İktidar, dövizi kontrol altında tutmak için dolar satmaya devam ediyor. Peki Kur Korumalı Mevduattan ve ihracatçılardan gelen dolarlar ne oldu bu arada? Sizin bunları düzenli olarak hesapladığınızı biliyoruz. Şu anda durum nedir?
Öncelikle Merkez Bankası’nın ilan etmediği kanallardan sattığı dövizi bu yılın ilk 5 ayı için 41 milyar dolar olarak hesaplıyoruz. Buna kapı arkası satış diyebilirsiniz. Haziran ayında da yoğun satışlar oldu. Net veri vermek için erken ama şu ana kadar 7-8 milyar dolarlık bir satış yapıldığını tahmin ediyoruz. Bir de TCMB’nin ilan ettiği kanal olan BOTAŞ’a satışlar var. Bunları da topladığım zaman Ocak başından bugüne kadar Merkez Bankası’nın toplam 60 milyar dolar civarında bir döviz satışı yaptığını hesaplıyorum. Dediğim gibi bunun 12-13 milyar doları ilan edilen, BOTAŞ’a yapılan satışlar, yaklaşık 47-48 milyar doları ise ilan etmediği, kapı arkası kanallarından yapılan satışlar.
Satılan dolarlara karşılık ihracatçılardan ne kadar geldiğine bakalım. Biliyorsunuz ki 18 Nisan’a kadar ihracatçılar ihracat bedellerinin en az yüzde 25’ini bozdurmakla yükümlüydüler. 18 Nisan’dan sonra bu oran yüzde 40’a çıktı. Şeffaflık gereği aslında bunlar da açıklanması gereken tutarlar ama Merkez Bankası bunları da saklıyor. Bizim hesaplarımıza, tahminlerimize göre ihracatçılardan gelen paranın 35-36 milyar dolar civarına ulaşmış olması lazım bugün itibariyle.
Kur Korumalı Mevduatın da tam döviz tutarı açıklanmıyor. Merkez Bankası’na giden kısmı var, Hazine’den gelen kısmı var. Hazine’den gelen kısmında dolar bozulmuyor, Merkez Bankası’na giden kısmında döviz bozuluyor ama bu rakamlar da şeffaf değil. Tahminimiz buradan gelen dövizin 29-30 milyar dolara çıktığı yönünde.
Böyle baktığımızda şunu söyleyebiliriz: Kur Korumalı Mevduattan gelen yaklaşık 30 milyar dolar ile ihracatçılardan gelen 35 milyar doların neredeyse hepsi bu 6 aylık süre içerisinde piyasaya satıldı.
FED geçtiğimiz haftalarda son yılların en agresif faiz artırma hamlesinde bulundu. Avrupa’da resesyon ihtimali konuşuluyor. Türkiye’de ise bugün (23 Haziran) Merkez Bankası faizi yine serbest tutma kararı aldı. Az önce bahsettiğiniz rakamlarla birlikte bu tabloya baktığınızda, Türkiye ekonomisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bu politika kesinlikle sürdürülemez. Bu işin sonunun üç ihtimali var.
Bunlardan ilki yeni bir kur krizi yaşamamız. Yani Merkez Bankası’nın döviz satmayı bırakıp, rezervlerini tüketmesi. Bu bir kur krizi demek.
İkinci ihtimal; bir faiz krizi. Yani bir kur krizini göze alamayıp faizleri doğrudan veya dolaylı şekilde artırmak. Bunu bir miktar yaşıyoruz aslında. Kredi faizleri son haftalarda yüzde 50’lere geldi. Dolaylı sıkılaştırmayla aslında faiz arttırmaya çalışıyorlar ama bunu açık seçik yapacak cesaretleri de olmadığı için yeterli etkiyi yaratmıyor.
Üçüncü ihtimal ise en kötüsü: Türkiye’nin sermaye hesabının kapatılması. Türkiye’nin dış ödemeler dengesinde dövizin sadece enerji, ilaç gibi ihtiyaçlarımızı karşılaması, diğer ihtiyaçlar için ithalatın yapılamamasıdır.
Ben üçüncünün olacağını zannetmiyorum. Seçim yılına giriyoruz, bundan kaçınacaklardır ama bu politikanın sürdürülemez olduğu açık. Bu iş ya bir kur kriziyle ya da bir faiz kriziyle sonuçlanacak gibi gözüküyor.
Hesap çok basit. Kur Korumalı Mevduat bir daha yok. Gelebilecek olan rakam dört ay içinde geldi ve artık gerisi gelmiyor. Ama siz ilk 6 ay içerisinde hem KKM’den hem de ihracatçıdan gelen rakamın hepsini satmak zorunda kaldınız. Şu anda sadece ihracatçıdan gelen rakam da dövizi tutmaya yetmiyor. Böyle bakınca bu politikanın sürdürülemez olduğu çok açık. Ömür biçmek çok doğru olmaz ama seçime kadar taşıyamayacak bir politika seti olduğunu söyleyebilirim bunun.