Rıza Türmen, yazısının son bölümünde “Türkiye son AİHM kararına karşın, Osman Kavala’yı tahliye etmez ve AİHM’in 2019 yılındaki kararını uygulamayı reddederse ne olacak” sorusunu sorduktan sonra iki ihtimalden birinin tercih edileceğini anlatıyor:
Bu durumda iki seçenek var: Birinci seçenekte AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemekle sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, yetkisini kullanarak Türkiye üzerinde siyasal baskı kurar, kararları kabul eder ve sonuç alınmazsa Avrupa Konseyi Statüsü’nün 8. Maddesini devreye sokar. Bu maddeye göre, Avrupa Konseyi’nin amacı olan hukuk devleti ilkelerini ve insan haklarını ciddi olarak ihlal eden devletle ilgili olarak Bakanlar Komitesi temsil haklarını askıya alabilir ve Avrupa Konseyi üyeliğinden çekilmesini talep edebilir. İlgili devlet bu talebe uymazsa, Bakanlar Komitesi üyelikten çıkarmaya karar verebilir.
İkinci seçenek ise 2020 yılında Bakanlar Komitesi ile Avrupa Konseyi’nin yasama organı olan, milletvekillerinden oluşan Parlamenter Asamble arasındaki ortak prosedürün işletilmesi. Bu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin de katıldığı üçlü bir prosedür. Ortak prosedürün amacı, AİHM kararlarını uygulamayarak Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini ihlal eden bir devletle diyalog kurulması ve Avrupa Konseyi’nin ilkelerine uymasının sağlanması. Üçlü prosedür her üç ortak tarafından başlatılabilir. Bunun için Bakanlar Komitesi’nin üçte iki çoğunlukla, Parlamenter Asamble’nin ise oy verenlerin üçte iki, toplam üyelerinin ise üçte bir çoğunluğu ile karar vermesi gerekiyor. Genel Sekreter ise tek başına prosedürü tetikleyebilir.
Ortak prosedür üç aşamadan oluşuyor. Birinci aşamada üç ortak taraf aralarında bir toplantı yaptıktan sonra ilgili devlete yüksek düzeyde bir ziyaret düzenler. Yetkili makamlarla görüşmeler yapılarak duruma açıklık getirilmesini sağlar. Ziyaret sonunda bir rapor hazırlanır ve her iki organa sunulur. Bu rapora göre Bakanlar Komitesi, Asamble ve Genel Sekreter’e danıştıktan sonra üçte iki çoğunlukla ikinci aşamaya geçilmesine karar verebilir.
İkinci aşamada Genel Sekreter bir yol haritası hazırlar. Yol haritası, ilgili devletin belirli zaman dilimleri içinde yapması gereken eylemleri ve üç ortağın planlanan etkinliklerini içerir. Yol haritası her iki organ tarafından oylanarak kabul edildikten sonra. yol haritasının uygulanması için ilgili devletle yakın işbirliği yapılır. Genel Sekreter eşgüdümü sağlar.
Üçüncü aşamada Bakanlar Komitesi, Parlamenter Asamble ve Genel Sekreter’e danıştıktan sonra ilgili devlette hiçbir ilerleme sağlanmadığına üçte iki çoğunlukla karar verirse, Statü’nün 8. Maddesi işletilir ve Bakanlar Komitesi ilgili devletin Avrupa Konseyi üyeliğinden ihracına karar verebilir. İlgili devlet Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de otomatikman çekilmiş olur.
Görüldüğü gibi, her iki seçeneğin sonucunda Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılma var. Böyle bir durumun yol açacağı vahim sonuçlar düşünüldüğünde, Osman Kavala ile ilgili AİHM kararlarının uygulanmasının Türkiye’nin çıkarları bakımından ne denli gerekli olduğu daha iyi ortaya çıkmakta.