Rize’de Sokak Kedisi isimli Youtube kanalına verdiği röportaj sosyal medyada viral olan Mehmet Ali Sancaktutan, serbest bırakılmasına rağmen sosyal medyadan tehditler aldığını, köyünden kovulmakla tehdit edildiğini söyledi.
Evrensel Gazetesi Rize muhabiri Gençağa Karafazlı’ya konuşan Sancaktutan şöyle dedi:
“Ben Cumhurbaşkanımızla aynı ilçe Güneysudanım. Sokak çekimi yapan bir kişinin ekonomi ile ilgili sorusuna verdiğim cevaplar Türkiye’de gündem oldu. Benim dediklerimi zaten herkes diyor, söylediğim farklı bir şey de yok. Bugün beni polis aradı ve Rize Emniyet Müdürlüğü güvenlik şube müdürlüğüne gittim. Bana Erdoğan’a hakaret ettiğim gerekçesiyle hakkımda Savcılığın soruşturma açtığını söylediler, ifade vermemi istediler.
“Ben de onlara, ‘ülke gündemine dair ekonomi üzerine konuşma yaptım. Bu konuşmamda kesinlikle Cumhurbaşkanımız dahil kimseye hakaret içerikli kelimeler kullanmadım ve kullanmam. Amacım ülke ekonomisinin bozuk olduğunu, durumumuzun kötü olduğunu belirtmek amaçlı tepkimi vermekti. Konuşmam dinlendiğinde konuşmanın suç olup olmadığını Yüce Türk Adaletinin savcı ve hakimlerine bırakıyorum ve onlara güveniyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum’ dedim. Ardından hakkımda serbest bırakılma tutanağı yaptılar ve emniyetten ayrıldım.
“Şimdi sosyal medyadan bana tehditler yapılmaya başlandı. Küfürler hakaretler devam ediyor. Çocuklarıma kimse ile konuşmayın dedim. Bu tepkiler sonrası hayatımdan açıkçası endişelenmeye başladım. Bana hakaret eden küfür edenleri tespit edip suç duyurusunda bulunacağım.
“Ailem tehdit ediliyor. Bu akşam evim kurşunlanırsa bunu AKP’liler yapmış olacak veya talimat alıp yapacaklar. Beni köyden kovmak istiyorlar, nereye gideceğim gidecek yerim yok. Ben adalete güveniyorum. Bu konuştuklarımdan dolayı cezaevine girersem, birileri çocuklarıma ekmek getirir gam da yemem. Ben isterdim ki Cumhurbaşkanım çıkıp ‘Nedir bu köylümün derdi, sorun bakalım’ demeliydi. İçişleri Bakanı, kocaman İçişleri Bakanı benim gözaltına alınmam için talimat veriyor. Yazıklar olsun. Ben ne ettim? Hakkımı aradım. Birileri, iktidara yakın cepleri doldururken biz açız. Çayımızı satamıyoruz, aldığımız maaşlar kredi borçlarına yetmiyor, derdimizi anlatmayalım mı? Bu nasıl bir ülke oldu? Cumhurbaşkanımız sesini yükseltiyor ülkenin yüzde 50’sini yok sayıyor. Artık bunaldık. Geçinemiyoruz. Evde dört çocuğum da işsiz. Ben adalet arıyorum, hakkımı arıyorum.
“Ben herkesin seslendirdiği yakındığı ülkemizdeki ekonomik sorunları anlattım. Çay üreticisiyim çayda yaşananları anlattım. Cumhurbaşkanımız 2002’de çay simit hesabı yaparak ‘Allahın verdiği çaya kota mı olur’ demişti ama aradan 20 yıl geçti çayda kota ve kontenjan devam ediyor. Çay üreticisi çayını satamayınca özele ucuza çay satmak zorunda kalıyor. Bu söylediklerim neden hakaret olsun ki bunlar gerçek yaşananlar.
“Yaşadıklarım sonrası açıkça korkmaya başladım. Endişelenmemek mümkün değil. Çevremde arkadaşlarım, köydeki komşularım beni arayıp söylüyorlar ‘seni köyden çıkaracaklar’ gibi laflar edilmeye sosyal medyadan küfürler hakaretler edilmeye başlandı. Ben tekrar söylüyorum kimseye hakaret etmedim etmem de. Sadece içinde bulunduğumuz ekonomik durumu seslendirdim. Bunun suç olacağını düşünmüyorum.”
Ne demişti?