Anadolu Ajansı, dün (25 Aralık) 2020’de Arjantin’de yakalanan organize suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş ve suç örgütü yöneticisi Lider Camgöz’ün Türkiye’ye iade edileceğini duyurdu.
İzmir’deki ‘FETÖ borsası’ davasının sanıkları olan Kurtuluş ve Camgöz’ün, aynı davanın sanığı ve itirafçısıyken 2019 yılında ev hapsinde tutulduğu konutuna polis kılığında gelen saldırgan tarafından öldürülen eski AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş cinayetinin azmettiricisi oldukları iddia ediliyor.
Anadolu Ajansı’nın Kurtuluş ve Camgöz’ün iade edileceğine dair haberi, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Interpol-Europol Daire Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya dayanıyordu. Açıklamada Kurtuluş ve Camgöz’ün yakalanması için geçtiğimiz yıllarda kırmızı bülten çıkartıldığı hatırlatılmış, süreç özetlenmiş, şöyle denmişti:
“Konuyla ilgili olarak gelinen son aşamada adı geçen iki şahsın ülkemize iadeleri Arjantin adli makamlarınca kabul edilmiştir. Interpol-Europol Daire Başkanlığımızca söz konusu şahısların ülkemize iade süreci İçişleri, Dışişleri ve Adalet bakanlıklarımız ile koordineli bir şekilde hassasiyetle takip edilmektedir.”
Anadolu Ajansı’nın haberi, medyada “Kurtuluş ve Camgöz iade ediliyor” gibi başlıklarla sunuldu.
‘İade kararı yeni değil
‘FETÖ borsası’yla ilgili gelişmeleri başından beri çok yakından izleyen, bir aşamada yaptığı haberler nedeniyle genel yayın yönetmeninin saldırıya uğradığı İzmir merkezli A3 haber sitesinden Serdar Öztürk, bugün yayımlanan yazısında, Arjantin mahkemesinin Kurtuluş ve Camgöz hakkındaki iade kararının 2020 Aralık ayında verildiğini hatırlattı.
Kurtuluş ve Camgöz’ün avukatlarıyla görüştüğünü belirten Öztürk’ün yazdığına göre, Arjantin’e siyasi mülteci başvurusu yapan Kurtuluş ve Camgöz hakkında Arjantin Ulusal Mülteciler Komisyonu’nun vereceği karar belirleyici olacak. Komisyonun, Kurtuluş ve Camgöz’ün siyasi mülteci başvurularını kabul etmesi halinde 2020 Aralık ayında verilen iade kararı geçersiz sayılacak.
Arjantin mahkemesinin iki yıl önce verdiği kararın Emniyet tarafından yeniymiş gibi gündeme getirilmesini yorumlayan Öztürk, bunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adı ‘FETÖ borsası’ iddialarına karışan AK Parti içindeki bazı rakiplerine “mesaj vermek” için organize etmiş olabileceğini öne sürdü.
Öztürk şunları yazdı:
“İddialara göre, Sedat Peker’in başına ‘bela’ olduğunu bilen Süleyman Soylu, en azından AKP içindeki kimi karşıtlarını ‘sessize’ almak için hamle yapıyor. Kimi için ‘dosya’ topluyor kimi için ise kendisinden daha çok ‘belaya’ bulaştırmak istiyor. Bunun için de kimi ‘operasyonlar’ ile elini güçlendiriyor. İşte Serkan Kurtuluş da bu isimlerden biri. Çünkü Serkan Kurtuluş Türkiye’ye gelir ‘ifade’ verirse AKP içinde kimi ‘dengeler’ bozulabilir ve içinde siyasetçi, bürokrat, hâkim, savcı, istihbaratçı gibi pek çok ismin yer aldığı Pandora’nın Kutusu açılabilir.
“Peki bu mümkün mü? Elbette mümkün. Serkan Kurtuluş ile yaptığımız görüşmelerin çoğunda sürekli ‘elimdeki belgeler’ tanımlaması yapıyordu. Kimi zaman o belgelerin ne olduğunu sorduğumuzda ise ‘Sağlam bir yerde. İçeriden çıkıp onlara ulaştığımda açıklayacağım ve kimin ne olduğu ortaya çıkacak’ diye yanıt veriyordu. Zaten ‘FETÖ BORSASI’ tanımının ortaya çıkmasıyla Serkan Kurtuluş’un yaptığı pek çok görüşmeyi ‘kayda’ aldığını ve bunu zaman zaman açıkladığını biliyoruz. Belli ki ‘güvende’ dedikleri daha önemli.”
Ne olmuştu?
Eski AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, İzmir’deki ‘FETÖ borsası’ meselesinin de dahil olduğu ‘Serkan Kurtuluş suç örgütü’ davasının sanıkları arasında yer alıyordu.
Kamuoyunda ‘Babalar Grubu’ olarak bilinen iş insanlarına karşı düzenlenen ‘FETÖ operasyonu’na kimlerin dahil edildiğinin listesi, dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen tarafından Ahmet Kurtuluş aracılığıyla çete lideri Serkan Kurtuluş’a sızdırılmış, çete de listede adı bulunan kişilere ulaşıp “MİT’e çalışıyoruz, devlet arkamızda” diyerek tehditle yüksek miktarda para elde etmişti.
Ahmet Kurtuluş ‘FETÖ borsası’ davasında bildiklerini anlatmak üzereyken, Mayıs 2019’da evine polis kılığında gelen Yener Toga isimli tetikçi tarafından çocuğunun gözleri önünde silahla vurularak öldürülmüştü.
Serkan Kurtuluş, tutuklu bulunduğu Arjantin’den Ahmet Kurtuluş’un ölümü hakkında şu açıklamaları yapmıştı:
“Ahmet Kurtuluş ‘Bana kimse dokunamaz, elimde bilgiler var, bana dokunurlarsa ben de Nükhet Hotar’a dokunurum, o da başkalarına dokunur’ diyordu. Nitekim Ahmet Kurtuluş tutuklandıktan sonra Hotar’ı tehdit etti. Sonra Kurtuluş tahliye edildi, en sonda susturuldu, öldürüldü.
“Ahmet Kurtuluş konuşma ihtimali olan birisiydi. Konuşması halinde ucu kime dokunacaktıysa Kurtuluş’u onlar öldürdü. O dönemde en yakında Nükhet Hotar vardı, Binali Yıldırım vardı, AK Parti milletvekilleri vardı, il yönetimi vardı, savcılar vardı. Kurtuluş konuşsaydı, ucu hepsine dokunacaktı. Bir ekipti bunlar. Ahmet Kurtuluş, Nükhet Hotar’ın sağ koluydu. Nükhet Hotar, işlerini Kurtuluş üzerinden yönetiyordu.”
Hotar iddiaları yalanlamıştı
Hotar ise, Serkan Kurtuluş’un suçlamalarına karşılık gazeteci Barış Pehlivan’a avukatları aracılığıyla şu açıklamayı göndermişti:
“1- Nükhet Hotar, Serkan Kurtuluş’u tanımaz. Ahmet Kurtuluş’u ise AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevi sırasında siyaseten ve iş gereği tanıdı.
“2- Yargıya intikal etmiş bu olaylar hakkında, 26 Ağustos 2020 tarihinde mahkemede müşteki sıfatıyla gerekli bilgilendirme yapıldı.
“3- Bir komplonun ortasına çekilmeye çalışılıyor.”