Ana SayfaHaberlerGündemDink davasında iki tahliye

Dink davasında iki tahliye

 

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 34 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıklardan Özkan Mumcu ve Muhittin Zenit'in, dosyaya tensip aşamasından sonra giren bilgi ve belgelere göre, tutuklu kaldıkları süre ve ileride suç vasfının değişmesi ihtimaline binaen tahliyelerine karar verildi.

 

Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon İstihbarat Daire Başkanı Faruk Sarı'nın da aralarında bulunduğu sanıklar duruşmada hazır bulundu.

 

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar; emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Ercan Demir ile emniyet amiri Özkan Mumcu ve polis memuru Muhittin Zenit de getirildi.

 

Dink davasında hüküm giyen sanık Yasin Hayal de tutuklu bulunduğu cezaevinden getirildi. Hayal, diğer tutuklu sanıklardan ayrı bir yere, tek başına oturtuldu.

 

Engin Dinç duruşmaya katılmadı

 

Tutuksuz sanık olan İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ise mazeret dilekçesi sunarak duruşmaya katılmadı. Dinç'in terör olaylarındaki yoğunluğu gerekçe gösterdiği öğrenildi.

 

Reddi hakim talebi

 

Davada önce sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Sanık avukatları mahkemenin bağımsız ve tarafsızlığına güvenmedikleri gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulundu.

 

Özkan Mumcu: Dink’i benim mi korumam gerekiyordu?

 

Reddi hakim taleplerinin ardından tutuklu sanıklar tahliye talebinde bulundu. İlk olarak cinayet döneminde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde komiser yardımcısı olan Özkan Mumcu söz aldı.

 

Cinayet işlenmeden 6 ay önce askere gittiğini anlatan Mumcu, "Ama iddianamede benimle ilgili suç tarihinde komiser olarak görev yapan diyor. Böyle bir davada en önce ben tutuklandım. Askerdeyken benim ne yapmam gerekiyordu bilmiyorum. Herkesin gözü önünde tehdit edilen Hrant Dink'i benim mi korumam gerekiyordu da korumadım?" dedi.  

 

Zenit: Devlet olarak da bile bile öldürülmesini izlemişiz

 

Mumcu'dan sonra polis memuru Muhittin Zenit söz aldı. Tahliye talebinde bulunan Zenit, "Hrant Dink'in öldürüleceğini devletin arşivine sokmuş bir Muhittin Zenit var karşınızda. Dink'in ne pahasına olursa olsun öldürüleceği bilgisini ben rapor olarak yazdım. Kişisel olarak söylemiyorum. Devlet olarak da bile bile öldürülmesini izlemişiz. Bu adamın ölümüne göz yummuşuz" dedi.

 

“Bilgi almak için Erhan Tuncel ile görüştüm”

 

Cinayetin işlendiğini televizyondan öğrendiğini belirten Muhittin Zenit, “Bir istihbaratçı olarak Erhan Tuncel'i arayıp bilgi almaya çalıştım. Bilgi almak için elimden geleni yaptım. Ama kendi kusurlarını örtmek isteyenler benim bu telefon konuşmalarımı medyaya sızdırdı. Gerçek suçlular bulunmasın diye sızdırdılar. Hrant Dink'i korumak istediğim, öldürüleceğini yazdığım için, birilerini korumak amacıyla 15 aydır tutukluyum" diye konuştu.

 

Demir: Belgeye onay veren Engin Dinç tutuklanmadı

 

Savunma yapan sanıklardan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir, davanın sanıklarından Engin Dinç ve Erhan Tuncel'in beyanları ile Devlet Denetleme Kurulu raporu ve İstanbul Emniyetinin iddiaları doğrultusunda suçlandığını belirtti. F4 raporunda sadece kendisinin imzası varmış gibi davranıldığını, o raporda imzası olan alt kademede görevli 3 kişinin tutuklanmasına rağmen, belgeyi imzalayarak onay veren Engin Dinç'in tutuklanmadığını söyledi.

 

Akyürek: Dink'in öldürülmesini planladığım iddiası, akla hayale sığmaz

 

Duruşmada beyanı sorulan tutuklu sanıklardan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, "Dink'in öldürülmesini İstanbul İstihbarat Şube Müdürü'nü değiştirme amacına ulaşmak için planladığım iddiası, akla hayale sığmaz. Üzerinden 10 yıl geçti. Ülkenin bu konjonktüründe, bazı kişiler makam kapmak, makamdan olmamak, hapisten kurtulmak için hakkımda iftirada bulunmuşlardır. Cinayet öncesi Trabzon Emniyet Müdürü olarak İstanbul Emniyeti ve İstihbarat Daire Başkanlığına bilgi verdiğim halde cinayetin sorumlusu olduğum belirtiliyor. Hiçbir işlem yapmayanların sorumlu tutulmamasını anlayamıyorum" diye konuştu.

 

Yılmazer: İddianamenin amacı gerçeği ortaya çıkarmak değil

 

25 yıllık görev sürecinde hiçbir idari-adli soruşturma geçirmediğini aktaran eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, "Evraklara dönüştürdüğümüz faaliyetler yapılmış olsaydı Hrant Dink cinayeti olmazdı" dedi.

 

Soruşturmada görevlendirilen hiçbir müfettişin kendileriyle ilgili suç unsuru bulmadığını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İstanbul ve Trabzon yönünden eksik soruşturma kararı verdiğini iddia eden Yılmazer, iddianamenin amacının gerçeği ortaya çıkarmak olmadığını öne sürdü.

 

Mahkemenin ara kararı

 

Sanıkların beyanlarının alınmasının ardından duruşmaya bir süre ara veren mahkeme heyeti, akşam saatlerinde yeniden başlayan duruşmada taleplerle ilgili ara kararını açıkladı.

 

Heyet, reddi hakim talebi konusunda inceleme yapılarak bir karar verilmek üzere, duruşmanın sesli ve görüntü kayıtlarının yazılı hale getirilmesinden sonra talebin incelenmesine, reddedilmesi durumunda bir üst mahkeme olan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilmesine hükmetti.

 

Tutuklu sanıklardan Özkan Mumcu ve Muhittin Zenit'in, dosyaya tensip aşamasından sonra giren bilgi ve belgelere göre, tutuklu kaldıkları süre ve ileride suç vasfının değişmesi ihtimaline binaen tahliyelerine hükmeden heyet, bu sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağından oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasını da kararlaştırdı.

 

Diğer tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmeden heyet, duruşmanın 24, 25 ve 26 Mayıs tarihlerinde yapılmasına karar verdi.

 

Kaynak: Al Jazeera ve AA

- Advertisment -