Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan’ı İstanbul’da ağırladı.
Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Esad’a yönelik normalleşme çağrısıyla başlayan diyalog süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Fidan şu şekilde konuştu:
“Zamanın ruhu bizi barışı aramaya zorluyor”
“Suriye uzun yıllardır kanayan yara. Cumhurbaşkanımız mücadele devam ederken diyalog kapısını hep açık tutar. Suriye ile başlayan diyalog kanalının belli bir neticeye ulaşması gerekiyordu. Özellikle Rusya ve İran’ın aracılık yaptığı görüşmeler çeşitli düzeylerde gerçekleşti. Son 1 yıldır görüşmelerde çok fazla bir hareketlilik yok. Bölge artık barış ve istikrarı arayan bir iklime gelmiş durumda. Zamanın ruhu bizi barışı, istikrarı aramaya zorluyor.
“Cumhurbaşkanımız barış çağrısında bulundu ama hiçbir kavgadan kaçmaz”
Cumhurbaşkanımız burada liderlik vizyonunu kullanarak en üst düzeyden bir barış çağrısında bulunmuştur. Bu son derece kıymetli bir çağrıdır. Dilerim bunun değerini anlarlar. Bu herhangi bir çaresizliğin, zayıflığın durduğu yer değildir. Kendisini tanıyanlar bilir hiçbir mücadeleden, hiçbir kavgadan kaçmaz. Burada bir barış vizyonunun yansıması olarak bir çağrıda bulundu. Bizim tavsiyemiz bu çağrının dikkate alınması.
Suriye’de çok karmaşık bir tablo var. Bu tablonun konuşulmaya başlanması için bile ciddi bir zamana ihtiyacımız var. Bu tablo içerisinde burayı stratejik biçimde ele almamız, istikrarın ve kalcı çözümün ne olduğunu ele almamız önemli.
“Mülteci politikamız değişmedi”
Mülteci kardeşlerimiz ile ilgili hükümet politikamız hiçbir zaman değişmemiştir. Cumhurbaşkanımızın görüşü ve iradesi hala aynıdır. Gönüllü olmadığı sürece biz kimseyi buradan zorla gönderecek durumda değiliz.
“Omuz omuza savaştık”
Bizim kafamız net. Sadece kendimizi düşünmüyoruz bu konuda. Başta toprak bütünlüğü, siyasi güvenlik… bunlar çok önemsediğimiz konular.
Şunun altını çizmek istiyorum. Zaman zaman bazı sesler çıkıyor. Biz Suriye muhalifleri ile ilgili durduğumuz yeri değiştirmiyoruz. Suriyeli muhaliflerin kendi özgür tercihi esastır. Bizim durduğumuz yer onların, bizim DEAŞ ile yaptığımız mücadelede, PKK ile mücadelede, omuz omuza bunlarla yıllarca teröre karşı savaştık. Çok şehitler verildi. Bizim vefalı ve büyük bir ülke olarak bu fedakarlığı unutmamız mümkün değil ama bu arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin kendi özgür kararıdır, uluslararası hukuk çerçevesinde, Suriye muhalefeti ne türden bir diyalog içerisinde olacak bu onların kararıdır. Biz ancak burada bir yapıcı rol oynayabiliriz ama bizim bu fedakarlıkları unutmamız, onları yarı yolda bırakmamız diye bir şey söz konusu değil.
Aynı zamanda bu kardeşlerimiz şu anda kontrol ettikleri bölgelerde Türkiye’ye daha fazla mültecinin gelmesini engelliyor. Kaçakçılık konusunu, organize suç konusunu bizlerle işbirliği yaparak engelliyorlar. Bu arkadaşlar birçok konuda sınırımızda, sınırımızın öbür tarafından Türkiye’nin ulusal çıkarlarına fevkalade büyük hizmet eden adımlar atıyorlar. Bu da tabii konuşulacak konular arasında.”