Ana SayfaHaberlerAnalizPeki ya sonra üniversiteye ne mi oldu?

Peki ya sonra üniversiteye ne mi oldu?

İstanbul Şehir Üniversitesi'nin hiç gecikmeden kapatılmasının alt yapısını hazırlayan kanun değişikliği teklifi bundan tam bir sene önce bugünlerde Covid-19 salgınından çok daha önemli bir mesele olarak TBMM'de görüşülmeye başlamıştı. Görüşmeler esnasında komisyonda üniversiteyle ilgili verilen güvence ve sözlerle bugün geldiğimiz nokta arasında dağlar kadar fark var.

Geçtiğimiz sene bugünlerde Türkiye’deki ilk Covid-19 vakasının görülmesinin üzerinden tam bir ay geçmişken ve salgının etkilerine dair büyük bir belirsizlik sürerken iktidarın gündeminde çok daha önemli bir konu vardı: İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kapatılması.

Üniversitenin Dragos Kampüsü’ne taşınması için Halkbank’tan aldığı kredinin banka ile mutabakata varılan ödeme planının hilafına geri çağırılması ve akabinde hesaplarının dondurulması işe yaramamış, üniversite banka hesaplarını kullanamadığı için çalışanlarına aylardır maaş ödeyemediği halde eğitime ara vermeden devam etmeyi sürdürmüştü.

Tam bu noktada Meclis Başkanlığınca 8 Nisan 2020 tarihinde esas komisyon olarak Milli Eğitim, Kültür ve Gençlik ve Spor Komisyonuna bir kanun değişikliği teklifi gönderildi: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2778).

Teklif üzerine Milli Eğitim, Kültür ve Gençlik ve Spor Komisyonu, 10 Nisan 2020 Cuma günü saat 14.06’da, Covid-19 tedbirleri sebebiyle daha geniş bir salon olduğu için Plan ve Bütçe Komisyonu salonunda, maskeler eşliğinde, AK Parti Ankara Milletvekili ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah İşler başkanlığında toplandı ve görüşmelere başladı.

https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.goruntule?pTutanakId=2529

Komisyon Başkanı İşler, açılış ve kanun değişikliği teklifini özetleyen konuşmasında değişikliğin 13. maddesine değinmeden kısa bir özet yaparak sözü teklifin ilk imza sahibi AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’a verdi. Atalay ise konuşmasında 13. maddeden “Bir başka husus: eğitim öğretim hizmetleri alanında devletin yükünü paylaşan vakıf yükseköğretim kurumlarımızın yaşatılması esastır. Vakıf yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasını veya faaliyet izinlerini kaldırılmasını gerektiren hâller sınırlı sayıdadır. Bu sonuca yol açabilecek hâllerden birisi ve özellik arz edeni ise vakıf yükseköğretim kurumlarının ödeme güçlüğü içerisinde bulunması ve ekonomik ve mali durumlarının zayıflığıdır. Bu kriterin çerçevesinin çizilmesi önem taşımaktadır. Teklifle, bu konuya ilişkin esaslara ve sonuçlara da açıklık getirilmektedir” diye söz etti.

Değişiklik teklifinin tamamına dair söz alan CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ve HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki’nin, Covid-19 salgını sebebiyle çok daha güncel sorunlar varken bu değişiklik teklifinin gündeme alınması ve ivedilikle görüşülmesinin sebeplerinin hangi acil ihtiyaca dair yapıldığı şeklindeki sorusunu Başkan İşler “Biliyorsunuz, hayat devam ediyor…” diye cevapladı.

Konuşmalarda 13. maddeye dair yapılan eleştiriler ise “Maddede konuşalım isterseniz” şeklinde ötelendi.

Komisyon 13. maddeyi görüşmeye 3. oturumda saat 18.20’de başladı. Başkan İşler maddeyi okuttu:
MADDE 13- 2547 sayılı Kanunun ek 11’inci maddesinin üçüncü fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, mevcut üçüncü cümlesinde yer alan “Bu şekilde faaliyet” ibaresi “Faaliyet” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş, maddeye sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra, mevcut dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, maddenin mevcut onuncu fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve mevcut onbirinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin kaldırılması, kurucu vakfın tüzel kişiliğini etkilemez.

“Öğrenciler, bursluluk durumları gözetilmek şartıyla eğitim-öğretim ücretlerini garantör üniversiteye ödemeye devam eder.

