Ana SayfaHaberlerGündemMoskova'da neler konuşulacak, taraflar hangi konuda uzlaşamıyor?

Moskova’da neler konuşulacak, taraflar hangi konuda uzlaşamıyor?

 

Görüşme öncesi her iki taraftan yapılan açıklamalarda, Moskova görüşmesinden İdlib'de kalıcı bir ateşkes çıkması dileği seslendirildi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmeden beklentisinin "bölgede bir an önce ateşkes sağlamak" olduğunu söylerken, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Türkiye'nin temel amacının sorunun siyasi yollarla çözümü olduğunu kayda geçirdi.

 

Ankara'dan gelen açıklamaların bir benzerini de de Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov yaptı. Peskov, "İdlib krizini Erdoğan ile görüşmek için planlar hazır. Krizi, bu krizin nedenlerini, bu krizden kaynaklanan zararlı etkenleri sona erdirmeyi amaçlayan gerekli ortak tedbirler hakkında anlaşmayı umuyoruz" açıklamasını yaptı.

 

Ankara ve Moskova'dan görüşmeye ilişkin açıklamaların yapıldığı saatlerde İdlib'te Türk, Suriye ve Rus askeri birliklerinin operasyonları devam etti. Taraflar, Erdoğan-Putin görüşmesi öncesi sahada maksimum kazanımı elde etmek için operasyonlarına devam ettiler.

 

Türkiye, Soçi'de ısrarcı, Rusya yeni bir metin istiyor

 

Rusya yeni anlaşma istiyor: Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de uzlaştıkları Soçi Mutabakatı'nın işlevini yitirmesinden dolayı birbirlerini suçluyorlar. Buna rağmen Türkiye, Soçi Mutabakatı'nın ve bu anlaşmada belirlenmiş olan sınırların geçerli kalmasını istiyor. Rusya'nın Suriye üzerindeki etkisini kullanmasını, rejimin operasyonlarını durdurmasını ve gerginliği azaltma bölgesi dışına çekilmesini isteyen Türkiye, Rusya'nın daha önce gündeme getirdiği planları kabul etmeye yanaşmamıştı.

 

Rusya ise Soçi Mutabakatı'ndan bu yana sahada yaşanan gelişmelerin göz ardı edilemeyeceğini, özellikle radikal cihatçı grupların etki alanlarını artırmasına yol açan bu düzenlemenin artık geçerli olamayacağı düşüncesinde.

 

Rusya'nın sunması beklenen yeni plan hem İdlib'de haritaların yeniden oluşturulmasını, tarafların gözlem noktalarının yeniden belirlenmesini ve radikal unsurlarla etkin mücadeleyi içeriyor. Rusya, bu tedbirlerin Türkiye ile ortaklaşa alınması ve uygulanmasını öngörüyor.

 

Kalıcı ateşkes: Türkiye'nin en temel beklentilerinden biri kalıcı ateşkes. Soçi Mutabakatı'nda belirlenen ateşkesin Suriye rejimi tarafından onlarca kez ihlal edildiğini, bunun da sahadaki gerginliği artıran en temel unsur olduğunu düşünen Türkiye, yeni süreçte uygulanacak ateşkesin rejim tarafından ihlal edilemeyecek önlemlerle güçlendirilmesini istiyor. Soçi'de olduğu gibi ateşkesin gözlenmesi için Türkiye ve Rusya'nın ortak askeri koordinasyonuna devam etmesi de öngörülüyor.

 

Rusya, yeni bir ateşkes ilanına karşı değil, ancak ateşkesin kim tarafından bozulduğu konusunda Türkiye ile aynı fikirde değil. Ateşkesin ılımlı muhalif gruplar ve radikal unsurlar tarafından bozulduğunu, bu grupların Suriye askeri hedeflerinin yanı sıra Rusya'nın Hmeymim Üssü'ne de sayısız saldırılar düzenlediğini kaydeden Rusya, ateşkes sağlansa bile Birleşmiş (BM) tarafından da "terörist" olarak tanımlanan gruplarla mücadelenin devam edeceğinin altını çiziyor.

