Reuters'ın vefat ettiğini duyurduğu İslam Kerimov 25 yıl boyunca ülke siyasetinde tek söz sahibi oldu. Yönettiği ülkenin, “Özbekistan Kahramanı” ünvanı, “Müstakillik” ve “Emir Timur” nişanlarının sahibiydi. En çok, “diktatör” olmakla eleştirildi. Ülkesinin insan hakları karnesi her dönem zayıftı. Eleştiri ve suçlamaları, “radikal örgütlerle mücadele etmek” savunmasıyla karşıladı.
Mühendislikten devlet başkanlığına uzanan yol
1938 yılında dünyaya gelen İslam Kerimov, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) yurtlarında yetişti. Mekanik Mühendisliği ve İktisat eğitimi aldı. Bir süre mühendislik, planlama teşkilatında uzman yardımcılığı yaptı. Kerimov’un siyasette yükselmesi ve ülkesinin kaderine hükmetmesiyle sonuçlanan süreç, 1964'te Komünist Parti’ye katılmasıyla başladı. 1983 ve 1986 yılları arasında Özbekistan Maliye Bakanı ve Başbakan yardımcılığı yaptı. Yolsuzluk ve rüşvete karıştığı gerekçesiyle Sovyetler Birliği istihbarat servisi KGB tarafından bir süre gözaltında tutuldu. 1989'da Özbekistan SSCB’inde Komünist Parti Birinci Sekreteri olduktan sonra siyasi yükselişi hız kazandı. 24 Mart 1990’da Özbekistan SSCB “En Üst Sovyet Başkanı” oldu. Sovyetler Birliği dağılıp, Özbekistan bağımsızlığını ilan ettiğinde ülkenin başında Kerimov vardı. 1995’te cumhurbaşkanlığı görev süresi sona erdikten sonra tartışmalı bir referandumla bu süreyi 2000 yılına kadar uzattı. 2000’de cumhurbaşkanlığı seçimini tek ve zayıf bir rakibe karşı yüzde 91,9’luk bir oranla yine kazandı. 2002’de yine bir referandumla cumhurbaşkanlığı görev süresini 5 yıldan 7 yıla çıkardı. Aralık 2007 ve 2015 yılındaki seçimlerde kanunlara aykırı olmasına rağmen tekrar adaylığını koydu ve kazandı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gözlemcileri sonuçları tartışmalı buldu, seçimlerde siyasi rekabetin eksik olmasını eleştirdi.
Muhalefete baskı ve şiddet
İslam Kerimov, Orta Asya’nın coğrafi ve stratejik olarak en önemli ülkelerinden birini yönetiyordu. Yönetme şekli çok sık eleştirildi. Özellikle, insan hakları ihlalleri, muhalif kesimlere, bu arada dindarlara yönelik baskı ve şiddet uygulaması, uluslararası insan hakları örgütlerinin her yıl yayınladığı raporlara girdi. Kerimov yönetimi, eleştirilere karşılık, “radikal örgütlerle mücadele” gerekçesine sığındı.
Batı ile Rusya arasında
Kerimov, ülkesi bağımsızlığını kazandıktan sonra 2000’li yıllara kadar daha çok Rusya’yla yakın oldu. Aynı zamanda, ABD ve Batı ile daha iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. ABD ile ilişkilerinde 90’lı yılların ortalarına kadar Özbekistan’ın insan hakları ihlâlleri sorun oluşturdu. Ancak sonrasında ABD, Orta Asya’da İslami hareketlerin güçlenmesi sonrası Özbekistan’ı, İran’ı dengeleyecek güç unsuru olarak görmeye başladı. 1994'te NATO’nun Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında güven oluşturmaya yönelik “Barış için Ortaklık” programına katıldı. 1995'ten itibaren ABD, Özbekistan’ı bölgedeki stratejik ortağı olarak niteledi. Bu yakınlaşma, ABD’nin Özbekistan’ın insan hakları ihlâllerini görmezden gelmesini sağladı. Bu yakınlaşma, 11 Eylül’den sonra Özbekistan’ın Afganistan’daki Taliban ve El Kaide’ye karşı kullanmak üzere ABD’ye bir hava üssü vermesiyle ileri bir noktaya taşındı.
2005'te yaşanan Andican olayları Özbekistan’ın ABD ve Batı ile ilişkilerinde bir kırılma yarattı. Fergana Vadisi’ndeki Andican’da protesto gösterilerinde yüzlerce insanın öldürülmesi ve yaşanan insan hakları ihlalleri nedeniyle Kerimov yönetimi, ABD ve bir çok Batılı ülke tarafından ağır eleştirilere uğradı. Bu eleştirilerin ardından Taşkent, ABD güçlerini topraklarındaki askeri üsten çıkardı. Kerimov, yüzünü tekrar Rusya’ya döndü ve Rusya’yı ‘en güvenilir ortağı ve müttefiki’ olarak tanımladı. Moskova ve Pekin ile yakınlaşmaya başladı.
Ancak, 2008’den bu yana Özbekistan’ın Batı'yla ilişkilerinde yeniden ilerleme kaydedildi. Afganistan’daki Taliban karşıtı operasyonlarda Özbekistan’ın stratejik önem kazanması, Batı'nın bu ülkeye yönelik tutumunun yumuşamasına neden oldu. AB, Andican olaylarından sonra uygulamaya başladığı yaptırımları kaldırdı. Dünya Bankası da Özbekistan’a yeniden kredi vereceğini duyurdu. AB, 2009’da Özbekistan’a yönelik silah ambargosunu da kaldırdı. Ülkenin Batı'yla ilişkileri geliştikçe Moskova ile ilişkileri geriledi.
Kaynak: Al Jazeera,