2019’dan beri Almanya’da yaşayan, FETÖ üyeliğinden hapis cezası alan Önder Aytaç, Alman radyosundaki yayında Hususi Hizmet’in Avrupa’daki faaliyetlerini eleştirdi: “Evet, sadece Almanya’da değil, Avrupa’da ve dünyanın diğer yerlerinde de taraftarlar bu yapıları inşa ettiler ve işletmeye devam etmeye çalışıyorlar. Bu belki de Türkiye’de çok sınırlı da olsa tolere edilebilirdi. Ama hukukun üstünlüğünün olduğu yerde buna müsamaha gösterilmez, kabul edilemez, karanlıktır. Hususi birimi Hizmet Hareketi’nin %5’ini oluşturuyor, fakat geri kalan %95’in hayatını belirliyor. Bu da bütün camia hakkında kötü bir düşüncenin oluşmasına neden oluyor. Bu kabul edilemez ve doğru değil. Fransa, Almanya, İngiltere, Belçika, Hollanda, ABD, Kanada, hatta Güney Afrika’da böyle gizli bir yapının parçası olmak doğru bir şey olarak kabul edilmez.”
FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesinden 16 yıl hapis ceza alan, fakat bu karara üst derece mahkemesinde itiraz ettiği için şu anda tutuksuz yargılanan Vahdettin Polat adlı kişi ise, 12 sene boyunca Hususi Hizmet biriminde görev aldığını söyledi ve örgütün amaçlarını anlattı: “Gizli bir ajandamız vardı. Sistemli ve planlı bir şekilde işleyen bir gözetim sistemi kurmuştuk. Görevim ordu mensuplarıyla düzenli olarak görüşmek, onlarla ilgilenmek, sorunlarını dinlemekti.”
Radyoya konuşan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Almanya’ya kaçan Ahmet takma isimli anonim bir kaynak, gençliğinden beri örgüt evlerinde kaldığını söyledi:
“Yedi yıl boyunca bu özel hizmet biriminde gizli görevdeydim. En son üç genci askerlik kariyerleri için hazırladım. Onlara takma adlar verildi ve kendilerini toplum içinde nasıl gizleyecekleri ve çifte hayatlar sürdürecekleri konusunda davranışsal eğitim verildi. Bir ağabey olarak onlara bilimi, cehennem korkusunu, Fetullah Gülen sevgisini ve bu kimliği dış dünyadan nasıl kamufle edeceklerini öğrettim.”
Radyo programına ayrıca FETÖ geçmişte temasa geçmiş, evlerinde kalmış, fakat ayrıldıktan sonra uzun bir süre boyunca özel hayatlarının gizliliğinin ihlal edildiğini, takip edildiklerini belirten Almanya vatandaşı Türkler de tanıklıklarını anlattı.
Öğrencilik yıllarında Almanya’daki bir FETÖ evinde kaldığını belirten 32 yaşındaki Aziz, kız arkadaşı olduğu için evde sıkıntılar yaşamış ve örgüt abileri tarafından kız arkadaşıyla buluşacağı zaman gizlice takip edilmiş:
“Günde kaç dua okuduğumuz, kaç gün oruç tuttuğumuz, dinlediğimiz Gülen vaazları çeteleye yazılıyordu. Beni gizlice izlediler, dedemleri sorguladılar. Bir abi beni dövmeye bile çalıştı. Başka bir şehre gitmem için zorladılar. Evi de Gülen hareketini de terk ettim. Bir sene başka bir eyalette üniversite okumaya gittiğimde bana telefon açtılar. Çok korkutucuydu, nerede olduğumu, ayrıldıktan sonra ne yaptığımı detaylı bir şekilde biliyorlardı. Çok planlı ve sistematiklerdi.”
Dilek adındaki bir Alman vatandaşı ise çocuğunun arkadaşının babası ile yaşadığı bir tecrübeyi aktardı:
“Oğlumu bir sınıf arkadaşı evine çağırdı. Arkadaşının babası Gülen hareketi mensubuydu ve hakkımızdaki her şeyi biliyordu. Nerede spor yaptığımı, nerede yaşadığımızı… Arkadaşının babası oğluma bütün hobi ve ilgi alanlarından haberdar olduğunu anlatmış. Bir baba bu kadar çok şeyi nereden bilebilir?”