Ana SayfaHaberler2016 Olimpiyatları, havuzda üç dünya rekoruyla başladı

2016 Olimpiyatları, havuzda üç dünya rekoruyla başladı

 

Halil Berktay

 

Rio ile aramızda altı saat fark var. Yüzmede eleme serileri gündüz yerel saatle 13:00, İstanbul saatiyle 19:00 dolayında başlıyor. Dokuz saat sonra yarı-final ve finallere geçiliyor. Bu da Rio’da aynı günün gecesi 22:00, ama İstanbul’da ertesi gün sabaha karşı 04:00 demek oluyor.

 

Yüzme çok küçük yaşta başlanan bir spor. Dolayısıyla kuşak değişimi çok hızlı. Gençler 16-18 yaşlarında parlıyor ve 20’lerinde doruğa ulaşıyor. Hele ABD’de, lise-üniversite yaşamıyla neredeyse özdeş. Ancak Michael Phelps ve Ryan Lochte gibi hem yetenek, hem hırs ve sebat bakımından çok olağanüstü istisnalar, mezun olduktan sonra ve 30’larının başlarına kadar kulüplerde çalışıp yarışmaya devam ediyor. 2012 Londra’da onların da sonu ufukta gözükmüştü.

 

Rio’da ise bu devir teslim çok daha belirgin. Örneğin 1.98 boyuyla her yerde hemen göze batan Sun Yang, Londra’da 400 ve 1500 serbesti kazanıp 200’de ikinci gelirken henüz 20’sindeydi. Son dört yılda giderek kapandı, rakiplerinin dereceleriyle arasındaki fark. Şimdi 24 yaşında ve bu sefer 400 serbest finalinde “junior”lardan bir kuyruklu yıldız gibi çıkagelen 20 yaşındaki Avustralyalı Mack Horton’a, kâh birinin kâh diğerinin santimetrelerle öne geçer gibi olduğu son 50’nin bitiminde 0.13 farkla geçildi (Horton 3:41.55, Sun 3:41.68). Bugün yarışacağı 200 serbest, 1:44.82’yle yılın en iyi derecesine sahip olmasına karşın fazla kısa geliyor Sun’a. Bu branşta keza 20’sindeki James Guy’ın hızına özellikle dikkat. İlerleyen günlerde gireceği 1500’de Sun geçmişte rakipsiz sayılırdı. Şimdi ise 2016’ın “ilk 30”unda bile değil. Mack Norton’un yanısıra, Paltrinieri ve (400’de üçüncü gelen) Detti gibi öyle iki genç İtalyan var ki, hepsi Sun’u geçebilecek kapasitede. Bakalım, göreceğiz.

 

Bir diğer değişim işareti, yukarıda değindiğim yaş grupları, liseler ve üniversiteler sistemiyle benzersiz bir temele sahip olan Amerika’nin, gene de ilk gün yüzmede hiç altın alamaması. Bu sabahın ilk finali, erkekler 400 metre bireysel karışıkta yüzüldü. Yıllar boyu Phelps, Lochte ve (Macar) Laszlo Cseh’lerin domine ettiği bir yarıştı. Bu sefer Japonlar öne çıktı. Londra’nın 17 yaşındaki üçüncüsü Kosuke Hagino, ilk 100’de (kelebek) arayı açtı, liderliği hiç bırakmadı ve 21’inde altına uzandı (4:06.05). Vatandaşı Daiyo Seto (4:09.71) üçüncü, aralarında ABD’den Chase Kalisz (4:06.75) ikinci oldu. Daha önce sözünü ettiğim 400 serbestte, Conor Dwyer ile  Connor Jaeger dördüncü-beşinci sıralarda kaldı. Kadınlar 100 kelebek yarı-finallerinde de Amerikalılar dışındaki isimler parladı. İlk seriyi Japonya’nın 16 yaşındaki yıldızı Rikako İkee (57.05), Dana Vollmer’ın (57.06) ancak 0.01 önünde kazanır, Danimarka’dan Jeannette Ottesen 57.47’yle üçüncü olurken, ikinci seride birinci Sarah Sjostrom (İsveç, 55.84, Olimpiyat rekoru), ikinci Emma McKeon (Avustralya, 56.81), üçüncü Penny Oleksiak (Kanada, 57.10) oldu. Onları iki Çinli izledi. Özetle, Amerika’dan sadece Vollmer yarın sabahki finale kalabildi. Erkekler 100 kurbağalama, iki yıldır 21 yaşındaki İngiliz Adam Peaty’nin tekelinde. Neredeyse suya her girişinde yeni bir rekorla çıkıyor. Bu sefer de öyle oldu; daha ilk tur eleme serilerinde, başka herkes 58 ve 59 küsurlar yüzerken kendisinin 57.92’lik dünya rekorunu 57.55’e indiriverdi. Çok rahattım ve hiç o kadar hızlı gittiğimin farkında değildim, dedi sonradan: İlk 50’yi döndüğümde tezahüratı farkettim ve bizim seride hiç Brezilyalı olmadığımdan bir anlam da veremedim. Yrı-finaller de benzer şekilde geçti; ilk seriyi Yasuhiro Koseki 59.23’le, Peaty kendi serisini 57.62’yle kazanır, iki Amerikalı Kevin Cordes (59.33) ve Cody Miller (59.05) ikinciliklerde kalırken, Peaty dışında 59’un altına inen kimse olmadı.

