Ana SayfaHaberlerGündemKobani Davası’nda Selahattin Demirtaş’a 42 yıl. Kışanak, Tuncel, Ata tahliye oldu. Özel:...

Kobani Davası’nda Selahattin Demirtaş’a 42 yıl. Kışanak, Tuncel, Ata tahliye oldu. Özel: “Mahkeme ‘Yasin Börü’nün ölümünden sorumlu değilsiniz’ dedi”

Kobani Davası'nda kararlar açıklandı. Demirtaş'a toplam 42 yıl, Yüksekdağ'a, 30 yıl 3 ay, Ahmet Türk'e 10 yıl hapis cezası verildi. Aysel Tuğluk, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Ayhan Bilgen beraat etti. 12’şer yıl ceza verilen eski milletvekilleri Gülten Kışanak, Sebahat Tuncel ve Ayla Akat Ata yattıkları süreler nedeniyle tahliye oldu. Özgür Özel:” Bu dava siyaseten ne kadar çok kullanıldı ve bugün geldiğimiz noktada Yasin Börü'nün katilleri dediklerine mahkeme Yasin Börü'nün ölümünden sorumlu olmadıklarını söyledi.”

Sincan 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi, HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da dahil HDP’nin eski yöneticilerinin de aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 sanıklı Kobani Davası’nda karar verdi.

2016’da bu yana hapiste bulunan Demirtaş’a toplam 42 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş hakkında toplam 47 ayrı suçlamadan beraaat ve mahkumiyet kararı verildi.

Demirtaş’a “Devletinin birliği ve bozmaya yardım” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası verilip, ceza 20 yıla çevrildi. Tutukluluk halinin devamına karar verildi. “Suç işlemeye tahrik”ten 4 yıl 6 ay ceza verildi. 21 Mart 2016 Newroz’unda yaptığı konuşmadan 2 yıl 6 ay verildi. Ayrıca, 29 Şubat’ta Diyarbakır’da yaptığı konuşmada ‘halkı kanunlara uymayan tahrikten’ 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Demirtaş’a “propagandadan” 2 yıl 30 ay ceza verildi. Demirtaş’a “yasa dışı gösteriye tahrik” iddiasından da 3 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş’a Cizre’de yaptığı bir açıklamasında 2911 sayılı yasaya muhalefetten 1 yıl 6 ay ceza verildi. “Suç ve suçluyu övme” suçundan 1 yıl 6 ay ceza verildi. Yine propaganda suçundan 2 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş’a başka bir suç iddiasından da 1 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş için toplamda 42 yıl hapis cezası istendi.

Figen Yüksekdağ’a “Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma” suçundan 19 yıl hapis cezası verildi. Tutukluluk halinin devamına karar verilirken ayrıca “tahrik ve bu suçun basın yoluyla işlendiği” gerekçesinden 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yüksekdağ’a ayrıca “terör örgütü propagandası”ndan 1 yıl 6 ay ceza verilirken, “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılma” sebebiyle 2 yıl hapis cezası verildi. Seçim yasaklarına aykırı hareketi ettiği gerekçesiyle de 3 ay ceza aldı. Yüksekdağ’a Mehmet Tunç’un cenazesinde yaptığı bir başka konuşma sebebiyle 1 yıl 6 ay, Van’da yaptığı bir konuşmadan da 1 yıl 6 ay ceza verildi. Yüksekdağ toplamda 30 yıl 3 ay hapis cezası aldı.

31 Mart 2024’teki yerel seçimler sonucunda DEM Parti’den Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Türk’e “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla 10 yıl hapis cezası verildi.

12 sanık hakkında beraat kararı veren Mahkeme, ceza verdiği 5 sanık için de tahliye kararı verdi.

