Dr. Mehmet Öz’ün senatör adaylığı Türkiye’yi çok heyecanlandırmıştı. Öz, ABD’nin en ünlü Türk kökenli ismiydi.
ABD’de doğmasına rağmen Türkiye ile bağlarını da koparmamıştı. Senatörlük adaylığını açıklayana kadar Hürriyet gazetesinde haftalık köşe yazıları kaleme alıyor, Türkiye’ye her yaz geliyor, THY reklamlarında oynuyor, TikTok’ta Türkiye’yi tanıtan videolar çekiyor, pandemi döneminde çıktığı talk-showlarda Amerikalılara Türk usulü el yıkamayı öğretiyordu.
Amerika’daki Ermenilerin siyasi lobi kurumu ANCA ve Öz’ün Cumhuriyetçi Parti önseçimini kazanmasını istemeyen radikal Cumhuriyetçiler, Trump’ın Öz’e destek açıklaması yapmaması için Türk kimliği ve Türkiye vatandaşlığı üzerinden korkunç bir kampanya başlattı.
ABD’de hiçbir Kongre üyesinin hangi ülkenin çifte vatandaşı olduğunu açıklama zorunluluğu yokken, başka ülkelerin de vatandaşı olan siyasetçilere bu türden eleştiri yapılamıyorken, Dr. Öz hedef tahtasına kondu.
Zorunlu askerlik kapsamında orduda görev yapması, 2018 genel seçimlerinde oy kullanması, Türkiye’de hâlâ akrabalarının bulunması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi gündeme getirildi.
Kazansaydı ABD’nin ilk Türk ve Müslüman senatörü olacaktı. Ama Öz, bu eleştirilere özgüvenli bir yanıt veremedi.
Senatör seçilirse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkacağını, şimdilik sadece hasta annesi ile ilgilenebilmek için bu vatandaşlığa ihtiyacı olduğunu, hükümet ile yakın olmadığını, nitekim 2018 seçimlerinde Muharrem İnce’ye oy verdiğini söyledi.
Sanki eleştiriler haklı ve meşruymuş gibi teker teker iddialara yanıt verdi, kendisini eleştirenlerin çerçevesini kabul ederek polemiklere girdi.
Pennsylvania senatörü seçilmesi durumunda eyalette yaşayan Fetullah Gülen’in iadesi konusunda tarafsız olacağını kanıtlamak için Öz, Washington Post yazarı Rogin’e “Gülen iade edilemez, darbeye dahil olduğuna dair inandırıcı bir delil yok, Pennsylvania’da kalacak” dedi.
Öz’e yanıt aynı köşe yazısına görüş bildiren Enes Kanter’den geldi: “Öz, Senato’ya seçilirse Erdoğan ne isterse yapacak, Erdoğan’ın avucunun içinde olacak, Erdoğan’ın eli Senato’ya uzanacak.”
Dr. Öz’ün özünü reddeden bu hamleleri işe yaramadı, Öz karşıtları Türk olduğunu Öz’e unutturmadı. Halbuki Mehmet Öz, bugüne kadar Türkiye-ABD ilişkileri hakkında bir pozisyon belirtmemiş, Ermeni meselesi gibi konularda fikir dahi ileri sürmemişti.
Öz’ün senatör seçilmesine yönelik tepki, Öz’ün savunduğu fikirlerden, politikalarından bağımsızdı, Türk kökenli bir ismin ABD Kongresi’ne seçilmemesine yönelik ırkçı bir tutumdu. Demokratlardan radikal Cumhuriyetçilere, Ermeni ve Yunan siyasi lobilerine kadar geniş bir kesim Öz’ün Türk kimliğini iki senedir aralıksız gündeme getirmiş, Öz ise bu kampanyanın altında kalmıştı.
