Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar nedeniyle hukuki ve siyasi birçok tartışma ile tepkinin odağında olduğu zorlu bir dönemine başkanlık eden Zühtü Arslan, bu hafta itibariyle 12 yıllık görev süresini doldurdu ve yüksek mahkemeye veda etti.
Zühtü Arslan’ın veda töreninde AYM’nin yeni başkanı Kadir Özkaya ile Arslan.
Üyelik süresi dolan Arslan için Anayasa Mahkemesi, “Zühtü Arslan’a Armağan” adlı iki ciltlik bir kitap yayınladı.
Kitapta Arslan’ın konuşma metinleri, röportajları ve karşı oy gerekçeleri ile birlikte Arslan’ın birlikte çalışmalara katıldığı Türkiye’den ve dünyadan birçok hukukçunun tanıklıkları ile anayasa hukuku üzerine akademik makaleleri de var. Tanıklık yazıları arasında Arslan’la birlikte çeşitli toplantılara katılmış olan CCJA (Afrika Anayasa Yargısı Konferansı) Genel Sekreteri Moussa Laraba, Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Farhad Abdullayev, Özbekistan Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Başkanı Mirza-Uluğbek Abdusalomov Elchievich, Endonezya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Yargıcı Arief Hidayat, Filistin Devleti Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı Ali Muhanna, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Mirsad Ceman gibi isimlerin yazıları da yer aldı.
“Zühtü Arslan’a Armağan”ın pdf’i Anayasa Mahkemesi’nin sitesinde bulunuyor.
Filistin Anayasa Mahkemesi Başkanı: “Arslan, hak ve özgürlükleri her türlü müdahale ve ihlale karşı korumuştur”
Filistin Devleti Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı Ali Muhanna.
Filistin Devleti Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı Ali Muhanna, tanıklık yazısında, “Prof. Dr. Zühtü Arslan, görev süresi boyunca verdiği karar ve hükümler aracılığıyla anayasayı özenle güvence altına almış, hak ve özgürlükleri her türlü müdahale ve ihlale karşı korumuştur” ifadelerine yer verdi ve Arslan’ın Filistin Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne verdiği desteklerle ilgili şunları yazdı:
“Filistin Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin, Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadili Kurumlar Birliği’ne (AAMB) katılım ve üyelik sürecindeki sunduğu değerli destek ve yardımları için Ekselanslarına en içten teşekkürlerimizi ve derin takdirlerimizi sunuyoruz. Anayasal toplantı ve görüşmelerdeki daimî mevcudiyetiniz ve katılımınız bizim için paha biçilemez bir önem teşkil etmektedir.
Prof. Dr. Zühtü Arslan’a ayrıca Filistin’e ve Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne gerçekleştirdiği ziyaret ve sunduğu yardımların yanı sıra, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) desteği aracılığıyla bilgisayar laboratuvarının açılışını gerçekleştirdiği için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Dolayısıyla, bilhassa iki Mahkeme arasında Mutabakat Zaptının imzalanmasının ardından, iki taraf arasındaki iş birliği bağlarının kuvvetlendirilmesinin ve karşılıklı anlayış çerçevesinin geliştirilmesinin önemini vurgulamak istiyoruz. Yüce Allah’tan kendisine uzun, sağlıklı ve refah dolu bir ömür dileklerimizi sunarak en derin saygılarımızı ve en iyi dileklerimizi yineliyoruz.”
Endonezya Anayasa Mahkemesi Yargıcı: “Ağustos 2016’da Arslan’da bir farklılık olduğunu hatırlıyorum”
Endonezya Anayasa Mahkemesi Üyesi Arief Hidayat’ın 2021’deki ziyareti.
Endonezya Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Yargıcı Arief Hidayat’ın tanıklık yazısında, Arslan ile Endonezya Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yaptığı dönemde, 2015 yılında Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadili Kurumlar Birliği’nin (AAMB) Cakarta’da düzenlediği uluslararası bir sempozyumda ilk olarak tanıştığını ve Nisan 2016’da da Ankara’da ziyaret ederek AAMB’nin bir sekretaryasını kurmak için görüştüklerini anlattı.
Hidayet, Arslan’la 9 Ağustos 2016’da yine AAMB’nin bir toplantısındaki üçüncü görüşmesini şöyle anlattı:
“Yine aynı yıl ağustos ayında Endonezya’nın Bali kentinde düzenlenen Üçüncü AAMB Kongresi’nde yeniden bir araya geldik. 9 Ağustos 2016 tarihinde, bu kez biraz daha farklı koşullar altında bir araya geldiğimiz dostum Zühtü Arslan’da bir farklılık olduğunu hatırlıyorum. Çok daha ciddi görünüyordu ve bana o dönemde Türk Anayasa Mahkemesinde hüküm süren koşullardan bahsetti. Demokrasinin ve anayasal değerlerin bir koruyucusu olarak karşılaştığı zorlukları tahmin edebiliyordum.
