Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül sosyal medya hesabından paylaştığı mesajla, 21 yıldır yazdığı Yeni Şafak’taki yazılarının son bulduğunu açıkladı.
Mesajında, Yeni Şafak’ın sahibi Albayrak ailesine teşekkür eden Karagül ayrılığın kendisinin talebiyle mi yoksa yönetimin isteğiyle mi olduğuna ilişkin bilgi vermedi.
Karagül’ün mesajı şöyle oldu:
“Yeni Şafak’taki köşe yazılarım bugün itibariyle sona erdi. 21 yıl aralıksız yazdım. Dünyada olan biten birçok konuyu ilk kez, yeni cümlelerle buradan aktardım. “Türkiye Yükselişi” için öncü sözler söylemeye çalıştım. Yeni Şafak’a, Albayrak ailesine minnetlerimi sunuyorum.”
Ayrılığın sebebi Pakistan konusundaki tutum farklılığı mı?
Son günlerde gazetenin Pakistan’daki gelişmeler ile ilgili haberleri dikkat çekmekteydi.
Yeni Şafak’ın bağlı olduğu Albayrak Grubu, 2011 yılından bu yana Pakistan’da ticari faaliyet yürütüyordu ve Pakistan’daki son krizde başbakan İmran Han’ı eleştiren haberler gazetede yer alıyor, Han ülkede ‘kaos’ çıkartmakla suçlanıyordu.
Ancak gazetenin yazarı ve eski yayın yönetmeni İbrahim Karagül 5 Nisan tarihli yazısında gazetesinin yayın politikasından farklı bir tespit yaptı ve ABD’nin Pakistan’da “siyasi darbe girişimi” yaptığını söyledi.
Karagül’ün Yeni Şafak’ta yayınlanmayan yazısı
Karagül, gazetede yayınlanmayan yazısını kendi sitesi TRHaber’de yayınladı.
O yazıda Karagül şu ifadeleri kullandı:
Pakistan Başbakanı İmran Han; bir siyasi darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. Bazı koalisyon ortakları muhalefete geçti, hükümeti devirmeye çalıştı.
İmran Han, bunu ABD’nin tezgahladığını, kendisini de tehdit ettiğini, hayatının tehlikede olduğunu açıkladı.
ABD’den gelen bir mektubu örnek göstererek, taraftarlarını bu darbeyi boşa çıkarmak için sokaklara çağırdı. Mektup, Pakistan’ın Washington Büyükelçisi’ne verilmişti.
TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ BIRAKMAYIZ.
PAKİSTAN ABD’YE NOTA VERDİ!
Pakistan, “içişlerine müdahale” nedeniyle ABD’ye nota verdi. Meclis Başkanı güven oylamasını reddetti. Pakistan Cumhurbaşkanı da Meclis’i feshetti, seçim kararı alındı.
George W. Bush, 2001 yılında Afganistan’ı işgal öncesi de Pakistan’ı tehdit etmişti. Perviz Müşerref’e; savaşta ABD’nin yanında olmazsa “Pakistan’da taş üstünde taş bırakmayacağını” telefonla bildirmişti. Afganistan savaşında 70 bin Pakistanlı öldü.
İMRAN HAN:
BOYUN EĞMEM,
SAVAŞACAĞIM…
İmran Han’ın açıklamaları dehşet verici:
“ABD bana tehdit mektubu gönderdi. Hayatımın tehlikede olduğuna dair istihbarat bilgileri alıyorum. Pes etmeyeceğim, savaşacağım.
“Ne kimsenin önünde eğileceğim, ne de milletimin kimseye boyun eğmesini sağlayacağım. Pakistan’da bir Amerikan üssüne veya Pakistan’dan topraklarından Afganistan’a yönelik bir eyleme izin vermemiz mümkün değil. Kesinlikle hayır!”
Pakistan’ın, ABD’den uzaklaşıp kendi yoluna gitmesi, Çin ile yakın ilişkiler kurması, Rusya’ya ambargo uygulamaması, kısaca ABD’nin doğrudan talimatlarını reddetmesi, böyle bir krizi besledi.
TÜRKİYE-ORTA ASYA.
TÜRKİYE-GÜNEY ASYA.
‘ORTAK ORDU’YA DOĞRU.
ABD’nin Afganistan’dan apar topar kaçması, sadece Ortadoğu ülkelerini değil, Pakistan’ı da derinden etkiledi. Artık ABD’ye güvenmeyecekti. Dünyanın yeni güç haritasına göre oynayacaktı. Bir nükleer güçtü ve bu gücün farkındaydı.
Pakistan, Türkiye’nin izlediği yolu takip ediyor, Türkiye ile birlikte hareket ediyordu.
Karabağ savaşında Türkiye, Azerbaycan, Pakistan birlikte hareket etti. Ardından üç ülke, üç ülkede çok farklı askeri tatbikatlar uyguladı. Sanki, Orta Asya ülkeleri ile birlikte bir tür “ortak ordu” temelleri atılıyordu.
Geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyaretinde yaşananlar, ağırlama ve sevinç, Türkiye-Orta Asya-Güney Asya hattında bazı şeylerin çarpıcı biçimde değiştiğini, yeni bir kuşak oluştuğunu gözler önüne seriyordu.
ABD VE AVRUPA’NIN
KABUS GÜNLERİ
YENİ BAŞLIYOR
Şimdiden şunu söyleyebiliriz: ABD Afganistan’dan sonra Pakistan’da da bitti.
Pakistan’ın “Türkiye tipi direniş”i ABD’yi yenecektir. ABD, Orta Asya’da kaybetti. Ortadoğu’da da kaybedecek. Dünya artık Batı’yı; Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da istemiyor. ABD ve Avrupa kendi haritasına çekilecek!
