Birleşmiş Milletler, Tahir Elçi cinayeti davası sanığı 3 polis memurunun haziran ayında beraat etmesinden sonra 5 raportörün imzası bulunan 10 sayfalık bir rapor yayınladı. Raporda dünya çapındaki devlet şiddeti ve insan hakları ihlallerini araştırmak için mimari teknikler ve teknolojiler kullanan bir araştırma kuruluşu olan ‘’Adli Mimarlık’’ın cinayete ilişkin raporu göz önünde bulundurularak, Türkiye’den Tahir Elçi cinayeti davasındaki ‘’hukuki kusurlar’’a yönelik bir değerlendirme beklendi. Hazırlanan raporu BM İnsan Hakları ve Terörle Mücadele Özel Raportörü Prof. Ben Saul, ‘’Haziran ayında üç polisin bir Diyarbakır mahkemesi tarafından beraat ettirilmesinin ardından, kıdemli Türk insan hakları avukatı Tahir Elçi’nin öldürülmesinden kimsenin sorumlu tutulmamış olmasından rahatsızım. BM uzmanları, Türkiye’nin uygun şekilde soruşturma yapmaması konusunda endişelerini dile getirdiler.’’ açıklamasıyla X hesabından duyurdu.
https://twitter.com/profbensaul/status/1 831955228050256210?s=48&t=RO8ScmWXjDDU8ckwGXDErQ
Rapordan bir bölüm:
‘’Başbakan tarafından davaya dört müfettişin atandığına dair verilen güvenceye rağmen, Sayın Elçi’nin öldürülmesine ilişkin bağımsız ve etkili bir soruşturma yürütülmediği görülmektedir. Olay yerindeki polis memurlarının şüpheli olarak görülmüş olabileceği gerçeğine rağmen, soruşturmaların bizzat polis tarafından yürütüldüğü bildirilmiştir. 2016 yılında Diyarbakır Barosu, ‘’ Adli Mimarlık’’ adlı araştırma kuruluşundan ellerindeki delilleri incelemesini ve Elçi’nin ölüm koşullarını bağımsız olarak araştırmasını istedi. Bir basın toplantısı sırasında öldürülen Elçi’nin ölümünden önceki anlar çok sayıda kamera tarafından kaydedildi. Adli Mimarlık, Elçi’nin öldürüldüğü sırada olay yerindeki video görüntülerinin detaylı bir adli tıp incelemesinin ardından, üç polis memuru ve iki PKK üyesinin öldürülme anında aktif çatışmaya girdiği sonucuna vardı.
‘’Üç polis memuru, Sayın Elçi’ye doğru doğrudan ateş hattına sahiptir ve silahlarını birçok kez ateşlerken görülmektedir’’
Adli Mimarlık tarafından yürütülen analizin sonuçları Aralık 2018’de Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına sunulmuştur. Şubat 2019’da yayınlanan raporda şu sonuçlara varılmıştır:(i) Sayın Elçi’nin tek bir kurşunla öldürüldüğü; (ii) iki PKK üyesinin de ölümcül atışı yapmadığı; (iii) soruşturma zaman aralığında yapılan tüm atışların benzer sonik imzalara sahip olduğu ve uzun menzilli bir silahın ateşlendiğine dair işitsel bir kanıt göstermediği sonucuna varılmıştır. (iv) üç polis memuru (A, C ve D) Sayın Elçi’ye doğru doğrudan ateş hattına sahiptir ve silahlarını birçok kez ateşlerken görülmektedir. Bunlardan polis memuru C, Elçi’ye doğru açık ve engelsiz bir görüş açısıyla silahını ateşleyen tek memurdur.
Adli Mimarlık raporunun yayınlanmasının ardından, dava bir dizi savcı arasında el değiştirmiş ve sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Ancak Mart 2020’de nihayet dava ile ilgili suç duyurusunda bulunuldu. Cumhuriyet savcısı Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’ne 40 sayfalık bir iddianame sundu ve bu iddianamede Adli Mimarlık raporundaki bulgulara açıkça atıfta bulunuldu.’’
