Sonuçlar karşısında hayal kırıklığına uğramamak elde değil. Büyük ihtimalle ikinci tura kalınacak olsa da Erdoğan zafere çok yakın. Bu gelişme çoğumuzun beklediğinden daha kötü.
1. Yaşananları anlamlandırmak için öncelikle Türk seçmeninin son derece milliyetçi olduğunu kabul etmek gerekiyor. Milliyetçi oylar Erdoğan, MHP, İYİ Parti ve diğerleri arasında bölünmüş olmasına rağmen, Erdoğan’ın müttefiki olan aşırı sağ MHP oyların %10’unu aldı.
2. Cumhurbaşkanı ve müttefikleri televizyon ve yazılı basını tamamen kontrol ettiler ve bunları kullanarak muhalefetin Kürt ayrılıkçılarla işbirliği içinde olduğu iddialarıyla milliyetçiliği körüklediler. Bu gelişmeler Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasıyla da birleşince etkili olmuş olabilir.
3. Ekonomideki kötü yönetim ve yolsuzluk çoğu insanın (ben de dahil) düşündüğü kadar etkili değildi. Bu türden şeyler metropollerde önemliydi, ancak AKP’nin patronaj ağlarını kurduğu ve kullandığı yerlerde değildi.
4. En şaşırtıcı olanı ise AKP’nin deprem bölgelerinde çok başarılı olmasıdır. Bu meselede patronaj ağı çok önemliydi. Gerek belediyelerdeki gerek de üst düzey yolsuzluklar, depremin etkilerinin ve ölümlerin şiddetinden sorumluydu. Öte yandan, konut ve iş vaatleri işe yaradı.
5. Birçoğumuzun Erdoğan’ın siyasi becerilerini; süreci okuma ve kontrol etme yeteneğini bir kez daha hafife aldığı ortaya çıktı. Medya hakimiyeti önemlidir, ancak mesele bunun ötesinde. İşin bu boyutu sadece Türkiye’deki değil, tüm dünyadaki demokrasiler için kötü bir haber.
6. Tüm bunlar Türkiye’deki kurumların geleceği için oldukça kötü. Yargı ve kolluk kuvvetleri tüm bağımsızlıklarını kaybetti. Bu durum inşaat sektörü merkezli yolsuzluk ağları ve medyanın içinde olduğu hal ile birleştiğinde, gerçekten kötü bir haber.
7. AKP’nin inşa ettiği makinenin seçim başarısını kabul etmeli ve bundan ders çıkarmalıyız. Bu, demokratik işleyişin bir parçası olsa da, baskı, medya kontrolü ve muhalifler ile muhalefete yönelik sindirme girişimleri nedeniyle gerçek anlamıyla demokratik değildir.
8. Öte yandan, demokrasi göz önüne alındığında işler daha da kötü olabilir. AKP milletvekili kaybetmiş olsa da muhalefet artık daha zayıf ve parçalanmış durumda. Üstelik bunlar CHP’nin koalisyonu bir arada tutmak için müttefiklerine birkaç milletvekili vermesi (ki bu bir hata olabilir) nedeniyle oldu.
9. Ülke için daha da kötüsü, ekonomi paramparça. AKP rezervlerini tüketti ve patronaj ağını güçlendirmek için vaatlerini ve harcamalarını büyük ölçüde artırdı. Ülkenin ekonomik çöküşten nasıl kurtulabileceğini bilmiyorum.
10. Hükümet değişikliğine ilişkin endişelerden biri ise ekonomik krizin, bence durumun ciddiyetini tam olarak anlamamış görünen bir muhalefet hükümeti altında gelebilecek olması ve CHP ile diğerlerinin itibarını zedelemesiydi. Şimdi, ekonomiyi halihazırda kötü duruma sokan AKP, onu düzeltmeye çalışmak zorunda kalacak
11. Ne yazık ki AKP’nin de krizle başa çıkabileceğine dair bir emare göremiyorum. Bu görevi üstlenecek çok az nitelikli insan var ve yolsuzluk ile kötü yönetim muhtemelen devam edecek. Ekonominin ve demokrasinin geleceği için endişeliyim.