Daha sonra, onun deneyimlerinden esinlenerek, Kongrenin sonucu olan Bali Deklarasyonu’nda yer alan şu ifadeyi hâlâ desteklerim: ‘Anayasal demokrasinin koruyucusu olan anayasa mahkemelerinin diğer devlet erklerinin müdahalesinden uzak olması gerektiği ilkesini destekliyoruz. Birlik, ayrıca, herhangi bir ülkede hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi ortadan kaldırmaya yönelik anayasaya aykırı ve antidemokratik her türlü girişimi esefle kınamaktadır.’
Bu cümle oldukça anlamlıydı. Bu nedenle, bir yıl sonra, benzer bir ifadenin Vilnius Bildirisi’ne (Dördüncü WCCJ Kongresinde) dâhil edilmesini önerdim: ‘Dünya Anayasa Yargısı Konferansı, herhangi bir ülkede hukukun üstünlüğünü yıpratmaya yönelik anayasaya aykırı her türlü girişimi esefle kınamaktadır.’
“Atatürk’ün modern zamanlarda vücut bulmuş hâlisin”
Hidayet, yazısının son bölümünde Arslan için şunları yazdı:
“Değerli kardeşim Zühtü Arslan, sana her şey için teşekkür ederim. AAMB, WCCJ ve İDAY’daki varlığın dünya çapında anayasa mahkemeleri için bir lütuf olmuştur. Atatürk’ün modern zamanlarda vücut bulmuş hâlisin; hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını koruma görev ve sorumluluğunu her zaman layıkıyla yerine getiriyorsun. Fikirlerin yalnızca Mahkemeniz için değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde ve özellikle Endonezya Anayasa Mahkemesi için de oldukça değerli. Müzakerelerde, koalisyon oluşturmada ve küresel hareketlere ilişkin fikir yürütürken paydaşlığını özleyeceğim. Türk Anayasa Mahkemesinin senin liderliğinde yaşanan altın çağı, AAMB, WCCJ ve İDAY için olduğu kadar Endonezya Anayasa Mahkemesi ile ikili ilişkiler açısından da gerçekten önemli bir miras bıraktı. Bu kardeşliğin anayasanın üstünlüğü adına sonsuza dek sürmesini temenni ediyorum.”
AYM Üyesi Yıldırım: “AYM tarihinin en fazla karşıoy yazan başkanı”
AYM Üyesi Engin Yıldırım.
Tartışmalı kararlarda genelde Arslan’la aynı oyu veren Anayasa Mahkemesi üyelerinden Engin Yıldırım, Arslan’ın heyet toplantılarındaki tutumunu şöyle anlattı:
“Başkan olarak Zühtü Arslan heyetlerde genellikle en son konuşmayı tercih eder ve o ana kadar söz alanların düşüncelerini, raportörün hazırladığı taslak raporu özetler; toparlar ve en nihayetinde kendi düşüncesini gerekçeleriyle heyetle paylaşır. Tam bir veriye sahip olmamakla birlikte büyük bir olasılıkla Zühtü Arslan, AYM tarihinin en fazla karşıoy yazan başkanı olmuştur. Bu bize, Arslan’ın düşüncelerini azınlıkta kalma pahasına savunma azmi taşıdığını göstermektedir. Kaldı ki bu karşıoyların bir kısmı ilerleyen zaman diliminde içtihadın değişmesine neden olarak, Mahkemenin görüşü olarak da benimsenebilmiştir. Bu da bize daha genel anlamda bugünün karşıoylarının yarının çoğunluk görüşü olabileceğini göstermektedir.”
“Ağır hakaretlere maruz kalmasına rağmen duruşunu bozmamıştır”
“Gerek heyetlerdeki müzakerelerde gerekse de kamuya açık toplantılarda üzerinde en çok durduğu husus AYM’nin ‘hak eksenli’ bir anlayışla karar vermesidir. Bu anlayış Anayasa’nın güvenceye aldığı temel hak ve özgürlüklerin AYM eliyle korunması ve geliştirilmesine dayanmaktadır. Bilindiği üzere demokratik anayasal düzene yönelik tehditlerle anayasal sınırlar içinde kalarak mücadele etmek amacıyla hak ve özgürlükler Anayasa’da öngörüldüğü şekliyle sınırlandırılabilir. Zühtü Arslan’ın başkanlık döneminde hendek olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve akabinde OHAL ilanı, COVID-19 salgını gibi olağanüstü olaylar meydana gelmiş; bu dönemlerde AYM özgürlük-güvenlik dengesini sağlama gayreti içinde olmuştur. Bu zor zamanlarda AYM gemisini batmadan, karaya oturmadan fırtınalı sularda yüzdürmeyi başarmak kolay bir iş değildi. Burada gemi kaptanı olarak Zühtü Arslan’ın anayasa hukukçusu kimliği ve idareci konumu önemli bir işlev görmüştür. Son derece haksız ve mesnetsiz ithamlarla, iftiralarla karşılaşmasına, eleştirinin çok ötesine geçen ağır hakaretlere maruz kalmasına rağmen duruşunu bozmamış her türlü polemikten özenle uzak durmuştur.”
