Ağustos başında kaleme aldığım üç bölümlü “Hablemitoğlu cinayetinde ‘leş’ analizler: ‘FETÖ’ Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı tetikçi olarak kullandı” başlıklı yazı, o günlerde zuhur eden tuhaf bir analize dairdi. Sağdan sola çeşitli çevrelerce dile getirilen bu teze göre, 2002’de Gülen cemaati Hablemitoğlu’nu öldürmeye karar vermiş, bu amaçla da muvazzaf ÖKK subaylarını tetikçi olarak kullanmıştı. Şimdi, Anadolu Ajansı’nın verdiği bir haberden öğreniyoruz ki savcılık da iddianamesini bu ‘analiz’ üzerine kuracakmış.
Bakın, inanmamızı istedikleri şeyi ne büyük bir hayretle tarif etmişim, “Hablemitoğlu cinayetinde ‘leş’ analizler” dizisinin ilk bölümünün spotunda:
“İnanması zor, biliyorum ama inanın tastamam böyle diyorlar: ‘FETÖ’ Hablemitoğlu’nu öldürmeye karar vermiş ve bunun için de tetikçi olarak ÖKK-MAK subaylarını kullanmış. Ve de bu iş 2002’de olmuş. Şengül Hablemitoğlu, Levent Göktaş adına açılan Twitter hesabının ‘Her şeyi açıklayacağım’ tehditlerinden sonra hiçbir şeyi açıklamadan kapanmasından sonra ‘Leş pazarlıklar dönüyor belli ki, leş adamların elinde oyuncak olmuş memleket…’ tweet’i atmıştı. Olan bitenlerden sonra ‘FETÖ, ÖKK-MAK’ı tetikçi olarak kullandı” analizleri için de aynı sıfatı kullanmak yanlış olmaz sanırım.”
Biliyorsunuz, buradaki ÖKK, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin birimi olduğu söylenen Özel Kuvvetler Komutanlığı, MAK da Muharebe Arama Kurtarma, yani en seçkin birimin en seçkin birimi…
Geçtiğimiz hafta devletin haber ajansı, soruşturmayı yürüten savcılık makamından aldığı bilgilere dayandırdığı bir haber verdi. Buna göre, bütün deliller toplanmış, soruşturma tamamlanmış, iddianamenin yazım aşamasına gelinmişti.
Doğrusu çok ilginç bir haberdi. Sadece satırlar okunduğunda düz-sıradan bir haber gibi görünüyordu ama satır aralarıyla okunduğunda öyle değildi. İçinde ÖKK ve MAK’ın hiç geçmediği, onların yerini “eski askerler”in ve “Hablemitoğlu’nu öldüren çete”nin aldığı, Levent Göktaş’ın ‘çete’ dışına çıkartıldığı tuhaf mı tuhaf bir haber…
Bu kısa ama çok şey söyleyen haberin tamamını buraya alıyorum ki, hem olayı hatırlatsın bize, hem de zihinlerde haberin sadece işime gelen bölümlerini aktardığım gibi bir kuşku belirmesin — Türk basını karşısındaki okurların haklı pozisyonu:
“‘Hablemitoğlu suikastının azmettiricisi Fetullah Gülen’ tespiti / Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikast soruşturmasının şüphelileri arasında, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen ‘azmettirici’ sıfatıyla yer aldı.
“AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu sorumlusu Başsavcıvekili Veysel Kaçmaz’ın koordinasyonunda yürütülen soruşturmada, iddianamenin yazım aşamasına geçildi.
“Buna göre o tarihlerde örgütün kamu kurumlarına sızdığına dikkat çeken ve buna dair ‘Köstebek’ isimli kitabı yayına hazırlayan Hablemitoğlu, FETÖ’nün hedefi haline geldi. Bu tespitin üzerine yoğunlaşan savcılık örgüt mensubu bir polisin, ‘Hablemitoğlu’nun çağrı kayıt detaylarının GSM şirketlerinden istendiğine’ dair yazışmasını delil sayarak zaman aşımına az bir süre kala dosyayı yeniden raftan indirdi.
“Soruşturmayı genişleten savcılık, o dönem Ukrayna’da bulunan şüpheli eski asker Nuri Gökhan Bozkır hakkında kırmızı bülten çıkardı.
“MİT tarafından 27 Ocak’ta Türkiye’ye getirilen Bozkır, 8 Şubat’ta ‘suç örgütü üyeliği’ ve ‘tasarlayarak öldürme’ suçlarından tutuklandı.
“Şüphelinin beyanları doğrultusunda harekete geçen savcılık, 8 Haziran’da emekli Albay Levent Göktaş, emekli Binbaşı Fikret Emek, suikastın tetikçisi olduğu iddia edilen emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nun aralarında bulunduğu 9 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.
“Şüpheliler Emek, Mumcuoğlu, Kamil Metin ve Memiş Aytekin tutuklanırken, 4 şüpheli adli kontrolle serbest bırakıldı, adresinde bulunamayan Göktaş’ın ise firar ettiği belirlendi.
