Selahattin Demirtaş, 21 Şubat’ta Twitter’dan yaptığı paylaşımda muhalefete birleşme çağrısı yapmış ve şu ifadeleri kullanmıştı:
“Yürü Emek ve Özgürlük İttifakı! Yürü Sosyalist Güç Birliği! Yürü Millet İttifakı! Yürü Bay Kemal! Yan yana yürüyün. Birleştirin, barıştırın ve yeniden inşa edelim, yıkılan bu ülkeyi. Başka çaremiz yok, başaracağız.”
Demirtaş’ın bu çıkışı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığına destek olarak yorumlandı.
Demirtaş bunun üzerine bir açıklama daha yaparak, “Ben, muhalefetin kendi arasında diyalog ve iş birliği zemininin her zamankinden güçlü olduğunu göstermek istedim” dedi.
Selahattin Demirtaş’ın açıklamasını ve bu açıklamanın HDP yönetimiyle tabanında nasıl yankılandığını, iki akademisyenle, Mesut Yeğen ve Vahap Coşkun’la konuştuk.
Mesut Yeğen: “Demirtaş, depremden sonra muhalefet için bir araya gelme imkânının oluştuğunu düşünüp, bu imkânın kullanılması davetinde bulundu”
“Demirtaş’ın son açıklamasının öncekilerle ortak bir tarafı olduğu gibi, bu açıklamaya has, tekil bir tarafı da var. Demirtaş’ın siyasi gündemle ilgili açıklamalarının neredeyse tamamının ortak tarafı şu: Cezaevinde olmasına rağmen Türkiye siyasetine müdahale ediyor, hem de epey etkili bir biçimde. Açıklamalarıyla cezaevine konmasının siyaset yapmasına engel olmadığını gösteriyor Demirtaş.
“Ancak burada kritik olan husus şu: Demirtaş’ın yaptığı siyaset tek taraflı, onunla başlayıp onunla biten bir faaliyet değil. Demirtaş’la başlayıp kitlelere ulaşan ve oradan tekrar Demirtaş’a dönen bir faaliyet var ortada. Demem o ki, yaptığı, bir başına siyasette kalmak, siyasette etkili olmak arzusuyla açıklanabilir bir iş değil. Kalabalıklar tarafından istenmese, onanmasa, teşvik ve takdir görmese etkili olmayacak bir iş olurdu yaptığı. Başka deyişle, Demirtaş sadece kendi arzusuna sahip çıkmıyor, ona inanan, siyasetin içinde olmasını isteyen, ‘farklı’ bir rol oynayabileceğini düşünen kalabalıkların da arzusunu yerine getiriyor.
“Hülasa, Demirtaş Türkiye siyasetinde, bilhassa da Kürt siyasetinde herkese nasip olmayan özel bir yeri olduğunu biliyor ve bunun gereklerini yerine getiriyor. Bu haliyle de zaman zaman HDP ‘disiplininin’ dışına çıktığı, şahsını öne çıkardığı eleştirileri de alıyor malum. Ancak, bu noktada kişisel gözlemim şu: Yaptıklarını HDP çizgisi içerisinde kalarak yaptığından, Demirtaş’ın yaptığı siyaset HDP’nin kalabalıklara aktarmak istediği mesajların muhataplarına daha güçlü bir biçimde ulaşmasının önünü açıyor. Dolayısıyla, Demirtaş düzenli açıklamalarıyla Türkiye siyasetine Demirtaş olarak müdahil olurken HDP’yi de güçlendiriyor. Gördüğüm bu.
“Demirtaş’ın son açıklamasının tekil tarafına gelince… Son dönemin henüz cevaplanmamış iki ana sorusu ‘muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak’ ve ‘HDP muhalefetin muhtemel ortak adayını destekleyecek mi” olduğundan, Demirtaş’ın son açıklaması daha ziyade bu çerçevede ve ‘Demirtaş Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekliyor’ diye anlaşıldı. Açıklama, içinde bulunduğumuz bağlamdan ötürü, bu türden bir anlam çıkarmaya müsait olmakla beraber Demirtaş bir ‘düzeltmeyle’ kastının bu olmadığını belirtmek ihtiyacı duydu. Ne var ki, bu düzeltmeye rağmen Demirtaş’ın açıklaması ‘Kılıçdaroğlu’na Demirtaş (HDP) desteği’ etrafında tüketilecek görünüyor. Bu da, bana kalırsa, daha doğrusu yanlış anlamıyorsam, açıklamanın daha esaslı mesajının ıskalanmasına yol açıyor. Dediğim gibi, yanılmıyorsam eğer, Demirtaş’ın açıklamasında (ıskalandığını düşündüğüm) esas mesaj şuydu: ‘Deprem sonrasında yeni bir siyasi atmosfer oluştu, bu atmosfer muhalefet cephesinin HDP’yi de kapsayan bir biçimde yeniden inşa edilmesine imkân verebilir’. Demirtaş, bana kalırsa haklı da olarak, bu türden bir imkânın oluştuğunu düşünüp, kullanılması davetinde bulundu verdiği son mesajla. Davete icabet edilip edilmeyeceğini önümüzdeki günler gösterecek.”
Vahap Coşkun: “Demirtaş’ın bu çıkışı, siyaseten Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirirken HDP’nin elini zayıflattı”
“Demirtaş’ın kitle üzerinde belli bir etkisi var. O da cezaevinden sürekli olarak açıklama yaparak, gündemdeki hemen her konuda görüş beyan ederek bu etkisini canlı tutmak ve mümkünse tahkim etmek istiyor. Siyaseti cezaevinden yapıyor ve geleceğe dair liderlik iddiasını da koruyor. Muhalefetin bir kesiminin onun sözlerine gösterdiği alaka da Demirtaş’ı hem besliyor hem de sözlerinin tesirini artırıyor.
“Lakin bu tarz, HDP ile Demirtaş arasında bazı gerilimlere de sebebiyet veriyor. Zira Demirtaş’ın kritik konularda HDP’den önce tavır koyması HDP’nin önünü alıyor ve siyasi müzakere şansını da düşürüyor. ‘Yürü Bay Kemal’ mesajı da bu çerçevede değerlendirilebilir. HDP’nin kendi adayını çıkaracağını açıkladığı ve ortak aday için muhalefete bazı siyasi şartlar öne sürdüğü bir vasatta Demirtaş’ın bu mesajı yayımlaması doğrudan Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul ve ona yönelik bir destek beyanı olarak okunur. Nitekim öyle de okundu. Her ne kadar Demirtaş sonradan bu mesajının adaylığı yönelik olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtse de, toplum bundan çıkarması gereken anlamı çıkardı.
“Hülasa Demirtaş’ın bu çıkışı, siyaseten Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirirken HDP’nin elini zayıflattı. HDP’nin, kurumsal kimliğini geri plana iten ve siyasi pazarlık sahasını daraltan bu tür çıkışlardan rahatsız olduğu aşikârdır.”