Ana SayfaHaberlerSoylu ve iktidara yakın medyanın cemevi saldırılarının arkasında sol örgütler olduğu iddiası...

Soylu ve iktidara yakın medyanın cemevi saldırılarının arkasında sol örgütler olduğu iddiası asılsız çıktı

Ankara’da 30 Temmuz tarihinde yarım saat içinde üç cemevine saldıran Ahmet Ozan Karaca gözaltına alınıp tutuklandı. Karaca ile irtibatta oldukları iddiasıyla gözaltına alınan iki kişi daha sonra serbest bırakıldı. Bu iki kişiden biri olan Çağdaş Can B.’nin 2017 yılında Devrimci Gençlik Dernekleri’nin bir eyleminde çekilmiş fotoğrafı üzerinden, saldırının sol örgütlerin provokasyonu olduğu öne sürülmüştü.

Ankara’da 30 Temmuz’da iki cemevi ile Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı’na saldırıda bulunan Ahmet Ozan Karaca olayların ardından gözaltına alınmış ve ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’, ‘İbadet yeri ve mezarlıklara zarar verme’, ‘İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme’ suçlarından tutuklanmıştı.

İktidara yakın Sabah gazetesinde 5 Ağustos tarihinde “Cemevi saldırısının detaylarına SABAH ulaştı: Provokasyonu planlayarak gerçekleştirdi” başlığıyla bir haber yayımlandı.

Saldırganın kimi sol örgütlerle bağlantısının olduğu iddia edilen haberde şu ifadeler yer aldı:

“Karaca’nın irtibat kurduğu tespit edilen Çağdaş Can B. ile Baver G., adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Çağdaş Can B.’nin THKP/C, Dev-Yol, Devrimci Hareket terör örgütünün açık alan yapılanması Devrimci Gençlik Dernekleri’nde faaliyette bulunduğu saptandı.

Karaca, kendisiyle birlikte gözaltına alınan Çağdaş Can B. ile Baver G.’nin arkadaşı olduğunu söyleyerek, “Baver G.’ye cemevlerine saldıracağımı söyledim. Bana anlattığım her şeyin paranoya olduğunu söyleyerek inanmadı” ifadesini kullandı.

Baver G. ise ifadesinde şöyle dedi: “Ahmet’in hal ve hareketleri normal değildi. Anne ve babasının gerçek olmadığını, amcasının da kendisini öldürmeye çalıştığını söyledi. Kendisine Hacı diye birisinin büyü yaptığını söyledi. Cemevlerine neden saldırdığını bilmiyorum. Son gördüğümde normal değildi, sentetik ilaç kullanıp kullanmadığını sordum. ‘Sen kendinde değilsin’ dedim, bana ‘Bekle ecelin geliyor’ şeklinde mesajlar attı. Bu olayla ilgili bir alakam yok.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da 3 cemevine düzenlenen saldırıda 1 kişinin tutuklanması, 2 kişinin de adli kontrolle serbest kalmasına ilişkin, “Bu, soruşturmanın bittiği anlamına gelmiyor. Soruşturma devam ediyor ve biz buradaki çapağı bulacağız. Ben 10 yıldır Ankara’da yaşıyorum; ama bu 3 adrese 1 saatte gidemem. Nasıl oluyor da bu, İzmir’den Eskişehir’e geçiyor ve Ankara’ya geçip bunu yapıyor? Soruşturma derinleşmiş ve eski Türkiye’nin ayak izlerine rastlanılmıştır. Bu planlı provokasyon en ağır şekilde cezalandırılacaktır” dedi.

Bir diğer iktidara yakın medya organı olan Yeni Şafak’ta “Cemevi saldırısında THKP/C izi” başlığıyla yayımlanan haberde ise saldırgan Ahmet Ozan Karaca’nın sıkça görüştüğü ve saldırıları birlikte planladığı iddia edilen Çağdaş Can B.’yi Eskişehir’de Devrimci Gençlik Dernekleri’nin düzenlediği bir eylemde kortejde gösteren bir fotoğraf yer aldı.

Devrimci Gençlik Dernekleri: “Dernekle iletişime geçmiş ya da dernek üyesi değil”

Devrimci Gençlik Dernekleri kurucu genel sekreteri Berkay Ustabaş, Yol TV canlı yayınına katılarak iddiaları yalanladı:

“Ankara’da cemevlerine yönelik saldırıyı gerçekleştiren şahsın Eskişehir’de öğrenci olduğu ve bir süre önce Eskişehir’e giderek bir öğrenci arkadaşının yanında kaldığı iddia ediliyor. Evine gittiği şahsın da 2017 yılından bir fotoğrafı var. Çeşitli basın kuruluşlarında çıkan fotoğraf 2017 yılında Eskişehir’de düzenlenen 1 Mayıs’ta çekilmiş bir fotoğraf. Saldırgan şahsın, bizimle irtibatta olduğu iddia edilen şahsın evinde kaldığı söyleniyor.

“Bizimle irtibatta olduğu söylenen kişi zaten saldırgan olduğu iddia edilen şahıs değil. Zaten bir sorgulama da yapılmış değil. Yani bu şahıs şüpheli mi yoksa fail mi, bunu da bilmiyoruz.

“Fakat biz bir araştırma yaptık. Bizimle irtibatlı olduğu iddia edilen şahsın 2017 yılında Eskişehir’deki 1 Mayıs eyleminde kortejimize geldiğini, 1 Mayıs’a bizimle katılmak istediğini söylediğini ve kısa süre sonra da kortejden ayrıldığını öğrendik. Herhangi bir şekilde dernek üyesi olmamış ve dernekle irtibata geçmiş değil. Sadece kısa bir süre kortejde bulunmuş ve gitmiş.”

