Bulgaristan, 11 Temmuz Pazar günü genel seçimler için bir kez daha sandık başına gitti. Nisan ayında yapılan seçimlerde hiçbir parti tek başına iktidar olamadığı gibi koalisyon görüşmeleri de başarısızlıkla sonuçlanınca Cumhurbaşkanı Rumen Radev ülkeyi erken seçime götürmüştü.
23 partinin 250 sandalye için mücadele ettiği seçimlerde sandıktan Başbakan Boyko Borisov’un partisi GERB ve aşırı milliyetçi SDS ittifakı yüzde 23,9’la kılpayı birinci çıktı ama seçimin esas galibi şarkıcı ve talk showcu Slavi Trifonov’un liderliğindeki düzen karşıtı İma Takıv Narod – ITN (Bu Öyle Bir Halk Ki partisi oldu. Yüzde 23,7 ile Borisov’la sandıktan başa baş çıkan Trifonov’un yurtdışından gelen oylarla öne geçmesi de mümkün.
Bulgaristan’da şarkıcı ve talk showcu Slavi Trifonov’un partisi Bu Öyle Bir Halk Ki sandıktan Borisov’un partisiyle başa baş çıktı.
Seçimlerde Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) yüzde 13,63 ile üçüncü, merkez sağcı Demokratik Bulgaristan yüzde 12,55 ile dördüncü ve Bulgaristan Türklerinin partisi Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) yüzde 10,61 ile beşinci sırada geldi. İzpravi se! Mutri vın! (Ayağa Kalk! Mafya Dışarı!) ittifakı ise yüzde 5 oy aldı.
Borisov’a yönelik tepki oylarını toplayan Trifonov, GERB, BSP ve Hak ve Özgürlükler Hareketi ile koalisyona kapıları kapattı, yerine teknokrat bir azınlık hükümeti önerdi.
Ama seçimin ülkedeki siyasi kaosu bitirmesi zor görünüyor. Çünkü seçimlere katılım oranı yüzde 28’de kaldı.
Bulgaristan’ın çok partili seçim tarihi
Bulgaristan, 1989 yılında tek partili komünist rejimin ve ülkeyi yöneten Todor Jivkov’un devrilmesinin ardından 11 kez sandığa gitti. 2017 yılında yapılan seçimlerde Todor Jivkov’un eski koruma müdürlerinden Boyko Borisov’un partisi GERB, aşırı sağcı ve milliyetçi Birleşik Vatanseverler koalisyonunun desteğini alarak hükümeti kurmuştu. Ancak ülkedeki otoriterleşen siyasi iklim ve mafyanın güçlenmesi geçtiğimiz Nisan ayındaki seçimlerin oldukça düşük bir katılımla yapılmasına sebep oldu.
Artık göç veren bir ülke olan Bulgaristan’ın nüfusu son dört yılda azalma eğiliminde. Bu yüzden Bulgaristan diasporası da Pazar günü sandık başına gitti. Yurtdışında kullanılan oylarda Trifonov’un partisi önde, ikinci sırada ise Hak ve Özgürlükler Hareketi var.
Hak ve Özgürlükler hareketinin yurt dışı başarısının temel nedeni, 1989’da Jivkov’un baskıcı asimilasyon politikalarından kaçarak Türkiye’ye yerleşen Bulgaristan vatandaşlarının da oy kullanması.
1989’da Bulgaristan Türklerinin Türkiye’ye girişi…
Bursa, Balıkesir ve İstanbul’da kurulan 112 sandıkta 17 bin 672 kişi oy kullandı. Türkiye’de seçimlere katılım oranı Bulgaristan’ın bir hayli üstündeydi.
Yüzde 95,22’si sayılan oylara göre Türkiye’de sandıktan yüzde 89,28 ile Hak ve Özgürlükler Hareketi birinci çıktı.
Türkiye’de verilen oylarda ikinciliği ise yüzde 5,08 ile başbakan Borisov’un milliyetçi ittifakı GERB-SDS aldı.
Parti içi krizler ve bölünmelerle oy kaybeden ve Bulgar siyasetindeki anahtar konumunu kaybeden Hak ve Özgürlükler Hareketi’ne Türkiye’deki Bulgaristan Türklerinin desteği sürüyor.
Bulgaristan seçimleri için Türkiye’de kurulan 112 sandıktan ikisi Balıkesir’deydi.
Altıeylül Nazmi Arıkan Fen Bilimleri Anadolu Lisesi’nde kurulan sandıkta gün boyu seçimleri izledik.
