Ana SayfaDış Haberİsrail’in “drone ile askeri hedefleri çeken teröristler” diyerek öldürdüğü gazetecilerin son kayıtları...

İsrail’in “drone ile askeri hedefleri çeken teröristler” diyerek öldürdüğü gazetecilerin son kayıtları İstanbul’da kurtarılıp incelendi: Hiçbir askeri hedefin görüntüsü yok

7 Ocak günü İsrail ordusunun araçlarına saldısında El Cezire ekibinden 27 yaşındaki Hamza Dahdouh ve 30 yaşındaki gazeteci Mustafa Thuraya hayatını kaybetti. İsrail ordusu gazeteciler için "askerlere tehdit oluşturan hava aracını kullanan Hamas ve İslami Cihad örgütünden teröristler” dedi. İki gazetecinin hikayesini Washington Post araştırdı. İsrail’in ‘hava aracı’ dediği Best Buy’dan alınmış Çin yapımı 1000 dolarlık bir drone idi. Gazetecilerin vurulmadan önce drone ile yaptığı son çekimin 11 dakikalık kayıtları İstanbul’daki bir prodüksiyon şirketi tarafından kurtarıldı. Kayıtlar bağımsız uzmanlarca incelendi. Çekimlerde askeri hiçbir hedef görünmüyordu.

İsrail ordusu, 7 Ocak’ta Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’un dışında, dört Filistinli gazeteciyi taşıyan araca füze saldırısı düzenledi. El Cezire ekibinden 27 yaşındaki Hamza Dahdouh, 30 yaşındaki drone operatörü gazeteci Mustafa Thuraya ve aracın şoförü öldürüldü. İki freelance gazeteci ağır yaralandı.

İsrail’in daha önce bir binaya düzenlediği saldırının ardından yaşananları kaydetmek için drone havalandırdıkları olay yerinden dönüyorlardı. 

Best Buy’da, teknolojik cihaz satan bir firma, satılan alelade bir drone, İsrail’in saldırısı için temel gerekçeyi oluşturacaktı. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) olayın ertesi günü yaptığı açıklamada, “IDF birliklerine tehdit oluşturan bir hava aracını kullanan teröristi tespit edip vurduğunu” söyledi. İki gün sonra ordu, Thuraya’nın Hamas ve Dahdouh’un, Gazze’de Hamas’a kıyasla daha küçük çaplı bir organizasyon olan Filistin İslami Cihad Hareketi’ne üye olduğuna dair “kanıtlar ortaya çıkardığını” ve saldırının “yakın tehdide” verilen bir cevap olduğunu açıkladı. 

The Washington Post iddiaların izini sürdü.

Thuraya’nın drone’undan çıkan hafıza kartındaki görüntüler kurtarıldı ve Türkiye’deki Filistinli bir yapım şirketine gönderildi. Çekilen görüntülerde hiçbir İsrail askeri, uçağı veya başka askeri teçhizatın görülmemesi, İsrail’in saldırıyle ilgili sunduğu sebeplerle örtüşmüyordu. 

Bölgedeki diğer muhabirler de o sırada herhangi bir askeri hareketlilik görmediklerini söylediler.

Saldırının 14 tanığı ve öldürülen gazetecilerin meslektaşlarıyla yapılan röportajlar, bahsi geçen iki adamın da o gün gazetecilik dışında bir faaliyette bulunduğuna dair hiçbir belirti olmadığını ortaya koydu.

Her ikisi de savaşın başlarında güneye doğru giderken İsrail kontrol noktalarından geçmişlerdi. Dahdouh’un yakın zamanda Gazze’den ayrılması onaylanmıştı. Bu kaydı olan, bilinen, tanınan bir ‘militan’a sağlanabilecek bir imtiyaz gibi görünmüyordu. Washington Post’un bilgi talebine ve ayrıntılı sorularına yanıt olarak IDF, “Ekleyecek başka bir şeyimiz yok” cevabını verdi.

Gazetecilerin hikayesi

Gazze’de yaşananları dünyaya aktaran Filistinli gazetecilerin en ünlüsü El Cezire’nin Gazze bürosu şefi Wael Dahdouh’tu. Dahdouh’un, yaşadığı trajedi karşısında gösterdiği metanet  ilham kaynağı olmuştu. 

Wael, 28 Ekim’de eşinin, oğlu Mahmud’un, kızı Şam’ın ve bir torununun İsrail’in hava saldırısında evlerinde öldürüldüğünü öğrendiktan sonraki görevine geri dönmüştü.

Yaralandıktan sonra yeniden göreve döndü. 

Bu sırada oğlu Hamza Dahdouh da El Cezire’nin Gazze bürosuna katılmıştı, kameraman yardımcısı ve saha yapımcısı olarak çalışmaya başlamıştı. 

Mustafa Thuraya, El Cezire’nin yanı sıra Agence-France Presse, Reuters ve Getty Images’a fotoğraf ve drone görüntüleri sağlayan tanınmış bir freelance gazeteciydi. 

Bölgedeki gazetecilerden Şadi el-Tabatibi’ye göre, daha önce Gazze’nin Hamas liderliğindeki hükümetinin bir parçası olan Dini Vakıflar Bakanlığı’nda yaklaşık beş yıl fotoğrafçı olarak çalışmıştı. Buradaki görevinin ne zaman bittiği bilinmiyor.

The Post’un röportaj yaptığı çok sayıda arkadaşı ve meslektaşına göre hem Dahdouh hem de Thuraya, İsrail askeri operasyonunun temerküz ettiği Gazze’den, ekim ayı sonlarında IDF tarafından belirlenen sivil tahliye rotasını kullanarak ayrıldılar. 

