Dün (3 Aralık) yapılan CHP vizyon toplantısına katılan veya takip eden köşe yazarlarının toplantıya dair yaptıkları değerlendirmeler şu şekilde:
Taha Akyol: “CHP: ‘Devletçilik bitti’”
“Demokrasinin sağlıklı işlemesi ve ‘yönetebilir’ olması, biri merkez sağ, diğeri merkez sol iki ana damarın güçlü olmasına bağlıdır. Bütün demokrasilerde böyledir. İtikadi ve kültürel değerleri, hayat tarzlarını özgürlük alanı olarak kabul eden, politikayı ise rasyonel verilerle yürüten ana akım partileri… Uzlaşmaları daha kolay olur üstelik. CHP’nin, geçmişteki ‘devletçilik’ siyasetiyle ilgisi olmayan, piyasa ekonomisini yansıtan ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ açılımı böyle bir yöneliştir… Kılıçdaroğlu’nun açış konuşmasındaki ‘ben’ vurgusunun çokluğunu yadırgadığımı belirtmeliyim. ‘Tek adam rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak, yerine bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin’ sözünün ise altını çiziyorum. Uzmanlar kadrosu olarak ‘70 değerli isim’ vurgusu da artık siyasetimizde karizmanın yetmediğini, uzmanlığın, liyakatin önemeni yansıtan bir veridir.”
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/chp-devletcilik-bitti-1594880
Ahmet Hakan: “’Aşırı sloganlı heyecan’ ile ‘süper akademik sıkıcılık’”
“Bu toplantıdan sonra Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı olamazsa… Sıkıntı büyük olur. ‘Aşırı sloganlı heyecan’ ile ‘süper akademik sıkıcılık’… İkisini bir araya getirmek, kimin aklına geldi acaba? Bu tür atılımların ta en başında çıtayı öyle yükseklere dikiyor ki Kemal Bey… Sonuçta hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor. En başta biraz alçakgönüllü bir tutum alsa belki kurtaracak. Risk alıp Jeremy Rifkin’i başdanışman yaptılar. Hadi diyelim ki, ‘Dünyanın en birikimli adamlarından birinden istifade edeceğiz’ falan diyerek durumu kurtardılar. Ama adamı İstanbul’a getirememek de neyin nesidir abiler? Bir uçak bileti mi ayarlanamadı? Yoksa ‘Rıfkı Abi’, ‘Hele siz bir iktidara gelin, ben ondan sonra gelirim’ mi dedi? Bu tür toplantılarda yapılacak iki şey vardır: ‘Vizyonunu açıklarsın’, ardından “İşte şu ekipten faydalanacağım” dersin. Siyasi parti toplantısını akademik vaazlara boğmanın ne gereği var?”
Fehmi Koru: “Bir hafta arayla tanık olunan iki toplantı, CHP’nin kurtulmaya çalıştığını sandığım kendisiyle ilgili olumsuz görüntüyü pekiştirmeye yaradı”
“AK Parti ‘halk’, CHP eski deyimle ‘mütegallibe’ temsilcisi görüntüsü verir geniş kitlelere; bir hafta arayla tanık olunan iki toplantı, CHP’nin kurtulmaya çalıştığını sandığım kendisiyle ilgili olumsuz görüntüyü pekiştirmeye yaradı. Daha da vahimi, oraya muhalefeti sevindirecek sonuçlar çıkarma niyetiyle gitmesi beklenebilecek yorumcuların, AK Parti toplantısı ardından son derece olumlu izlenimler paylaşmalarına karşılık, CHP toplantısını övmek için fırsat gözettikleri bilinen yorumcuların, dün, toplantıyı sahiplenirken, seçimde CHP’ye veya onunla birlikte hareket eden ‘6’lı masa’ ortaklarına oy vermeyi düşünebilecekleri soğutacak bir yaklaşım sergilemeleriydi. ‘Çağdışı zihniyet’, ‘Ortaçağ zihniyeti’, ‘İnanç saplantılı insanlar’ kalıplı laflarla iktidar kötülemesi yapıldı CHP’ye sempati duyan kanallarda. CHP’nin ‘çağdaş’ insanları temsil ettiği vurgulandı da vurgulandı. Her politik girişim oy kazanmak, daha doğrusu oy vermesi istenen kitlelere sevimli görünmek için yapılır; CHP’nin bu toplantısı tam tersi sonuç verirse şaşırmam.”
