Ana SayfaHaberlerGündem“Yeni yol arkadaşları buluruz”

“Yeni yol arkadaşları buluruz”

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin atıksu arıtma tesisleri açılış töreninde konuştu. Erdoğan konuşmasının büyük çoğunluğunda Avrupa Parlamentosu'nun üyelik müzâkerelerini durdurma tevsiyesi ve Avrupa ülkelerinin PKK ile ilişkisine değindi, Türkiye'nin alternatiflerine dikkat çekti.

 

"Kim ne derse desin kendi yolumuzda ilerlemeye, kendi hedeflerimiz doğrultusunda yürümeye devam edeceğiz" diyen Cumhurbaşkanı, "Bu yolda Avrupa Birliği bizimle birlikte olursa hem o kazanır hem biz kazanırız. Avrupa Birliği 'Ben illa başka istikamete gideceğim' diyorsa biz de kendimize yeni yol arkadaşları bulur hatta gerekirse tek başımıza yine de devam ederiz" diye konuştu.

 

Erdoğan, "Bunun için daha çok çalışacağız, daha çok yatırım yapacağız, daha büyük projeler hayata geçireceğiz. Türkiye'yi mutlaka 2023 hedeflerine ulaştıracağız" ifadelerini kullandı.

 

Cumhurbaşkanı, "Türkiye gibi topraklarında neredeyse her gün terör eylemi yapılan bir ülkeye 'Terörle mücadele etme' demek aslında 'Dükkanı kapatıp git' demektir. Ey Avrupa Parlamentosu, siz terör örgütüne çanak mı tuttunuz? Hayır olsun." diye devam etti.

 

"Türkiye bir ateş çemberinden geçiyor"

 

"Türkiye özellikle son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçiyor. Bu mücadelenin adını doğru koymak lazım. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 90 yıl sonra yeni bir kurtuluş savaşı veriyoruz. İçinde bulunduğumuz durumun adı tam olarak budur; yeni bir kurtuluş savaşıdır. Üstelik bu savaşı tek bir cephede değil, askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik, sosyal her alanda veriyoruz."

 

"Sana ne?"

 

"Ben Hans'ın ağzına bakarak karar vermem. George'un ağzına bakarak karar vermem, onu iyi bilin. Ben Hakk'a ve halka yönelerek cevabımı veririm. Halkım 'idam' mı diyor, parlamentoya gelir, parlamento eğer 'idam' diyorsa bana gelir. Ben de böyle bir kararı onaylarım, bunu açıkladım. Şimdi AB'deki birileri, 'Niye işte Cumhurbaşkanı siz idam istiyorsunuz?' Sana ne? Milli irade bunu istiyorsa, milli irade vekillerine bunu emrediyorsa vekiller de bunu istiyorsa yasalarda bunun geleceği yer neresi? Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı olarak ben de kararımı bu istikamette veririm."

 

"Benim 248 tane şehidim var"

 

"Benim 248 tane şehidim var. Bekara karı boşamak kolaydır. Bunların böyle bir durumu yok. Benim 2 bin 193 gazim var. Bunlar rahat. Biz dertliyiz dertli. Bu kadar parlamento yakılıp yıkılacak, özel harekât binamız bombalanacak, aynı şekilde Boğaz Köprüsü bombalanacak. Orada 36 tane insanımız şehit olacak. Bunlar hala utanmadan, sıkılmadan kalkacaklar, 'böyle bir şey isteyemezsin' diyecekler."

 

"Bunlar kopyalarla girdi, bedelini ödeyecekler"

 

"Pensilvanya'nın bütün takımı nerede? Şimdi kaçıp gidiyor. Ya yurt dışına kaçtılar ya da burada cezaevlerinde şu anda duruyor. Onlarla hesabımız var. Yasalar neyi emrediyorsa, hukuk neyi emrediyorsa bunun bedelini ödeyecekler. 238 şehidimizin bedelini ödeyecekler, 2 bin 193 gazimizin bedelini ödeyecekler. Kopyalarla kamu personel sınavlarındaki yolsuzlukların bedelini ödeyecekler. Ne insanlar hakkı olduğu halde devletin dairelerine giremedi. Bunlar kopyalarla girdi, bedelini ödeyecekler."

