O, Suriye’den Türkiye’ye göç etmiş milyonlarca kadından biri… Ancak yılmadan gösterdiği çabası ve mücadelesi onun hayatını ve hikâyesini biricik kılıyor.
Senabul Hanım, Suriye’nin Halep şehrinde doğdu. Orada üniversite eğitimi aldı ve öğretmen oldu. Ancak ülkesinde bir aile mesleği olan mermer işine daha çok vakit ayırdı. Mermer ihracatı ve ithalatı yapan önemli firmalardan birinin de ortağıydı. Fakat savaşın başlamasıyla işler altüst oldu.
2012 yılında Türkiye’ye geldi. Önce Kahramanmaraş ve Gaziantep’te mermer işi yaptı. Burada ithalat ve ihracat işine devam etti. Fakat savaş bir türlü bitmiyordu, bitmesine dair umutları da gittikçe azalıyordu. Etrafındaki Suriyeli çocuklar eğitimden mahrumdu ve ucuza çalıştırılıyorlardı. Çocukların geleceksiz bir ortamda büyüdüğünü gören Senabul Hanım, bir yol bulmaya çalıştı. Madem kendisi bir öğretmendi, çocukların eğitimine yönelik harekete geçmenin vakti de gelmiş demekti. Kararını netleştirdi: Çocuklar için büyük bir okul açacaktı.
İlk önce Kahramanmaraş’ta bir binayı kiraladı. Burayı okul yaptı. Tanıdıklara haber saldı. Ve o ilk yıl okula 150 öğrenci kayıt oldu. Bu esnada hükümetten gerekli izinleri almak için uğraşıyor, fakat bir türlü prosedürleri aşamıyordu. Türkçe bilmemesi de ayrı bir engeldi.
Çok uğraştı ve nihayet Maraş Valisinden randevu alabildi. Giderken Google Translate’den cümleler ezberledi. Vali ile konuşurken de sürekli o cümleyi tekrarladı: “Ben okul açmak istiyorum.”
Valinin söylediklerini anlamadığı için her soruya böyle karşılık verdi. Anlaşamadılar.
Okul gayri resmi olarak ilk senesini doldurdu. İkinci eğitim sezonu açıldığında kayıt olmak için 1000’den fazla öğrenci başvurmuştu.
Fakat bir süre sonra bakanlık okulu kapattı. Kendisi, öğretmen arkadaşları ve öğrenciler ortada kaldı. Kapatma gerekçesinin çevreden gelen baskılar olduğu söylendi. Bir süre sonra gerekli izinleri alarak okulu tekrar açtı. Öğrenci sayısı 4 bine yükselmişti. Okulda ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde eğitim veriliyordu.
Fakat bir süre sonra okul tekrar kapatıldı. Bu ikinci kapatmanın kendileri için adeta bir ölüm gibi olduğunu aktaran Senabul Hanım hükümet yetkilileriyle görüşmek için tekrar çabaladı. Fakat onlar kendisiyle görüşmek istemiyordu.
Senabul Hanım ve öğrencileri bunun üzerine eğitimi okul bahçesinde sürdürmeye başladı. Tıpkı muhtemelen izlemediği Hababam Sınıfı’ndaki gibi…
Randevu taleplerine cevap verilmiyordu. Son çare olarak 2014 belediye seçimleri sırasında tekrar aday olan Kahramanmaraş Belediye Başkanı’nın seçim konvoyunun önünü kesti. İlla başkanla konuşacağım diyerek konvoyun geçişine izin vermedi. Arabanın kapısını açan genç kadın izin almadan belediye başkanının yanına oturdu. Senabul Hanım başkana derdini böylece anlatabildi; 4 bin öğrencili bir okulu vardı, fakat şimdi okul da yoktu eğitim de…
Başkan ona ertesi gün için randevu verdi ve yanına gelmesini istedi. Denileni yaptı. Okulla alakalı sorunları aktardı, nihayet mesele halledildi.
Senabul Merendi sonraki yıllarda Maraş ve Antep’te de benzer okulların kurulmasına öncülük etti.
2016’da hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de UNİCEF projesini ödüllendirdi. Bakanlık yetkilileri okulu ziyaret etti. Böylece Suriyeli çocuklar için 12 okulun daha açılmasına karar verdiler.
Senabul Hanım, geri dönüşüm fabrikasından masa ve sıra almaya gittiği günleri hatırlıyor. Onları, Suriye’den getirttiği dil eğitimi kitaplarını, sırtlarında sınırdan geçirenler taşımış.
Senabul Merendi 2018’de istanbul’a gelmiş. Pek çok iş dalında çalışan Suriyelilerle iş sahibi olamayan Suriyelileri buluşturan bir akademi açmış. MEB onaylı sertifikalar verilen akademiden 3 ayda 450 öğrenci farklı branşlardan meslek sahibi olarak mezun olmuş.
Senabul Hanım ve arkadaşlarının bugün yedi okulu ve Küçükçekmece ve Fatih’te şubeleri olan Orient Face Akademi adlı bir meslek edindirme kursu var. Ayrıca Senabul adlı şirketinde baba mesleği olan mermer ithalat ve ihracatı işine devam ediyor.
Onun okullarından mezun olan 250 kadar öğrencisi bugün üniversitede eğitim hayatını sürdürüyor. Bazıları okullarını bitirip doktor, mühendis, öğretmen oldu. Senabul Hanım, “Bir öğrencinin bile hayatı kurtulduysa, benim için bu her şeye değer” diyor.
______
NOT: Bu içerik, Impact Hub Istanbul ve ABD’nin Türkiye Misyonu tarafından desteklenen Project Zoom kapsamında hazırlanmıştır. Tarafların resmi görüşünü yansıtmaz. Burada paylaşılan bilgi ve görüşlerin sorumluluğu tamamen eser sahibine aittir. Söz konusu projede Doğan Çelik, Cem Türkel, Kubilay Han ve Maaz İbrahimoğlu yer aldı.
Doğan Çelik: Kalkınma uzmanı. Mülteci Girişimciliği, Özel Sektör Geliştirme ve Sosyal Girişimcilik alanlarında Innovation for Development (I4D) bünyesinde çalışıyor.
Cem Türkel: Yaklaşık 16 yıl yerli ve yabancı haber ajansları ile gazetelerde fotomuhabir olarak çalıştı. Son 4 yıldır freelance fotomuhabirliğin yanı sıra videographer olarak da çeşitli projelerde yer aldı.
Maaz İbrahimoğlu: 15 yıldır ulusal ve uluslararası gazete, dergi ve ajanslarda çalışıyor. Son dönemde çalışmalarını politika, mültecilik ve insan hikâyeleri alanında yoğunlaştırdı.
Oğuz Kubilay Han: Görüntü yönetmeni. 8 yıldır film, reklam, belgesel gibi yapımlarda kurgu ve çekim süreçlerinde yer aldı. Son yıllarda ağırlıklı olarak bağımsız projelerde görüntü yönetmenliği yapıyor.