Ana SayfaÖZEL HABERÖZEL HABER | Zeydan Karalar’ı tutuklatan HTS kayıtları: “0-25 metre tespitleri, şahısların değil baz...

ÖZEL HABER | Zeydan Karalar’ı tutuklatan HTS kayıtları: “0-25 metre tespitleri, şahısların değil baz istasyonlarının uzaklığı”

Zeydan Karalar’ın tutuklanmasına neden olan rüşvet iddiasında, Seyhan Belediyesi’nin o dönemki temizlik işleri müdürü Özcan Zenger ile Zenger’e rüşvet parası teslim ettikleri iddia edilen şirket yöneticilerinin biraraya geldikleri kanaatine varılan HTS kaydı incelemeleri etkili olmuştu. Adli bilişim uzmanı Tuncay Beşikçi, Serbestiyet’e değerlendirdi: “Dosyada ‘0-25 metre aralığında’ diye yazılan mesafeler, şüphelilerin değil, baz istasyonlarının arasındaki mesafeler. Bu basına yanlış aksettiriliyor. Kayıtlardan biri, belediye yetkilisi ile ‘rüşvet verdim’ diyen şüphelinin iddianın tam aksine birlikte olamayacakları gösteriyor.”

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan belediye başkanlığı döneminde belediyenin çöp toplama işlerini yapan Barka Atık firmasının sahibi Baki Nugay’ın etkin pişmanlık ifadesinde geçen rüşvet iddiası nedeniyle “Aziz İhsan Aktaş suç örgütü” soruşturması kapsamında tutuklanmıştı.

“Etkin pişmanlık” iddiası: “11 görüşmede 4,5 milyon TL verdik”

“Aziz İhsan Aktaş suç örgütü” soruşturmasının tutuklu şüphelilerinden olan Baki Nugay, Belediye’den hak ediş ödemelerini alabilmek için Zeydan Karalar’ın yönlendirmesi doğrultusunda Seyhan Belediyesi’nin o dönemki temizlik işleri müdürü olan Özcan Zenger’e, şirketin yetkilileri tarafından 11 farklı seferde 4 milyon 550 bin TL teslim edildiğini iddia etti.

HTS kayıtlarından 11 görüşme tespiti iddiası

Savcılık tarafından Baki Nugay, ortağı, şirket genel müdürü, şirketin Seyhan Belediyesi’nin kent temizliği işindeki proje yöneticisi ve Özcan Zenger’in HTS kayıtları üzerinden yapılan inceleme sonucunda; Kasım 2017 ve Mart 2019 arasındaki 11 farklı tarihte, şirket ortakları veya çalışanlarından en az biri ile Özcan Zenger arasında baz birlikteliği bulunduğu tespiti yapıldı.

Tespit edildiği iddia edilen bu 11 görüşmenin, hemen önceki saatlerinde ya da bir önceki günlerinde de şirket hesaplarından, Özcan Zenger’le temas eden şirket yetkililerinin hesabına para transferleri yapıldığı ve transfer edilen paraların nakit olarak çekildiği tespitleri dosyaya girdi. O tarihlerdeki 11 farklı işlemde şirket yöneticilerinin çektiği meblağın toplam tutarı 4 milyon 550 bin TL’ye tekabül ediyor.

“19 metreden baz birlikteliği” tespitleri

Şirket yöneticileri ile Özcan Zenger arasında HTS kayıtları üzerinden yapılan değerlendirme sonucu yapıldığı tespitine varılan 11 görüşmeyle ilgili; “0-15 metre mesafeden baz birlikteliklerinin olduğu görülmüştür”, “19 metreden baz birlikteliklerinin olduğu”, “0 metreden baz birlikteliklerinin olduğu”, “yakın noktada baz verdikleri (19 metre)” gibi ifadeler dikkat çekmişti.

10 dakika aralığında, birbirine 125 metre uzaklıktaki baz istasyonlarından sinyal alan kayıtlar eşleştiğinde ‘buluşmuş’ sayılıyorlar”

Türkiye’nin tanınmış adli bilişim uzmanlarından Tuncay Beşikçi, dosyadaki tespitlerin dayanağı olan HTS kaydı incelemesi hakkında Serbestiyet’in sorularını yanıtladı.

Tuncay Beşikçi.

Savcılık, HTS kayıtları üzerinden yapılan inceleme sonucunda, rüşvet verdiğini iddia eden Barka Atık şirketi sahibi ile şirketin yöneticilerinin, Seyhan Belediyesi’nin o dönemki temizlik işleri müdürü olan Özcan Zenger’le 11 farklı tarihte biraraya geldiği tespitine varmıştı. Savcılığın tespitleri hakkında sizin değerlendirmeleriniz neler?

