Ana SayfaHaberlerAhmet Emin Yalman, Atatürk’ün “Büyük Taarruz’u gazeteci olarak yerinde izle” teklifini ...

Ahmet Emin Yalman, Atatürk’ün “Büyük Taarruz’u gazeteci olarak yerinde izle” teklifini “yeni nişanlandım” diyerek nasıl reddetmişti?

1914 yılında gazetecilik konulu doktora tezini Colombia Üniversitesi’nde yazan, Birinci Dünya Savaşı’nı savaş muhabiri titriyle takip eden tek Türk gazeteci olan Ahmet Emin Yalman; Büyük Taarruz’u yerinde izleyen tek gazeteci olma fırsatını nasıl kaçırdığını anılarında anlatmıştı.

 Yalman, anılarında Atatürk’ün kendisini savaşı gazeteci olarak takip etmek için davet ettiğini ama kendisinin bu teklifi yeni nişanlandığı için reddettiğini yazıyor…

Ahmet Emin Yalman, 1922 haziranında Mustafa Kemal ile yaptığı tren yolculuğunu otobiyografisinde anlatmıştı. Artık baskısı olmayan litaptaki “Bir Fırsat Kaçıyor” başlıklı bölümü Journo yayınladı:

“Adapazarı’ndan İzmit’e dönüşte Gazi, beni bir tarafa çekti.

Dedi ki: ‘— Sen arkadaşlarınla beraber İstanbul’a dönme. Benimle kal, beraber Ankara’ya gidelim. Gazeteci sıfatıyla sonradan buna çok memnun kalacaksın.’

Bu sözleri söylerken Büyük Liderin ne anlatmak istediğini bilmiyordum. Neden sonra öğrendim: Başlamak üzere bulunan büyük taarruzda beni tek gazeteci olarak yanına almak istiyordu. Öyle anlaşılıyor ki benim, hayatının hikâyesini yazmam tarzından ve İstiklal Harbi cephesine ait röportajlarımdan memnun kalmıştı. Bana gazetecilik hayatımın en büyük fırsatını vermeği düşünmüştü.

Bunu bilmediğim için gaflet içinde cevap verdim:

“— Ben yeni nişanlandım. İstanbul’dan devamlı surette ayrılmak benim için güçtür, fakat sık sık Ankara’ya gelirim, gazetecilik vazifelerimi yaparım.”

“— Bir aile bağının tesiri altında olan kimselerden devamlı memleket hizmetleri için hayır gelmez. Bunlar için böyle bağlardan azade, atılgan adamlara ihtiyaç vardır.”

Bundan tam ondört yıl sonra bir akşam Ankara’da Karpiç lokantasında eşimle beraber Atatürk’le karşılaştığım zaman, Büyük Lider İzmit’de cereyan eden bu konuşmayı bana hatırlattı ve o zamanki hükmünde hata olduğunu söyleyerek bana hak verdi. Bir gece kalabalık bir lokantada açık surette cereyan eden bu uzun ve hoş konuşmanın hikâyesini sırası geldiği zaman harfi harfine anlatacağım.

Atatürk’ün böylece sonradan bana hak vermesine rağmen, büyük saldırıda İstiklal Harbi cephesinde kendisiyle beraber bulunmak fırsat ve şerefini kaçırdığımdan dolayı derin üzüntüler duydum ve cephede gördüğüm tabii gelişme istidatları karşısında Atatürk’ün maksadını sezemediğimden dolayı çok dövündüm.”

- Advertisment -