Ermeni siyasi lobi kurumu ANCA’nın Mehmet Öz’e yönelik olumsuz kampanyası
Öz yine Müslüman kimliğine yönelik eleştirilerin de altında kaldı. Muhafazakar kanallara konuk oldu, sanki ABD’de gündem buymuşçasına “ABD’nin bir şeriat ülkesi olmasını istemediğini” söyledi, İslam’ın ABD’ye uygun bir olmadığını söyleyen isimlerle birlikte miting düzenledi, kendisini destekleyen Müslüman kanaat önderlerinin cami sohbeti davetlerini reddetti, seküler bir ülke olan ABD’nin Hıristiyan inancını temel aldığını söyledi, Müslüman kimliği hakkındaki sorulara cevap verirken çocuklarının Hıristiyan olduklarını durduk yere vurguladı.
İnternet sitesinde bile kökeninden, inancından tek kelime bahsetmeyen Öz’ün bütün bu kampanyası ağızda ekşi bir tat bıraktı. Öz, genel olarak sahici ve samimi bir kampanya yürütemedi. Sonuçta, 8 Kasım 2022 ABD ara seçimlerinde Pennsylvania eyaletindeki senatörlük seçimlerini Demokrat aday John Fetterman kazandı.
2 metre boyundaki dev adam, seçimleri kazanarak Demokratların Senato çoğunluğunu elde etmesini sağlamış, Biden’in elini güçlendirmişti. Bu zaferin sırrı ise, Fetterman’ın Öz’ün başaramadığı ne varsa onu başarmasındaydı.
Zengin halk çocuğu
John Fetterman, Pennsylvania’da zengin bir orta sınıf Cumhuriyetçi ailede doğdu. Babası, bir sigorta şirketinin partneriydi. Cumhuriyetçilerin ve muhafazakarların yaşadığı semtlerde büyüyen Fetterman’ı babası, hayatının her aşamasında maddi olarak destekledi, siyasi kampanyalarını fonladı, evini almasını sağladı.
Fetterman’ın hayatını değiştiren olay ise, üniversite eğitimi sırasında en yakın arkadaşını kaybetmesi oldu. İşletme yüksek lisansı son sınıfta olan Fetterman, neredeyse her gece spor salonuna gidip vücut çalışıyordu. Bir gece en yakın arkadaşı kendisini spor salonundan alıp dışarı çıkmayı teklif etti. Fetterman’ın arkadaşı spor salonuna gelirken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Fetterman, uzun süre kendine gelemedi, yaşadığı steril, her şeyin yolunda gittiği hayat sarsılmıştı. Hayatının anlamını aramaya başladı.
Acısını unutmak için kendisini hayır projelerine verdi. Bir yandan babasının izinden giderek sigorta şirketlerinde üst düzey pozisyonlarda, yüksek maaşla çalışmaya başladı, bir yandan yetim bir çocuğun gönüllü abiliğini üstlendi, ölüm döşeğindeki annesine çocuğun bütün eğitimini üstleneceğine dair söz verdi. Kısa bir süre sonra annesini de kaybeden çocuğun, iyi bir lise ve üniversiteyi kazanmasını sağladı, finansal açıdan destek verdi, hayatının her sürecinde ilgilendi. Üniversite okuyan başka öğrencilere de yardım etti, ardından Harvard Üniversitesi’nde Kamu Politikaları Yüksek Lisansı yaptı, sosyal politika alanındaki uzmanlığını geliştirdi.
Fetterman, 2006 yılında 2.000 nüfuslu Braddock kentinin belediye başkanı seçildi. Belediye başkanlık maaşı 150 dolar olduğu için babasından para almaya devam etti. Halk ile iç içe bir imaj çizmek en büyük önceliği oldu. Braddock’un posta kodunu koluna dövme yaptırdı, işçi tulumuna benzeyen gündelik kıyafetler giydi, kent sakinleriyle yakın temas kurdu.
Fetterman, kapanan fabrikalar ve işletmeler nedeniyle terk edilmiş bir kente dönüşen Braddock’u canlandırmak için babasının parasıyla terk edilmiş binaları, kiliseleri satın almaya başladı.