“Faaliyet izni kaldırılan vakıf yükseköğretim kurumu adına, mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmazlara ilişkin tesis edilen irtifak hakları ile verilen kullanma izinleri iptal edilir ve bu taşınmazlar ile fiilen kullanılan taşınmazlar aynı amaçla kullanılmak üzere garantör üniversiteye tahsis edilir.”

Bu noktada sorular ve itirazlar peşi sıra geldi. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, İYİ Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki’nin değişiklik öngören maddenin altında yatan amaçları ısrarla sormalarının ardından YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ı temsilen toplantıda bulunan YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Rahmi Er sorulara “Bir tür yetki paylaşımı veya devri diyebilirsiniz, amacımız budur” şeklinde cevap verdi. Cevap üzerine ikna olmayan komisyon üyeleri, bu maddenin İstanbul Şehir Üniversitesi’ni kapatmak üzere ısmarlama olarak hazırlandığını düşündüklerini dile getirdiler.

İtirazlar üzerine YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Topçuoğlu söz aldı. Topçuoğlu, “Çok samimiyetle, şu düzenlemenin Şehir Üniversitesiyle bir bağlantısı yok, epey zamandır yapmaya çalıştığımız bir düzenlemeydi” dedi ve gerekçelerinin yetki paylaşımı olduğunu yineleyerek sözlerini “Eğer eğitim öğretimini sürdürmeye yeterli taşınmazı varsa, mali durumu bozuk olsa bile; iki, varlıkları yeterliyse – hakikaten ödeme güçlüğü içine düşebilir, kişi de kurumlar da – bu ihtimallerde söz konusu vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin kaldırılması mümkün olmayacaktır, ıslah edilerek kurucu vakfa iadesi yoluna gidilecektir. O sebeple biz buradaki bu sınırsız yetkiyi kayıt altına alıyoruz. Kurumlarımız da -Sayın Başkanvekilimizin de söylediği gibi- paylaşıyor ve bunu olabildiğince makul hâle getirmeye, kurumları yaşatmaya -aslolan odur çünkü- gayret eden bir düzenlemedir” diye konuştu.

Komisyon ikna olmamıştı, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer süreci de özetleyen önemli bir itirazda bulundu:

“Sayın Başkanım, biz burada, bu Mecliste, hem Genel Kurulda hem Plan ve Bütçe Komisyonunda birçok torba yasa geçirirken birçok sektöre birçok maddi imkânlar, aflar, ödeme kolaylıkları, ertelemeler vesaire çıkardık ve bunu da hep o sektör yaşasın, o sektörde istihdam edilen insanlar yaşasın diye çıkardık ama ilginç bir şekilde iktidar, geçtiğimiz aylarda büyük olasılıkla -tabii, yorumu sizlere aittir- içinden çıkan muhalif hareketlere tepki olarak bir üniversiteyi ve onu kuran bir vakfı resmen kapattı; işte, adı kapanma olmadı da devredildi. Aslına bakarsanız, üniversite yönetimi, onun kurucu vakfı çok talepte bulundu “Biz bunu ödemek istiyoruz, buna bir ödeme kolaylığı sağlanabilir mi?” diye ama işte medya satın almasına kredi veren, uzun süre, yıllarca kredi açan, bunların uzun vadede ödenmesini sağlayan kamu bankaları bile buna tabii sırt döndü ve bu noktada bir başka ŞehirÜniversitesi bir başka üniversiteye devredildi, vakfına kayyum atandı. Geldiğimiz noktada da bu madde çok açık bir şekilde, nokta atışı bir şekilde, Şehir Üniversitesinin artık kapatılmasını, tamamenöğrencilerini de artık bir şekilde… Aslında söz de verilmişti biliyorsunuz, akademik faaliyetlerine devam edeceği ve kapatılmayacağı açıklanmıştı ama akademik kadrosu, bilimsel çalışmalarıyla öneçıkan bir eğitim kurumu, bir akademi, bu düzenlemeyle resmen kapatılmış olacak. Bunun doğruolmadığını, bu tür kararları, iktidarın kendi içindeki ya da kendine karşıt yapılara göre hamle yaparakbizim üniversitelere açmaya kapatmaya karar vermememiz gerektiğini hatırlatmak isterim. Gerek ŞehirÜniversitesine gerekse onun kurucu vakfı Bilim ve Sanat Vakfına yapılan düzenlemenin demokrasiylebağdaşmadığını… Yani bugün belki muhaliflerinize hamle olarak görürsünüz ama yarınöbür gün, bu şekilde, benzer bir düzenleme başka kurumlara da yapılabilir. Bunun önünü açmayı doğrubulmadığımızı ifade etmek isterim.”

