Ana SayfaHaberlerGündemErdoğan: AB defterini henüz kapatmadık

Erdoğan: AB defterini henüz kapatmadık

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) ile yaşanan gerilimi ve Avrupa Parlamentosu’nun (AP)  "Müzakereler dondurulsun" kararını değerlendirdi. "Küresel Gelecek: İnsan Odaklı, Akıllı Ekonomi Temalı 7. Boğaziçi Zirvesi"nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AB defterinin henüz kapatılmadığını" söyledi ancak "Türkiye'nin önünde daima çok fazla alternatif mevcuttur" diye de ekledi. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

 

"53 yıl  bu ülkeyi kapsında bekleten bir AB var. Sen bulunmaz Hint kumaşı değilsin ya. Öyle de böyle de 53 yılı sürdürdük. Kendimize inanıyoruz, dostlarımıza da, kaynaklarımıza da inanıyoruz. Bugün çalıştığımızın iki katı çalışırız, üç katı çalışırız, evelallah dünyayı dolaşırken daha fazla dolaşırız ve yine asla boyun eğmeyiz. Bize öyle ideolojik dayatmalarla boyun eğdirmeye çalışanlar kusura bakmasınlar, Türkiye o ülkelerden bir ülke değil. Siz 100 kişi, 200 kişi, 300 mülteciye bakamazken bu ülke şu anda kendi sermayesinden, cebinden 3 milyon mülteciyi evelallah barındırıyor, bakıyor, her şey ortada. 

 

Avrupa Parlamentosu'nun son kararı, yıllardır zaten yaşadığımız bu gerçeğin bizzat kendileri tarafından ikrârıdır. Türkiye'nin AB tarafından bu şekilde tahkir edilmesi elbette bizi üzmüştür. Buna rağmen şu anda, bak şu anda diyorum, AB defterini henüz kapatmış değiliz. Ama karşımızdaki fotoğraf şimdilik bu konuda olumlu yönde beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Fakat şunu da hiç kimse unutmasın; Türkiye'nin önünde daima çok fazla alternatif mevcuttur ve bu alternatiflerden herhangi birisini değerlendirmek suretiyle biz yolumuza devam ederiz. Burada şu anda ifade etmeyi doğru bulmuyorum ama biz tabii bu alternatiflerle de görüşmelerimizi devam ettiriyoruz."

 

Kıbrıs tepkisi

 

Sürekli oyalama oyalama, taktik bu. Siz diyor Kıbrıs'ı tamamen bize verin, hesap bu. Dur bakalım ya. Orada bu kadar şehit kanı var, nereye veriyorsun. Utanmadan AB toplantılarına Kıbrıs adasının tamamının içinde yer aldığı bayrakla geliyorlar. Bir defa senin böyle bir bayrağın olamaz. Orada KKTC var. Sen Güney Kıbrıs yönetimisin.

 

Öyle veya böyle bunu anlayıp, öğrenecekler.

 

Yunanistan Başbakanı ile de görüştüm. İkili, çoklu görüşme vs konuşuluyor. Bunun çok da fazla uzatılmaması lâzım. Bu yılın sonuna kadar bitirilmesi lâzım. Bu topraklar bizim olacak diye böyle yürümez. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır."

 

"Bir ailede bakıyorsunuz iki, üç tane araba var"

 

Cumhurbaşkanı konuşmasında ayrıca, döviz baskısından kurtulmak gerektiğini söyledi. "Gelin hep birlikte altını devreye sokalım" çağrısını da yineledi.

 

"Verim ekonomisi mi israf ekonomisi üzerinde mi duracağız? Şu anda hayata baktığımız zaman ne yazık ki israf ekonomisi almış başını gidiyor. Bir ailenin içinde bir tane araba değil bakıyorsunuz iki tane, üç tane araba var, hanımda, çocukta, çocuklarda… Hepsinde arabalar… Bunun adı israf ekonomisidir verim ekonomisi değil ama verim ekonomisine geçtiğimizde devreye yatırımlar girecektir. Yatırımların olduğu yerde devreye istihdam girecektir. İstihdamın olduğu yerde üretim başlayacaktır. Verim ekonomisi, tutumluluk esastır."

 

"Yakın gelecekte hayatı etkileyecek durumlardan biri de şehirleşme olacaktır."