Nihal Bengisu Karaca: “Meritokrasi rüzgarı”
“Maalesef Rifkin epey uzun konuştu ve simultane tercümeden herhalde sadece on-yirmi kişi faydalanabildi. Salonun tamamının akıcı bir İngilizceyi yarım saat takip edebilecek kadar iyi İngilizce bildiği varsayılıyordu sanırım. Ya da izdiham düzeyindeki kalabalığı salona yerleştirmek başlı başına büyük olay haline geldiği için kimse kulaklıkların durduğu standı fark edememiş, kulaklık dağıtan da olmamıştı.”
“Liyakat, endüstriyel dönüşüm, bilim teknoloji ve sanayiide atılacak büyük adımlar, kurumsallaşma kavramlarıyla örüntülenmiş bir ana tema vardı. ‘Siyaset ile siyaset üstü liyakatli kadrolar bir arada çalışacak ve liyakat sıcak siyasesetin ajandasına asla kurban verilmeyecek’ vurgusuyla harmanlanan bu kavramlar hızlı bir ‘meritokrasi’ rüzgarı estirdi. Türkiye’nin son altı yılına egemen olan popülizm, hamaset ve “oklokrasi” deneyiminden sonra ‘meritokrasi’ye biraz hasrettik. Ancak bu toplantıda dozu azıcık fazla kaçtı.”
“İlginç olan hızlandırılmış ekonomi kursu gibi hissettiren 4,5 saatlik toplantının sonunda salonun hala dolu, insanların slogan atmaya hazır olmasıydı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun heyecanlı, fiştekleyici, kitlenin tepkisine ve öfkesine hem tercüman olan ve hem kanalize edebilen, meydan okuyan ama yıkım değil inşa öneren, gövde gösterisi yapan ama bir yandan da altılı masadaki liderleri de tek tek taltif eden o son konuşmasını sonuna kadar beklediler.”
Kübra Par: “CHP’nin Batı tarafından yönlendirildiği iddialarının ortaya atıldığı bir dönemde Rifkin’in ‘baş danışman’ olarak seçilmesi doğru tercih miydi?”
“Ana muhalefet partisinin enerjisini içi boş siyasi tartışmalara harcamak yerine Türkiye ekonomisini iyileştirecek bütüncül bir program üzerinde çalışması, dünyanın önde gelen ekonomistleriyle iş birliği yapması kesinlikle takdiri hak ediyor. CHP uzun zaman sonra ilk kez pozitif bir rüzgâr yarattı.”
“Peki ya programın eksi yönleri? Salon kalabalıktı, giriş organizasyonu kötüydü. Basına ayrılan alan yetersizdi. Ayakta kalınca çıkıp dışarıdan izlemek zorunda kaldık. (Kabul edelim bu tür organizasyonlarda AK Parti daha başarılı…) Jeremy Rifkin’in konuşması önceden kaydedilip Türkçe dublaj ile yayınlanması gerekirdi. Bağlantının birkaç saniyeliğine de olsa kopması kötü oldu. İçeriğinin büyük bölümünü iklim krizine ayırması, endüstriyel dönüşümü tam anlatamaması da heyecanı öldürdü. İlk konuşmanın ona yaptırılması hatalı bir tercihti. ABD karşıtlığının zirve yaptığı, CHP’nin Batı tarafından yönlendirildiği iddialarının ortaya atıldığı bir dönemde Rifkin’in ‘baş danışman’ olarak seçilmesi doğru tercih miydi o da ayrı konu… Sorunlar, tespitler, yapısal dönüşüm önerileri ve kısa vadeli vaatler ayrı ayrı anlatılabilirdi. Hepsi birbirine karıştı.”
Melih Altınok: “Yine bir Kemal Derviş buldular”
“Baksanıza yine bir Kemal Derviş bulmuşlar kendilerine. Bu seferkinin adı Jeremy Rifkin. Adam Türkiye’ye gelmeye bile tenezzül etmeden ABD’den telekonferansla küreselcilerin, sömürge ülkeleri için uygun gördüğü modeli tanıtıyor.