Bir kiliseyi halk merkezine çevirdi, terk edilmiş depoların film seti olarak kullanılmasını sağladı, bakımsız parkları yeniledi, basketbol sahası açtı, gençlere iş imkanı verecek tarım alanlarının açılmasını sağladı.
Ünlü bir şefin kentte lokanta açması için ikna etti, eyaletteki eşcinsel evlilik yasağını kınadı, kendi evinde eşcinsel çiftlerin sembolik nikahlarını kıymaya başladı, esrarın serbest olmasını savundu.
Taşra belediye başkanı, zirveye oynuyor
Küçük bir kasabanın belediye başkanlığı Fetterman için yetmedi.
2016 seçimlerinde Demokrat Parti senatör aday adayı oldu, fakat önseçimi kaybetti. 2018 ara seçimlerinde ise Pennsylvania vali yardımcısı seçildi, böylece eyaletin her yerindeki seçmenle buluşma şansı yakaladı.
Vali yardımcılığı boyunca, Trump ile aralıksız bir laf yarışına girdi, Trump’a verdiği sert yanıtlarla gündeme geldi. 2020 başkanlık seçimlerinde Pennsylvania sayımının günler sürmesi üzerine medyanın ilgi odağı oldu, katıldığı televizyon programları arttı.
Fetterman kendisine yönelik ilginin karşılığını iki sene sonra aldı, 2022’de Demokrat Parti adaylık önseçimlerini kazanıp Demokrat Parti’nin senatör adayı seçildi ve Mehmet Öz ile amansız bir mücadeleye başladı.
Fetterman, Demokrat Parti önseçiminin düzenlendiği ve adaylığının kesinleştiği hafta bir felç geçirdi, bu nedenle bütün yaz sahaya çıkamadı, çıksa bile oldukça küçük çaplı etkinlikler düzenledi.
Sahaya çıkmak yerine, sosyal medyaya odaklandı. Öz’ün New Jersey’de doğup büyümesini vurguladı, New Jersey’deki ünlüler geçidine Öz’ün adını yazdırma kampanyası başlattı, Öz ne zaman eyalet dışında tatile çıksa bununla dalga geçen videolar yayınladı, New Jersey’de bir uçakla “Evine hoş geldin Öz” pankartını uçurdu, Öz’ün kampanya yaptığı bir süpermarketin ismini karıştırmasını günlerce gündemden düşürmedi, Öz’ü halktan kopuk, Pennsylvanialı olmayan bir siyasetçi olarak etiketledi.
Öz ise zaten kendi hikayesini samimi bir şekilde aktaramayan bir siyasetçi olarak savunmada kaldı, durmadan kendisini Fetterman’ın çizdiği çerçeve üzerinden tanımlamaya kalktı, New Jerseyli kariyer siyasetçisi algısına cevap yetiştirdi.
Fetterman, hem önseçim hem de felcin etkisi geçtikten sonra yaptığı saha çalışmalarında bütüne eyaleti gezdi, Cumhuriyetçilerin güçlü olduğu mahallelere gidip Öz’ün radikal biri olduğunu vurguladı, Trump’ın Öz desteğini ise kanıt olarak gösterdi.
İkili arasında seçime bir hafta kala düzenlenen münazara ise Fetterman için kritik bir dönemeç oldu. Fetterman sağlık durumunun iyi olduğunu söylemesine rağmen kekeledi, cümlelerini toparlayamadı, felcin etkisinin geçmediği barizdi. Öz, bu duruma saldırdı, belki çoğu seçmen nezdinde itici olabilecek şekilde Fetterman’ın sağlık durumunu eleştirdi. Fetterman’ın münazara performansı oldukça kötü olmasına rağmen, Öz münazara sırasında kadınların kürtaj kararının yerel siyasetçiler ve kadınlar arasındaki bir tercih olduğunu söyledi. Bu açıklama bu zamana kadar yaptığı en sert kürtaj açıklamalarından biri olarak Demokratlarca gündeme taşındı, Biden dahi bu sözü paylaştı.