 

"15 Temmuz aynı zamanda bir işgal girişimidir"

 

"15 Temmuz darbe girişimi hiç şüphesiz son 3 yılda ardı ardına maruz kaldığımız saldırıların en alçakçasıydı, en cüretkarıydı. FETÖ ihanet çetesi, bu milletin çoluğunun çocuğunun rızkından kesilerek devletine verdiği kaynaklarla alınan ve namuslarına emanet edilen silahları, uçakları, helikopterleri, tankları, topları millete çevirdi. Türkiye geçmişte iki fiili darbe, iki de darbe tehdidi ile siyaseti dizayn etme operasyonu yaşamış bir ülkedir. Bu darbelerin her biri politik hayatımızda, halkımızın gönlünde derin izler ve acılar bıraktı fakat bunların hiçbiri 15 Temmuz kadar büyük bir ihanet değildi. Çünkü 15 Temmuz Türkiye'nin kendi iç dinamiklerinin değil, tamamen iradesini dış güçlerin emrine peşkeş çekmiş bir güruhun darbe teşebbüsüydü. Biz buna onun için '15 Temmuz aynı zamanda bir işgal girişimidir.' diyoruz."

 

"Siz terör örgütüne çanak mı tuttunuz"

 

"Türkiye gibi topraklarında neredeyse her gün terör eylemi yapılan bir ülkeye 'terörle mücadele etme' demek aslında 'dükkanı kapatıp git' demektir. Çünkü terörle mücadele etmemek, terör örgütlerine teslim olmaktır. Ey Avrupa Parlamentosu, siz terör örgütüne çanak mı tuttunuz, hayır olsun."

 

"Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor?"

 

"Türkiye, yaşadığı darbe girişimine, kanlı terör eylemlerine rağmen olağanüstü halin ikinci üç ayında bulunuyor. Bununla bitecek değil, belki bir üç ay daha, belki bir üç ay daha uzatılacak. Size ne ya? Bunun kararını hükümet verir, parlamento verir, size ne? Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor, bu ülkenin hükümeti mi yönetiyor? Size ne? Haddinizi bilin haddinizi, geçti o, onlar mazide kaldı. Avrupa'da hangi devlet ülkemizin şartlarında bulunsa, değil olağanüstü hal ilanı, çok daha ağır yaptırımlara gider. Bunun işaretlerine defalarca şahit olduk. En son mülteci sorununda Avrupa ülkelerinin bırakın hakkı hukuku, insanlıktan ne kadar uzağa düşebileceklerinin sayısız hikayesi gazete arşivlerinde, insanların da hafızalarında mevcuttur. Eğer Avrupa Birliği bize 'başınıza ne gelirse gelsin sesinizi çıkarmayın' demeye getiriyorsa hiç kusura bakmasın."

 

"Batı'dan gelen hiçbir kurusıkı tehdit bizi alıkoyamaz"

 

"Batı'dan gelen hiçbir kurusıkı tehdit, bizi bu ülkenin menfaatini canımız pahasına savunmaktan alıkoyamaz. Buradan bir kez daha ilan ediyorum. Koridorları terör örgütü militanlarının posterleriyle süslü Avrupa Parlamentosunda veya parlamentolarda alınan kararlarla Türkiye'yi hizaya sokacaklarını zannedenler büyük bir yanlış içindeler. Türkiye ve bu aziz millet, sizin bu ilkesiz tutumunuz karşısında asla geri adım atmaz. Bugün sırf 'Bize zarar vermiyor' diye koynunuzda beslediğiniz eli kanlı katiller, bir gün silahlarının namlularını size de doğrultacak."