“Polis Akademisi’nde milliyetçilik endoktrine edilmiş öfkeli gençlere işkence görmeme hakkından söz etmek kolay değildi”
Hitit Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Doç. Veysi Dinler.
Hitit Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Doç. Veysi Dinler, Arslan ile 1996’da Polis Akademisi’nde öğrenim görmeye başlaması üzerine tanıştığını anlattı.
Arslan’ın aynı dönemde Polis Akademisi’nde ders verdiğini hatırlatan Dinler, Arslan’dan aldığı “İnsan hakları ve demokrasi” dersiyle ilgili şöyle yazdı:
“Zühtü Hoca’m ile özdeşleşen ders ise ‘insan hakları ve demokrasi’ dersi idi. Bu ders, Akademi’nin daha üst sınıflarında olduğundan, o zamana kadar öğretim üyesi olarak atanmış ve müstakil ders yürütücüsü olmuştu. 1990’ların sonunda siyasi çalkantıların hiç bitmediği güzel yurdumda- tüm zamanların en netameli konusunu, Polis Akademisi öğrencilerine anlatmak kolay değildi. 1992 CMUK değişiklikleri henüz polis tarafından benimsenmemiş, köy boşaltmalar, Madımak, Gazi, Susurluk ve 28 Şubat yaşanmış ve bütün bu karmaşanın üzerine milliyetçilik endoktrine edilmiş öfkeli gençlere işkence görmeme hakkından, adil yargılanma hakkından söz etmek hiç de kolay değildi. Ama Zühtü Hoca’m, her türlü kışkırtma ve tahrik edici soruları ustalıkla ve sakinlikle savuşturup liberal insan hakları anlayışını bizlere anlatmayı başarabilmişti. Sanırım kendisi de beni en çok bu dersten hatırlayacaktır. Pek çok öğrencinin derse sadece bedensel olarak katıldığı bir derste soru soran, tartışmalara katılan az sayıda öğrenci idik.
“Başka bir hocamız ‘Kanunları falancadan iyi bileceksiniz ki onun iddialarını kolay savuşturabilirsiniz’ demişti”
İnsan hak ve özgürlüklerine bakıştaki samimiyeti şuradan daha iyi anlayabiliyordum: ‘Hukuku niçin öğrenmeliyiz?’ sorusuna başka bir hocamız ‘Kanunları falancadan (AİHM başvurularında öne çıkmış bir avukat kastediliyor.) daha iyi bileceksiniz ki onun iddialarını kolay savuşturabilesiniz’ şeklinde karşılık vermişti. Oysa Zühtü Hoca bu meseleyi siyasi bir tavır değil, ahlaki bir mesele olarak görmüştür. İnsanların hak ve özgürlüklere sahip oluşunun sadece insan olmalarından kaynaklandığını, bu haklara sahip olmak için herhangi bir ödev ileri sürülemeyeceğini, henüz polislik mesleğine başlamadan ondan öğrenmiştim.”
Zerdüşt şair Ardaviraf’a atıf: “Adil davranmayan bir yargıcın ruhu…”
Gazeteci Sedat Ergin, kitaptaki yazısında konuşmalarında yaptığı atıflar üzerinden Arslan’ın düşünce dünyasını inceledi.
Sedat Ergin.
Arslan’ın 18 Aralık 2023’te Türkiye Adalet Akademisi’nin etkinliğinde hâkim ve savcı adaylarına yaptığı konuşmadan bahseden Ergin şöyle yazdı:
“Konuşmada hâkim ile adalet kavramı arasındaki ilişkiyi irdelerken, geçmişte bugünkü İran topraklarında hüküm süren Sasani İmparatorluğu döneminde milattan sonra 4. yüzyılda kaleme alındığı tahmin edilen ‘Ardavirafname’ olarak bilinen esere ve buradaki cehennem tasvirine götürür bizi.
Prof. Arslan’ın aktardığı ünlü Zerdüşt şair Ardaviraf’ın bu eserinde yer alan ‘cehennemdeki ruhlar’ tasvirlerinden biri her bakımdan ürkütücüdür. Bu, bir günahın bedeli olarak ‘çocuğunu öldüren ve beynini yiyen’ birinin tasviridir. Peki hangi günahın bedelidir bu ceza? Cezalandırılan, ‘bu dünyada hüküm verirken taraf tutarak adil davranmayan bir yargıcın ruhu’dur.
Prof. Arslan, ‘Ardavirafname’deki -taraf hâkim- tasvirini aktarırken, bunu milattan sonra 13 ile 14’üncü yüzyıllar arasındaki dönemde yaşamış İtalyan şair, düşünür Dante’nin ünlü ‘İlahi Komedyası’ndaki cehennem tasvirlerinden çok önce olduğunu vurgulamayı ihmal etmez. Gerçekten de akademik düzeyde Dante’nin ‘İlahi Komedyası’daki cehennemin aslında Ardavirafname çıkışlı olduğu yolundaki tezlere rastlamak mümkündür.”