İsrail sanki ‘beni soykırım yapan ülke ilan edin’ diye gayret sarf ediyor. Benim görebildiğim bu. Yardım almaya gelenlerin vurulması, öldürülmesi felaket. Söyleyecek fazla bir şey yok. Sadece benim dikkatimi çeken bir husus var: Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in ifadeleri, ses tonu Biden’ınkinden farklı. Harris dün 6 haftalık çok acil ateşkes istedi. Bu bana yönetimde fikir ayrılığı doğduğu izlenimi veriyor.
Ben tabii Kamala Harris’in yerinde olsam başkan yardımcılığı görevine devam etmem. Bu seçimlerde ve bir sonraki seçime başkanlık için hazırlık yaparım ama Kamala Harris değilim…
Netanyahu havadan insani yardıma izin vermiş, karadan vermiyor. Tabii Amerika’ya da vermiyor, sadece başkalarına değil.
Bu soykırım meselesi hafife alınacak bir mesele değil. Şimdi de Nikaragua Almanya’yı şikayet etti Adalet Divanı’na. Soykırım kararı çıktıktan sonra başka ülkeleri de şikayet edebilirler. Başta ABD’yi, soykırımı ortak oldu diye….
Amerikan seçimlerine gelelim. Yüksek mahkeme Trump’ı durdurmazsa Trump’ın aday olacağı belli. Bütün mesele seçimler yani Biden’ın bütün söyleyeceği şey “Trump benden daha fena” olabilir. Avrupa da bu işe hazırlanıyor.
Amerikan medyası hakkında bir şey söylemek istiyorum… Şimdi hatırlayacaksınız Türkiye’de Gezi olayları çıktığında CNN Türk’te çalışıyordum. Biz orada penguenleri gösterdik. Şimdi CNN International Gazze haberlerinin Kudüs bürosunun izniyle verilmesini protesto ediyor. Yani CNN International o zamanki CNN Türk’e dönmüş gibi. Adam kendini yaktı, Amerikan basınında fazla yer almadı.
Husiler “Biz İngiliz ticaret gemilerini batırmaya devam edeceğiz” dediler. Yani o bombalama falan fazla etkilemiş, onların iradelerini bozmuş değil.
Ukrayna konusunda çok önemli bir gelişme oldu. Fransa Cumhurbaşkanı asker gönderebiliriz dedi. Bu elinin tersiyle itilecek bir cümle değil. Nitekim 2 Baltık ülkesi de destek verdi. Niye bunu söylüyorum? Şu anda devam etmekte olan harp bir vekalet harbi. Yani Batılılar silah veriyor, Ukraynalılar çarpışıyor. 3 sene daha böyle devam ederse yavaş yavaş evvela danışman-eğitimci adıyla Avrupalılar Ukrayna’ya asker-sivil gönderebilirler. Hatırlarsınız, Vietnam harbi de Amerikalıların Güney Vietnam’a danışman göndermesiyle başlamıştı.
Sıkıntı şurada: Avrupalılar bunun Avrupa için hayati bir mesele, yaşamsal bir konu olduğunu düşünüyor.. Putin için de yaşamsal, çünkü başarısızlığa uğrarsa Putin gidecek. Dolayısıyla çok tehlikeli bir safhaya giriyoruz gibime geliyor, eğer bir ateşkes varılamazsa… Çünkü bu böyle 3 yıl 4 yıl daha devam edemez. Avrupalılar geri çekilemez çünkü Putin’i dizginleyemeyecekler. Putin geri çekilemez, çekilirse Putin gider. Durum bu kadar tehlikeli gibime geliyor. Amerikalılar demişler ki ‘Kuzey Kore’yle İran, Rusya’ya silah vermesin’. Ama onlar da diyebilirler ki, ‘Sen de İsrail’e silah verme’ bu kadar basit.
Amerikalılar İsrail’in güvenliğini öne sürüyorlar. Rusya da diyebilir ki ‘bu da benim güvenliğim’. Yani tatsız bir safhaya girebiliriz. Çok dikkatli olmak lazım ve Macron’un teklifini de elin tersiyle itmemek lazım. İş o safhaya inşallah gelmez ama gelebilir.
Dünyaya bakıyorum… Neresine baksam felaket. Şimdi Güney Kore gibi disiplinli bir halk sokaklara döküldü. Doktorlar ve üniversite kotaları dolayısıyla.
Haiti’de hükümet var mı yok mu belli değil. Çeteler adeta orduyu esir almışlar. Avrupa’da deseniz tarım işçileri sokaklara dökülmüş vaziyette.
Şu artık anlaşılıyor: Halklar hükümetlerinden memnun değiller ve bunu giderek daha sesli hareketli dile getirmeye çalışıyorlar. Tabii hiçbirisi Ghandi’nin öğretisini takip etmiyor.
Benim görev yaptığım sırada Hindistan’da bir ara hükümet %25 elektrik fiyatlarına zam yaptı. Halk sokaklara oturuverdi. Ne araba geçebiliyor, ne bir şey geçebiliyor. Sonunda Hint hükümeti geri adım attı ve zammı % 10’a geri çıktı.
Halkların elinde en önemli silah sivil itaatsizliktir. Bunu her halk anlamış değil.