 

İdlib için yeni harita kabul edilecek mi?

 

Yeni harita: Müzakerelerinin en çetin bölümünü oluşturuyor. Rusya, sahadaki yeni gerçeklik ışığında Türk askeri varlığının, M4 ve M5 karayollarının kuzeyine çekilmesi amacında. Türkiye'nin kontrol edeceği alanı olabildiğince daraltmak amacında olan Rusya, sınırda 5 ile 10 kilometre arasında belirlenecek bir hat çizilmesini istiyor. Bu alanın, son dönemde evlerinden ayrılan Suriyelilerin barınması için yeterli olacağını öngörüyor. Rusya, sınıra dayana mülteci sayısının Türkiye'nin açıkladığı gibi bir milyonun üstünde olmadığını, bu sayının 200.000 civarında olduğunu iddia ediyor.

 

Türkiye'nin asıl amacı Suriye güçlerinin Soçi Mutabakatı ile çizilen gerginliği azaltma bölgesine çekilmesi ancak bu olamayacaksa da derinliği 30 kilometreden az olmayacak güvenli bölge oluşturulması. Bu alanın sayıları bir milyonu aşan Suriyelilerin güvenli ve rahat şekilde barındırılmaları için gerekli olduğunu kaydediyor. Güvenli bölgenin oluşturulması ve bunun Afrin bölgesiyle birleşik halde tutulması durumunda Türkiye, Hatay Yayladağı bölgesinden Cerablus'a kadar olan hattı kontrolünde tutmaya devam edebilecek.

 

Uçuşa yasak bölge mümkün mü?

 

Uçuşa kapalı bölge: Türkiye, belirlenecek yeni bölgenin tüm hava unsurlarının uçuşuna kapalı olmasını, mültecilerin ancak böyle Suriye rejiminin saldırılarından korunabileceğini kaydediyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve diğer bazı önde gelen Batılı liderlerin de gündeme getirdiği güvenli bölgenin, havadan koruma olmadan tam işlemeyeceği görüşünü aktaran Türkiye, İdlib'te yaşanan gelişmeler kapsamında NATO'dan hava savunma desteği de istemişti. Ancak bu fikrin uygulanması hem NATO açısından hem de uluslararası toplum açısından kolay görünmüyor.

 

Rusya, İdlib bölgesi hava sahasını kontrol ediyor. Türkiye'nin 34 askerinin ölmesine yol açan saldırının ardından sınırlı olarak hava sahasını Türk silahsız hava araçlarına açtı. Bunun dışında hava sahasının denetimini bırakmak gibi bir niyeti olmadığını ortaya koyuyor. BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinden biri olan Rusya'nın konseyden böyle bir karar çıkmasına onay vermeyeceği öngörülüyor.

 

M4 – M5 karayolu: Rusya, Suriye açısından büyük önem taşıyan bu iki karayolunun Suriye kontrolünde trafiğe açılmasını istiyor. Bu iki karayolu, ülkeyi doğudan batıya ve kuzeyden güneye bağlayan, Halep'in Lazkiye ve Şam arasındaki irtibatını oluşturan temel ulaşım hattı olarak görülüyor. Bu hattın kontrolüne geçmesi durumunda kuzeybatı Suriye'nin en stratejik hattını hem askeri lojistik hem de ekonomik faaliyetleri açısından sorunsuz şekilde kullanacak olan Suriye'nin böylece egemenliğini daha da güçlü bir şekilde hissettireceği öngörülüyor.