İtirazlar sürdü, sözü HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki aldı ve “Ben de bu 13’üncü maddenin iyi niyetli bir düzenleme olduğu kanısında değilim. YÖK temsilcileri “Biz bu yetkiyi dağıtıyoruz” diyorlar ama ben de Bilim ve Sanat Vakfına bağlı İstanbul Şehir Üniversitesinin tüm varlıklarına Halkbank tarafından el konulmasından sonra böyle bir tartışma başladığı düşüyorum, asıl amacın bu olduğunu düşünüyorum. O yüzden, 13’üncü madde değişikliğini doğru bulmuyorum” şeklinde itiraz etti.

Ardından söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, belki de günün en önemli sorusunu sordu: “Şehir Üniversitesinin hukuksal kısmını da incelemiştim detaylı bir şekilde. Bu üniversitenin faaliyetlerinin durdurulması sürecinde belirsiz ve karmaşık bir durum var ve bu kesin. İşte, üç yıl bir faaliyet izni durduruyor, YÖK karar veriyor, bunun nasıl olacağına ama şimdi getirilen düzenlemeyle bu üç yıllık süre yok sanırım artık. Kaldırılıyor mu bu üç yıllık süre?” 

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Topçuoğlu araya girerek cevapladı: ÜÇ YILLIK SÜRE VAR”. Sibel Özdemir ikna olmamıştı ve sorularını sıraladı:

O değiştirilmiyor, sadece garantör üniversitesinin kararıyla değil mi? Yani bunu biz biraz açmanızı istedik. Garantör üniversitesi kararıyla YÖK’ün burada etkisi nasıl olacak? İşte, Hazine ve Maliye Bakanlığından da bir görüş alınacak sanırım bu üniversiteyle ilgili, ödeme yapısıyla ilgili. Bununla ilgili bilgi istemiştim ben açıkçası. “Bilgi verin“ derken yasa açık ama şimdiki durum nasıl olacak? Bununla ilgili bilgi verirseniz biraz daha açık olacak.”

Prof. Topçuoğlu yeniden “BUNUN DAHA DA İYİLEŞTİRİLMESİ ADINA, ÜNİVERSİTELERİMİZİN YAŞATILMASI ADINA HAZIRLANAN, GETİRİLEN BİR TEKLİFTİR. BUNUN ALTINI ÇİZERİM” diyerek araya girdi ancak komisyonu yine ikna edemedi. Topçuoğlu bu defa Özdemir’in ısrarlı soruları üzerine uzunca bir açıklama yaparak özetle şöyle dedi:
1. Geçici faaliyet izni durdurma uygulamasının üç sene olarak devam edeceği ancak sürecin sadece YÖK tarafından değil garantör üniversite ve Maliye Bakanlığı ile işletileceğini,
2. Bir yıllık süre içerisinde üniversitede mali durumla ilgili bir iyileşme olursa hiç tartışmasız olarak kurucu vakfa iade edileceğini,

3. Mali iyileşme olmazsa bu sürecin ikinci ve üçüncü yılda da işletileceği ve ancak üçüncü yılın sonunda alınacak bir kararla faaliyet izninin iptal edilebileceğini,

4. Üniversitenin eğitim ve öğretim faaliyetini sürdürebileceği yeterli taşınmazı veya varlığı olması durumunda geçici faaliyet izni iptalinin dahi söz konusu olmayacağını

…izah etti ve oylamaya geçildi.

13’üncü madde AK Parti ve MHP Milletvekillerinin oylarıyla komisyonda kabul edildi.

Peki ya sonra üniversiteye ne mi oldu?

İstanbul Şehir Üniversitesi, komisyon görüşmeleri öncesinde, komisyonda ve görüşmeler sonrasında verilen hiçbir söz  tutulmayarak komisyon toplantısından sadece 2 ay sonra, 29 Haziran 2020’de bir gece yarısı ve komisyonda görüşülüp onaylanan ve daha sonra TBMM’de kanunlaşan değişikliğin açtığı alanla ve ilgili maddeye atfen Cumhurbaşkanı kararıyla kapatıldı.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/06/20200630-6.pdf

__________

Mahmud Ertürk, İstanbul Şehir Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi.

- Advertisment -