Adalet vurgulu bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan satırlar şöyle:
“Karl Marks, ‘Filozoflar dünyayı çeşitli biçimde yorumlamışlardır. Oysa sorun onu değiştirmektir’ der. Bu cümlenin geniş yorumuna atfen şunu söylemeliyim. Sizlerle birlikte biz siyasetçilerin de öncelikli görevi ülkesini daha iyiye ve daha güzele doğru değiştirmektir.
“Siz değerli ilahiyatçıların İslam dünyasının sorunlarına yönelik itirazlarını çok daha yüksek sesle dile getirebilmesi önemlidir.
“İslam hangi gerekçe ile olursa olsun adaletsizliğe, eşitsizliğe, otoriterliğe izin vermez. İslam hangi sistemle yönetilmemiz gerektiğiyle değil nasıl yönetilmemiz gerektiğiyle ilgilidir.
“İslamın öngördüğü adalette ama, fakat ile başlayan cümlelere yer yoktur”
“İslam tüm insanlığa adalet penceresinden bakmamız gerektiğini şart olarak önümüze koyar. İslam adaleti tesis etmemizi ve sürekli kılmamızı ister.
“İslamın öngördüğü adalette ama, fakat ile başlayan; adalet arayışını erteleyen, adaletin etkisini azaltan cümlelere yer yoktur.
“Bu nedenle bizler İslamın temel değerlerini savunuyormuş gibi görünerek zenginliği, kayırmacılığı, denetimsizliği, özgürlüğü kendisine bahşeden; gerçek bağlamından kopartılarak sunulan sabır ve şükür tavsiyeleriyle de milyonlara yoksulluğu, dışlanmayı, baskıyı reva gören anlayışlara karşı ödünsüz bir şekilde adaleti savunmalıyız.
“Binlerce Müslüman, Müslümanlar tarafından öldürülürken kafamızı kuma gömemeyiz”
“Haksızlık karşısında susup dilsiz şeytan olmayı tercih edemeyiz. Dünyada çatışma alanlarının yüzde 60’ını Müslüman ülkeler oluştururken, her gün binlerce Müslüman, Müslümanlar tarafından öldürülürken kafamızı kuma gömemeyiz.
“Toplantılarda kadınlara yer vermenizi istirham ediyorum”
“Konuşmacı listesine baktığımda kadın akademisyen, kadın araştırmacı görmedim. Türkiye’nin ilahiyat birikiminde kadınlar vardır. Sempozyumun kapsamında araştırma yürüten yüzlerce kadın akademisyen vardır.
“Kadınlar olmadan çözüm bulamayız. Bir sonraki toplantılarda kadınlara yer vermenizi istirham ediyorum. Dostane bir eleştiri olarak kabul edin.”
“İstanbul, İslam coğrafyasının yüzyıllardır başkenti”
Ekrem İmamoğlu konuşmasının başında ilahiyatçıların konuşma yapacağı bu sempozyumun düzenlenmesine verdiği önem ve katkılardan dolayı Kılıçdaroğlu’na teşekkür etti.
İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
“İstanbul, İslam coğrafyasının yüzyıllardır başkenti. Binlerce yıldır da dünyanın başkenti. İstanbul en doğru hamlelerin vücut bulduğu bir şehir olursa tüm dünya mutlu olur. İslam coğrafyasında sorun çözümü oluşacaksa hâlâ bunun merkezi İstanbul’dur.
“Bir tesadüf daha var: Ben de elhamdülillah Müslümanım. Bireysel olarak da katkı sunmanın keyfini yaşıyorum.
“İyilik ve kötülük yalnız dış dünyada, beşerî hayatta değil, insanın iç benliğinde de mücadele halinde. Ben, iyilik ve kötülük arasındaki bu büyük savaşın, iyiliğin mutlak zaferiyle sonuçlanacağından hayatım boyunca bir an bile şüphe duymadım.
“İyiliğin kudretine olan güven; içine doğduğum, yaşamaya çalıştığım Müslümanlığın özü”
“İyiliğin gücüne olan güvenimi hiçbir koşulda kaybetmiyorum. Çünkü iyiliğin kudretine olan güvenimi yitirirsem, insanlığımı yitireceğimin farkındayım.
“Bu benim düşünerek bulduğum, aklımla çıkardığım bir sonuç değil. Bu benim annemden, babamdan, dedemden, ninemden geçmişimden aldığım bir terbiye.
“Bu benim, içine doğduğum, hissedip anlamaya, yaşamaya çalıştığım Müslümanlığın özü. Benim anlayışıma göre, öyle. Bu yolda yürümeye devam edeceğim.
“Kişisel ahlak düzeyinde, Müslüman gibi yaşamak düzleminde yapabileceğimiz çok önemli şeyler olduğuna inanıyorum. Her şeyden önce, iyi insan olmanın, belli bir kimliğe, belli bir inanca sahip olduğumuz için kendiliğinden edinebileceğimiz bir özellik olmadığını idrak etmemiz gerekiyor.
“’Amaca giden yolda her şey mubahtır, her vasıta kullanılabilir’ diye düşünemeyiz”
“İyilik nasıl belirli bir kimliğe, belirli bir inanca sahip olmanın kendiliğinden yol açtığı bir sonuç değilse, kötülük de değildir. Hiç kimseyi inancı, kimliği nedeniyle kaçınılmaz olarak kötü kabul etmek mümkün mü? Kabul edemeyiz, öyle muamele edemeyiz.
“Amaçlarımız ne kadar kutsal ne kadar iyi ve değerli olursa olsun, ‘Amaca giden yolda her şey mubahtır, her vasıta kullanılabilir’ diye düşünemeyiz.”