Bugünler ABD ve Avrupa için kabus günleri. Nereye el atsalar orada kaybediyorlar. Ukrayna’da savaşı kışkırttılar, ellerinde patladı. Pakistan’da siyasi darbeye giriştiler ellerinde patladı.
ORBAN: SOROS VE AB’YE
KARŞI ZEFER KAZANDIM.
Bu hafta bir yenilgi daha aldılar. Hem de Avrupa’da.
Macaristan’da “altı” muhalefet partisi, Türkiye’deki gibi tek cepheye dönüştürüldü. Amaç, Başbakan Victor Orban’ı devirmekti.
Olağanüstü medya baskısı uyguladılar. Soros dahil, batılı sermayeyi harekete geçirdiler. Victor Orban’ın seçimi kaybettiğine dair anketler yayınladılar. Müthiş kitle operasyonları yaptılar.
Önceki günkü seçimi Orban ezici bir üstünlükle kazandı. ABD ve AB’nin finanse ettiği muhalefet ağır bir yenilgi aldı. Türkiye’deki gibi “altı” partiden oluşan cephe Macaristan’da çöktü. Aslında Türkiye için planladıkları model çöktü.
Türkiye’ye yakın, Batı’ya uzak olan Orban; “Soros’a ve AB’ye karşı zafer kazandım” açıklaması yaptı. Aynı gün, Sırbistan’daki seçimlerde de Batı yanlıları ağır bir yenilgi aldı.
2023’TE TÜRKİYE’YE MÜDAHALE PLANI TEST EDİLDİ. AMA İKİ ÜLKEDE DE ÇÖKTÜ.
Mesele şuydu: Milletler, Batı’nın müdahale ettiği bütün alanlarda ABD ve Avrupa karşıtı bir tavır alıyor. İyi niyetli olmadıklarını biliyor. Güçlü lidere, güçlü devlete yöneliyor.
Olan şuydu: ABD, 2023’te Türkiye’ye yapacağı müdahale biçimini şuan bazı ülkelerde test ediyordu. Ukrayna’da savaşla, Macaristan ve Pakistan’da siyasi darbe ile sonuç almaya çalışıyordu. Siyasi darbe ile giriştiği her yerde hüsran uğruyor.
Ukrayna’yı ateşe atıp yalnız bıraktı. Öyle görünüyor ki, Ukrayna da Batı’dan umudunu kesecek. Şu an Türkiye’nin belirlediği bir alana yerleşiyor.
Batı bencildir. Herkesi kullanır, risk kendisine yönelince yalnız bırakır. Artık ABD ve Avrupa’nın bu anlamda milletler üzerinde hiçbir kredisi yoktur.
ERDOĞAN MODELİ LİDER,
TÜRKİYE MODELİ ÜLKE
FIRTINASI BAŞLADI
“Erdoğan modeli lider, Türkiye modeli ülke” eğilimi bütün dünyada yükselen en önemli dalga oldu. Ülkeler Türkiye gibi güç inşa etmeye, himaye ve vesayetten çıkmaya çalışıyor. Bu yüzden de her fırsatta Batı müdahalelerine karış duruyor.
Daha dün Cezayir’de devletin bazı alanlarında Fransızca’yı yasakladı. Fransa bütün Afrika’da ülkelerden bir dışlanıyor, kovuluyor. Afrika sömürgeci bütün izlere inanılmaz bir reaksiyon gösteriyor.
Kafkasya’da Azerbaycan, Orta Asya’da Özbekistan, Güney Asya’da Endonezya, Kuzey Afrika’da Cezayir, Afrika’da Nijerya, Ortadoğu’da S. Arabistan ve Mısır, “Müslüman Orta Kuşakta 21. yüzyılın sıçraması yapılacak ülkeler arasında. Türkiye bütün bu ülkelerle çık hızlı yakınlaşma içine girdi.
TÜRKİYE’DE KURDUKLARI
‘ALTILI CEPHE’ ÜLKEYE
İÇERİDEN SALDIRIYOR.
Bence Müslüman Orta Kuşak’ta bir şey deneniyor. Atlantik’ten Pasifik’e uzanan yeryüzünün ekseninde büyük bir hareketlenme var. Türkiye bütün bunların tam merkezinde.
“Türkiye küresel güçtür” derken bunu söylüyoruz. Bu yükselişin ilham kaynağı Türkiye çünkü.
İşte 2023’te bunu durdurmaya çalışıyorlar. Macaristan’daki gibi altı siyasi partiyi bu amaçla tek çatı altında topladılar. Hepsini FETÖ ve PKK çizgisine çektiler. Terör örgütleriyle ortak ettiler.
O ‘ALTI PARTİ’Yİ KULLANIP
TÜRİYE İLE SAVAŞIYORLAR.
BU “İÇ İŞGAL” DENEMESİDİR.
ABD ve Avrupa’nın Türkiye ile savaşı, CHP’nin başını çektiği o altı parti üzerinden yürütülüyor şimdi. Biz bu yapıyı “iç işgal” kategorisinde değerlendiriyoruz.
Onlar siyasi bir hesap peşinde değil. Onlar; ABD ve Avrupa adına Türkiye ile savaşıyor, Türkiye’yi durdurmaya çalışıyor, Türkiye üzerinde yeniden Batı himayesi kurmaya çalışıyor, Türkiye’ye tuzak kuruyor.
Siyasi mücadele adı altında ülkeyi çökertmeye çalışan, bu amaçla terör örgütleri ve Türkiye düşmanlarıyla ortaklık kuran bu yapı, yüzlerce yıllık tarihe ihanetiyle anılacak.
Batı’nın desteklediği her yapı kaybediyor. Bunlar da kaybedecek. Geride sadece bu utanç kalacak.
Bu tuzak da çökecek. Göreceğiz…”