Ankara’nın 40 adet yeni F-16 satın almak, ilaveten 80 F-16’nın modernizasyonu için Pentagon’dan talepte bulunduğuna dair ilk haber önceki gün bir Yunan sitesinde yer aldı, fakat kaynağı nedeniyle haber pek ciddiye alınmadı. Savunma politikaları ve teknolojileri uzmanı Arda Mevlütoğlu’nun hatırlatmasına bakılırsa, aslında alınmalıymış:
“Haberi ilk olarak bir Yunan sitesinin vermiş olması, 2000’lerin başlarını hatırlattı. Savunmamızla ilgili en doğru ve en hızlı haberleri Yunan savunma basınından alırdık.”
Nihayet bu sabah Reuters’in verdiği haberle mesele vuzuha kavuştu. Milli Savunma Bakanlığı 30 Eylül tarihli bir talep mektubuyla F-16 satın alma arzusunu ABD Milli Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) bildirmişti.
Beklenmedik, sürpriz bir talepti bu. Çünkü gerek ABD yönetimi (Başkanlık ve Dışişleri) gerekse de ABD Kongresi defalarca, S-400 “kararlılığı” sürdükçe Türkiye’ye herhangi bir silah sisteminin satışının mümkün olmadığını vurgulamıştı. Bunu en son Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Bob Menendez, 27 Eylül’de ABD’nin Türkiye büyükelçilik adayı Jeff Blake’in onay oturumunda dile getirmişti.
Yani ortada, cevabının ‘hayır’ olacağı bilinen bir talep vardı ve bu da akla “İktidar neden ‘hayır’ cevabı alacağını bildiği bir talepte bulunuyor” sorusunu getiriyordu.
Soruyu şöyle de sorabiliriz: İktidar, alacağı ‘hayır’ cevabı üzerine nasıl bir plan yapmış olabilirdi? Ankara’da hangi senaryolar üzerinde beyin cimnastiği yapılmış olabilirdi?
Erdoğan’ın CBS söyleşisinde verdiği spoiler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM toplantıları için gittiği New York’ta Biden’dan istediği randevuyu alamayacağını anladıktan sonra CBS’e verdiği söyleşide, içinde F-16 geçen çok ilginç birkaç cümle sarf etmişti. Şöyle demişti tam olarak:
“Savunma sistemleri farklıdır, hava kuvvetleri farklıdır. Çünkü şu anda hava kuvvetleri noktasında da yarın Amerika’nın F-16’ların devamını sürdüreceğine dair, benim elimde bir garanti var mı? Böyle bir garanti olmayacağına göre, o zaman biz çok daha farklı adımları da atmak zorunda kalacağız.”
Bu söyleşinin tarihi 26 Eylül… Aslında, sonradan mahçup olmayı göze alan bir yorumcu, sırf bu cümleden yola çıkarak “İddia ediyorum, yakında Türkiye F-16 satışı konusunda ABD’yi sınayacak” diye yazabilir ve bugün bu öngörüsü sayesinde tebrikleri kabul etme ‘noktasında’ olabilirdi.
Neyse… Burada bilmemiz gereken nokta şu: Demek ki Erdoğan bu sözleri sarf ederken, dört gün sonra bir talep mektubunun Pentagon’a iletileceğinden haberdardı.
Tablo böyle. Bu tablodan iki soru çıkıyor:
Birinci soru: Erdoğan, F-16 satın almada küçücük bir imkân bile görseydi, ABD’nin damarına basar gibi CBS söyleşisinde “S-400 işi bitti, ikinci partiyi de alacağız” der miydi?
Talep mektubunun iletildiği 30 Eylül’ün bir gün öncesi de çok önemli: Putin-Erdoğan zirvesi… Zirve dönüşünde uçakta gazetecilerle konuşurken “damara basma”nın çok hafif kalacağı ifadeler kullandı Erdoğan: S-400’lerin ikinci partisi zaten alınacaktı da, onun ötesinde Rusya ile derin bir savunma işbirliği içine girilecekti.
İkinci soru: Bir gün sonra F-16 satın alma talebinin ABD’ye iletileceğini bilen Erdoğan, bunda küçücük bir imkân bile görseydi bu cümleleri sarf eder miydi?
‘Hayır’ı bir an önce elde etmek ister gibi…
Hiç kuşkusuz sarf etmezdi. Erdoğan elbette en küçük bir ihtimal bile görmüyor ‘evet’ cevabı için. O zaman da akla, “Erdoğan, ‘hayır’ sürecini hızlandırmaya mı çalışıyor” gibi tuhaf bir soru geliyor.
‘Evet’in silsilesi şöyle: Pentagon, Dışişleri’ne “satalım” diyecek… Dışişleri Başkan’a “satalım” diyecek, Başkan “tamam, satıyoruz” diyecek…
Hayır, bitmiyor… Orada Başkancı sistem değil Başkanlık sistemi olduğu için Başkan’ın “tamam” demesiyle iş bitmiyor. Kongre’nin de onayı gerekiyor.
Yine ABD siyasetini yakından izleyen uzmanlar ve gazetecilere göre sürecin Kongre’ye kadar gitmesi bile imkânsız; en fazla Pentagon’un “satalım”ı olabilir, iş yönetimde tıkanır deniyor.
Bu tablo, Ankara’nın aklında başka bir senaryo yoksa, insanın aklına ‘Batı’ya yeni bir mesafe koymanın taşlarını döşeme amacından başka bir ihtimali getirmiyor.
Yani: ABD ‘hayır’ der, ardından Türkiye tarafı tıpkı S-400’lerde olduğu gibi “böyle müttefiklik olmaz” kampanyası başlatır ve NATO’dan uzaklaşma konusunda kamuoyunda başarısı neredeyse garantili bir rıza üretme sürecini devreye sokar.
Bir ihtimal daha var: Ankara, ABD’ye ve NATO’ya “pabuç pahalı, Türkiye’yi kaybediyoruz” dedirtmek için bu hamleyi yapmıştır. ABD’nin bunu göze alamayacağını ve F-16 talebine ‘evet’ diyeceği düşünülmüştür.
Cevaplar, önümüzdeki aylarda.
Belki de önümüzdeki günlerde.