Savcılık, iki ayrı tanığın ifadeleri üzerine, Kasım 2017 ile Ocak 2019 aralığında gerçekleştiği anlaşılan bazı nakit para çekme işlemlerini değerlendirmiş ve Zeydan Karalar ve diğer şüphelilere “İcbar Suretiyle İrtikap” suçlamasında bulunmuş görünüyor. HTS kayıtları, şüphelilerin söz konusu günlerde birbirleriyle buluştukları iddialarını desteklemek için kullanışmış ve “baz birlikteliği”, “yakın baz”, “ortak baz”, “baz vermek” veya “yakın mesafe” olarak adlandırılmış.

Şüpheliler arasındaki ilişkileri gösterebilmek adına, eşleşen HTS kayıtlarından tablolar oluşturulmuş ve verilerin çokluğu nedeniyle her tablonun altına kısıtlı bir bölümüne yer verildiği notu düşülmüş. Bu nedenle, iddiaların yalnızca uzmanlık alanıma giren bölümlerini ve kısıtlı şekilde inceleyebildiğimi belirtmek isterim.

Gördüğüm kadarıyla soruşturma birimlerinin elindeki veritabanı en az 8 yıllık, koordinatları ile birlikte tüm baz istasyonları ve tüm cep telefonlarına ait dakika bazında HTS ve GPRS (İnternet/data) kayıtlarını içeriyor. Parametreleri, 10 dakika ve 125 metre olarak ayarlanmış özel bir yazılıma, iki şüpheliye ait GSM numaraları ve söz konusu nakit çekim işlemlerine yakın bir tarih aralığı girilerek sorgulama yapılıyor. Baz istasyonları eşleşen şüpheliler birbirleri ile irtibatlı kabul ediliyor. Yani, herhangi bir 10 dakika aralığında, aynı veya birbirlerine en fazla 125 metre uzaklıktaki baz istasyonlarından sinyal alan kayıtlar eşleştiğinde “buluşmuş” sayılıyorlar.

“Bahsedilen 0-25 metre aralığındaki mesafeler şüphelilerin değil baz istasyonlarının arasındaki mesafe”

Ayrıca, her eşleşme için 0 ila 25 metre aralığında mesafeler “yakın mesafe” olarak tanımlanmış. Burada belirtilen mesafe aslında şüphelilerin değil, baz istasyonlarının birbirleriyle arasındaki mesafeleri, gördüğüm kadarıyla bu mesafeler basına yanlış aksettiriliyor.

Soruşturmaya bir Uzman Mütalaası sunduğum için kişisel yorumda bulunamayacağım fakat bu yöntemin, her türlü şüpheden arındırılmış somut deliller gerektiren ceza soruşturmalarında kullanılması büyük mağduriyetlere yol açabilir. Bu noktada, HTS kayıtlarının yan delil olarak kabul edildiği, HTS ve bunların analizinden elde edilen diğer delillerin hiçbir şekilde hükme esas alınamayacağı yönünce çok sayıda Yargıtay içtihadı mevcut.

“HTS kayıtlarıyla yer tespiti yapabilmek neredeyse imkânsız”

Sorunların başında; baz istasyonlarının teknik yapısı ve sinyallerin ulaşabileceği uzak mesafeler nedeniyle birbirine kilometrelerce uzaktaki şahıslar aynı baz istasyonuna bağlanabiliyor olabilmesi geliyor.

Teknik olarak; kapsama alanları, yönleri ve hücre sektörleri, her hücre sektörünün sahip olduğu ID numarasının HTS kayıtları ile uyuşmaması, taşınan veya değiştirilen istasyon bilgilerinin veritabanında güncel olup olmadığının bilinmemesi, bunun sonucunda iki kişi tamamen ayrı istikamette olsalar dahi aynı baz istasyonundan sinyal almış gibi görünebilmesi, cep telefonlarının hangi baz istasyonlarına bağlanacağının otomatik olarak irademiz dışında belirlenmesi, “handover” dediğimiz baz istasyonları arasındaki geçişler, soruşturma birimlerinin yalnızca arama ve mesaj kayıtlarının yer aldığı HTS ile internet bağlantısı ve veri transferinde kullanılan GPRS kayıtlarını birlikte kullanması, GPRS protokolünde internet/data kullanırken cep telefonlarının birden fazla baz istasyonundan ve farklı frekanslarda sinyal alabilmesi, bu durumda kayıtlara ilk bağlantı kurulan baz istasyonu bilgisinin yansıması gibi çok sayıda teknik konu söz konusu kayıtlarla yer tespiti yapabilmeyi neredeyse imkansız hale getiriyor.

Ayrıca kullanılan 10 dakika parametresi de farklı mağduriyetlere yol açacaktır. Halen devam eden FETÖ Ankesör/Büfe soruşturmalarında da dakikalar bazında benzer bir yöntem kullanılıyor ve yaşanan sorunlar ortada. Aynı şekilde, birbirleri ile hiç yana yana gelmeseler dahi, örneğin 8 dakika arayla aynı baz istasyonundan sinyal alanlar yönteme göre şüpheli konuma gelebilir.

