Ana SayfaHaberlerGündemTürkiye’de hukukun bittiği yerdeyiz

Türkiye’de hukukun bittiği yerdeyiz

 

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK)  İstanbul’da 31 Mart’ta seçimi yenileme kararının gerekçesini kuruldaki AKP Temsilcisi Recep Özel açıkladı. Özel, “Kurul, 22 sayım döküm cetvelinin boş ve imzasız olduğu, bir de sandık kurulu başkan ve üyelerinin kamu görevlilerinden seçilmemesini gerekçe göstererek seçimlerin yenilenmesine karar verdi” dedi.

 

Hukukçular ise 11 üyeli YSK’nın bu gerekçeyle 4’e karşı 7 oyla aldığı kararı "hukuki dayanaktan yoksun" buluyor.

 

DW Türkçe’ye kararın hukuki boyutunu değerlendiriren Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun, "AKP'nin seçim takvimine göre değil kendi kafasına göre hareket ettiğini" belirterek “AKP, neden seçim takvimine göre hareket edip de, itirazlarını zamanında dile getirmemiştir? Neden, bu itirazlar seçim sonuçlarından sonra gündeme getirilmiştir?” sorusunu yöneltti. Özbudun, YSK’nın seçimi Ekrem İmamoğlu’nun kazandığını duyurmasının ardından hem AKP hem de MHP tarafından YSK’daki hukukçuların "baskı altına" alındığını ve bu baskının düzenli bir şekilde uygulandığını öne sürerek “Başka türlü bir karar beklemiyordum zaten. Türkiye’de yargı bitmiştir. Bunu da her vesileyle görüyoruz. Türkiye "hukuken belirsiz” bir atmosfere sürükleniyor" dedi.

 

Özbudun, sözlerini "Bundan böyle bu hukuki belirsizlik kendini daha çok gösterecek. Tam bir otoriter rejime geçemezler. Halkın oyuyla iktidarda olduklarını söylemeye devam ederler. Ama görülüyor ki, gerçek bir demokrasi de olmayacak ülkede. Bir o tarafa, bir bu tarafa itile kakıla yaşamaya çalışacağız” diye tamamlıyor.

 

"Hukuka da kamu vicdanına da sığmaz”

 

Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan da DW Türkçe’ye YSK’nın AKP Temsilcisi Recep Özel’in açıkladığı gerekçeleri değerlendirirken, 298 sayılı seçim kanununun sandık kurulu başkanı ve üyelerinin nasıl belirleneceğini açıkça ortaya koyduğunu hatırlatıyor. Sağkan, kanuna göre ilgili ilçedeki mülki amirin tüm kamu görevlilerinin listesini ilçe seçim kuruluna gönderdiğini, kurul başkanının da kura çekerek sandık kurulu başkanını belirlediğini aktarıyor. Sağkan, “Yani; ilçe seçim kurulunun yetkisi yasal olarak çizilmiştir” derken, YSK kararının sorularla dolu olduğunu söylüyor.

 

Sağkan, “Sandık kurulu başkanını ve üyelerini belirleyen ilçe seçim kurulu başkanına, mülki amir nasıl bir liste ulaştırmıştır? İlçe seçim kurulu başkanı, bu kişiler kamu görevlisi değilse nasıl atama yapmıştır? Bunlar açıklanmadan, İstanbul seçimini iptal etmek hukuka da, kamu vicdanına da sığmaz” diyor.

 

Sağkan, seçim yasasında sandık kurulu başkanı görevine gelmediğinde en yaşlı sandık kurulu üyesinin başkanlık edeceğine dair de hüküm bulunduğunu hatırlatıyor. Sağkan, “Yani; yasada illa ki sandık kurulu başkan ve üyelerinin kamu görevlisi olacağı zorunluluğu da yok. Gerekçe buysa, açıkça hukuk kullanılarak seçimin tanınmaması, demokrasinin yok sayılması ve hukuk kullanılarak darbe yapılması ile karşı karşıyayız” diyor.

“AKP’nin seçime doğrudan müdahalesi”

 

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu da 298 sayılı yasadaki kuralları AKP’nin de bildiğini belirtirken, “Mülki amirler kime bağlı? İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Eğer, mülki amirleri kamu görevlilerinin listesini belirleyip de seçim kurullarına bildirememişse, bunun sorumlusu İçişleri Bakanlığı’dır. Seçime müdahaleyi İçişleri Bakanlığı yapmıştır” diyor. Eminağaoğlu, sözlerini “AKP, kendinin seçime müdahalesinden sonuç elde ediyor. Kararı hukukla bağdaştırmak mümkün değil. YSK da AKP’nin bu oyununa ortak olmuştur” diye tamamlıyor.

 

“Türkiye’de hukukun zerresi kalmamıştır” diyen İstanbul Barosu eski başkanlarından, avukat Turgut Kazan da, “YSK, mühürsüz oy pusulalarını geçersiz sayan kararından daha skandal, daha hukuksuz bir karara imza atmıştır” çıkışı yapıyor. Kazan, YSK’nın bağımsız yargıçların çalıştığı bir kurum olmaktan çıktığını, İstanbul seçimini "hukukla hiç ilgisi olmayan bir karara imza atarak" gösterdiğini öne sürüyor.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

 

 

 

- Advertisment -