Ana SayfaHaberler“İş pratiğe döküldüğünde bu geriye gidişi hazmetmek hiç de kolay olmayacak”

“İş pratiğe döküldüğünde bu geriye gidişi hazmetmek hiç de kolay olmayacak”

Hidayet Ş. Tuksal: “Dindar kadınları endişelendiren gelişmeler bazı kadınlar tarafından ‘tamamen bir kısım seçmene verilmiş siyasi taviz’ olarak görülüp pek de umursanmıyor ancak iş pratiğe döküldüğünde bu geriye gidişi hazmetmek hiç de kolay olmayacak. Yine de dindar kadınları AK Parti’ye bağlamaya devam eden önemli bir konu var: dindar kimliklerinin ve yaşam tarzlarının gönüllü kabulü…”

Sunuş

Yirmi yıl bir ölçüye göre çok uzun başka bir ölçüye göre çok kısa bir zaman. Zaman, neye nereden baktığımıza bağlı olarak genişliyor ya da daralıyor. Türkiye’nin son yirmi yılı aynı partinin iktidarıyla geçti. Bu uzun (ya da kısa) zamanın ilk on yılının geniş ve ferah sonraki on yılın daralarak geçtiği söylenebilir. En azından kadınlar için böyle olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Farklı motivasyonların seçmene eşlik ettiği bir seçim sürecine girmiş durumdayız. 6 Şubat 2023 depremlerinin hepimizde yarattığı travmayı ve içinden geçtiğimiz toplumsal yası göz ardı edemeyeceğimiz bir seçim sürecinden bahsediyoruz. Kadına karşı şiddeti, kadın cinayetlerini, toplumsal eşitsizliği, kira artışlarını, enflasyonu ve daha sayamayacağımız uzun, “bilinen, beklenen” ve nispeten göz ardı edebileceğimizi sandığımız, umut ettiğimiz gündelik travmalarımızı da anmak gerekiyor.

Yirmi yılda kadınlar olarak çok umutlandık (İstanbul Sözleşmesi, Aileyi Koruma ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Kanunu 6284, sivil toplumun iş birliği, toplumsal barış arzusunun yaygınlaşması), bir o kadar da hayal kırıklığına uğradık. 2002’de doğanlar bugün yirmi yaşında ve yalnızca bir partinin hükümetlerini gördü. Onların annelerinin, teyzelerinin, ablalarının taşıdığı umut ve hayal kırıklığı bagajları ise bambaşka yüklerle dolu. Partilerin seçmen listeleri bile bu yükün ve karmaşanın resmi gibi…

Yirmi yılda her alanda çok şey değişti. Kadınlarla ilgili düzenlemeler, değişiklikler ters yüz oldu. 2011’de ilk imzacısı olmaktan gurur duyulan İstanbul Sözleşmesi (ki Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 6284’ün temelidir) feshedildi. Kadının lehinde konuların onlara hiç sorulmadan kolayca gözden çıkarılması, pazarlık konusu edilmesi; kadınların yararına olan konularda keyfe keder tavır alınması çokça hayal kırıklığına, zaman zaman da öfkeye dönüştü.

Birlikte konuşmaya, sesimizi duyurmaya, derdimizi anlatmaya duyduğumuz ihtiyaca binaen, seçimlere otuz üç gün kala ya her dönem ya da bazen, bir şekilde oyunu AK Parti’ye veren kadınlarla hem iktidarın kadına dair politika ve söylemlerini hem de onların 14 Mayıs’tan sonrasına dair beklentilerini konuştuk. Başlamadan önce konuşmaya (iç dökmeye) katılan her birine ayrı ayrı teşekkür ederim.

20 Yıllık Hikâye: Kadınlar AK Parti Dönemini Anlatıyor röportaj dizisinin ilk konuğu Hidayet Şefkatli Tuksal.

Geçtiğimiz yirmi yılda kadınlar, özellikle dindar kadınlar nereden nereye geldi, neler yaşadı, neler hissetti?

Son yirmi yılın ilk on yılı dindar kadınların başörtüsü yasaklarını sonlandırma çabasıyla geçti. Sonra da kaybettiklerini geri alma mücadelesine başladılar, okullarına ve işlerine geri döndüler. Oralarda tutunmaya, geri kaldıklarına yetişmeye, yarım bıraktıklarını tamamlamaya çalıştılar. Ancak kimse kendilerinden özür dilemedi, itibarlarını iade etmedi, kayıplarını da telafi etmedi. Sadece onca mahrumiyetten sonra (haklı olarak) kadınlara ilaç gibi gelen bir “kaldığı yerden devam etme şansı” sunuldu.

