Emekli polis Muzaffer Sami Bulut 11 Ekim 2005 gecesi Avcılar Güney Sokak’ta evine birkaç adım kala üç kurşunla vurularak öldürüldü. Sırtından vurulmuştu, üzerindeki beylik silahını çekmeye fırsatı olmadı. Zaten eski püskü silahı çalışmıyordu. 53 yaşındaki Bulut 12 yıl önce emekli olmuş, bir süre Doğru Yol Partisi Güngören İlçe Başkanlığı yapmış, 2004 yılında kendisi gibi emekli İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Gündüz Memişoğlu, ve Of’lu hemşerisi sigortacı Süleyman Soylu ve kardeşi Mehmet Soylu ile SGM Güvenlik şirketini kurmuştu.
Polis soruşturmaya ortaklarından başladı. Süleyman Soylu işlerinin iyi gittiğini bir sorun yaşamadıklarını fakat Muzaffer Bulut’un son zamanlarda sık sık gittiği Romanya’da bir şirketin işlerini takip ettiğini anlattı. SGM’de güvenlik amiri olarak çalışan emekli polis memuru Dursun Ali Demir de Romanya’dan söz etti, bu seyahatlerinde Yusuf Ziya Hacısüleymanoğlu’nun da Bulut’a eşlik ettiğini söyledi.
Süleyman Soylu, Muzaffer Sami Bulut ve Gündüz Memişoğlu’nu 2004 yılında kurduğu SMG güvenlik 2013 yılında feshedildi.
Polis işin peşini bırakmadı. Ne de olsa ortaklardan Gündüz Memişoğlu birkaç yıl önce asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür yardımcısıydı. Emekli olmuş, Erdal Acar’ın şirketinde yönetici olarak çalışmaya başlamıştı. Ortağının böyle sokak ortasında öldürülmesi faili meçhul kalamazdı! Üç memurdan oluşan 4537 numaralı polis ekibi bütün kapıları çaldı.
Bulut’un yakınları polise dikkat çekici bir olayı aktardı. Cinayetten birkaç saat önce Küçükçekmece, Soğuksu Tren İstasyonu’nun yanındaki kahveye gelen beş kişi Muzaffer Bulut’a benzeyen bir kişiye dikkatle bakmış, “niye müşterileri rahatsız ediyorsunuz” diye müdahale edildiğinde polis kimliği göstermişler, ama kimse polis olduklarına inanmamıştı. Bulut’un yakınları gelenlerden iki kişiyi iki ay sonra Hacısüleymanoğullarından bir ismin Çanakkale’deki yapılan cenaze töreninde görmüştü.
Muzaffer Bulut’u Romanya’ya götüren maya üreten büyük bir şirketin orada açılan temsilciliğiydi. İş insanı Cem Kalyoncu’nun sahibi olduğu ve kardeşi Cüneyt Kalyoncu’nun başında olduğu Global Distribution şirketin hisselerini çalışanlar Sezai Dinç ve Ahmet Tuğcu çeşitli yollarla üzerlerine geçirmiş, fonları benzer isimle kurdukları Global Group SRL ve Global Impex SRL şirketlerine aktarmışlardı.
Bulut gidip bu iki isim bulmuş, “bu şirketi çalmışsınız, pılınızı pırtınızı toplayıp gidin” demiş ama “Konuyu bilmiyorsunuz bu işin arkasında Hüseyin Saral var” cevabını almıştı. Bulut’un ulaşmak istediği Hüseyin Saral 31 Ocak 2005 günü İtalya’da bir otoparkta öldürüldü, işlerini iki yeğeni devraldı. Bulut araya önemli isimler koyarak Sarallara gitti, Burhanettin Saral’dan bu meseleyle “ilgilenmiyoruz” yanıtını aldı. Sedat Saral ise “ben gençlerin işlerine karışmıyorum” dedi. Bir yandan yasal işlemleri başlattı, diğer yandan Hacısüleymanoğlu ve Sarallardan iki isimle konuştu, bu işi hallederlerse 25 bin dolar vereceğini söyledi. Fakat konu kimi tanıklara göre Romanya yargısı yoluyla çözüldü, kimi tanıklara göre de Hüseyin Saral’ın hisselerini temsil eden Murat Türker sahip olduğu vekaletle bu iki isimin hisselerini asıl sahibi Kalyoncu’ya devretti.
Bulut’la birlikte Romanya’ya giden Yusuf Ziya Hacısüleymanoğlu da 25 bin dolar vaadini doğruluyor, Bulut’u birkaç defa aradığını ancak parayı ödemediğini söylüyordu.
Polis hemen herkesle konuşmuş, ancak bilgi verenler ortakları da dahil cinayeti işleyenlerden korktukları için bunu yazılı ifadeye dökmekten kaçınmıştı. 2005/33925 numaralı soruşturma faili meçhul kaldı.
Altı ay sonra ilginç bir gelişme yaşandı. Sarallara yönelik Çamlıca operasyonundan sonra, 30 Mayıs 2006 günü Küçükçekmece’de yakalanan Tarık Saral getirildiği Asayiş Büro Amirliği’nde önce Beşiktaş’ta Şahinlere ait otoparka yaptığı saldırıyı sonra da bu cinayeti anlattı.