Sabahat Tuncel ile Gülten Kışanak’a “örgüt üyeliği”nden 12 yıl’şer yıl ceza verildi. Her iki ismin de tutukluluk süresi göz önünde bulundurarak adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi. Mahkeme, HDP’li eski milletvekili Ayla Akat için de 9 yıl 9 ay hapis cezası verip tutukluluk süresini göz önünde bulundurarak tahliye kararı verdi. Ayşe Yağcı ile Meryem Adıbelli’nin de ceza alarak tahliye edilmelerine karar verildi.

Aysel Tuğluk, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Emine Beyza Üstün, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, İbrahim Binici ve Sibel Akdeniz beraat etti.

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yanı sıra Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Bülent Parmaksız, Alp Altınörs, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan, Dilek Yağlı ve Pervin Oduncu’nun tutuklulukları ise devam ediyor.

Kışanak tahliye edildi

2016 yılında 15 Temmuz komisyonunda dinlendikten sonra Diyarbakır’a dönerken uçakta gözaltına alınarak tutuklanan Kışanak, bugünkü kararın ardından yazılan müzekkere sonucu 7 yılı aşkındır bulunduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi.

Yasin Börü dosyasından beraat

Demirtaş dahil 36 sanık hakkında, Yasin Börü’nün arasında bulunduğu 6 kişinin ölümü ve diğer yaralanmalara ilişkin suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verildi.

DEM Partili vekiller kararları mecliste protesto etti

Önder yargılanırken Meclis’i yönetiyordu

Davanın, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”la suçlanan sanıklarından olan DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, kararlar açıklandığı sırada TBMM Genel Kurulu’nu yönetiyordu.

Önder, cezaların çıkmaya başladığı sıralarda TBMM’de, “Bu, AK Parti’nin ilerideki yargılanmasının da ön iddianamesi. Çünkü çözüm sürecine ait konular kriminalize edildi, ceza konusu yapıldı” diye konuştu.

Özel: “Kabul edilebilir tarafı yok”


“Çıkan sonuçlara göre ilk günden beri takındığım tutumu değiştirecek değilim. Bu dava siyasi bir dava. Verilen cezaların bazıları istenen göre çok düşük cezalar. Ama Selahattin Demirtaş’a ve Figen Yüksekdağ’a verilen cezalar, görevlerinin başındayken ve bir partinin eş genel başkanlarıyken alınıp da suçlandıkları şey ve bu cezalara baktığınızda tabii kabul edilebilir bir tarafı yok. Bir yandan çok simge kadın siyasetçilerin yattıklarına kadar denk gelecek şekilde bugün tahliyeyle sonuçlanacak kararlar almış olmaları, bazı beraat kararları önemli.

Dönüp geriye baktığınızda, mesela hepsi birden neyle suçlanıyordu? Yasin Börü’nün katili olmak değil mi? En çok konuşulan şeydi. Her biri Yasin Börü’nün ölümünden sorumlu olma suçundan beraat ettiler. Yani bu dava siyaseten ne kadar çok kullanıldı ve bugün geldiğimiz noktada Yasin Börü’nün katilleri dediklerine mahkeme Yasin Börü’nün ölümünden sorumlu olmadıklarını söyledi.”

İmamoğlu: “Bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2027 Avrupa Oyunları protokolü için gittiği İtalya’da gazetecilere yaptığı açıklamada Kobani Davası’yla ilgili şunları söyledi:

“Siyasi bir davanın sonucu. Normalleşmenin ilk kuralı adalettir ve adalete uygun hareket etmektir. Şiddeti siyasetin gündeminden çıkarıp legal siyasetin önünü açmamız lazım. Şiddete başvurmadıkça hiç kimsenin de cezalandırılmasını asla doğru bulmayız. Hepimiz teröre de terör örgütlerine de karşıyız ama bugün verilen kararlar siyasi temele oturduğu sürece hiç kimsenin vicdanı rahat edemez. Bu kapsamda tabii ki üzülüyoruz.