Bunun dışında iktidarın el değiştirmesi, yani Kemalist elitlerden AK Parti’ye geçmesi dindar kadınlar için çok büyük bir umuttu. Tüm hatalarına rağmen AK Parti, bu ülkede muhafazakâr, dindar insanların kamusal hayatta ve yönetim kademelerinde yer almasını sağladı. Dindarların “normal insan” kabul edildiği yeni bir normal düzenine geçtik. Bu gelişmeler dindar/muhafazakâr kadınları da büyük ölçüde rahatlattı. Ayrıca kadınlara yönelik sorunlar konusunda da önemli adımlar atıldı. Ancak siyasi hesaplarla İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile Aileyi Koruma ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı kanundan da taviz verilebileceğine dair işaretler, dindar kadınları endişelendiren hususlar arasında. Bu endişeler bazı kadınlar tarafından “tamamen bir kısım seçmene verilmiş siyasi taviz” olarak görülüp pek de umursanmıyor ancak iş pratiğe döküldüğünde bu geriye gidişi hazmetmek hiç de kolay olmayacak. Yine de dindar kadınları AK Parti’ye bağlamaya devam eden önemli bir konu var: dindar kimliklerinin ve yaşam tarzlarının gönüllü kabulü… Bu husus ve son on yıldır yaşadığı kamusal normalleşme, dindar kadınların önemli bir kesimi için -bütün hatalarına rağmen- AK Parti’yi hâlâ doğru ve güvenilir alternatif kılmaya devam ediyor.

Yıllardır aralıksız iktidarda bulunan AK Parti’nin doğruları, yanlışları neler?

AK Parti’nin ilk on yılındaki yol haritasını ve yaptıklarını, yapmaya çalıştıklarını olumlu buluyorum.Daha demokratik ve ayrımcılığın sona erdiği, daha müreffeh bir Türkiye hayaliyle yola çıkıldı. İktidarın ilk yarısında hedeflere bir şekilde riayet edildiğini ancak daha sonra yavaş yavaş ideallerden vazgeçildiğini, yol haritasının değiştiğini düşünüyorum. Dindar insanların uğradığı ayrımcılıklar ortadan kaldırılırken, seküler yaşam tarzlarına yönelik özgürlüklerde kısmi daralmalar yaşandı. Gezi Parkı eylemleri gibi muhalefet hareketlerinde orantısız güç kullanılması, talep sahipleriyle uzlaşmaya yanaşılmaması, giderek rant düzeninin hâkim olması işleri kötüleştirdi. 

Bununla birlikte rejimin karakterinin değişmesi ve tek adam yönetimine dönüşmesi, ifade özgürlüğü başta olmak üzere demokratik hakların kullanımında insanların kendisini tehdit altında hissetmesine, hukukun siyasallaşması sebebiyle hukukun üstünlüğüne duyulan güvenin kaybolmasına yol açtı. Ekonominin kötü yönetimi ise halkın yoksullaşmasına sebep oldu. Mülteci krizini yönetememesi, afet yönetiminde binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan bir başarısızlık, enflasyonun insanların iliğini kemiğini kurutması da diğer ölümcül yanlışlar olarak sayılabilir. Kadınların kazanılmış haklarında geri adım atma anlamına gelen U dönüşleri de diğer hatalar olarak sayılabilir.

Partilerdeki kadın “kontenjanı” hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de siyaset hâlâ bir erkek alanı maalesef, kadınlardan “kontenjan” bağlamında söz edilmesi bile durumun vahametini gösteriyor. Muhalefet partilerinden DEVA Partisi’nde bir kadın ağırlığı var, kısmen CHP’de de kadınlar etkin ama onun dışında diğer partilerde böyle bir ağırlık göremiyorum.

2023 seçimlerinden kadınlar lehine bir gelişme bekliyor musunuz?

Siyasetçilerin inisiyatifine bırakılacak konular değil bunlar. Kadınlar lehine gelişmeler, siyasetçilerden çok kadınların kendi çabalarına ve ısrarlarına; hayatın içinde aktif, kendi haklarının takipçisi olmalarına bağlı. O yüzden seçimlerden çok, kadınların inisiyatif alanlarını genişleten gelişmelere bel bağlıyorum ben. Kadınları işin içine çekmeye, onlarla alternatif bir güç oluşturmaya, kadınları aktif özneler hâline getirmeye ihtiyaç var.

Oyunuzdan -partilerden- bağımsız, kadınlar için nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?

Kadınların hayat içinde sarfettikleri onca emeğin kıymetinin bilindiği, hakkının ödendiği, kendilerini geliştirme ve hayata müdahil olma imkânlarının çoğaltıldığı, daha özgür, müreffeh ve mutlu bir Türkiye hayal ediyorum.

- Advertisment -