 

"İşin ucu kendinize dokununca ölçüleriniz birden nasıl da hemen değişiveriyor"

 

Avrupa Parlamentosunun 23 Kasım'da, Türkiye ile ilgili oylamayı yapmadan önce "Propagandaya Karşı Avrupa Birliği Stratejik İletişim Kararı" aldığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Bu karar önemli. Bu karar medya özgürlüğü, ifade hürriyeti açısından Avrupa Birliği'nin bize dayattığı ölçülerin tam tersi tespit ve tavsiyelerle dolu. Avrupa Parlamentosu, konu kendi çıkarları olunca ne kadar tehditkar, ne kadar kısıtlayıcı olabileceğini, bu kararla inkarı mümkün olmayan bir şekilde ortaya koymuştur. Herkese, özellikle de Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz konusunda ahkam kesenlere, bu kararı alıp ibretle okumalarını tavsiye ediyorum. Kararda, 'Nefret, şiddet ve savaşın kışkırtılması, ifade özgürlüğü kılıfına saklanamaz' deniliyor. Sizde olunca bu ifade özgürlüğü kılıfına saklanamıyor da bizde olunca niçin buna siz kılıf uyduruyorsunuz? Biz terör örgütlerini övenler için hukuk mekanizmalarını işlettiğimizde hemen 'İfade özgürlüğü' diye karşımıza çıkıyorsunuz. İşin ucu kendinize dokununca ölçüleriniz birden nasıl da hemen değişiveriyor."

 

"Siz kendinizi ciddiye almıyorsunuz ki ben sizi ciddiye alayım?"

 

Erdoğan, kararda "Dezenformasyon ve propaganda hibrid savaşının bir parçasıdır." denildiğini aktararak, şu değerlendirmede bulundu:

 

"Peki bizde olanlar ne? Bizde olanlar dezenformasyon değil mi? Bu yanlış propagandalar, bunlar ne? Bunlar hibrid savaşına girmiyor mu? Bu kavramlar, bizim yıllardır yaşadığımız sıkıntıları ne güzel ifade ediyor değil mi? Bu kadarla da kalınmıyor. Bu propagandaya karşı geliştirilecek stratejik iletişim çalışmalarında savunmacı değil saldırgan olunması isteniyor. Kim diyor bunu? Avrupa. Bütün bu sert tespit ve tavsiyelerin de sebebi Avrupa Birliği'nin gerçekleri çarpıtmayı, şüphe oluşturmayı, üye ülkeleri bölmeyi, kuzeydeki ortaklarıyla, yani Rusya Federasyonu, aralarındaki stratejik iş birliğini parçalamayı, birlik kurumlarını itibarsız hale getirmeyi, birlik değerlerini zayıflatmayı amaçlayan bir propagandayla karşı karşıya bulunmasıymış. Tabii bütün bu ithamlar Avrupa'nın doğusunda bizim kuzeyimizde bulunan Rusya Federasyonu'na yönelik. Ama bu tespitlerin hepsini de biz Avrupa Birliği ülkelerinden kendimize yönelik olarak isabetli buluyoruz. Hatta 'Terör örgütlerinin yıkıcı propagandalarına karşı savunma değil, saldırı konumunda bulunma' teklifini dahi gayet yerinde buluyoruz.

 

Bir gün önce işte böylesine bir karara imza atan bu parlamento, ertesi gün Türkiye'yi basın, medya ve ifade özgürlüğüne yönelik sözüm ona sert kısıtlamalardan dolayı eleştiriyor. Biz de bu kararı ve o kararı veren parlamentoyu ciddiye almadığımızı söylediğimizde, beyefendilerin morali bozuluyor. Siz kendinizi ciddiye almıyorsunuz ki ben sizi ciddiye alayım ya. Bir gün önce hibrid savaş tekniklerinden bahsedip, ertesi gün Türkiye'yi terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadeleden dolayı eleştirirseniz, sonuç böyle fiyasko olur. Kim ne derse desin, biz kendi yolumuzda ilerlemeye, kendi hedeflerimiz doğrultusunda yürümeye devam edeceğiz. Bu yolda Avrupa Birliği bizimle birlikte olursa hem o kazanır hem biz kazanırız. Avrupa Birliği 'Ben illa başka istikamete gideceğim' diyorsa, biz de kendimize yeni yol arkadaşları bulur hatta gerekirse tek başımıza yolumuza yine de devam ederiz. Bunun için daha çok çalışacağız, daha çok yatırım yapacağız, daha büyük projeler hayata geçireceğiz. Türkiye'yi mutlaka 2023 hedeflerine ulaştıracağız."

 

Kaynak: AA

- Advertisment -