Bunun adı ister Selahattin Demirtaş, ister Ahmet Türk olsun. Yani bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Kazandırmayacak da… Ahmet Türk daha dün yani 1970’lerde Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapan bir aktördü. Legal siyaseti yok ettiğimiz takdirde, makul ve mantıklı bir ortamı ve insanların huzur güven içerisinde kendini hissedeceği bir ülkeyi oluşturma şansımız yok. Siyaseti ve siyasetçiyi ortadan kaldırdığınızda boşluğu dolduran yapılar az önce bahsettiğimiz yapılar. Hiçbir tüzel kişiliği olmayan yapıların gücü üzerinden ülkede racon kesilir hale geliyor ve mağduriyet daha da büyüyor.”

Diyarbakır’da 4 gün eylem yasağı

Karar sonrası Diyarbakır Valiliği, davada çıkan kararlar nedeniyle olaylar çıkabileceği gerekçesiyle kentte 4 gün süreyle eylem ve etkinliklerin yasaklandığını duyurdu.

Diyarbakır Valiliği’nden yapılan açıklama şöyle:

“2014 yılında gerçekleşen ve ‘6-8 Ekim Olayları’ olarak bilinen süreçte vatandaşlarımızın ve kolluk görevlilerimizin can ve mal güvenliğine yönelik saldırıların da gerçekleştiği olayların dava duruşmasının Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde 16.05.2024 tarihinde yapılacağı bilindiğinden daha önce ilimizde gerçekleşen vahim olayları tekrar gerçekleştirmek arzusunda olan terör örgütü sempatizanları, marjinal ve radikal gruplar tarafından bu olayları -sözde- protesto etmek amacıyla ilimiz genelinde yasa dışı eylem/etkinlikler gerçekleştirme çabası içinde olabilecekleri, bu eylem/etkinlikler nedeniyle kamu düzeni ve güvenliğinin tehlikeye düşebileceği ve toplumsal çatışma çıkarılmak istenebileceği değerlendirilmektedir.

Bahse konu eylem ve etkinliklerin ilimizde de yapılabileceği değerlendirildiğinde kamu düzeni ve güvenliği bozulabileceğinden, can ve mal güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin ve kamu esenliğinin sağlanması güçleşeceğinden

Açık alanlarda bahse konu olaylara ve davaya ilişkin yapılmak istenilen (toplanma, yürüyüş, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, miting, stant açma, çadır kurma, bildiri/broşür dağıtma, afiş/pankart asma vb.) her türlü eylem,

Bu eyleme katılmak amacıyla geldiği anlaşılan şahıs ve araçların diğer illerden ilimiz sınırına girişleri,

Dış ilçelerimiz açısından ise bu eyleme katılmak amacıyla çıkışları ve/veya il merkezimize girişleri,

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. ve 19. Maddeleri ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/A, B ve C Maddeleri gereğince (Jandarma bölgesi dâhil) il ve ilçe mülki sınırlarımız içerisinde, 16.05.2024 günü saat 18.45’ten 19.05.2024 günü saat 23.59’a kadar (4) gün süreyle YASAKLANMIŞTIR.Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Duruşmada neler yaşandı?

Duruşma öncesinde ve duruşma sırasında yaşananlardan öne çıkanlar şöyle:

DEM Parti eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile DEM milletvekilleri, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi ve Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP milletvekillerinin olduğu CHP heyeti, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Milletvekili Sevda Karaca ve STK temsilcisinin yanı sıra çeşitli ülkelerin büyükelçilik temsilcileri, duruşmayı takip etmek üzere Adliye’ye gitmişti.

Duruşma öncesi DEM Parti eş genel başkanları Tuncer Bakırhan ile Tülay Hatimoğulları, açıklama yaptı. Bakırhan, “Karar; normalleşmeden, yumuşamadan bahsedenler için milat olacaktır. 31 Mart’tan ders alınıp alınmadığını göreceğiz” diye konuştu.

CHP heyeti adına konuşan Ali Mahir Başarır, “Bu kadar vahim bir dosyaydı, neden 5 yıl beklediniz? Maalesef ki bazı dosyalar, fezlekeler, iddianameler Türkiye’de buzdolabına konuluyor ve yeri ve zamanı gelince çıkartılıyor. Lütfen, tüm önyargılardan arının, hiçbir siyasi yapıya bakmayın ve vicdanınıza göre karar verin” diye konuştu.

