1- Elmalı Davası; ses kayıtları, çizimler ve okunan belalarla TT oldu
Twitter’da Elmalı davası adıyla gündeme gelen olayda 7 ve 10 yaşlarındaki iki kardeşin anneleri ve üvey babaları tarafından defalarca cinsel istismara uğradığı iddiası sosyal medyada hızla yayıldı. Kullanıcılar çocuklara ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarını ve çizimleri paylaşmaya başladı.
2- “Elmalı davasının hâkimi kim?” linci başladı
Bu ‘delillere’ rağmen anne ve baba hakkında tutuklama kararı vermeyen Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri sosyal medya üzerinden linç edildi.
Bu linci başını da ünlüler çekti.
Davanın hâkiminin adı sosyal medyada açılan ve günlerce TT’de kalan #elmalıdavasınınhakimikim heştegiyle arandı.
https://twitter.com/hashtag/elmal%C4%B1davas%C4%B1n%C4%B1nhakimikim?src=hashtag_click
Kullanıcılar hâkimin fotoğrafının paylaşılmasını istedi, kimlik bilgileri ifşa edildi.
3- Tacizci ilan edilen anne Twitter hesabı açıp, iddiaları yalanlayan raporlar paylaştı, çocukların adları deşifre oldu.
Paylaşımların ardından anne, Twitter’da açtığı bir hesaptan Sosyal Hizmetler uzmanlarının raporlarını paylaştı, babaanneyi suçladı.
Raporlarda çocukların adları açık olarak yer almaktadı. Hesaba kısa bir süre sonra mahkeme kararıyla erişim engeli getirildi. Anne bu kez Demirören Haber Ajansı’na konuştu:
“Çocuklarımın babaannesi, ‘Çocuklar seninle görüşmek istemiyor’ diyerek görüştürmemeye başladı. ‘Çocuklarınla görüşmek istiyorsan yeni kocandan boşan, oğluma dön’ dedi. Ben de bunu reddettim. Kendisine, ‘Benim mutlu bir evliliğim var. Kocam çocuklarıma iyi bakıyor. Senin oğlun bana sürekli işkence yaptı. İşkence gördüm. Şimdi mutlu bir evliliğim var. Senin oğluna asla dönmem. Bana çile çektirdi’ dedim. ‘Bundan sonra olacaklardan kork. Sen ve eşin çocuklara işkence yapmışsın, cinsel istismar yapmışsın’ diye beni tehdit etti. Çocuklarımı babaanneleri uydurma yalanlarla kandırmaya çalışıyor.”
4- Nihayet bir gazeteci iddianameyi okudu…
Habertürk yazarı Sevilay Yılman Elmalı davası iddianamesi üzerine yazı yazdı.
Yılman’ın anlattığı davanın hikâyesi, o ana kadar anlatılanlardan tümüyle farklıydı.
İstismara uğradığı iddia edilen çocukların anne ve babası ikinci çocuğun doğumundan 3 ay sonra boşanmıştı. Bu süreçte ekonomik özgürlüğü olmayan anne, bebeğiyle birlikte Antalya’nın Finike ilçesinde yaşayan ailesinin yanına yerleşmişti. 2011 doğumlu erkek çocuğun velayeti ise babaya verilmişti. Bu süreçte anne çalışmaya başlamış ve eve neredeyse hiç gitmemeye başlamıştı. Bebeği ise annenin birlikte yaşadığı dede, anneanne ve teyzeler büyütüyordu. Çocukların annesi 2018 yılında, davada sanık olarak ismi geçen çocukların üvey babasıyla tanıştı ve çift evlenip üvey babanın Doğantaş’ta yaşayan ailesinin yanına taşındı. Fakat bu süreçte anne, başka bir suçtan dolayı tutuklanıp cezaevine girdi. Anne cezaevindeyken büyük çocuğun velayetine sahip ve başka bir kadınla evli olan baba; çocuğun problemli olduğunu, karısının altınlarını çaldığını, çocuğu istemediğini ve almazlarsa çocuğu yurda vereceğini söyledi. Bunun üzerine annenin babası, yani dede, çocuğun babasıyla birlikte yaşadığı Mersin’e gitti ve babanın verdiği vekaletnameyle birlikte çocuğu alıp Finike’ye getirdi… Büyük çocuk dedenin evinde o tarihe kadar görmediği kız kardeşiyle birlikte yaşamaya başladı. Evde bir de 2006 doğumlu dayı vardı. Büyük çocukla dayı bazı cinsel deneyimler yaşadı. 5 yaşındaki kız kardeş de çoğu zaman bunlara tanıklık etti. Çocuğun teyzesinin telefonunda cinsel içerikli bir video kaydının ortaya çıkmasıyla birlikte aile çocuğu babasının yanına göndermek istedi ancak baba çocuğu almak istemedi. O sırada çocuğun okuldaki öğretmeni de yaşananlardan haberdar oldu ve durumu karakola bildirdi. O dönemde 8 yaşında olan çocuk, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçları Soruşturma ve Çocuk İzlem Merkezi’ne ifade verdi. Sonrasında aile, her iki çocuğun da Balıkesir’de yaşayan babaannelerinin bakımına verilmesine karar verdi. Bu süreçte çocukların annesi hâlâ cezaevindeydi. Çocuklar babaannenin yanına yerleştirildi. Aradan üç ay geçti ve babaanne çocukların Finike’de kaldıkları süre içerisinde anne ve üvey babanın cinsel istismarına uğradıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk İzleme Merkezi’nde psikologlar eşliğinde çocukların ifadeleri alındı ve çocuklar babaannelerinin iddialarını doğruladı. Ardından savcılık soruşturma başlattı. Cezaevinden henüz çıkmış olan anneyle üvey baba tutuklu yargılanmaya başladı. Yargı sürecinde çocuklar tıbbi muayeneden geçti ama iddiaları doğrulayacak tıbbi bulgulara rastlanmadı. Çocuklarla görüşen uzman psikoloğun raporunda da çocukların babaanne tarafından söyleyeceklerine dair yönlendirilmiş olabileceği tespiti yapıldı. Uzman psikoloğa göre babaanne munchausen by proxy sendromu belirtileri göstermekteydi.
