Oyuncu Melisa Sözen, 2017 yılında Fransız yapımı “Le Bureau des Legends” dizisinde, YPG’nin kadınlardan oluşan silahlı örgütü olan YPJ mensubu bir karakteri canlandırması nedeniyle “terör örgütü propagandası” yapma suçlamasıyla savcılığa ifade vermişti.
Sözen’in dizinin üçüncü sezonunda canlandırdığı “Esrin” karakteri, YPJ mensubu olarak IŞİD’e karşı savaşıyor ve aynı zamanda Fransa istihbaratına da bilgi veriyordu.
“Bir yönetmen PKK’yı anlatan bir dizi yapsa…”
AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, X hesabından Sözen’in ifadeye çağrılmasına tepki gösterdiği paylaşımında şunları yazdı:
“Melisa Sözen hakkında, bir Fransız polisiye dizisinde DAİŞ’e karşı mücadele eden çift taraflı bir ajanı canlandırdığı rolü nedeniyle soruşturma açıldı. Sözen’i Mardin’de gerçekleştirilen Bir Bulut Olsam ve Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye ödüllü Kış Uykusu filminden tanıyorum.
“Söz konusu polisiyeyi izlemedim ama şunu biliyorum: Fransa’da ve genel olarak Batı’da ve Amerika’da DAİŞ’e karşı verilen mücadeleye Türkiye’de bakıldığı gibi bakmıyorlar. Bu bir siyasi mesele aynı zamanda ve önümüzdeki on yıllarda dünya sinemasının temel alanı ve konularından biri olmayı, her yıl ‘Kobanili Kızlar’la alakalı filmlerle sinema salonlarına gelmeyi sürdürecek. (Alternatifinizi üretir bu meseleye böyle de bakılabileceğini gösterirsiniz, Suriye’de DAİŞ’e karşı mücadele edenlerin anneleri Diyarbakır’da bir hafıza çadırında evlatlarını PKK’dan kurtarabilmek için direnişe devam ediyorlar. Hikayelerini anlatmaktan imtina ettiğiniz gibi, yapılan tek film olan Sesler ve Yüzler filmini de görmezlikten geldiniz.)
“Diyeceğim bu tür filmlerde iyileri de kötüleri de oynayacak oyuncular her zaman olacak. Bir oyuncu hakkında üstelik rolünden ötürü soruşturma açılmasının bir örneği var mı dünyada bilmiyorum.
“Ama Öcalan’ın umut hakkından yararlanmasını konuşan Türkiye’de her halde sinema ve roman sanatı bu gelişmelere kayıtsız kalmayacak. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, bir yönetmen çıkıp PKK’nın Ankara Çubuk’ta yapılan ilk toplantısından başlayarak Bekaa, Öcalan’ın yakalandığı Kenya-Nairobi, İmralı dörtgeninde geçen ve PKK’yı anlatan bir dizi film yapsa çok sayıda haini, teröristi, casusu oynayacak karakter/oyuncu bulmak ve oynatmak zorunda kalacaktır.
“Bu oyuncuların hepsini soruşturacak mıyız? Yoksa bu ülkeye ait bir trajik tarihin sinemasını, romanını Fransızlara mı bırakacağız? Biz yaşadık buyrun siz filmini yapın mı diyeceğiz?
“Faili meçhulleri anlatan film yapılsa Yeşilleri oynayanları savcılığa mı çağıracağız?”
“Ahmet Güneştekin, güzel bir işe imza atmış ve yeni bir sergi açmış İstanbul’da. Diyarbakır programı nedeniyle eleştirmiştim Ahmet’i ve o eleştirinin arkasındayım ama bu hakkını teslim etmeme asla engel olmaz ve ilk fırsatta son sergisini görmeye gideceğim.
“Celal Adan, Murat Ülker ve Ali Koç beraber bizi faili meçhuller ve kayıp alfabeler üzerinden yüzleşmeye davet eden Güneştekin’in sergisini gezmişler. Sergi tamam da sergiye konu olan faili meçhulleri anlatan bir film yapılsa kötü adamı, kollektif katilleri, çift taraflı çalışan samimi itirafçıları ve itirafçıları devlet kurumlarında istihdam eden Yeşilleri şunları bunları kim oynayacak peki? Oynayanı savcılığa mı çağıracağız?
“Sanatçıları olur olmaz soruşturmalara uğratmak bu ülkeye yakışmıyor”
“Silahların gömüleceği ‘Terörsüz Türkiye’ kendi hikayesini yabancılara mı bırakacak ve anlatanları savcılara mı havale edecek? Sanatçı dediğiniz kişi, doktor, üniversite hocası gibi değildir. Ülkesinin ikliminden kopardınız mı sudan çıkan balığa döner, yaşayamaz, üretemez, herkes bir Nazım Hikmet olamaz bu alemde; başka meslekleri dışarda da icra etmek mümkündür ve misal hasta tedavi eden doktorların on binlercesi bugün yurt dışında, beyin göçü deyip üzülüyoruz bu gidişata ama durduramıyoruz bir türlü.
“Eğer böyle giderse yurtdışına sanatçı göçünü durduramayız. Sanatçılarımıza da ülkemize de yazık olur. Sinemamızın ve hele dizi sektörümüzün bütün dünyada ses verdiği bir dönemde, sanatçıları olur olmaz soruşturmalara uğratmak bu ülkeye yakışmıyor.”