Ana SayfaHaberlerAhmet Türk'ten Gergerlioğlu'na ziyaret: Ben İmralı'ya yüzerek gitmedim

Ahmet Türk’ten Gergerlioğlu’na ziyaret: Ben İmralı’ya yüzerek gitmedim

Kürt siyasetçi Ahmet Türk ve akademisyen Kerem Altıparmak, Ömer Faruk Gergerlioğlu 'Adalet Nöbeti'nde ziyaret ederek ortak bir basın açıklaması düzenledi. Gergerlioğlu, "3 günlük dünya için bu halkın onurunu çiğnetmem" dedi.

Milletvekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun HDP milletvekilleri ile birlikte Meclis’te yaptığı “Adalet Nöbeti” sürüyor. Nöbete destek vermek amacıyla çok sayıda kişi ve kurum bugün de ziyaretlerde bulundu. Kürt siyasetçi Ahmet Türk ile İHD adına Gergerlioğlu’nu ziyaret eden akademisyen Kerem Altıparmak Gergerlioğlu’yla ortak bir basın açıklaması yaptı. 

Gergerlioğlu, Altıparmak ve Türk’ün açıklamaları şöyle:

Darbe sadece bomba tarak olmuyor(Ömer Faruk Gergerlioğlu)

Adalet Nöbetimize hoş geldiniz. Biz Adalet Nöbetindeyiz, ve direnişimizi büyütüyoruz. Neden Adalet Nöbeti, hepiniz biliyorsunuz, tüm Türkiye biliyor ve dünya biliyor. Meclis’e darbe yapılırsa vatandaşların adalet ve demokrasi isteme hakları doğar. Biz de darbe yapılan, haksız hukuksuz bir şekilde milletin vekilliği elinden alınan bir kişi olarak demokrasi talebimizi gündeme getiriyor ve direniyoruz. Şahsım ve tüm partim olarak 3 gündür Adalet Nöbetindeyiz. Adalet diyoruz, demokrasi diyoruz, hukuk diyoruz. Türkiye’de partimize yönelik topyekûn saldırılara karşı direniyoruz. Türkiye’de topyekûn tüm STK’lara İHD’ye bugün olduğu gibi diğer tüm demokratik kitle örgütlerine yönelik saldırılara karşı insan hakları hukuk ve adalet diyerek direniyoruz. Meclis’e niye darbe yapıldı? Meclis’e darbe sadece bomba atarak mı yapılır. Hayır darbe sadece bomba atarak olmuyor, işte gördünüz. A’dan Z’ye haksız hukuksuz bir yargı süreci sonrası 90 bin kişinin oyunu almış, Kocaeli halkının oyunu almış Ömer Faruk Gergerlioğlu anayasal bir takım oyunlarla Meclis’ten ekarte ediliyorsa milletin vekili olarak onu getirdiği Meclis’e darbe yapılıp Meclis’ten uzaklaştırılıyorsa, cezaevine gönderilmeye çalışılıyorsa buna karşı durmak bizim en temel meşru hakkımızdır ve barış talebimizdir. Üzücü olan bu toplumun barış talebine darbe vurulmasıdır.