5- Babaannenin tanı aldığı iddia edilen Munchausen by proxy sendromu nedir?
Türk Tabibleri Birliği’nin dergisinden okuyalım:
“Munchausen sendromu ilk kez 1951’de hastane hastane dolaşıp hastalık öyküleri uyduran ve kendilerine gereksiz yere cerrahi girişimler uygulanmasına razı bir grup hastayı belirtmek için kullanılmıştır. Sendroma ismi verilen Baron Karl von Munchausen 18. yy.’da yaşamış, savaştan döndükten sonra kendi uydurduğu eklentilerle daha da ilginç hale getirdiği maceralarını anlatan eski bir süvari subayıdır. Munchausen by proxy sendromu (MBPS) ise özel bir çocuk istismarı formudur. İlk kez 1977’de Meadow tarafından tanımlanmıştır. Aile ya da koruyucu, çocukta bir hastalık varmış gibi yapmakta ya da hastalık yaratmakta ve ‘hasta’ çocuğu doktora götürmektedir. Sonuçta, tıbbi öykü, laboratuvar testleri ya da hastalığın gerçek nedeni değişmekte ya da tıbbi tedavi nedeniyle yaralar oluşmaktadır. Bazı olgularda ise anne doğrudan zararlı eyleme neden olabilmektedir (zehirleme, ilaç verme gibi). Yapılan bir araştırmada en çok kullanılan ilaçların antikonvülsanlar ve opiadlar (morfin türevleri) olduğu saptanmıştır. Yayımlanan olgularda bazı ailelerin çocuklarını eşek arısı ya da balarısı gibi böceklere sokturdukları bildirilmiştir.”
https://www.ttb.org.tr/STED/sted0600/8.html
Hastalığa adını veren Baron Munchausen’in maceraları 1988 yılında filme çekilmişti.
Eğer babaanne munchausen by proxy tanısı almışsa, çevresindekileri ve davayla ilgilenenleri çocukların anne ve üvey babaları tarafından cinsel istismara maruz kaldıklarına yönelik manipüle etmiş ve çocuklarda bu iddialara yönelik fiziksel/psikolojik semptomlar yaratmış olabilir.
6- Aile Bakanından günler sonra açıklama: O çizimler dava dosyasından değil
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, katıldığı bir televizyon programında davanın devam ettiğini, bakanlığın kararlılıkla davayı takip ettiğini ve davayla ilgili olduğu iddia edilen yazışmaların, ses kayıtlarının ve çizimlerin bu dosyaya ait olmadığını belirtti. Ortada ciddi bir dezenformasyon olduğunu söyledi.
Davanın avukatı ise bu iddiayı Habertürk’te yalanladı. Avukat Yusuf Tuğbay Önder çizimlerin dosyaya ait olduğunu, dava tutanaklarında bulunduğunu ve çizimlere ilişkin adli tıp raporu olduğunu açıkladı: “Geçen gün burada bir komşu, yine babaanne burada olmadığında bu çizimler görmüş ve yırtmış atmış.”
Davayı başından beri takip eden Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) avukatı Gülşah Ekin Taş da çizimlerin medyaya yansıdığı dönemde bir mektup ve bir ses kaydının da ortaya çıktığını; bu kayıtların başka bir dosyaya ait olduğunu; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın bu kayıtları kastetmiş olabileceğini belirtti. Çizimlerin mahkemenin ikinci celsesinde dosyanın avukatı tarafından sunulduğunu, yargılamanın bu çizimler üzerinden devam etmekte olduğunu söyledi.
7- Peki şimdi çocuklar nerede? Davada bir sonraki duruşma ne zaman?
İlk bilinenlerin yanlış çıkması davaya ilgiyi azalttı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Twitter hesabından çocukların devlet koruması altına alındığını bildiren bir tweet attı. Çocuklar şu anda bakanlık koruması altında.
Davanın son duruşması 5 Ocak 2021’de görülmüştü ve sanıkların tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti. Bir sonraki duruşma 17 Eylül 2021’de görülecek.
8- Hâlâ cevapsız olan sorular…
Sosyal medyada detaylı arama yapıldığında sanıkların tutuksuz yargılanmaya başladığı Ocak ayında konuyla ilgili bir tweet atılmadığı görülüyor. Olay neden Ocak ayında değil, Haziran ayında gündeme geldi?
Davaya ait olduğu iddia edilen ve gizliliği hassasiyetle korunması gereken ses kayıtlarını ve çizimleri kim ifşa etti?
Çocuklar dava sürecinde hakkında munchausen by proxy sendromu şüphesi olan babaanneye neden verildi? Neden devlet koruması altına alınmadı?