Gaziantep’te çeşitli camilerde itikafa giren Furkan Vakfı gönüllülerine polisin ve bekçilerin biber gazı ile müdahale etmesi büyük tepki görürken, dün (3 Mayıs) gece yarısı Türkiye’nin dört bir yanındaki camilerde itikafa giren insanlar polis baskını ile gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimlerden biri de Furkan Vakfı eski başkanı Alparslan Kuytul’du.
Alparslan Kuytul’un eşi Semra Kuytul ile konuştuk.
Röportajın tamamını Serbest TV’de izlemek için:
Röportajın tamamını SerbestPod’da dinlemek için:
Önceki gün sosyal medyaya Gaziantep’teki bir camide itikafa giren Furkan Vakfı gönüllülerine polisin ve bekçilerin biber gazlı müdahalesinin görüntüleri yansıdı. Bu görüntüler çok tepki çekti. Peki o görüntülerden önce ve sonra neler yaşandı? Süreç nasıl işledi?
Dün sosyal medyada yayınlanan görüntüler Gaziantep’te yaşananlardı sadece. Gaziantep’teki bir iki camide itikafa giren insanlara müdahale edilerek camiden dışarıya çıkartıldılar polis zoru ile. Ama aynı esnada, Adana başta olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde Furkan gönüllüsü olan arkadaşlarımız itikaf ibadeti için camilere girmişlerdi ve bir sorun görünmüyordu. Müftülüklerden bir sorun bildirilmemişti bize. İzin almak için başvuru yaptıklarında dilekçeleri kabul edilmedi ve “Girin itikafa, dilekçe vermeye ne gerek var” gibi bir hal oluşturuldu, hissettirildi.
Gaziantep’te yaşanan olay sırasında diğer illerde de arkadaşlar itikafa girmişlerdi. Polisler zaman zaman gelmiş gitmiş. Sayı sormuş. Tespit yapmış. Öylesine uğramış gibi yapmış. Antep’teki olay dün sabah gerçekleşti, dün gece ise Türkiye’nin her yerinde itikafa giren arkadaşlarımızın hepsi, cami baskınları yapılarak, camilerin içerisine baskın yapılarak yüzlerce kişi gözaltına alındı. Bu gece yaşanan çok daha vahim bir durum. Emniyet’te şu an ayağı kırık olanlar varmış, içerisi aşırı kalabalık, bakılmıyor, müdahale edilmiyor. Ciddi yaralanmaları olanlar var. Aldığım haberlere göre baskından önce polisler camilerin güvenlik kameralarını kapatıyor. Şartelleri indirme emri gidiyor imamlara. Her bir imam elektrikleri kesip içeridekileri karanlıkta bırakıyor. Görüntü alınıp yayınlanmaması için sinyal kesiciye varana kadar her yola başvuruluyor.
Bu operasyon dün gece iki buçuk gibi gerçekleşmiş. Ben bir buçuktan sonra eşime ve yanındakilere ulaşamıyordum. Meğer sinyal kesici varmış. Ne ulaşılabildi ne de bir paylaşımda bulunabildiler. Zaten önden gidip telefonları toplamışlar aldığımız bilgilere göre, sonra darp ederek, zorla çıkartmışlar camiden.
Türkiye’de evet dini değerlerimiz açısından çok iyi bir durumda değiliz. Batılılaşma konusunda hızla ilerliyoruz. Ama sonuçta damarındaki kanda Müslümanlık bulunan bir toplum burası. Kökü İslam’a dayanan bir toplum. Camiye, bir mabede böylesine bir baskın, yaka paça darp ederek, elindeki Kuran’ı çekip alarak, biber gazı sıkarak yine de insana dokunuyor. Bu kadarını beklemiyorsunuz yani. O yüzden bizi çok sarstı bu durum.
Akıl tutulması yaşanıyor gibi bir durum. Bir hükümet neden kendine böyle bir şey yapar? İçişleri Bakanlığı neden böyle bir karar verir? Emniyet bunu nasıl uygular? Camiyi basan polisler bunu nasıl gerçekleştirir? Evet, dinden ve imandan uzaklaşmış bir toplumuz belki ama bu kadarını nasıl yaparsınız? Siz de takdir edersiniz ki dünyanın dört bir yanında mabetler kutsaldır. İnsanlar güvenlikleri için bile mabetlere sığınırlar. Eskiden, putperestlerin döneminde bile Kâbe’ye sığınan, kendini emniyete almış olurdu. Tarih boyunca mabetler hep kutsal olmuştur. Türkiye’de ise bir polis ordusu onlarca camiye ayakkabıları ile girip içerideki Müslümanları dışarı çıkarttı. Bunu akıl almıyor gerçekten