Akiller heyetindeyken ‘iyi insanlar’ diyorlardı

Biz bu toplumda yıllardır insan hakları, hukuk, adalet diyen insanlarız. Kürt meselesinde çözümden başka bir yolu düşünmeyen, bilmeyen, söylemeyen insanlarız ama dayatılan hep çatışma savaş ve maalesef çözümsüzlük. Benim yaptığım bir barış paylaşımı bahane edilerek hakkımda açılan bir dava vardı. Daha önce insan hakları savunucusu olarak, çözüm sürecinde Kocaeli Barış Platformu’nu yerelde kurarak, ulusalda barış konusunda gayret sarf ederek, çözüm süreci öncesinde söylediklerimizi tekrar ederek bu topraklarda barış umudunu yükseltmeye çalıştık. Biz o zaman bunları söyledik. Marmara Akiller Heyeti’ni Kocaeli’nde ağırlayan kişiyken, Meclis Çözüm Heyetine Kocaeli’nden bilgiler verirken çok iyi işler yapan insan olarak görülüyorduk. Ne zaman çözüm süreci bitti biz aynı şeyi söylemeye devam ettik bu kez bize terörist demeye başladılar. Dün çözüm sürecinde söylenenlerin onda birini söylediğimiz için, çözümden, barıştan, hayattan başka bir çare yoktur dediğimiz için 27 yıllık uzman doktorluk hayatımızdan ihraç edildik. Her türlü sivil ve medeni ölüme uğratıldık. Üyesi olduğumuz derneklerden ihraç ettirildik. İş bulamamamız sağlandı, aç susuz bırakılmaya çalışıldık. Ama sonunda biz bir milim düşüncelerimizden, yolumuzdan şaşmayacağız dedik ve Allah’ın takdiri yolumuza devam ettik. Bir milim bile görüşlerimden geri adım atmadım. Kürt meselesinde yıllardır ne söylediysem onu söylemeye devam ettim. Çatışmasız, anayasal değişimlere bağlı insan haklarına dayalı bir çözüm dedim hep. Sonrasında bu millet bizi tuttu millet meclisine vekili olarak gönderdi, onur duyduğum bir yere gönderdi. Milletin verdiği bu onurun hakkını vermeye çalıştım, insan hakları ve barış dedim. 2,5 yıl burada hep aynı şeyi haykırdım. Millet bize görevleri verdi maalesef o çözümü düşünmeyen devlet anlayışı ve iktidarın ceberrut anlayışı bizi mesleğimizden uzaklaştırdı. Millet bize milletin vekilliği görevini verdi ama yine aynı ceberrut anlayış bizi vekillikten düşürdü cezaevine yollamaya çalışıyor. Bunu anayasayı çiğneyen yargısal ayak oyunlarıyla yapıyorlar.

Tek bir hukukçu suç unsuru bulamaz

 Bir haber yapmak suç değildir, barış çağrısı içeren haber paylaşmak suç değildir. Benim 20 Ağustos 2016’da paylaştığım “devlet adım atarsa barış bir ayda gelir” haberinin içeriği hakkında tek bir hukukçu bile suç unsuru bir fiil ve söylem bulmadı, bulamıyor, bulması mümkün değil, bu haber paylaşımından RT etmekten 2,5 yıl terör örgütü propagandası cezası verildi. Ve haberi yapan yayın organına bir dava ceza, erişim yasağı yok, haber hâlâ yayında. Retweet eden başka birine ceza yok, şu anda ceza alan biziz. Böylesi inanılmaz bir cezadan sonra İstinaf ve Yargıtay’da bir üyenin itirazına rağmen cezamız onaylandı. İtiraz eden üyenin yazdığı hukuk manifestosuna anladığım kadarıyla siyasi birtakım mülahazalar nedeniyle pek bakılmadı ve bu ceza onandı. Ardından bu hukuksuz trajikomik ceza Meclis Başkanlığı’na geldi. Meclis Başkanlığı’nın görevi nedir? Milletvekilliğinin dokunulmazlığını, Anayasa’yı ve milletin iradesini korumaktır. Meclis’in duvarında ne yazıyor? “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye boşuna mı yazıyor?

Vekilliğimin düşürülmesini tanımıyorum

Aynı şeyleri tekrar ederek farklı bir yere varmaya çalışıyorlar sonuçta gelinen noktada biz direniyoruz. Adalet üzerine direniyoruz. Ben bu kararı tanımıyorum. Prosedüren vekilliğim düşürülmüştür ama bu Anayasa çiğnenerek yapılmıştır. İkinci bir Enis Berberoğlu utancı bu ülkeye yaşatılmıştır. Biz burada adalet için direniyoruz. 3 gündür buradayız, arkadaşlarımız burada. Dünyada eşi benzeri olmayan bir direniş gerçekleştiriyoruz. Tüm dünya bunu görsün. Türkiye’de bir milletvekili hukuksuz ayak oyunlarıyla Meclis dışına itilmiştir, cezaevine atılmaya çalışılmaktadır, o vekilin partisi de kapatılmaya çalışılmaktadır. Bu partinin tüm geleneğine bir saldırı yapılmıştır ve biz burada hak ve adalet üzerine direniyoruz. Bu direniş adalet yerini bulana kadar devam edecek. Bugün hukuksuzluklar bitmiyor. Türkiye’de her sabah kalkıyoruz hukuksuzluklar devam ediyor. Bu sabah İHD Eş Genel Başkanı değerli arkadaşımız sayın Öztürk Türkdoğan ve onlarca arkadaşımızın Türkiye’nin dört bir tarafında yine gözaltına alındığını ve haklarının gasp edildiğini görüyoruz. Önümüzde Newroz var Newroz’un coşkusunu heyecanını yok etmeye çalışan zihniyet yapıyor, bunlar boşuna çabalardır. Biz hukuk ve insan hakları mücadelemize devam edeceğiz.