 

Kadınlar 400 bireysel karışık nedense hep sansasyon yaratıyor. 2012 Londra’da Çinli Ye Shiwen 4:28.43’le kazanırken hem bu yeni dünya rekoru, hem son 100’ü (serbest) Ryan Lochte’den de hızlı yüzmesi nedeniyle kıyametler kopmuş, doping iddiaları ortaya atılmıştı. 2016 Rio’da benzer bir performansı 27 yaşındaki Macar Katinka Hosszu’nun göstermesi kimse için sürpriz olmadı. Sekiz yıldır zaten adım adım geliyordu Hosszu; 200 karışık rekorunu daha önce kırmış ve 400’e odaklanmış, elemelerde 4:28.58’le Ye’nin rekoruna 0.15 yaklaşmış ve başka kimse 4.32’nin altına inememişti. Final de sanki tek kişilik bir gösteri gibi geçti. Hosszu daha kelebekte rakiplerine büyük fark yaptı; bütün yarışı hareketli “dünya rekoru çizgisi”nin metrelerce önünde götürdü; 4:26.36’yla rakiplerinin yaklaşık beş saniye ve on metre, Ye’nin eski rekorunun ise iki saniye önünde tamamladı. İkinci gelen Amerikalı Maya Dirado’nun (4:31.15) Hosszu’yu tebrik edip de derecesini öğrendiğinde şaşkınlıkla “Aman tanrım!” (Oh my god) demesi herşeyi özetliyordu.

 

Gecenin son yarışı olan kadınlar 4 x 100 serbest bayrak, tahmin edildiği gibi baştan sona Avustralya ile ABD arasında geçti. Neresinden bakarsanız bakın, dünyada bu yılın en iyi on derecesinden dördü, ya da en iyi dört derecesinden üçü, ya da en iyi iki derecesi hep Avustralyalılarındı. Amerikalılar ise 7, 9, 12 ve 17’nci basamaklarda yer alıyordu. Nitekim başabaş geçen ilk 200’den sonra, Avustralya’dan son iki sırada Bronte Campbell (bu yıl 52.58) ve Cate Campbell (52.08) kardeşlerin havuza girmesiyle her şey değişti. Fark bir boyu geçti. Avustralya 3:30.65’le (kendi dünya rekorunu kırarak) birinci, ABD 3:31.89’la ikinci, Kanada 3:32.69’la üçüncü oldu.

 

Spikerlerden söz etmesem olmaz. Onlar benim özel takıntım. Daha önceki yarışlarda TRT spikeri, artık 31 yaşındaki Michael Phelps’in, 400 karışık kendisine çok uzun geldiği için Rio’da sadece 100-200 kelebek ve 200 karışıkta yarışacağını doğru dürüst açıklayamamasıyla; aslen 200’cü olan James Guy’ın 400 finalini fazla hızlı çıkıp uzun süre önde götürmesine veonra yorulup altıncılığa düşmesine dikkat etmemesiyle; keza, kadınlar 100 kelebek yarı-finalinin ilk serisinde Rikako İkee’nin son âna kadar hiç farkında olmamasıyla temayüz etmişti.  4 x 100 bayrak önceinde de minik bir harika yarattı kendince. Takımları okurken, ABD’de son sırada Kate Ledecky’yi görünce, “Sadece Kate Ledecky yeterli, Amerikka’nın favori olması için” kabilinden bir cevher yumurtladı.

 

Neden alanları ve konularını doğru dürüst çalışıp öğrenmezler, bir türlü anlayamıyorum. Ledecky, evet, büyük bir yüzücü ama uzun mesafeci, aslen 400-800-1500’cü; kesinlikle sprinter değil. Biraz merak edip araştırsa görecek; 100 serbestte, 2016’da 17’nci sırada. Nitekim Olimpiyat finalinin son ayağında Cate Campbell’den iki üç metre fark yiyen de Ledecky oldu.

 

- Advertisment -