Ana SayfaHaberlerSeçim yasakları Erdoğan’ı yine teğet geçecek

Seçim yasakları Erdoğan’ı yine teğet geçecek

AKP ile MHP, seçim kanunu teklifini meclise sundu. Seçim barajını yüzde 7’ye düşüren teklif, siyasi partilerin bir seçim bölgesinde milletvekili çıkarmaları için ittifakın oylarından yararlanamayacağını söylüyor. Artık oyların feda edildiği, ittifakların önemsizleştirildiği değerlendirmelerinin yapıldığı siyaset kulislerinde, teklifteki en büyük sorun olarak cumhurbaşkanının seçim yasakları kapsamına alınmaması gösteriliyor. Yani yine adaletsiz bir seçim yarışı olacak.

AKP ile MHP’nin üzerinde anlaştığı “Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” mecliste yapılan ortak bir açıklamayla kamuoyuyla paylaşıldı. Açıklamayı; teklifi hazırlayan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı yaptı.

Temel gerekçesi “temsilde adalet” olarak açıklanan teklife göre seçimlerde yüzde 10 olarak uygulanan ülke seçim barajı yüzde 7’ye indiriliyor. Seçim sistemiyle ilgili teklifte öne çıkan temel yenilik, siyasi partilerin seçim bölgelerinde ittifak oylarından bağımsız olarak kendi alacakları oy oranına göre milletvekili çıkartacak olmaları:  

İttifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçerse, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılacak.  

MHP’li Yıldız bu yenilik hakkında, “Milletvekili seçim kanununda yapılacak değişiklikle siyasi partiler seçim bölgesinde gerekli oy oranına ulaşmadan içinde bulunduğu ittifakın oyundan faydalanarak milletvekili çıkaramayacaktır. Açık izahı budur. Türkiye genel barajını ittifak ile geçecek ancak milletvekili çıkarması kendi oyuna bağlı” diye konuştu.

“Mühendislik faaliyeti”

AKP ile MHP bu yöndeki değişikliği “Temsilde adalet ve demokrasi” diye savunsa da, değişikliğin küçük partiler açısından dezavantajlar yaratacağına dair değerlendirmeler dikkat çekiyor.

DEVA Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin, değişikliğin tamamen “mühendislik faaliyeti” olduğunu söylüyor ve “AKP ile MHP’nin hedefi ittifak ruhunu ortadan kaldırmak” diyor. Şahin, bu yaklaşımını, değişiklik gereğince siyasi partilerin seçim çevresinde gerekli oy oranına ulaşmadan içinde bulunduğu ittifakın ‘artık oyları’ndan faydalanarak milletvekili çıkaramayacak olmasına dayandırıyor:

“İyi Parti geçen seçimlerde 43 milletvekilinin 26’sını artık oylarla almıştı. Şimdi artık oylara müdahale var. Seçim barajını düşüren Cumhur İttifakı, artık oylar üzerinden karşı ittifakta yer alacak partilerin milletvekili çıkarmasını engelliyor.”

Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün de aynı görüşü paylaşıyor. “Seçim kanunu teklifi Anayasa’da yer bulan temsilde adalet ilkesine aykırı” diyen Üstün, artık oyların çöpe atıldığını söylüyor. Üstün’e göre bunun nedeni AK Parti’nin ittifak olarak seçimden galip çıkamayacağını anlamış olması:

“Türkiye’de uygulanan D’hont sistemi birinci olan partiye ya da ittifaka 20-30 milletvekili avantaj sağlar. İttifak olarak birinci gelemeyeceğini gören AK Parti, oyların ittifak seviyesinde değil de parti seviyesinde dağılmasını istemiş. Kendini halen birinci parti görüyor demek ki. Oradan kendine avantaj sağlamayı planlıyor.”

İttifaklar önemsizleştiriliyor

Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, teklifteki bu değişikliğin 2018 seçimleri için yapılan ittifak düzenlemesinden geriye dönüş olduğunu söylüyor: “2018’de ittifakları öne çıkaran AKP ile MHP, şimdi ittifakları önemsizleştiriyor ama 2018’de ittifakın oy oranına göre yapılan milletvekili hesaplamalarından herkes şikâyetçiydi. Kendi oyu çok olmasına karşın bir seçim bölgesinde ittifak yeterli oy çıkaramadığı için milletvekilliği kazanamayan partiler oldu. Demek ki; AKP ile MHP birbirlerine sadece seçim barajı konusunda yardımcı olacaklar.”

Uslu’ya göre parti kongreleri ve seçime katılımla ilgili değişiklik öngörüsü de muhalefet partileri için engel olabilir. Teklife göre: 

“Seçime katılma yeterliği elde eden parti, Siyasi Partiler Kanunu’nda öngörülen ve parti tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defadan fazla ihmal etmemiş olma koşuluyla seçime katılma hakkını muhafaza edecek. Sadece TBMM’de grup kurmuş olmak, seçime katılabilmenin yeter şartından biri olmayacak.”

Partilerin seçimden 6 ay önce en az 41 ilde örgütlenmeyi tamamlamış olma zorunluluğunun “anlamsız” olduğunu söyleyen İbrahim Uslu, muhalefetteki her partinin bu düzenlemeye dikkat etmesi gerektiğini söylüyor. Uslu, “Teklif, genel kongreden sonra partilerin 6 ay beklemesini öngörüyor ki; bunun nedenini bulmak zor. Burada, seçime katılım için muhalefete teknik engel çıkarma düşüncesinin hakim olduğu açık” diyor.

Erdoğan’a seçim yasağı muafiyeti

Ankara’da teklifin 2023 seçimlerine “en olumsuz etkiyi yapacak” maddesi, 11. madde olarak değerlendirildi. AKP’li Yazıcı ile MHP’li Yıldız maddeyi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum düzenlemesi yapıyoruz. Mevcut mevzuattaki seçim yasaklarının başbakanı ve bakanları kapsayacağına ilişkin hükümdeki ‘başbakan’ ifadesini kaldırıyoruz” sözleriyle anlatırken, cumhurbaşkanının seçim yasakları kapsamına alınıp alınmadığı yönündeki sorulara “Düzenlemenin cumhurbaşkanıyla ilgisi yok” yanıtını verdiler.

Böylelikle seçim kanunu teklifi yasalaştığında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tıpkı 2018 seçimlerinde olduğu gibi 2023 seçiminde de seçim yasaklarından muaf olacak. 2018 seçimlerinde devletin tüm olanaklarını kullanarak açılış ve temel atma törenlerine katılan, mitingler düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetten gelen “Devletin olanaklarıyla seçim propagandası yapamaz. Partiler arasında adaletsizlik oluyor” eleştirilerine kulak tıkamıştı.

Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, “2023 seçimlerinde adil bir yarış olmayacağını görüyoruz. Erdoğan, devletin tüm olanaklarını yine istediği an kullanacak. Seçimin adil ve demokratik olmayacağı ortada” diyor.

- Advertisment -