Örnek vereyim. Görevlendirildiğim bir davada HTS kayıtlarına göre şüphelinin evde olup olmadığı konusunda rapor istenmiş fakat HTS kayıtlarında aynı zaman diliminde birbirine çok uzak semtler fark edince, İstanbul Çengelköy’de bulunan eve bizzat gidip bakmak istedim. Kayıtlar doğruydu, 30’a yakın istasyondan sinyal alabiliyordum ve bunların içinde boğazın karşı kıyısında olanların sayısı da az değildi. Sadece tespit edilemez yazabildim.

Öte yandan HTS kayıtları; kullanılan cep telefonu marka ve modelinin tespit edilmesi, arama kayıtları ile iletişim kurulan kişilerin belirlenmesi, uzun yollarda hareket eden araçlar için yön tespiti veya şüphelilerin olay yerinden sinyal alamayacakları kadar uzakta bulunduklarını ispatlamaları gereken durumlarda son derece faydalıdır.

“GSM şebekelerinin sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmiyor”

Türkiye’de herkesin cep telefonlarını üzerlerinde taşıdığı ön kabulüyle yapılan soruşturmalar hukukçular arasında halen tartışılıyor. GSM şebekelerinin sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirdikleri söylenemez. Soruşturmalarda el konulan mobil ve diğer cihazları usulüne uygun şekilde inceleyebilecek yeterli sayı ve yetkinlikte eleman bulunmuyor. Son derece güçlenen şifreleme yöntemlerini aşabilmek gittikçe zorlaşıyor, bazı durumlarda imkânsız. Veri boyutlarının katlanarak büyümesi, IoT cihazlardaki artış, silinmiş verilerin kurtarılabilmesi, yurtdışı kaynaklı siber saldırılar, anonim hesaplar, farklı isimlerle açılan veya yurtdışı hatlar, sosyal medyada olup bitenler, artık gizli kamera veya ses kayıt olarak kullanılabilen cihazlar ve özellikle ekonominin bozulmasıyla suç işlemek dahil artık hemen her işimizi cep telefonları üzerinden yapılabiliyor olmamız… Tüm bunlara kişisel verilerin korunması gibi ek hukuki süreçleri ve soruşturma birimlerinin teknolojiye yatkınlıklarının ne durumda olduğunu da ekleyelim.

“Elde somut delil olmadığından her tür veriyi kullanmak için elden geleni yapacaklardır”

Bunca güçlük ve karmaşa arasında savcılık ve kolluğun elinde geriye, eskiden beri iyi bilip kullandıkları HTS kayıtlarından başka pek bir şey kalmamasını ve bu kayıtlara gereğinden fazla önem addedilip güvenilmesini anlayabiliyorum. Yine de fikrim değişmiyor. Kanımca ve aslında hukuken de salt HTS ve özellikle GPRS kayıtlarının şüpheliler arasındaki irtibatın belirlenmesi veya yer tespitleri amacıyla kullanılması büyük mağduriyetlere neden olabileceğimden kullanılmamalı ve mutlaka başka somut deliller aranmalıdır.

Sayın Zeydan Karalar ve diğer şüpheliler için yürütülen soruşmada da benzer bir durum söz konusu. Sonuçta 6-7 yıl öncesi soruşturuluyor ve ellerinde parmak izi veya kamera kaydı gibi somut delillerin olmadığı anlaşılıyor. Tanık ifadelerini destekleyebilecek her tür veriyi kullanabilmek için ellerinden geleni yapacaklardır.

Zeydan Karalar’ın tutuklanması neden olan HTS verileriyle ilgili bire bir çelişkili bulduğunuz bir örnek var mı?

En bariz örnek olarak 25 Ocak 2019 tarihinde şahıslar arasındaki buluşma olduğu iddia edilen kayıtları söyleyebilirim.

Her baz istasyonu yaklaşık 120° açıyla 3 farklı yöne doğru sinyal yayar, her biri “Hücre Sektörü” olarak adlandırılır. HTS kayıtlarında her hücre sektörünün eşsiz bir ID numarası bulunur.

Aşağıdaki kayıtta 1 ve 2’inci sıradaki şüphelilerin irtibatta değil tam aksine yan yana dahi olamayacakları gösteriyor.

17.40 ve 17.41’de bağlantı kurulan aynı cihaz ama bir dakika arayla ID numarası değişmiş yani hücre sektörleri farklı.

Dairesel hareket veya viraj olmalı ya da yansıyıp da gelmiş de olabilir. İşte tam da bu yüzden tespitler mümkün değil.
Diğer iki kişiye ait cihazlar ise tamamen farklı yönde.

- Advertisment -