Duruşma, bir saat gecikmeli olarak başladı.

Mahkeme başkanı, avukatlara son sözlerini sorması üzerine savunma avukatları adına iki avukat söz aldı. İlk söz alan avukat Sevda Çelik Özbingöl, süregelen yargılama sürecini anlattı. Özbingöl, “Artık dosyamızda yaşanan tüm süreçlere rağmen, ülkemizin demokratik geleceği, kamuoyu vicdanı ve dosyanın gerçek mahiyetine uygun tüm siyasi baskı ve etkiden azade yargının, tarafsız ve bağımsız yargının söz kurması vakti geldiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Bingöl’ün ardından söz alan avukat Özgür Erol, “Dosyaya daha bu sabah yeni evrak girdiğini öğrendik. Bugün karar kurmayın, bu yeni evrakların incelenmesi için kararı erteleyin. Sadece tutuk yönden karar verin ve müvekkillerimizi tahliye edin” dedi.

Avukat beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı, ara kararını açıklayarak avukatların erteleme ve ek süre talebini reddederek, tahliye taleplerinin ise hükümle birlikte değerlendirileceğini söyledi.

Ardından salonda bulunan sanıklara söz veren tutuklu siyasetçi Alp Atınörs’ün “Bugün bir hüküm açıklayacak mısınız?” sorusu üzerine mahkeme başkanı, “Son sözleri aldıktan sonra hüküm açıklayacağız” dedi.

Altan Tan: “Demirtaş ve arkadaşlarımızın aleyhlerinde delil oluşturabilecek hiçbir tanıklığım yoktur

Duruşmaya Diyarbakır’dan SEGBİS’le bağlanan, tutuksuz yargılanan eski HDP’li Altan Tan, şunları söyledi:

“Çok açık ve net bir şekilde ifade edeyim ki yıllardır PKK’nin yürütmekte olduğu siyaset şekline eylemlerine karşı olduğu gibi devletin ve hükümetin Kürt sorununun çözümü ile ilgili yaklaşımlarını yanlış bulmaktayım. Ne PKK’nin siyasetini ne de devletin bugün uygulamakta olduğu yöntemi doğru bulmaktayım.

“IŞİD’in Kobani’ye saldırılarının demokratik yollarla protesto edilmesi ortak görüşümüzdü. Bunda hiçbir şekilde şiddet ve terör yoktu bu konuda da hiçbir görüş hiçbir çağrı olmadı. Çağrıların tamamı demokratik tepkiler içindir.

“İddia makamı için Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarımızın aleyhlerinde delil oluşturabilecek hiçbir beyanım, tanıklığım yoktur.”

Sanık beyanlarıyla devam eden duruşmaya 14.30’a kadar ara verildi.

Mahkeme heyeti, gecikmeli olarak salona geldi. Mahkeme Başkanı, 130 sayfalık kararı okumaya başladı. Sanık avukatları, protesto ederek mahkeme salonundan ayrıldı.

Davanın geçmişi

Kobani olayları nedir?

Davaya konu olan Kobani olayları, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün, Eylül 2014’te Kobani’ye karşı bir saldırı başlatmasını takiben Türkiye’de yaşanan protesto ve şiddet olaylarını kapsıyor.

Arapça adıyla Ayn-el Arab, Kürtçe adıyla Kobani, Suriye’nin kuzeybatısında yer alan, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine komşu bir kasaba.

Halep Vilayeti’ne bağlı kasabanın kontrolü, Suriye’de 2011 yılında iç savaşın başlamasından kısa süre sonra Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) geçti.

IŞİD, Eylül 2014’te Kobani’ye karşı kapsamlı bir harekât başlattı.

Türkiye’de bu dönemde, kamuoyunda “çözüm süreci” olarak bilinen süreç devam ediyordu.

