Ana SayfaHaberlerCevizlibağ’daki eski Tercüman binası yıkılıyor: “İstanbul'un simge yapılarından biri daha tarihe karışıyor”

Cevizlibağ’daki eski Tercüman binası yıkılıyor: “İstanbul’un simge yapılarından biri daha tarihe karışıyor”

1974 yılında Tercüman Gazetesi binası olarak inşa edilen, bugünkü adıyla TOYA Plaza, mülk sahiplerinin kararıyla yıkılıyor. Türkiye’de mimarlık tarihinin en ikonik yapılarından olarak tanımlanan binanın projesi, Kemal Ilıcak’ın açtığı yarışmayla belirlenmişti. Binanın yıkımı sosyal medyada üzüntüyle karşılandı: “İstanbul'un simge yapılarından biri daha tarihe karışıyor.”

İstanbul Cevizlibağ’da eski Tercüman Gazetesi binası olarak bilinen TOYA Plaza, mülk sahiplerinin kararıyla yıkılıyor.

1974’te inşa edildi

Yapımı 1974’te tamamlanan bina, Tercüman Gazetesi Matbaa ve Yönetim Tesisleri olarak kullanılmaya başlanmıştı. Birçok kez el değiştiren bina son olarak TOYA Plaza ismini almıştı.

Eski Tercüman binasının inşaatının tamamladığı 1974 yılından bir fotoğrafı.

Proje, Kemal Ilıcak’ın açtığı yarışmayla belirlendi

Binanın projesi, 1972’de Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak tarafından açılan yarışma sonucu belirlendi. Yarışmayı kazanan Muhlis Tunca ile Günay Çilingiroğlu’nun projesi hayata geçirildi.

“İlkokula başladığım bu binaya ilk girdiğim gün, dün gibi aklımda”

Sosyal medyada, İstanbul’un tarihi yapılarından biri olan Tercüman binasının yıkımı üzüntüyle karşılandı.

1985’te Mimarlık Dergisi’nde işlendi

İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Atilla Yücel, Türkiye’de mimarlık tarihinin en ikonik binalarından olarak tanımlanan yapıyla ilgili Mimarlık Dergisi’nin 1985’te çıkan 214’üncü sayısında bir yazı kaleme almıştı.

Yücel, binanın işlevsel programı ve biçimi arasındaki ilişki hakkında şunları yazmıştı:

“Mimarlar, işlevsel programı 3 ana grupta toplayıp bunu yapılarının biçimlenişinde de belirleyici bir veri olarak yorumlamışlardır.
Bunlar:
a) Matbaa;
b) Yazı işleri ve gazeteye ait yönetsel, sosyal birimler;
c) üst yönetim ve şirketlere ait bölümlerden oluşmaktadır.

Matbaa, bir uçtan kağıdın rulo olarak girip diğer uçtan bitmiş gazetenin çıktığı bir üretim bandı olarak en alt kotta, karayoluna paralel lineer bir dikdörtgen kütle içinde ele alınmıştır. Başlangıçta bu kütlenin araziyle bütünleşmesini daha da vurgulamak üzere çatı örtüsünün çimen olması düşünülmüştü. Böylece bu lineer yatay öğe, ana bloğun altında ‘unutulmak istendiği’ izlenimini veren ve kütlenin plastik bütününe pek katılmayan bir tür “yapay topografya” oluşturmaktaydı. Çatı bahçesinin gerçekleştirilememesinin de nedeniyle bu birim bugün daha etkili olarak algılanmakta; bu da üstteki ‘asılı’ ana kütlenin etkisini yakın planda bir ölçüde zedelemektedir.”

- Advertisment -