoruz.(…) Sokağa inin, iş yapın. Zor olan birtakım işleri devletle belediye, halk bütünleşir, yumruk gibi olursa biz İstanbul’u 10-15 senede depreme hazırlarız, 25 senedir hazırlayamadık. 25 senede değil İstanbul, Türkiye’nin tümü depreme hazırlanabilir.”

Prof. Dr. Naci Görür’ün bazı analizleri de şöyle: “Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerinde deprem bekliyoruz. Marmara Denizi’nin doğusunda bir Adalar fayı var. Bir de Kumburgaz fayı var; Yeşilköy-Silivri açıklarına kadar. Silivri açıklarından Tekirdağ’a kadar da kolu var. Şimdi biz depremi Adalar ve Kumburgaz Fayı üzerinde bekliyoruz. (…) Bu depremlerle uğraştık, üzüldük, sıkıntısını çektik, ülkenin deprem dirençli olmasını istedik ama gereğini tam anlamıyla yerine getiremedik. (…) Ülkemizde deprem dirençli kentleri oluşturmamız gerekir. Tehlike, büyük çoğunlukla bütün yönleriyle belirlenmiştir. İstanbul’da ne zaman deprem olacağı, nereyi nasıl etkileyeceği, İstanbul’un bileşenlerinin nasıl zarar göreceği bugün için bilim dünyası tarafından ve yerel yönetimler tarafından bilinmektedir. (…) Deprem dirençlilik demek, deprem olduğu zaman İstanbul’un minimum hasarla bu depremi atlatması. (…) İstanbul’un bileşenlerinden biri halktır. Diğeri altyapıdır. Üçüncüsü yapı stoğudur. Dördüncüsü ekosistem ve çevredir. Beşincisi de ekonomidir. Bunlar için daha şimdiden, deprem olmadan, barajlar yıkılmadan, Devlet Su İşleri ile oturur İSKİ, barajlar konusunda bir anlaşma yapar. Onlar da mevcut barajları gözden geçirir, zayıf olanları güçlendirir, yıkılacağı yıkar, yeniden yapar.

Türkiye’nin parası pulu mu yok, çok. Öyle kurumlara öyle bütçeler veriyor ki inanamazsın. Az yol yapsın, az baraj yapsın, az müteahhitlik hizmeti yapsın. (…) Kim ki depreme önlem almadan uzaklaşırsa kaşını karartmayı, gözünü karartmayı halk bilsin. (…) Yoksa Türkiye’nin geleceği yok demektir. Ekonomik ve siyasi bağımsızlığı da yok demektir.”

- Advertisment -