IŞİD, Ekim ayında kasabanın çevresinden merkezine doğru ciddi bir ilerleme kaydetmeye başladı.

Bu süreçte, Türkiye’nin farklı kentlerinde “Kobani’ye destek” eylemleri yapıldı.

HDP yetkilileri, krizin başından itibaren Türk yetkilerle çeşitli görüşmelerde bulundu.

HDP’lilerin en önemli taleplerinden biri, Suriye’nin kuzeyindeki diğer bölgeler ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) üzerinden gelecek askeri yardımın ulaşması için Türkiye toprakları üzerinden Kobani’ye bir koridor açılmasıydı.

6 Ekim’de HDP Genel Merkezi, Kobani’yle ilgili olarak Twitter üzerinden sokak protestosu çağrısı yaptı.

Bunun ardından önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu kentlerinde olmak üzere Türkiye çapında kitlesel sokak eylemleri başladı.

Diyarbakır, olayların yaşandığı kentlerden biriydi.
Diyarbakır, olayların yaşandığı kentlerden biriydi.

Bu arada Batılı ülkelerin Kobani’ye hava operasyonu da gündemdeydi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim’de Gaziantep’te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek IŞİD’e karşı mücadelenin havadan bombardımanla çözülemeyeceğini söyledi.

Erdoğan, “Yerde, kara harekâtı ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekâtıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti, herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyrun, düştü düşüyor” dedi.

Bu açıklama HDP’den tepki gördü.

8 Ekim’e gelindiğinde gösterilerde şiddet olayları arttı.

Olaylarda hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de bazı yerlerde göstericilerle onlara karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşandı.

Güvenlik güçleri yer yer gerçek mermi de kullanarak müdahale etti; göstericiler ise taş, sopa, molotof kokteyli ve havai fişek kullandı.

Bazı kentlerde eylemcilerle HÜDA PAR üyeleri arasında gerilim ve şiddet olayları yaşandı.

Selahattin Demirtaş, 9 Ekim’de Diyarbakır’da bir basın açıklaması yaptı ve protestoları savunurken şiddet olaylarını eleştirdi.

Bunların durması çağrısını yaptı ve tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da kendilerine ulaşan mektubunda bunu savunduğunu söyledi.

9 Ekim’de olaylar sona erdi.

Resmi açıklamalara göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi, 326’sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.

Bu açıklamalarda, olaylarda 197 okulun yakıldığı, 269 kamu binasının tahrip edildiği, 1731 ev ve iş yerinin yağmalandığı, 1230 aracın da zarar gördüğü belirtildi.

İktidar, ilerleyen yıllarda ölümlerle ilgili olarak sokak eylemi çağrısı yapan HDP’yi suçlayacaktı.

Olaylarda hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de bazı yerlerde göstericilerle onlara karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşandı.
Olaylarda hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de bazı yerlerde göstericilerle onlara karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşandı.

Kobani davası nasıl başladı ve ilerledi?

Olaylar üzerinden HDP ile hükümet arasında gerilim yaşanmasına karşın “çözüm süreci” devam etti.

Türkiye, 20 Ekim 2014’te IKBY’ye bağlı Peşmerge güçlerinin destek amacıyla Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesine izin verdi.

28 Şubat 2015’te HDP heyeti ile hükümet yetkilileri, İstanbul Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde yaptıkları görüşmenin ardından kamuoyuyla 10 maddelik bir deklarasyon paylaştı.

Ancak 2015 yaz aylarında “süreç” sona erecekti.

Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, olaylarla ilgili soruşturması kapsamında 2 Ekim’de 17 HDP’li siyasetçi tutuklandı.

Tutuklananlar arasında, o dönem gözaltına alındıktan sonra görevinden istifa eden eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de vardı.

Savcılığın hazırladığı iddianame, 7 Ocak 2021’de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Dava kapsamında bugüne kadar 30’u aşkın duruşma yapıldı.

Duruşmalar, Ankara’daki Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’nde gerçekleştirildi.

Suçlamalar neler?