Mehmet Öz, seçime günler kala ülke çapında kadın seçmenlerin sandığa gitmesine neden olan bir tartışmaya girmişti. Sandık çıkış anketlerine göre beyazların %53’ü Öz’e verirken, beyaz kadınların %48’i Öz’e oy vermişti. Öz’ün Pennsylvanialı olmasını bir problem olarak gören seçmenlerin oranı %57, Fetterman’ın sağlığını sıkıntılı bulanların oranı ise %46’idi. Fakat en önemlisi, kürtaj yasaklarına karşı tepkili olan seçmen oranı %60 civarındaydı. Biden’in bir daha aday olmamasını isteyenler, Biden’in başkanlığını onaylamayanlar dahi Fetterman’a oy vermişti. Öz’ün kürtaj çıkışı, radikal bir Trumpçı aday imajını seçime bir hafta kala güçlendirdi, Öz ılımlı seçmenin oyunu kaybetti. Yine Öz, 18-24 yaş arası seçmenin sadece %25’inin oyunu alabilmişti.
Bir diğer etken de yarışa günler kala Mehmet Öz’ün ünlü olmasını sağlayan Oprah’ın Öz’ü desteklemediğini açıklaması, 2008’de kendisini destekleyen nadir beyaz belediye başkanlarından biri olan Fetterman’a destek için Barack Obama’nın ABD başkanı Biden ile birlikte eyalete gelip büyük bir miting düzenlemesi oldu. Öz karşıtı koalisyon geniş ve etkiliydi. Obama eyalete seçim boyunca birden fazla kez geldi.
Hikayesiz olanın hikayesini başkaları yazar
Mehmet Öz, bütün seçim boyunca kendi hikayesini yazmadı. Türk kimliğinden tek kelime bahsetmedi, Müslüman olmasını gündeme getirmedi, siyasete neden girdiğine dair doyurucu tek bir cümle etmedi. Geçmişte denenmemiş ilaçları önermesi, bu nedenle doktorlar tarafından kınanması, sahibi olduğu mal varlığını şeffaf açıklamadığı iddiaları, New Jerseyli olmasına rağmen neden Pennsylvania’da siyasete girdiği gibi bir sürü eleştiriye cevap vermekle uğraşırken kendi hikayesini es geçti.
Halbuki Öz, göçmen kimlikli ve Müslüman bir Cumhuriyetçi olarak beyaz olmayan seçmene seslenebilir, partisinin hedef kitlesini genişletebilir, farklı ve orijinal bir Amerikalı muhafazakar hikayesiyle gündeme gelebilirdi. Kendisini genel seçim sürecinde Trump’tan uzaklaştırıp yeni bir hikaye yazabilirdi. Öz, bunu denemedi bile.
Ortalama Cumhuriyetçi bir seçmen Öz’e neden oy verdiğinin cevabına sahip olmadan sandığa gitti. Öz, Trump’ın desteklediği aday olmak dışında bir oy verme gerekçesini seçmene sunmadı. Böylece Trump’ı sevmeyen, Trumpçı adayları radikal bulan ve kürtajın yasaklanmasını istemeyen ılımlı, orta yolcu seçmenin desteğini alamadı.
John Fetterman ise 2 metrelik boyuyla, uzun sakalları, felç geçirdiği için kekelediği konuşma tarzıyla, Obama’dan Oprah’a kendisini uzun süredir destekleyen sadık ve popüler isimlerin desteğiyle, küçücük bir kentte uyguladığı sosyal devlet politikalarıyla, Cumhuriyetçi seçmene dahi hitap eden ikna edici tarzıyla 300.000 oy farkıyla Öz’ü yendi.
Baba parasıyla halk çocuğu olan Fetterman, Öz’ün hikayesini de kendi hikayesini de başarılı bir kampanyayla yazdı. Böylece hem Öz’ün siyasi hayatı sona erdi, hem de “ABD’nin ilk Türk senatörü” manşetleri başka bahara kaldı.