Babacan’a göre ekonomideki temel sorun hükümetin hastalığı inkâr etmesi, dolayısıyla, “Hükümet değişikliği olmadan Türkiye’nin sorunlarının çözülmesi mümkün değil.”
Babacan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Ekonomideki en büyük sorun hastanın hastalığı inkârı
“Vatandaşımız, 1 numaralı sorunum benim ekonomi diyor. Fakat çok garip bir şekilde Hükümetten gelen bütün açıklamalar ekonominin uçuşta olduğu, kalkışta olduğu yönünde. Şu andaki problemlerin çözümü için önce hastalık konusunda bir mutabakat lazım, yani öncelikle bir teşhisi koymak lazım. Eğer siz teşhisi koyamazsanız tedaviye başlayamazsınız. Yani öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki, hasta hastalığını inkâr ediyor, ben hasta değilim diyor. Hasta değilim diyen bir kişinin tedavisine nereden, nasıl başlayacaksınız? Şu anda karşı karşıya olduğumuz sorunun temelinde bu yatıyor. Öncelikle hep beraber ekonomimizle ilgili ciddi sorunlar olduğunu kabul etmemiz lazım. Öncelikle hasta diyecek ki; evet arkadaş, biz hastayız ya, bu ekonomimizde sorun var. Onu Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp önce bir ilan edecek, diyecek ki; ey vatandaşlarım, ekonomimizde ciddi sorunlar var, çalışanlarımızın sayısı çok düştü, hayat pahalı, bunun farkındayız. Ama gelin hep beraber çözelim, aklı olan, bilgisi olan kim var-kim yoksa bize önerilerde bulunsun, gelin bunu tartışalım, hep beraber çözelim diyecek. Hastalığı inkâr edince, ekonomide hiçbir şey yok kardeşim, görmüyorsunuz her şey büyüyor, her şey gayet güzel deyince, tabii Hükümetten böyle açıklama gelince tedaviye başlayamıyorsunuz.
İşsizlik rakamında sırlar detaylı tablolarda
“Türkiye’de 2 milyon 600 bin kişi düşmüş, toplam çalışan sayımız 2 milyon 600 bin kişi düşmüş, istihdam daralıyor. Gençlerde işsizlik yüzde 25 civarında dolaşıyor. İşsizlikte 0,1 puanlık artıştan söz ediliyor ve 12,9 seviyesinde gerçekleştiğini söylüyor son rakamlar. Tarım dışı işsizlik oranının 0,2 puan artışı gördüğünü söylüyor TÜİK verileri. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerdeki işsizlik sayısının 2020 yılı Mayıs ayı döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 331 bin kişinin azaldığı söyleniyor, 15 ve daha yukarı yaştaki işsizlik oranı 2020 yılı Mayıs ayı döneminde 2019 Mayıs ayına göre 331 bin kişi azalmış. Aslında sırlar o detaylı tablolarda, öyle diyelim. Çünkü burada iş dönüyor dolaşıyor işsiz tanımına dayanıyor, işsiz kimdir diye. Eğer siz işten çıkartmayı yasakladıysanız ve insanlar ücretsiz izin aldıysa… Ücretsiz izin ne demek? Patrondan bir kuruş maaş almamak demek, ama aynı zamanda o bordroda duruyor demek. Şimdi patron işten çıkaramıyor, mecburen şirketin bordrosunda duruyor. Sorduğunuz zaman senin işin var mı? Var diyor, şirkette kaydım var diyor, ama devletten de bir yandan işsizlik ödeneği alıyor. Dolayısıyla hükümetin bu işten çıkartmayı yasaklayarak yaptığı aslında en önemli icraat diyelim, TÜİK’in istatistiklerini olduğundan daha güzel göstermeye yöneltmek; onları işsizler arasında görmüyoruz ya da kısa çalışma ödeneği alan çalışanlarımız var… TÜİK işsizliği ölçerken gidiyor tek-tek adamları saymıyor, hane halkı iş gücü anketiyle yapıyor. Yani evlere gidiyorlar tek-tek örneklem seçiyorlar aynı kamuoyu yoklaması yapar gibi, hani seçim anketleri yapılıyor ya, kamuoyu yoklamaları yapılıyor ya, TÜİK’in de yaptığı bu aslında. TÜİK’in işsizlik araştırması, zaten adı araştırma, hane halkı iş gücü anketinden çıkıyor. TÜİK aslında gidiyor araştırma yapıyor sahada ve örneklemden çıkarıyor işsizlik rakamını ilan ediyor.