Dava dosyası 3 bin 530 sayfalık bir iddianame ile 324 klasör delil ve eklerinden oluşuyor.

Sanıkların 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapsi isteniyor.

“Adam öldürme”, “yağma”, “kamu görevlisini silahla yaralama”, “bayrak yakma”, “devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma” yöneltilen suçlamalardan bazıları.

Demirtaş’ın durumu ne?

20 Mayıs 2016’da Türkiye Büyük Millet Meclisi, aralarında Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu, hakkında fezleke hazırlanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdı.

Selahattin Demirtaş hakkında, çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili 122 adet fezleke hazırlandı, bunlardan 31’i bir ana dava dosyasında toplandı ve Demirtaş bu dosya kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı.

Demirtaş’ın konuşmalarıyla ilgili farklı suçlamalarla açılan çeşitli davaların bir kısmı düştü veya beraatle sonuçlandı, bir kısmı ise birleştirildi ve halen devam ediyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 20 Kasım 2018’de Demirtaş’ın siyasi nedenlerle tutuklu olduğuna karar verdi ve kendisinin derhal serbest bırakılması gerektiğini açıkladı.

Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AİHM’nin kararı bizi bağlamaz” açıklamasını yaptı.

7 Aralık 2018’de ise ana dava dışında Demirtaş’a bir konuşması nedeniyle verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası, İstanbul’daki bir mahkeme tarafından onanarak kesinleşti.

Demirtaş, ana dava dosyasından tutukluyken bu dosyadan ise hükümlü hale geldi.

AİHM kararı, tarafların itirazı üzerine AİHM Büyük Dairesi’ne taşındı ve Büyük Daire 18 Eylül 2019 tarihinde Strasbourg’da duruşma yapmaya karar verdi.

2 Eylül 2019’da, Ankara’da, ana davanın görüldüğü duruşmada, Demirtaş hakkında tahliye kararı verildi.

18 Eylül’de Strasbourg’daki duruşmada Türkiye, Demirtaş’ın “bir başka suçtan hükümlü olduğunu” savundu.

Bunun üzerine avukatları, Demirtaş’ın hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu bu aşamada, tutuklu kaldığı sürenin, hükümlü olduğu ceza süresinden mahsup edilmesi için başvuru yaptı.

20 Eylül 2019 tarihinde Demirtaş, Kobani olaylarıyla ilgili soruşturma dosyasından tutuklandı.

Bu dönemde mahsup talebi kabul edildi, Demirtaş’ın hükümlülüğü ortadan kalktı ve tahliye edildi ancak bu kez Kobani soruşturması nedeniyle tutuklanmış olduğu için cezaevinde kalmaya devam etti.

Diyarbakır'daki Amedspor şampiyonluk kutlamalarında taşınan Demirtaş posteri
Diyarbakır’daki Amedspor şampiyonluk kutlamalarında taşınan Demirtaş posteri

Demirtaş savunmasında ne dedi?

Demirtaş, dava kapsamında ilk savunmasını 25 Aralık 2023’te yaptı.

Eski HDP lideri savunmasında, “Hakkımda somut tek bir delil yok, bu bir siyasi intikam davasıdır, hukuken tutuklanmadık, hepimiz siyasi rehineleriz” diye konuştu.

Davanın hukuken savunulacak bir tarafı olmadığını da öne süren Demirtaş, dava dosyasını “çöp” diye niteledi.

Demirtaş, “mahkemeden çıkacak kararın halkın vicdanında yok hükmünde olduğunu” söyledi.

17 Nisan’daki son duruşmada ise Demirtaş, “Herhangi bir söz talebim yok. Bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” sözlerini sarfetti.

Figen Yüksekdağ ise 20 Aralık’taki savunmasında, “siyasi iktidarın yaklaşan seçimler öncesinde düşman yaratmak, toplumu kutuplaştırmak ve bir konsolidasyon yaratmak istediğini, tutuklanmalarının arkasında böyle bir siyasi amaç olduğunu” söyledi.

- Advertisment -