İnsan hakları savunucuları hep haklı çıkar

İnsan hakları savunucuları çok önemli şeyler söyler, çok önemli ihlalleri söyler, hem sivil toplumda hem siyasette insan hakları savunuculuğu kolay bir iş değildir. Anında saldırıya uğrarsınız. Büyük haksızlığa uğrar, ama biz insan hakları savunucuların gurur duyduğu bir durum var, en sonunda insan hakları savunucuları hep haklı çıkar. Bugün sayın Öztürk Türkdoğan ve diğer savunucuları gözaltına alabilirsiniz, İHD’yi kriminalize edebilirsiniz ama bunlar boşuna çabalardır. Ben burada sözümü bitiriyorum. İHD yetkilileri sayın Kerem Altıparmak hocamız, sayın değişmez Eş Genel Başkanımız Ahmet Türk burada.

Geçmiş olsuna değil, kutlamaya geldim: (Ahmet Türk)

Bir söz var “batı cephesinde değişen bir yok” diye. 30 yıldır yaşadıklarımızı bugün tekrar yaşıyoruz. Bildiğiniz gibi 94’lerde Meclis abluka altına alındı, polisler Meclis içine girdi, bazı arkadaşlarımız Meclis’te gözaltına alındı. Bugün aynı şeyleri yaşıyoruz. Çok değerli arkadaşımızı ziyarete geldim. Kendisine geçmiş olsun demiyorum, kendisini kutlamak için geldim. Barış demokrasi ve insan hakları mücadelesinden dolayı kutlamaya geldim. Çünkü biliyoruz ki hiçbirimiz milletvekili ya da belediye başkanı olmak için siyaset yapmıyoruz. Halkımızın demokrasi ve özgürlük mücadelesini desteklemek için, onun taleplerini yerine getirmek için buradayız, bunun mücadelesini yapıyoruz. 94 yılında dokunulmazlıklar kaldırıldı cezaevine girdik, DTP kapatıldı, vekilliğimiz düşürüldü, yasaklı hale geldik. Vekilliklerin kaldırılması cezaevi süreçleri bize bir şeyi gösterdi, hep güçlenerek çıktık. Çünkü halkımız yanımızda oldu, halkımız niçin mücadele verdiğimizi, niçin aday olduğumuzu bildiği için biz güçlenerek çıktık. Bugün de partinin kapatılması için bir dava açıldı, AYM’ye başvurdu. Sonuç ne olursa olsun güçlenerek çıkacağız. Demirel’in dediği gibi çareler tükenmiyor, biz çaresiz değiliz. Elbette ki arkamızda halkımızın desteği olduğu müddetçe bu konudaki siyasetimizi ve halka olan bütünleşme çabalarımızı sürdüreceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

İmralı’ya yüzerek gitmedim

Barış görüşmeleri sürecinde adaya ilk gidenlerden biriydim. Herhalde yüzerek gitmedim, yüzme şansım da yoktu. Herhalde devletin sağladığı yollardan gittik, onların talebi üzerine bu görüşmeler başladı ve bir barış sağlanması konusunda bir mutabakat vardı ama istenilen netice alınmadı ve bu süreç sona erdirildi. Bu görüşmelerin aktörleri şu anda burada değil, arkadaşlarımız bu görüşmeleri sürdürdüler ben ilk görüşmeleri yaptım daha sonra hükümetle bu görüşmeleri yapan arkadaşlarımız gerektiğinde bu gerekli açıklamaları yaparlar. 

Mücadeleyi sürdüreceğiz

 Bugün arkadaşlarımız hukuki gerekçeleri ortaya koydular. Ben hukukçu değilim bu gerekçelere de ihtiyaç duymuyoruz çünkü Türkiye’de hukuk yok neyin tartışmasını yapacaksınız? Hukukun olmadığı bir yerde hukuk tartışmasına girmek gerçekten anlamsızdır. Çünkü evrensel değerlerin ve hukukun ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ülkede maalesef hukuksuzluğun sürdüğü, Kürt halkının, muhaliflerin, demokratların susturulmaya çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Birlikte direneceğiz, zorlukları aşacağız. Halkımız ve demokrasi güçleri yanımızda. Bugün sadece Kürt halkının demokrasi taleplerini dile getirmiyoruz, bütün halkların ortak demokratik değerlerde buluşması için bu mücadeleyi sürdürüyoruz ve bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

Kaynak: Gazete Duvar

- Advertisment -