“Kargaları dahi güldüren bu baştan aşağı yalan haber milyonlara ulaştırıldı”

Devrimci Gençlik Dernekleri’nin Ankara’daki merkezinde 4 Temmuz tarihinde yapılan basın açıklamasında da şu ifadelere yer verildi:

“Ankara’da 30 Temmuz’da üç cemevine dönük saldırıların ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ne dediğini kendisinden başka kimsenin anlamadığı ‘Eski Türkiye’nin ayak izlerine rastladık’ sözleriyle fitilini ateşlediği hedef saptırma kampanyası, Yeni Şafak ve Sabah gibi tetikçi medya kuruluşlarında ‘Cemevi saldırısında THKP-C izi’ dezenformasyonuyla gündemleştirilmeye çalışıldı.

“Ardından devreye, aralarında AKP MKYK üyesi Mücahit Binici, trol operasyonlarında başı çeken Sosyal Medya Derneği başkanı Mehmet Ardıç ve AKP’nin ısmarlama araştırma şirketlerinden Optimar’ın başkanı Hilmi Daşdemir’in de olduğu paralı trol ordusu girdi: Aynı cümle dizilimiyle atılmış yüzlerce tweetle cemevlerine dönük saldırıların ardında Devrimci Hareket dergisi ve Devrimci Gençlik Dernekleri’nin olduğu iması yapıldı.

“Söz konusu hedef saptırma kampanyası dün akşam itibariyle ise egemen medya kuruluşlarına taşındı. Demirören Haber Ajansı’na ait Kanal D ve NTV gibi televizyon kanallarında hiçbir hukuki, siyasal ve sosyal dayanağı olmayan ve iddia ettikleriyle kargaları dahi güldüren bu baştan aşağı yalan haber milyonlara ulaştırıldı.

“‘Failin yakın arkadaşı’ gibi gayrihukuki, soyut ve içeriksiz bir ifadeyle Devrimci Gençlik Dernekleri ile hiçbir bağı, bağlantısı ve iltisakı bulunmayan bir kişinin binlerce kişinin katıldığı 2018 yılına ait Eskişehir 1 Mayıs gösterilerindeki fotoğrafı üzerinden yürütülen kumpas dün gece itibariyle ise tamamen çökmüş bulunuyor.”

“Olası bir seçim sürecinde bu türden provokasyonların devam edebileceği düşünerek hazırlıklı olmak gerekir”

Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri Büşra Islak ise, Serbestiyet’e konu hakkında şu açıklamayı yaptı:  

“Ankara’da üç cemevinin aralarında bulunduğu Alevi kurumlarına yönelik saldırılarla alakalı derneğimiz hedef gösterilerek kurulmaya çalışılan komplo, dosyanın saldırıyı takip eden üç gün boyunca kamuoyundan saklanmasının ardından çöktü.

“Ne saldırganın ne de ismi geçen şahısların derneğimizle ilişkisi olmadığını defaatle kamuoyuyla paylaştık. Saldırıda derneğimiz isimsiz bir ihbarla ilişkilendirilmek istendi. Yandaş medya, AKP trolleri ve Soylu tarafından asılsız yalanlar gün yüzüne çıkmış bulunmakta.

“Devrimciler tarihleri boyunca emekçilerle, ezilen kesimlerle dayanışma içerisinde oldular ve saldırıların tam karşısında yer aldılar.

“Alevi kurumlarına yönelik saldırının organize bir saldırı olup olmadığını araştırmak ve kamuoyunu bilgilendirmek yerine İçişleri Bakanlığı ve Ankara Emniyeti asılsız yalanlarla derneğimizi hedef göstermeye çalışmıştır.

“Yalanların ve saldırıların hedefi olmamız bizce tesadüf değil, olası bir seçim sürecinde bu türden provokasyonların devam edebileceği düşünülerek hazırlıklı olmak gerekir. Provokasyonlara ve emekçileri dinleri, dilleri ve kimliklerini kullanarak birbirlerine düşman edenlere karşı mücadeleyi güçlendirmeye devam edeceğiz. Hukuki süreci başlatmış olduğumuzu ifade eder ve bizimle dayanışma gösteren tüm kamuoyuna teşekkür ederiz.”

HDP’li Kenanoğlu Meclis gündemine taşıdı: “Saldırıya ilişkin basına servis edilen asılsız haberler kimler tarafından ve hangi amaçla hazırlanıp yayılmaktadır?”

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplaması talebiyle verdiği önergede şu soruları sordu:

  1. Saldırıya uğrayan cemevleri ve Alevi Derneklerine yetkililer tarafından neden bilgi verilmemektedir?
  2. Saldırıya ilişkin basına servis edilen asılsız haberler kimler tarafından ve hangi amaçla hazırlanıp yayılmaktadır?
  3. Saldırgan Ahmet Ozan K. cebir ve tehdit suçları ile ilgili TCK 115/1’den tutuklandığına göre Bakanlığınızın iddia ettiği -eski Türkiye, örgüt bağlantısı, üzerindeki çapak- ifadeleri ile ne kastedilmektedir? Elinizde delil veya mahkeme kararı olmadan kamuoyunu yanıltıcı beyanatlarda bulunmakla ne amaçlanmaktadır?
  4. İçişleri Bakanlığı olarak ilk andan itibaren saldırganın örgüt bağlantısı olduğu kanısına nasıl varılmıştır? Tutuklama sonrası saldırganın örgüt bağlantısı olmadığı ortaya çıktığına göre düzeltme açıklaması yapılacak mıdır?
  5. Soruşturma sonuçlanmadan en yetkili ağızlarca kamuoyunu manipüle edici beyanlarda bulunmak saldırganın varsa asıl bağlantılarının ortaya çıkmasının perdelenmesine yol açmayacak mıdır?
- Advertisment -