334 seçmenin oy kullandığı sandıkta 12 oy geçersiz sayıldı ve Hak ve Özgürlükler Hareketi’ne 306 oy çıktı.
Çifte vatandaşlığı olan ve Türkiye’de de oy kullanma hakkına sahip seçmenlerin Bulgaristan ve Türkiye siyasetiyle ilgili görüşlerini aldık.
(Yaşlı seçmenler yorumda bulunmak istemezken, genç seçmenler de çoğunlukla “yanlış bir şey söyleriz, ismimiz çıkar, başımıza bir iş gelir diyerek” endişe belirtti. Bu nedenle isimlerini gizledik.)
Sorularımızı yanıtlayanlardan Y.K. onlardan biri. 36 yaşında. Bulgaristan doğumlu; 6 yaşından bu yana Türkiye’de ve Türk vatandaşlığına sahip. Kendisi üniversite mezunu ve özel bir şirkette yöneticilik yapıyor. Bulgaristan seçimlerinde Hak ve Özgürlük Hareketi’ni Türkiye’de ise İYİ Parti’yi destekliyor. Son dönemdeki siyasi çalkantılar, Sedat Peker’in açıklamaları, gelecekle ilgili belirsizlikler sebebiyle İYİ Parti’ye yönlendiğini söyleyen Y.K, iyi bir ekonomik duruma sahip olmasına rağmen 4 yaşındaki oğlunun geleceğinden kaygılandığını söylüyor: “Türkiye’de şu anda ekonomik güce sahip olan da olmayan da gelecekle ilgili kaygılanıyor. Yolsuzluklar, kanunsuzluklar sebebiyle kaygılarım yakın bir gelecekte giderilemeyecek derecede.”
Türkiye’de yaşayan seçmenler, sabahın erken saatlerinden itibaren oylarını kullanmak için sandık başlarındaki yerlerini aldılar.
S.M ise 31 yaşında. Bulgaristan doğumlu ve birkaç aylıkken ailesi Türkiye’ye göç etmiş. Yüksek lisans mezunu S.M., Bulgaristan seçimlerinde Hak ve Özgürlük Hareketi’ne oy vermiş, Türkiye’de ise AK Parti’ye. AK Parti’ye desteğinin sebebi “hizmet üretmeleri”: “Siyasette herkes çalıyor ama onlar en azından hizmet yapıyor” diyor.
A.O. 47 yaşında. 32 yıldır Türkiye vatandaşlığına sahip. Kaporta-boya işiyle meşgul. Seçimlerde HÖH’e oy verdiğini ifade eden A.O., “Türkiye’deki hiçbir partiyi desteklemiyorum” diyor. A.O., pandemi döneminde tüm partilerin kötü bir sınav verdiğini söylüyor. Sosyal yardımların yetersizliğinden yakınan A.O., uzun soluklu hafta sonları sokağa çıkma yasaklarında ve 17 günlük tam kapanma döneminde dükkânını açamadığı halde devletin kendisine kira desteği vermediğini, sigorta borçlarını silmediğini, faturalarda indirime gitmediğini, vergi affına baş vurmadığını söylüyor. A.O., salgın döneminde devletin kendisini yalnız bıraktığını, ekonomik darboğazda kaldığını ifade ediyor.
T.T. ve R.T. 41-43 yaşlarındaki iki kardeş. Her iki kardeş de Bulgaristan doğumlu ve 31 yıldır çifte vatandaşlığa sahipler. T.T., atanamayan bir öğretmen, R.T. ise ortaokul mezunu bir ev hanımı. İki kardeş de Bulgaristan seçimlerinde HÖH’e oy verdiklerini söylüyorlar. Türkiye’de ise sadece CHP’ye oy verdiklerini ve başka partiye asla oy vermeyeceklerini ifade ediyorlar. CHP’ye oy vermelerinin tek sebebi Atatürk’ün kurduğu parti olması: “Partinin başındaki isimlerden bağımsız olarak CHP’yi desteklemeye devam edeceğiz. Atatürk eğer AK Parti’yi kurmuş olsaydı AK Parti’yi desteklerdik, başka partiyi kurmuş olsaydı o partiyi desteklerdik.”