‘’ İddianamenin; olayların tespiti, eylemlerin hukuki sınıflandırılması ve polis memurları hakkında ceza talebi gibi birçok ciddi kusuru var’’
‘’Ancak iddianamenin, olayların tespiti, eylemlerin hukuki sınıflandırılması ve polis memurları hakkında ceza talebi gibi birçok ciddi kusuru olduğuna dair iddialar tarafımıza ulaşmıştır. İddianame, raporda tanımlanan üç polis memurunu kasıtsız adam öldürmekle suçluyor. İddianame bu polis memurlarını ihmalle suçluyor, ancak savcının polis memurlarının sadece PKK’lı iki militanı ‘etkisiz hale getirmeyi’ amaçladıkları yönündeki yorumunu da tekrarlıyor. Memurlara yöneltilen suçlamaların iki ila altı yıl arasında hapis cezası öngördüğü iddia ediliyor.
‘’Duyulan kırk silah atışının hiçbiri iki PKK militanı tarafından yapılmadı’’
Bununla birlikte, PKK militanlarından biri de kasten adam öldürmekle (cinayet) suçlanıyor. İddianamede, vurulma anındaki genel kaos ortamının Elçi’nin ölümüne neden olan atışı kimin yaptığının tespit edilmesini imkânsız kıldığı ve PKK militanlarından birinin ateş etmiş olmasının ihtimal dışı bırakılamayacağı öne sürülmektedir. Bu varsayım, Adli Mimarlık raporunda yer alan ve “çatışma sırasında (birden fazla kameranın olay yerini kaydettiği süre boyunca) görülebilen veya duyulabilen kırk silah atışından hiçbirinin iki PKK militanı tarafından yapılmadığı” ve “Elçi’yi öldüren atışların tespit ettiğimiz üç polis memurundan biri tarafından yapılmış olabileceği” sonucuna varan bulgularla doğrudan çelişmektedir. ‘’
‘’İnsan Hakları Konseyi tarafından bize verilen yetki çerçevesinde, dikkatime sunulan tüm vakaları açıklığa kavuşturmaya çalışmak bizim sorumluluğumuz olduğundan, aşağıdaki hususlara ilişkin gözlemleriniz için minnettar oluruz:
1. Lütfen yukarıda belirtilen iddialar hakkında sahip olabileceğiniz her türlü ek bilgi ve yorumu sağlayın.
2. Lütfen Sayın Elçi’nin hukuka aykırı bir şekilde öldürülmesine ilişkin soruşturmaların yürütülmesindeki beş yıllık gecikmenin nedenleri hakkında ayrıntılı bilgi verin ve bu gecikmenin Türkiye’nin MSHS’nin 6. maddesi kapsamındaki yükümlülüğüyle ne ölçüde tutarlı sayılabileceğini açıklayın.
3. Lütfen 2016 yılında yürütülen ilk soruşturmalarda, Sayın Elçi’nin ölümünden sorumlu olan kişinin kimliğinin belirlenmesi ve yargılanması için gerekli olabilecek kanıtların kaybedilmesine neden olan ciddi kusurlar hakkında bilgi verin.
4. Lütfen polis memurlarının ve bir PKK militanının iddia edilen sorumlulukları, savcı tarafından olayların yeniden kurgulanması, eylemlerin hukuki sınıflandırması ve polis memurları ve PKK militanı hakkında ceza talebi ile ilgili olarak iddianamenin sunduğu ciddi kusurlar hakkında bilgi verin.
5. Lütfen Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma sırasında meydana geldiği iddia edilen adil yargılanma güvenceleri ve silahların eşitliği ilkesinin ihlali hakkında yorum yapın ve bu olayların mağdurun ailesinin Sözleşme’nin 14. maddesi kapsamındaki haklarıyla ne ölçüde uyumlu olarak değerlendirilebileceğini açıklayın.’’
Raporda imzası bulunan uzmanlar:
Diego García-Sayán, Yargıçların ve avukatların bağımsızlığı Özel Raportörü; Irene Khan, Düşünce ve İfade Özgürlüğü Hakkının Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü; Mary Lawlor, İnsan Hakları Savunucularının Durumu Özel Raportörü; Fernand de Varennes, Azınlık Sorunları Özel Raportörü; Fionnuala Ní Aoláin, Terörle Mücadele Sırasında İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması ve Geliştirilmesi Özel Raportörü