“Soruşturma kapsamında tutuklanan bir diğer şüpheli ise daha önce ‘FETÖ üyeliği’ ve ‘casusluk’ suçlarından 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan eski istihbaratçı Enver Altaylı oldu.
“İfadesinde suçlamaları kabul etmeyen Altaylı’nın, FETÖ’nün tepe yöneticisi ve Hablemitoğlu suikastının ‘azmettiricisi’ Mustafa Özcan ile irtibatı belirlendi.
“Tespitlere göre Hablemitoğlu’nu öldüren ‘suç örgütü’ ile FETÖ arasındaki bağlantıyı ise firari Göktaş sağladı.
“Bu kapsamda Mustafa Özcan ile örgüt elebaşı Fetullah Gülen, ‘azmettirici’ sıfatıyla suikast soruşturmasının şüphelileri arasında gösterildi.”
PKK’nın Mersin saldırısı haberini ‘PKK’ demeden yazmak gibi…
Öncelikle belirteyim ki Anadolu Ajansı’nın bu haberi son 3-4 ayda konu hakkında çıkan yüzlerce haber içinde bir istisna teşkil ediyor; çünkü bu, içinde ÖKK ve MAK geçmeyen yegâne Hablemitoğlu cinayeti haberi. Fiilin öznesi uçuvermiş Anadolu Ajansı’nın haberinde. Mesela PKK’nın Mersin saldırısı haberini ‘PKK’ demeden yazmak gibi bir şey bu. Klavyeyi kullanan ele bilinçli bir müdahale olmaksızın doğabilecek bir sonuç değil. Serbest bırakılmış bir el Hablemitoğlu cinayeti haberini ÖKK’sız, Mersin cinayeti haberini PKK’sız yazmaz.
Oysa AA’nın haberinde ne görüyoruz? ÖKK ve MAK’ın yerini “Hablemitoğlu’nu öldüren suç örgütü”, ÖKK ve MAK mensubu subayların yerini de “eski askerler” almış. Fakat en ilginci, ‘leş analizler’de bile Hablemitoğlu’nu öldürme emrini veren kişi olarak geçen MAK alay komutanı Levent Göktaş’ın “Hablemitoğlu’nu öldüren ‘suç örgütü’ ile FETÖ arasındaki bağlantıyı sağlayan” kişi olarak anılması ve bir anlamda ‘çete’nin dışına çıkartılması…
Bütün bu tuhaflıklar iddianameye böylece yansıyacaksa, yakında çok tuhaf bir metinle karşılaşacağız demektir.
Ağustos’ta kaleme aldığım dizinin ikinci bölümünde (“Çıplak bir Kontrgerilla eylemi nasıl sulandırılır?”) ‘leş analiz’lerden birkaç örnek sunmuş, üçüncü bölümü de (“Levent Göktaş ‘FETÖ tetikçisi’yse devlet içinde bu devirde onu kim, neden, nasıl koruyor?”) bu tezlerin neden temelsiz olduğuna ayırmıştım.
“Temelsizlik” meselesini, oradaki argümanlarımı hatırlatarak devam etmek istiyordum ama yazı çok uzayacağı için onu bir sonraki yazıya bırakıyorum.
‘Leş analizler’ iddianame zırhı giymeye hazırlanırken ilk sahipleri ondan uzaklaşıyor
‘Leş analizler’ iddianame zırhı giymeye hazırlanırken,“FETÖ ölüm fermanını yazdı, ÖKK subaylarını tetikçi olarak kullandı ve cinayeti gerçekleştirdi” görüşünü başlangıçta savunan bazı gazeteciler yavaş yavaş itiraz belirtmeye başladı. Bunların birkaçını 6 Eylül’deki “Hablemitoğlu cinayetini İpekçi-Mumcu cinayetler serisine bağlayan görüşler, ya da ‘leş analizler’de gerileme” başlıklı yazımda ele almıştım.
Bunlara bir ilave de Tolga Şardan’ın 14 Ekim tarihli ‘Büyüteç’inde geldi. Şardan, konuya dair ilk yazılarında “Bugün gelinen noktada ortaya çıkan verilere göre Özel Kuvvetler içinde bir grup asker ile cemaatin ilk ortak eylemi Hablemitoğlu cinayeti” tespitini yapıyordu. Geçtiğimiz hafta kaleme aldığı son yazısının başlığı ise şöyleydi: “Madem ki FETÖ bağlantısı tespit edildi, Göktaş’ın kaçmasına neden göz yumuldu?”
Yani Şardan da sonunda soruların sorusunu sormak zorunda hissetmişti kendisini.
Bu soruyla halleşmeden iddianameyi ‘leş analizler’ üzerine kurmak olacak şey değil ama sanki öyle olacak.
Yukarıda da dediğim gibi bir sonraki yazıda bu ve benzer soruları bir kez daha hatırlatacak, sonra da iddianameyi bekleyeceğim.