 

"Gelin hep birlikte altını devreye sokalım. Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lâzım. Yerli para birimleriyle borçlanmanın yollarını arayalım."

 

"Patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyor"

 

"AVM'lerde vesaire patronlar hep dövizle kiralama yolunu seçiyorlar. Biz de diyoruz ki şimdi burada yeni bazı adımlar atmak suretiyle geçici bir düzenleme, gerekirse yapılır ve ülkemizin şu anda bu süreci başarıyla atlatabilmesi için yerli para birimiyle bu süreci atlatma adımını atmalıdır diye ben buna inanıyorum, bunu da duyurdum, duyuruyorum, duyuracağım. Çünkü bir diğeriyle adeta emperyal bir mantık var, öbür tarafta da kızmasın tabii AVM'deki mağaza sahipleri, orada çırpınan, battı batacak durumda olan esnaf var. Bu süreci beraber atlatmalıyız, dayanışma içinde atlatmalıyız."

 

"Unutmayın yakın tarihin gördüğü en alçak darbe girişimini, en sinsi işgal teşebbüsünü, en kanlı terör saldırısını aynı yaşayıp, başarıyla üstesinden gelen bu millet elbette ekonomik baskılara karşı da kendisini müdafaa edecektir."

 

"Milletimiz istiklâline, istikbâline, iradesine canı pahasına sahip çıkacağını göstererek gelecek için hepimize ümit vermiştir. Şundan emin olunuz. Bugünkü Türkiye'nin önü 15 Temmuz sabahı olduğundan çok daha açıktır, çok daha aydınlıktır."

 

"Yoksulluğu azaltan gelişmelerin önünü açmadan demokrasiler ayakta kalamaz"

 

"Gelişmiş ülkeler büyüme konusunda yaşadıkları tıkanıklığı aşamıyorlar. Çünkü teşhisleri yanlış olduğu için tedaviyi de başka yerde arıyorlar. Ekonominin doğası talep üzerine kuruludur. Talebi ne robotlar ne de finansal araçlar üretir. Talebi sadece insanlar ortaya çıkarır. Demek ki sürdürülebilir büyümenin yolu insandan, daha doğrusu insanların huzur ve refah içinde yaşama imkânlarını genişletmekten geçiyor. Sonuç olarak önümüzdeki dönemde ticarette ve savaşta kazananı belirleyecek olan teknolojik üstünlükle birlikte yine insandır, biziz. Nüfus artışı olmadan, üretimi ve yatırımı destekleyen finansal sistem tesis edilmeden, her alanda adaleti esas alan bir anlayış benimsenmeden sağlıklı bir küresel gelecek inşa edilemez. Bu mücadelede teknoloji yasaklanamayacağına göre buna uyum sağlayacak yöntemler geliştirmek en doğru yoldur."

 

"Yabancı ve İslâm düşmanlığı dalgasının yükselmeye başladığı 2001 yılından beri sadece Almanya'da camilere ve Müslümanlara yönelik 416 saldırı gerçekleşmiştir. Bu saldırıların 46 tanesi de bu yılın ilk 9 ayında yaşandı. Almanya'da yaşayan vatandaşlarımız, bu saldırılara en fazla muhatap olan ve mağduriyet yaşayan kesimi oluşturuyor. Bu nefret saldırıları giderek güçlenen politik desteğin de etkisiyle artarak sürecektir. Diğer taraftan, bugün göçmenlere karşı yürütülen kampanyaların bir süre sonra yine Batılı toplumların refahlarına tehdit olarak gördükleri robotlara karşı yapılması kimseyi şaşırtmayacaktır. Bu durum şunu gösteriyor; İnsanı odağa koyan teknolojilere yönelmeden, refahı artırırken yoksulluğu azaltan gelişmelerin önünü açmadan demokrasiler ayakta kalamaz."

 

"İnsani değerler yitirilmeden iktisadi faaliyetleri geliştirmenin yollarını aramalıyız. Bunu da mirasçısı olduğumuz kadim medeniyet sınırları içinde yapmalıyız. Aksi takdirde yolumuzu da yönümüzü de kaybederiz. Gelişmiş ülkelerin şu anda yaşadıkları sorunlara daha ağır şekilde maruz kalmamak için özgünlüğümüzü ve özgürlüğümüzü muhafaza etmeliyiz."

 

Kaynak: Al Jazeera

- Advertisment -