MHP lideri Devlet Bahçeli, dün TBMM’deki grup toplantısında Yargıtay ile AYM arasındaki gerilimle ilgili şunları söylemişti:
“Kafası zehirlenmiş Anayasa Mahkemesi Başkanı’na hatırlatırım ki; Türkiye’de kuvvetler ayrımı netleşmiş, aralarındaki sınır çizgileri kalınlaştırılmıştır. Dahası yargı bağımsızlığının yanı sıra tarafsızlığı da anayasal hüviyet kazanmıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı zillet ittifakının yüksek yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur. Bunu reddediyoruz, bu kişinin haddini ve hududunu çok açık şekilde aştığını düşünüyoruz. Türk devleti ile uğraşma, cesaretin varsa Kandile git. Mahkeme Başkanı objektifliğini ve tarafsızlığını kaybetmiş, Türkiye’nin yeni yönetim sistemiyle milli birlik ve kardeşliğine cephe almıştır. Geldiğimiz bu aşamada karşımıza iki seçenek çıkmaktadır: Ya Anayasa Mahkemesi kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır. Mahkemenin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları ile üye yapısının köklü bir reforma tabi tutulması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bunu da yeni bir anayasaya ile hayata geçirmek hedefimizdir.”
“Yargıya saygı mecburidir, bu kararın gereği TBMM’de derhal yapılmalı, konu kapatılmalıdır.”
Erdoğan: “Mesele iki yüksek yargı organının görev alanları ile ilgili görüş farklılığından ibarettir”
Bahçeli’nin bu açıklamalarının ardından gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü TBMM Grup Toplantısı’na çevrilmişti.
Konuşmasında yargıdaki krize değinen Erdoğan şunları söyledi:
“Göreve geldiğimizde Türkiye’yi dört ana kolon üzerinde yükseltme sözünü vermiştik. Yargı sistemimizi reforme ettik. Adalet teşkilatımızın tüm birimlerini modern hizmet binalarına kavuşturduk. Yargıyı militanlaştıranlar yargının tarafsız hale gelmesini istemedi. Darbe anayasasının değişmemesi için her yolu denediler. Bireysel başvuru hakkı da bunlardan bir tanesi. CHP anaysa değişikliğine hayır dedi hatta değişikliklerin iptali için Anaysa Mahkemesine başvurdu. CHP’nin bugün bireysel başvuru konusunda söyleyecek sözü yoktur olamaz.”
“İki yüksek yargı organı arasında ortaya çıkan içtihat farkını ‘darbe’ olarak nitelemek bir başka utanmazlıktır. Allah korusun bu ülkede darbe ve kalkışma olsa en büyük destekçisi CHP olacaktır. Tüm anti demokratik senaryonun baş aktörü yönetmeni CHP’dir. Türkiye’de kalkışma ve darbe olsa idi CHP darbecilerin safında olurdu. CHP ve ortaklarının afaki söylemlerinin kıymeti yoktur.”
“Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki mesele iki yüksek yargı organlarının görev alanları ile ilgili görüş farklılığından ibarettir. Bireysel başvuru hakkının kullanımı noktasında yaşanan sorun zaten ifade ediliyordu. Her iki yüksek yargı organı başkanları dahil görüşmelerimizde bu konudaki şikayetlerini dile getiriyorlardı. AYM’nin 130 bin dosya sayısına ulaşan bir iş yükünün altından kalkması mevcut şartlarda mümkün değildir. Yargıtay’ın açıklamalarında dile getirdiği serzenişleri de göz ardı edemeyiz. Bize bu tartışmada hüküm vermek değil hakem olmak düşer.”
“Şu anda Meclis’le alakalı bir iş yok”
Erdoğan ayrıca grup toplantısından sonra gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Şu anda Meclis’le bir alakası yok. Yargıtay üzerine düşen görevi yapıyor. Anayasa Mahkemesi üzerine düşen görevi yapıyor. Benim üzerime düşen görev neyse bana bu iş geldiğinde gereğini yaparım.”