Uygur Türkü Müslümanları kamplarda tuttuğu için uluslararası kamuoyu ve insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen Çin yönetiminin, Müslüman azınlığın nüfusunun artmasını engellemek için mecburi doğum kontrol yöntemleri uygulamaya koyduğu öne sürüldü.
Çinli bir akademisyen olan Adrian Zenz tarafından yapılan araştırma, kadınlara zorla spiral takılması dahil bazı doğum kontrol yöntemleri ile kısırlaştırma amaçlı müdahaleler yapıldığını iddia ediyor.
Pekin yönetimi, “temelsiz” olduğunu söylediği araştırmanın doğru olmadığını savundu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin’e, “korkunç uygulamaları hemen sonlandırma” çağrısı yaptı.
Pompeo, Dışişleri Bakanlığı sitesinde yer alan açıklamasında, “tüm ulusları, bu insanlık dışı uygulamaları sonlandırma talebinde ABD’yle birlikte hareket etmeye davet ediyoruz” denildi.
Çin’in Şincan bölgesinde yaşayan bir milyona yakın Uygur Türkü Müslüman, devletin eğitim amaçlı olduğunu savunduğu kamplarda tutuluyor.
Pekin, önce varlıklarını dahi reddettiği bu kampların, “ayrılıkçı terörizmi” önlemek için gerekli olduğunu savunuyordu.
Çinli akademisyen Zenz’in araştırması, resmi bölgesel veriler, politik belgeler ve Şincan bölgesindeki Müslüman kadınlarla yapılan röportajlara dayanıyor.
Buna göre, doğum kotasının aşılması halinde, kadınlardan hamileliklerini sonlandırmaları isteniyor ve hatta tehdit ediliyorlar.
Dünya kamuoyuna açıklanan rapora göre, izin verilen sayı olan iki çocuklu kadınlara bir doğum kontrol yöntemi olan spiral zorla takılabiliyor. Bazıları da kısırlaştırma ameliyatlarına mecbur bırakılıyor.
Nüfus artışında büyük düşüş
Raporda bu durum şu şekilde ifade ediliyor: “2016 yılında sıkı tedbirlerin uygulamaya konulduğu Şincan bölgesi, bir polis devletine dönüştürüldü. Üreme hakları üzerindeki devlet müdahalesi çok sayıda tanık tarafından ortaya konuluyor.”
Zenz’in resmi veriler üzerinde devam eden araştırması, Şincan bölgesindeki nüfus artış hızının, son yıllarda dramatik bir şekilde azaldığını ortaya koydu.
Uygur Türkü Müslümanların yaşadığı iki büyük bölgede, 2015 – 2018 arasındaki düşüş oranı yüzde 84 olarak gerçekleşti. 2019 yılında da düşüş devam ediyor.
Associated Press ajansına konuşan Zenz, “eşi görülmemiş” olarak tanımladığı düşüşün, “acımasızlık” ürünü olduğunu söyledi ve “Bu, Uygurlulara diz çöktürmek isteyen daha geniş bir kontrol planının parçası” dedi.
Şincan bölgesindeki toplama kamplarında tutulmuş olan bazı kadınlar, kendilerine ‘adet durdurucu iğneler’ yapıldığını söylüyordu.
Raporda şu ifadeler de yer alıyor: “Sonuç olarak, Şincan’daki yetkililerin, üç veya daha fazla çocuğu olan kadınlara toplu kısırlaştırma politikası uyguladığı görülüyor.”
“Soykırım hedefli bir nüfus planı”
Araştırmanın duyurulması sonrası içinde İngiliz ve Amerikalı parlamenterlerin de olduğu Parlamentolararası Çin İttifakı, Birleşmiş Milletler’e çağrı yaparak, “Şincan’daki durumu araştırmak üzere uluslararası bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılmasını” istedi.
AP haber ajansının konuştuğu Gülnar Ömirzak isimli bir kadın da üçüncü çocuğunu doğurduktan sonra, spiral taktırma emri aldığını, bundan iki yıl sonra da, eşi toplama kampında olan kadına, yaklaşık 20 bin liralık bir ceza kesildiğini aktardı.
Gülnar Ömirzak, cezayı ödemez ise eşi gibi toplama kampına atılmakla tehdit edildiğini anlatıyor ve “Bizi bir halk olarak yok etmek istiyorlar” diyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı Pazartesi günü rapora yanıt verdi ve iddiaların “temelsiz” olduğunu “gizli bir ajanda” taşıdığını savundu.
Sözcü Zhao Lijian, Şincan ile ilgili yalan bilgiler üretildiğini öne sürdü.
Raporu yazan Zenz, yürütülen doğum kontrol siyasetinin “Soykırım hedefli bir nüfus planının” parçası şeklinde tanımlıyor. Kaynak: BBC Türkçe