Tarık Saral amcası Hüseyin Saral’ın ölümünden birkaç ay önce kendisini çağırıp Muzaffer Sami Bulut’un kendilerine yanlış yaptığını, haraç aldığını kaleminin kırılması gerektiğini söylediğini, ancak bu sırada cezaevine girdiğini aktardı. Hüseyin Saral’ın öldürülmesinden sonra cezaevinden çıktığını ve Bulut’u takip etmeye başladığını söyledi. O gün beş saat boyunca takip ettiği Bulut gece 00.20’de aracını park edip evine doğru yürümeye başladığında Renault 19 araç ile yaklaşıp araçtan hiç inmeden “kimse bizden haraç isteyemez” diyerek ateş ettiğini anlattı. Cinayetten sonra Tekirdağ Muratlı’ya gitmiş saat 04.00’de bir polis ekibi kendisini çevirince üzerinde cinayet silahı bulunduğu için kaçmıştı. Polis araçta bulunan bir kadın ve bir adamı yakalamıştı. Geride bir de şarjör bırakmıştı.
Tarık Saral sözlerine şöyle devam etti “Muzaffer Sami Bulut’u ise vicdanen rahatlamak için anlattım, ancak bu konuyla ilgili elinizde delil olmadığını da biliyorum, olayda beni teşhis yapabilecek edebilecek tanık olmadığını da biliyorum, ben sadece vicdanımı rahatlatmak için bunları anlattım ve gerçekten rahatladım. Size anlatmasaydım bile nezarethanedeki nöbetçiye anlatır, yine rahatlardım. Ancak ben bu konularla ilgili ifade vermeyeceğim. Susma hakkını kullanacağım, şu hususu yine söylemek istiyorum bu olayların Burhanettin Saral ya da Alaattin Saral ile bir bağı yoktur”.
Anlattığı şeylerin tutanağa geçirildiği hatırlatıldığında bir kez daha konuştu “Muzaffer Sami Bulut’u öldürdükten sonra uzun süre uyuyamadım, bu olay vicdanımı çok rahatsız etti, sadece vicdanen rahatlamak için anlattım. Ayrıca ben zaten birçok suçtan aranıyorum, ben defalarca cezaevinde yattım. Bu işleri iyi biliyorum, sizin tutacağınız tutanakların hiçbir hükmü yok. Ben hakim karşısında da tecrübe sahibiyim size anlattıklarımın tamamen yalan olduğunu, sizin uydurduğunuzu söyleyince mahkemeler bir süre tutuklasalar bile ceza vermezler” dedi.
Polis Çerkezköy’de dur ihtarına uymayarak kaçan aracı da araştırdı. Gerçekten de cinayet gecesi saat 04.00’de Muratlı’da 34 MOL 41 plakalı bir Renault 19 otomobil dur ihtarına uymamış, polisler tarafından kovalanarak yakalanmıştı. Araçtan kimliği belirlenemeyen bir kadın kaçmış Bülent Ezer araçta yakalanmıştı. Araçta bir şarjör, 15 mermi ve yedi sigara izmariti bulunmuştu. Asıl plakası 34 VZ 7950 olan araç Şubat ayında Küçükçekmece’den çalınmıştı. Yapılan yüzleştirmede Bülent Ezer Tarık Saral’ı tanıyamadı, fakat araçta bulunan sigara izmaritlerindeki DNA kalıntıları Tarık Saral ile eşleşiyordu. Tarık Saral çıkarıldığı savcılıkta bütün sorular karşısında susma hakkını kullandı.
Ortağı Süleyman Soylu önce DYP sonra Demokrat Parti’deki politik kariyerine AKP’ye atlayarak sürdürdü ve cinayetten 11 yıl sonra İçişleri Bakanlığı koltuğunu oturdu. Yedi yıl boyunca polisi yönetti ancak ortağının faili meçhul kalan cinayeti için bir şey yapmadı.
Diğer ortak Gündüz Memişoğlu Erdal Acar’ın şirketlerinde yöneticilik görevini sürdürdü. Gazetelere “şu an için sektörde en iyi korunan kişi kendisidir” dediği patronu Erdal Acar ise 18 yıl sonra Sarallar suç örgütünün yöneticisi olarak yargılanıyor. Memişoğlu Sedat Peker’in iddialarıyla gündeme gelen Cihan Ekşioğlu’yla da ortaktı. Telefonla ulaştığımız Gündüz Memişoğlu “Hiç haberim yok, ne olduğunu dahi bilmiyorum” dedi.
Muzaffer Sami Bulut cinayeti hala faili meçhul. Sanki hiç öldürülmemiş, hiç böyle bir cinayet işlenmemiş gibi, adı ne bir gazete haberinde, ne de mahkeme dosyalarında geçiyor. Bilenler “akrabaları dahil” susuyor, ve susanlar arasında eski İçişleri Bakanı da var.
NOT Muzaffer Sami Bulut’un ortağı Süleyman Soylu da e-posta ile ilettiğimiz sorulara yazı yayınlanana kadar cevap vermedi.