Bahçeli’nin seçim sonrası açıklamalarına, en son da TBMM’deki grup toplantısında yaptığı ve bir dizi talebi içeren konuşmasına baktığımızda, Bahçeli sizce ne yapmaya çalışıyor? Türkiye için nasıl bir yol çiziyor?
Bahçeli’nin açıklamaları bir bakıma hem enformel ortağı olduğu siyasi iktidarın istikametinin tanımlanması, hem aynı Türkiye’de iktidarda sadece Erdoğan’ın bulunmadığının bir göstergesi.
Türkiye bir tarihsel blok tarafından yönetiliyor. Bu blok; devlet, muhafazakârlar (ki Erdoğan onları temsil ediyor) ve milliyetçilerden oluşuyor. Bunlar zamanında kendi aralarında çatışan aktörleriyken Türkiye’nin, dünyanın bu döneminde kurdukları ittifakla belli bir siyasi projeyi tanımladılar. Belli bir gelecek tanımı yaptılar. Bahçeli bunun kurucu unsurlarından birisi. Bugüne kadar yerine getirdiği işlev, yön veren, temel oluşturan, zaman zaman sarsılmalarda, gevşemelerde gevşeyen noktayı sertleştirmeye çalışan bir role işaret ediyor.
Bloğun ortak stratejisi açık: Milliyetçilik ve güvenlikçilik üzerine oturan tek kültürcü bir strateji bu. Hem ülke içine hem ülke dışına yönelik… Disiplinli bir toplum üzerine oturan, disiplinli bir toplum kadar devleti siyasetin taşıyıcısı olarak gören bir işleyişi var. Devletin esas olduğu, siyaseti devletin taşıdığı, tek kültür üzerine yani Türklük sözleşmesi üzerine oturan bir çerçeve bu.
Bu çerçevenin ana unsurları, örneğin anayasa, bu üçlü tarafından desteklenerek hayata geçti. Bu, Türkiye’nin bu dönemindeki bu siyasi iktidarın yol alma biçimine uygun bir kuvvetler birliği anayasası.
Bugün itibariyle baktığımız zaman Bahçeli ne diyor? Bahçeli, bugünkü sistemde esneyen yerlerin neler olduğunu tespit edip oraları güçlendirmeye çalışan bir konuşma yapmış görünüyor.
Ben buradan şunları çıkartıyorum:
- Yerel seçim sonuçları hiçbir şekilde bu ana projeyi etkilemez. Esas olan bu projede ilerlemedir, devlet-siyaset ilişkilerinde bu iktidarın Türkiye için çizdiği ufuktur.
- Sandık sonuçlarında bir oy kaybı yaşansa da bundan hareketle bir yenilenme, yumuşama, bir değişim beklemek bir hayaldir. Çünkü bu hedef karşısında sandık sonuçlarının bir önemi olmadığını söyleyen bir yaklaşım bu.
- “Türkiye yeni ve sıfırdan bir anayasa yapsın” talebi bu mevcut modelin biraz daha pekiştirilmesi, aksayan yönlerinin düzeltilmesi için gerekir. Bu aynı zamanda siyasal iktidarla toplum arasında yeni bir güçlendirici, meşrulaştırıcı bir bağ olacaktır. Yeni anayasa yapılır veya yapılmaz ama bunun gündemde tutuluyor olması şarttır.
Nitekim iki liderin de İYİ Parti lideri Meral Akşener ile yola devam edilmesi için söyledikleri de bu son hususla ilgilidir. İYİ Parti’nin şu anda belli sayıda milletvekili var. Anayasa konusunda İYİ Partiyle yapılabilecek muhtemel bir ittifak varsayımı üzerine dayanıyor bu. Ben bunu çok uzun süre önce yazmış, söylemiştim. İYİ Parti’nin başında Akşener kaldıkça, genel, mevcut, anti-Kürt politikalara desteği sürdürdükçe bir ayağıyla iktidarın parçası olmaya devam edecek, belki de gün gelecek tam parçası haline ulaşacaktır.
Peki muhalefetin tutumu -özellikle yeni anayasa konusunda- ne olmalı? Baştan karşı mı çıkmalılar, iktidarla masaya mı oturmalılar, yoksa kendileri alternatif mi geliştirmeliler?
Buna siyasi partiler ve o günün şartları karar verecek, ama unutmamak lazım ki bu talebi gündeme getiren iktidarsa, iktidarla masaya oturmak ilk kozu iktidara vermek ve onun taleplerini kabul etmek anlamına gelir. Eğer yapılacaksa bunun çok kuvvetli koşullarda yapılması gerekir. Belki yeni anayasa taslağının CHP aracılığıyla toplumun gündemine getirilmesi olabilir.
Şunu söylemek lazım belki de; iktidarın bir oyun planı var. Bu planın ne olduğu da belli. Burada bir değişim beklentisi yok kimsenin, umanlar da biraz yanılıyorlar, Bahçeli’nin söylediği gibi. Peki buna karşı bir oyun planı nasıl geliştirilebilir?
Daha önceki dönemde konuştuğumuz hikayeye yine geri geliyoruz: Bu hikayeye, plana karşı muhalefet nasıl tavır almalı? Eleştirel tavır alması gerektiği kesin, ama yetmiyor. Kurucu bir tavır da alması gerekiyor. Kurucu tavır alternatif önerilerle gelmek anlamına geliyor; gerek devlet konusunda, gerek milliyetçilik konusunda, gerek toplum konusunda. Bu ana kadar en büyük gedik buradaydı. Bu gedik hâlâ sürüyor. Dolayısıyla anayasa meselesi karşımıza şöyle çıkıyor: Meclis’te iktidar anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa sahip değil. Muhalefet için bir avantaj, bu da. Kendi anayasa önerisini gündem getirmesi açısından. Ama bunu nasıl gündeme getirecek, bunları önümüzdeki günlerde göreceğiz.