Birinci haber (11 Nisan 2021): “Başbakan Johnson, Prens Philip’in cenaze törenine katılmayacak / İngiltere’de, Başbakanlık Ofisi 10 Numara’dan yapılan açıklamada, ülkede devam eden Covid-19 önlemleri kapsamında cenaze törenlerinde en fazla 30 kişinin bulunabileceği hatırlatılarak Başbakan Johnson’ın cenaze törenine katılmayacağı belirtildi.
“Açıklamada, Johnson’ın cenaze törenine daha fazla kraliyet ailesi üyesinin katılımının sağlanması için bu yönde bir karar aldığı kaydedildi.”
İkinci haber (24 Şubat 2021): “Bakan Koca: Cenaze namazındaki görüntü için halkımdan özür diliyorum / Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir gazetecinin ‘Merhum Muhammed Emin Saraç’ın cenazesinde sosyal mesafe kurallarına uyulmadığına ilişkin bir eleştiri de var. Nasıl cevap verirsiniz?’ sorusu üzerine şunları kaydetti: ‘Özellikle pandemide, salgının nasıl seyrettiğini ve bulaşın nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. Kalabalık ortamlarda ve kapalı ortamlarda bu bulaşın daha da fazla olduğunu biliyoruz ve hep bunu bugüne kadar ifade etmeye çalıştık. Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkabileceği bir görüntünün olabileceğini öngörmedim. Öngörmem gerekiyor muydu? Evet, gerekiyordu. Bu benim kusurum. Vatandaşımızdan bu anlamda özür diliyorum. 83 milyon olarak herkes eşit fedakârlık göstererek pandemi döneminde mücadeleye katkı sağlamalı yani kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmaya gayret göstermeliyiz.”
Üçüncü haber (14 Mart 2021): “İçişleri Bakanı Soylu’nun annesinin cenaze töreninde İçişleri Bakanlığı’nın ‘salgın’ genelgesine uyulmadı / Pandemi koşullarında yapılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun annesi Servet Soylu’nun cenaze törenindeki kalabalık dikkati çekti.
“İstanbul-Gaziosmanpaşa Merkez Camii’ndeki cenaze töreninin avlusundaki kalabalıkta Koronavirüs salgınıyla mücadelede bilim çevrelerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Koca’nın sık sık gündeme getirdiği sosyal mesafe kuralına uyulmadığı görüldü.
“Sağlık Bakanlığı’nın güncel risk haritasına göre İstanbul turuncu renkle riskin yüksek olduğu iller kategorisinde. Bakanlığın genelgesine göre ‘çok yüksek’ ya da ‘yüksek risk’ kategorisindeki illerde cenaze törenine katılım 30 kişi ile sınırlı.”
Dördüncü haber (15 Mart 2021): “Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun annesinin cenaze törenine ‘gizlice’ katıldığı ortaya çıktı / Geçtiğimiz haftalarda katıldığı bir cenaze töreninde tedbirlere uyulmamasının ardından gelen eleştiriler sonrasında özür dileyen Fahrettin Koca, bu kez cenazeye ‘gizlice’ katıldı.
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun annesi Servet Soylu’nun vefatının ardından dün cenaze töreni düzenlendi. Törenin kalabalık olması dikkat çekti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ise cenaze törenine ‘gizlice’ katıldığı ortaya çıktı.
“Koca’nın cenazeye katıldığı haberlerde verilmezken AA, İHA ve DHA’nın haberlerinde Fahrettin Koca protokol listesinde yer almadı.
“Koca’nın Soylu’nun annesinin cenazesine gizlice katıldığı, Büyük Birlik Partisi İstanbul İl Başkanı Avukat Mutlu Furtana’nın Twitter’dan paylaştığı fotoğraflarla ortaya çıktı.
“Cenaze namazı sırasında görüntülenmeyen Koca, Servet Soylu’nun defni sırasında çekilen fotoğraflarda yer aldı. Furtana’nın cenazeden paylaştığı 4 fotoğrafın 2’sinde Fahrettin Koca görüldü.”
Bana ülkeyi söyle sana orada kuralların nasıl uygulandığını söyleyeyim
İngiltere’deki (birinci ülke) bir, Türkiye’deki (ikinci ülke) iki cenaze töreniyle ilgili şu dört haber ne kadar çok şey söylüyor.
Birinci cenaze, birinci ülkenin kraliçesinin kocasına; ikinci cenaze ikinci ülkenin iktidar çevrelerinin çok itibar ettiği, sağlığında iktidara desteğini gizlememiş bir hocaafendiye; üçüncü cenaze ikinci ülkenin içişleri bakanının annesine ait.
Her iki devletin koronavirüs salgınana karşı cenaze törenlerinin hangi kurallar çerçevesinde düzenleneceğine dair koyduğu kurallar aynı: Bir törene en fazla 30 kişi katılabilir.
Kurallar aynı fakat haberlerde de gördüğünüz gibi uygulama bambaşka. Daha doğrusu şöyle: Birinci ülke, kuralları zengin-fakir-kraliçe-cumhurbaşkanı farkı gözetmeksizin uyguluyor, buna karşılık ikinci ülke kuralları sadece devletten güç devşirebilecek konumda olmayanlara uyguluyor.
İki farklı uygulama, her şeyden önce iki ülkedeki devlet gücünün kullanımına dair çok şey söylüyor. Birinci ülkede devlet toplum karşısında sorumlu bir profil çizerken ikinci ülkede toplumu ‘takmıyor’, oradan gelebilecek tepkilere aldırmıyor.
Fakat kültüre ve zihniyete dair izler de var. Birinci ülkede Başbakan normal koşullarda mutlaka katılması beklenen bir törene kuralları gerekçe göstererek katılmayacağını açıkladığında, tören sahipleri bunu ‘anlıyor…’ Fakat ikinci ülkede bu, alınganlığa sebep olabilir. Başbakan ya da herhangi bir yüksek yetkili de zaten ‘ayıp olur şimdi, bir defadan bir şey olmaz’ der ve o törene katılır.
Sağlık Bakanının tutumunda bu bârizdir. Birinci törene katıldığı için özür dilemişken ikinci törene (de) katılıyor; tamamen bu nedenle. Ve bunun için ‘gizlice’ katılmayı göze alabiliyor.
Tabii hikâye, iki ülkedeki devlet-medya ilişkileri hakkında da çok şey söylüyor. Düşünün: Bütün medyayı besleyen üç büyük haber ajansı törene katılacaklar listesinde, muhtemelen devlet ricasını kıramadıkları için, Sağlık Bakanının ismine yer vermiyor.
İki ülke, dört cenaze, dört haber… Ya da iki devlet, iki kültür, iki zihniyet.