 

Türkiye, bu karayollarının tamamen Suriye kontrolünde olmasına karşı. Öncelikle 30 kilometre derinliğe göre çizilecek bir harita M4 karayolunun bazı bölümlerini Türk tarafında bırakacak. Bu hattın Suriye'ye verilmesi durumunda ılımlı muhalif grupların hareket kabiliyetlerinin ortadan kalkması ve ikmal yollarının tamamen kesilmesi riski de bulunuyor. Bu da muhalefetin rejime karşı yürüttüğü mücadeleyi fiilen sonlandıracak bir gelişme olarak görülüyor.

 

Türkiye'nin, bu karayolunun Türk ve Rus ortak devriyesi ve ortak denetim noktaları oluşturulması formülüyle açılması önerisine soğuk bakmadığı kaydediliyor.

 

Rusya'nın olmazsa olmazı: 'Terörle mücadele'

 

'Terörle mücadele': Rusya ve Suriye, başta Hayat Tahrir el-Şam ve Nusra Cephesi olmak üzere bölgede yerleşik radikal örgütlerle mücadelenin hız kesmeden sürmesini istiyor. Bu önceliği Soçi Mutabakat belgesine de sokan Rusya, Türkiye'yi bu grupların faaliyetlerine uzun süredir göz yummakla suçluyor. Dolayısıyla, yeni sürecin en önemli parametrelerinden birinin BM Güvenlik Konseyi kararlarınca "terörist" olarak ilan edilen bu gruplarla mücadele olması bekleniyor.

 

Türkiye, Soçi Mutabakatı'nda da belirtildiği gibi "terör örgütlerinin" ateşkes dışı olduğunu kabul ediyor. Ancak İdlib gibi ufak bir alanda 4 milyona yakın sivilin sıkışmış olduğunu, "terör unsurlarının" sivillerden ayrıştırılmadan yapılacak bir mücadelenin büyük insani kayıplara neden olacağını düşünen Türkiye, öncelikle "kimin terörist olduğunun, kimin de olmadığının belirlenmesi" gerektiğinde ısrarlı. Türkiye, böyle bir adım gerçekleştirilmeden atılacak adımın ateşkesi uygulanamaz hale getireceği uyarısını da yapıyor.

 

Türkiye'nin gözlem noktaları: Soçi Mutabakat belgesi uyarınca Türkiye, gerginliği azaltma bölgesi içinde 12 noktaya ateşkes gözleme noktası kurdu. Ancak Suriye yönetiminin Mayıs 2019'dan bu yana gerçekleştirdiği kazanımlar sonunda 6 gözlem noktası tamamen rejim güçleri tarafından çevrilmiş durumda.

 

Rusya, Türkiye'nin gözlem noktalarını boşaltarak yeni haritaya göre konuşlandırma yapmasını istiyor. Türkiye son döneme kadar bu gözlem noktalarının geriye çekilmeyeceğini kayda geçirmiş, hatta müzakere bile etmeyeceğini kaydetmişti. Gözlem noktalarının akıbetinin ateşkesin kapsam ve içeriğine göre ve ayrıca belirlenecek yeni haritalar ışığında tespit edilmesi bekleniyor.

 

Siyasi süreç: Türkiye, İdlib ile ilgili sürecin sorunsuz ve yeni gerginliklere yol açmadan yürütülebilmesi için Cenevre'de başlayan ancak rejimin engellemesi nedeniyle sekteye uğrayan yeni anayasa çalışmalarının hızlandırılmasını istiyor. Rusya'dan Şam yönetimi üzerindeki etkisini kullanmasını isteyen Türkiye, yeni anayasa ile ilgili sürecin Türkiye, Rusya ve İran'ın birlikte kararlaştırdıkları bir adım olduğunu anımsatıyor.

 

Rusya ilkesel olarak anayasa komitesi çalışmalarının devamından yana. Ancak herhangi bir siyasi sürecin Esad yönetiminin ülkenin genelinde egemenliğini tam oluşturmadan sonuçlanmasından yana değil. Dolayısıyla rejimin Cenevre görüşmelerini yavaşlatması Moskova'da rahatsızlık yaratmıyor.

 

 

 

- Advertisment -