Milli gelir bu yıl 7 bin küsur dolara düşecek
“Türkiye’nin 236 milyar dolarlık milli geliri 950 milyar dolara çıkmış, yıl 2013. Geçen seneki rakamımız 750. Ben kolay anlaşılsın diye yuvarlayarak ifade ediyorum rakamları. 950 milyar dolardan 750 milyar dolara düşmüş bir milli geliri söz konusu ülkenin. Ve bu yılki tahminler 600 küsur milyar dolar civarında. 950’den tutun 600 milyar dolara düşmüş bir ekonomik büyüklük söz konusu. Kişi başına düşen milli gelirimiz 12 bin 500 doları görmüştü, geçen sene Hükümetin açıkladığı 9 bin 100 dolar, bu sene 7 bin küsur dolar civarında; biz buna inanın çok üzülüyoruz, kahroluyoruz, bu ülke buna layık değil.
“Merkez Bankasının rezervleri pandemi başlamadan önce zaten hızla tüketilmişti, yine kötü yönetimle tüketilmişti. İnatlar uğruna, kişiselleştirilmiş uygulamalar uğruna Merkez Bankasının rezervleri tüketilmişti. Bir zamanlar bakın 136 milyar dolara çıkan rezerv şu anda 90 milyar dolar brütte, brütte bakın. Merkez Bankasının rezervi tamamı kendi parası değil bankaların emanet verdiği paralar var. Düşün onları, rezerv iniyor 20 küsur milyar dolara. Bir de swap anlaşmalarını düşün, rezerv iniyor eksilere.
Merkez Bankası müdahalesinde kamu bankaları kullanılıyor, açıklar büyüyor
“Merkez Bankamızın mutlaka enflasyon hedeflemesine dönmesi lazım, Merkez Bankamızın mutlaka Türk Lirasının istikrarını, yani fiyat istikrarını önceleyen bir politikaya dönmesi lazım. Merkez Bankasının mutlaka döviz konusunda serbest piyasa mekanizmalarını dikkate alan bir uygulama içinde olması lazım. Kamu bankalarının bu işe karışmaması lazım. Şimdi Merkez Bankası dövize müdahale ettiğinde açıkça görülüyor ya, bu açıkça görülmesin, sanki piyasa kendi dengesini kendi kuruyor gibi bir hava oluşsun diye kamu bankalarını devreye sokuyorlar; yazıktır günahtır, kamu bankalarının açık pozisyonu arttı. Biz ne kadar emek verdik o kamu bankalarının bilançolarını düzeltene kadar.
128 milyar borç ödendi, 252 milyar borçlanıldı
“Bütçe tarafına gelelim bakalım, bütçe tarafında durum felaket, bütçe açıkları hızla artıyor. Bir rakam vereceğim size, yılbaşından bugüne kadar Hazinenin ödediği iç borç 128 milyar, tekrar borçlandığı rakam 252 milyar. Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin borç çevirme rasyosu denir buna, yüzde 190’a ulaşmış durumda, akıl alacak gibi değil. Biz yüzde 80’lerde tuttuk bunu yıllarca, yani devlet 100 lira borç ödedi, yerine 80 lira borçlandı. 6 ayda 128 milyar lira Hazine borç ödemiş, geri 252 milyar lira borçlanmış.
Varlık Fonu gelecek nesillere varlık değil borç bırakacak
“Varlık Fonunun rakamlarına bakıyoruz, Varlık Fonu gelecek nesiller için bugün oluşturulan bir fondur, bütün ülkeler bunu öyle kullanır ve orada varlık vardır. Şu anda Varlık Fonunun ihraç edilen bütçe dışı borçlanma senedi 60 milyar lira. Şu anda Varlık Fonu dediğiniz gelecek nesillere 60 milyar borcu şu anda yüklemiş durumda bu Varlık Fonu.
Çare, Hükümet değişikliği
“Kimse suçluyu başka yerde aramasın, Türkiye şu an kötü yönetiliyor. Hükümet değişikliği olmadan Türkiye’nin sorunlarının çözülmesi mümkün değil.”