Kendisini “siyasete ve tarihe oldukça meraklı” biri olarak tanıtan M.D. 70 yaşında ve gündemi yakinen takip ettiğini söylüyor. Bulgaristan’da doğan ve son 30 senedir çifte vatandaşlığa sahip olan M.D. üniversite mezunu bir sağlık memuru. Bulgaristan seçimlerinde HÖH’ü desteklediğini söyleyen M.D., Türkiye siyasetinde AK Parti’yi desteklediğini ifade ediyor. AK Parti’ye yakın hissetmesinin pek çok sebebi olduğunu söyleyen M.D., en başta devlet, millet, vatan, din gibi temel konulardaki kendi düşüncelerinin AK Parti’yle paralel olduğunu vurguluyor. Bulgaristan’da camilerin kapatılması, Türk örf ve adetlerinin yasaklanması, Türkçe konuşmanın yasaklanması, Türkçe müzik dinlemenin, Türkçe kitap, gazete neşriyatının yasaklı olması gibi baskıların ardından AK Parti iktidarı döneminde tüm bunları kamusal alanda serbestçe yapabildiklerini söylüyor.
M.D., “Türkiye’de desteklediğiniz AK Parti ile Bulgaristan’da desteklediğiniz Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin politikalarında bir paralellik söz konusu mu” sorusuna şu cevabı veriyor: “HÖH’ün Bulgaristan’da iktidara gelmesi mümkün değil çünkü parti Bulgaristan’daki Türk tabanına dayanıyor. HÖH’ün temel gayesi de Bulgaristan’daki Türklerin hakkını müdafaa etmek. Bulgaristan’da okullarda Türkçe okutulmuyor, Türkçe gazete basımı hâlâ söz konusu değil, Türklerin yoğunlukta olduğu belediyelerde Türkçe tabelalar hâlâ yok.”
M.D., asimilasyon politikasının tümüyle sonlanmadığını ve Türklere karşı önyargının hâlâ devam ettiğini ifade ediyor. Özellikle okullarda Türkçe eğitim olmamasının çok büyük bir sorun olduğunu söyleyen M.D., Bulgarca eğitim alan nesillerin Türkiye’yi yabancı bir devlet gibi görebileceği tehlikesine işaret ediyor. Bulgaristan’da her Türk köyünde çocukların Türkçe eğitim alması gerektiğini söyleyen M.D., AK Parti’nin Bulgar Türklerinin yanında yer alan milliyetçi bir parti olduğunu ifade ediyor. Ona göre AK Parti muhafazakâr ve milliyetçi bir parti görünümüne sahip. Bu sebepten ötürü milliyetçi hislerle AK Parti’yi desteklediğini söylüyor.
M.D.’ye o kritik soruyu da soruyoruz: “Bulgaristan’da Türkler için Türkçe eğitim, Türkçe gazete, belediyelerdeki Türkçe tabelalar gibi talepler, Türkiye’de Kürtlerin de talebi. Bu anlamda Türkiye’deki HDP ile Bulgaristan’daki HÖH birbirine benzetilebilir mi?”
M.D.’ye göre ikisi tamamen farklı:
“HDP ve HÖH arasında kesinlikle büyük bir fark var. HDP bu taleplerini ifade etmek için silahlı bir terör örgütünü arkasına aldı. Bulgaristan’daki HÖH ise anayasal çizgiden dışarıya adım atmadı. Ayrıca HDP’nin Türkiye’den bağımsız bir ülke hayali söz konusu. Yani ayrılıkçı bir parti. HÖH ise hiçbir zaman Bulgaristan’dan ayrılalım, Türkiye’yle birleşelim gibi bir ifadeyi dile getirmemiştir. HÖH, Bulgaristan’ı daha demokratik ve daha özgürlükçü bir ülke haline getirmek için çaba sarf etmektedir. Bulgaristan’dan ayrılmak gibi bir niyeti yoktur. HDP’nin ayrılıkçı bir parti olması sebebiyle Meclis’te olmasına dahi izin verilmemelidir. Hatta ben ülke yönetiminde olsam HDP yöneticilerinin tamamını içeri atardım. Anayasal sınırlar içerisinde olmak koşuluyla kurulacak demokratik bir Kürt partisinin isminde ‘hak, özgürlük, demokrasi’ kelimeleri bulunmalıdır ve böyle bir parti Türk siyaseti için bir kazanımdır. Ama Türkçe eğitim talebi normaldir zira Türkçe bir ülkenin resmi dilidir. Fakat Kürtçe eğitime ihtiyatla yaklaşılmalı; Kürtçe hiçbir ülkenin resmi dili değil.”