Türkiye gibi ülkeler için en iyi olanın, Batı’daki rakip devletlerin çıkarlarıyla çatışmayan ve tabii ki iddialı olmayan “ılımlı” bir ekonomi politik çizgi olduğu tezini ballandıra ballandıra anlatıyor.
Değil mi ya? Ne gereği var Doğu Akdeniz’deki gaz paylaşılırken hak talep etmeye, egemenlik haklarını dayatmaya, savunma sanayiini yerlileştirmeye, NATO gibi küresel kurumların önüne PKK-YPG sorununu getirmeye… Türkiye’ye az gelişmişliğin sürekliliğine hapsedilmiş, Ortadoğu’da ileri bir karakol pozisyonunu uygun görenlerle aramızı bozmaya.
Üstelik de biraz uysal olursak, emisyonla memisyonla oyalanırsak Jeremy Bey’in Türkiye’ye teknoloji ve para akıtacak çevreleri ikna etmesi işten bile değilken!”
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2022/12/04/yine-bir-kemal-dervis-buldular
Hayri Kozanoğlu: “Ruhu daralan insanlarımıza AKP rejiminden kurtulma yolunda güven aşıladı”
“CHP’nin İkinci Yüzyıl Vizyonu toplantısında her şeyden önce coşku, heyecan, yüksek beklentiler egemendi. Toplumun gerçekten umuda, iyimserliğe gereksinimi var. O anlamda sadece hınca hınç dolu salona değil, ülkenin tümüne yayılan pozitif bir atmosfer söz konusuydu. Bu buluşmanın ruhu daralan insanlarımıza AKP rejiminden kurtulma yolunda güven aşıladığını söyleyebiliriz.”
“Kılıçdaroğlu’nun yüz milyarlarca dolar yabancı sermaye gelecek sözleri açıkçası pek gerçekçi görünmüyor. Norveç, Singapur emekli fonlarından söz ediyor. Bu fonlar ya devlet tahvili alır, ya da borsaya girer. Hem Türkiye’de borsanın ve tahvil piyasasının derinliği belli, hem de bu tarz fonlar üretimi ve istihdamı artırmaz. Hızlı para girişlerinin ülkenin dengelerini bozduğu gibi, dışa bağımlılığı artırdığını da ayrıca biliyoruz. CHP’nin Yeni Vizyon buluşması biraz fazla uzamakla birlikte genel hatlarıyla başarılı, kendi tabanına heyecan ve şevk verici nitelikte bir organisazyondu. Bir an önce yurtdışına kapağı atma gayreti içinde bulunan gençlere de eğitimin düzeleceği, teknolojinin yakalanacağı, bilgi ve birikimin karşılığını bulacağı bir Türkiye ufku çizilmesi açısından da olumluydu. Önerilen programın yeterince kamucu, eşitlikçi, bağımsızlıkçı olmadığı eleştirilerini yöneltmek olanaklı. Öyle bir programı halkın önüne koymak; sol, sosyalist bir vizyon belgesini sunmak da bizim görevimiz olmalı.”
https://www.birgun.net/haber/chp-nin-yeni-vitrini-412355
Rahmi Turan:
“Yeni bir Türkiye doğuyor… Bu yoksulluk, bu karanlık ve yaşanan haksızlıklar artık bitecek! CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün aydınlanmanın işaret fişeğini ateşledi. Ekonomideki yeni yapılanmaya göre:
ABD’li yazar ve ekonomist Jeremy Rifkin, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Refet Gürkaynak gibi önemli isimlerin de bulunduğu 70 uzman kişiden oluşan ‘Ortak Akıl’ grubu ‘Siyaset üstü kurul’ olarak para politikaları, büyüme ve istihdam üzerine çalışacak. Hedef, vatandaştan kişiye değil, yeni bir siyaset anlayışına oy isteyerek göreve gelmek ve Türkiye’yi ‘Tek Adam’ yönetiminden kurtarıp ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’ kurmak…”
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/rahmi-turan/turkiyeye-kral-degil-kural-gerek-7516082/
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil’in, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun toplantı sırasında gözlerini kapattığı bir fotoğrafı paylaşarak eleştirmesi büyük tepki topladı. Selvi Kılıçdaroğlu’nun toplantıdan önce yüksek ateş nedeniyle serum aldığı ve toplantıdan sonra yaptırdığı covid-19 testinin pozitif çıktığı ortaya çıkmıştı.