Thuraya ve Dahdouh, yerinden edilmiş yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Mısır sınırına yakın bir bölge olan Refah şehrinde diğer gazetecilerle birlikte, iki aydan fazla bir süre çadırlarda yaşadı.

Ölümlerinden bir gün evvel, 6 Ocak’ta Dahdouh ve Thuraya meslektaşlarıyla yemek yedi. Al-Kufiya TV kameramanı 33 yaşındaki Adli Ebu Taha, “Sade ve samimi bir akşam yemeğiydi. Hatırlıyorum, Thuraya karısı ve 3 kızıyla konuşup ‘yakında görüşürüz’ demişti” dedi.

Olay günü

Filistin’de Bugün televizyon kanalı fotoğrafçısı Amer Ebu Amr’ın söylediğine göre gazeteciler 7 Ocak’ta Han Yunus’un güneyindeki bir eve hava saldırısı haberiyle uyandılar. 

IDF daha sonra evin Filistin İslami Cihad Hareketi’nin ofisi olduğunu iddia etti.

Sosyal medyada paylaşılan bir gönderide, saldırıda en az dört kişinin öldüğü ve yaralılardan bazılarının hastaneye kaldırıldığı öne sürülüyordu ancak enkaz altında daha fazla cesedin olduğuna inanılan Refah’taki en az 11 gazeteci olay yerine doğru yola çıktı; aralarında Dahdouh, Thuraya ve freelance gazeteciler Muhammed el-Kahveci ve Hazem Receb de vardı. 

O gün çektiği video verilerine göre, Thuraya sabah 10:39’da drone’u uçurmuştu; 10:55’teyse çekim sonlandı. Toplam 38 klipten oluşan 11 dakikalık bir çekim yaptı. Videolarda bazen kendisi de görünüyordu. 

Thuraya, Dahdouh, Kahveci, Receb ve şoförleri 26 yaşındaki Qusay Salim 11.01’de İsrail’in bulundukları yerin çok yakınındaki bir noktayı vurmasıyla olay yerinden kaçtı. 

Dakikalar sonra bir IDF videosu, ambulansın hemen arkasında ilerleyen askeri bir insansız hava aracının araçlarına kilitlendiğini gösteriyordu. Patlamanın sesi Amr’ın saat 11.10 sıralarında ambulansın arka camından yaptığı kayıtta duyuluyor.

Diğer görgü tanıklarının videoları tüyler ürpertici sonucu gösterdi. 

Thuraya ve Salem saldırı sonucunda parçalanmış vaziyetteydiler. Sağlık görevlileri sedye hazırlamak için çabalarken, Kahveci ağır kan kaybından ötürü yatıyordu. Receb’de ciddi yanıklar oluşmuş ve bir gözünü kaybetmişti.

Değişen Hikaye

Saldırının olduğu gece, anlatılan hikaye üzerinde de bir savaş başladı. IDF yaptığı açıklamada, uçağın “IDF birliklerine tehdit oluşturan hava aracını kullanan bir teröristi tespit ettiğini ve vurduğunu” söyledi. Ertesi gün IDF sözcüsü Daniel Hagari geri adım attı, NBC’ye, “Her gazeteci ölümü üzücü bir durumdur” dedi ve drone’un onları “terörist” gibi gösterdiğini söyledi.

IDF, 10 Ocak’ta yaptığı yeni bir açıklamada, dronun yakındaki askerler için “yakın tehdit” oluşturduğunu ancak saldırının Thuraya’nın kaydı durdurmasından yaklaşık 15 dakika sonra gerçekleştiğini söyledi. 10 Ocak tarihli açıklamada ayrıca, İsrail Askeri İstihbarat Teşkilatı’nın Dahdouh ve Thuraya’nın sırasıyla FİCH ve Hamas üyesi olduğunu teyit ettiği belirtildi. 

Gazetecilerin vurulmadan önce çektiği son drone görüntüler İstanbul’daki Media Town isimli Filistinli bir prodüksiyon şirketine ulaştırılarak kurtarıldı.

Washington Post görüntüleri, uydu görüntülerinde askeri hareketleri izleyen bir araştırma projesi olan Contested Ground’a inceletti. 

Açık kaynak araştırmacısı olan William Goodhind videolarda, “zırhlı araçlar, askeri kamyonlar, kaleler, kaplamalar ve/veya roket ve havan atış noktalarına” dair hiçbir iz bulamadığını söyledi. 

Goodhind, yaklaşık 1000 dolarlık, Çinli Mavic 2 model drone’un uçuşa başladığı yerin aşağı yukarı 800 metre kuzeybatısında bir polis kontrol noktası tespit etti ancak hala kullanımda olup olmadığının dahi belirsiz olduğunu söyledi.

Post, Thuraya’nın görüntülerini İsrail ordusuyla paylaştı ve drone’un kendi birliklerine tehdit oluşturduğu anları tespit edip edemeyeceğini sordu. IDF, “Ekleyecek başka bir şeyimiz yok” dedi.

Yerel gazeteciler İsrail ordusunun bölgede ‘drone kullanımı’na ilişkin resmi bir yönlendirmenin ya da açıklamanın olmadığını söylediler yalnızca bir muhabir, İsrailli bir subayın kendisini, özel sohbetlerinde, insansız hava aracı kullanmaması konusunda uyardığını söyledi. 

Bir diğeriyse, çatışma sırasında insansız hava aracını kullanmamayı tercih ettiğini, bunun İsrail saldırısı için bir bahane olarak kullanılabileceğinden korktuğunu söyledi. 

El Cezire, “Mustafa ve Hamza suikastınının faillerinin yargılanması için her türlü hukuki yola başvurulacağını” açıkladı. 

- Advertisment -