Ana SayfaHaberlerTutanaklarda Meclis’teki Kürtçe-Arapça krizi: “Anlamadık ne dediğini”, “Aynı dilden devam edemez”, “AK...

Tutanaklarda Meclis’teki Kürtçe-Arapça krizi: “Anlamadık ne dediğini”, “Aynı dilden devam edemez”, “AK Parti ve İYİ Parti sıralarından alkışlar”

YSP Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın’ın Meclis kürsüsünden seçim bölgesi Mardin’i Kürtçe ve Arapça selamlaması sonrası yaşanan tartışmanın tutanakları ortaya çıktı. Altın’a ilk tepkiyi “Anlamıyoruz ne dediğini, anlayamadık, ne dedin” diyerek İYİ Partili Turhan Çömez gösterdi. Meclis başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’e iç tüzüğü hatırlatan AK Parti Grup Başkanvekili Haluk İpek oldu. Önder’in YSP’li milletvekiline “devam edin” demesi üzerine İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu “Aynı dilden devam edemez başkan” diye itiraz etti. Bu sırada İYİ Parti sıralarından sıra kapaklarına vuruldu. Dervişoğlu’nun konuşmasını İYİ Parti ve AK Partililer alkışladı. AK Parti Kırıkkale milletvekili Gökhan Sarıçam, Altın’a “Bölgende geçerli olabilir ama Genel Kurulda olmaz bu geçerlilik” diye bağırdı.

TBMM, dünkü oturumunda YSP Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın’ın Meclis kürsüsünden Mardin’i Kürtçe ve Arapça selamlamasına tepki gösterenler, oturumu yöneten Sırrı Süreyya Önder’den müdahale etmesini istemiş. Önder de “Ben buna müdahale etmeyi başta ayıp olarak görüyorum. Size de ‘Diliniz Allah’ın ayetidir’i hatırlatmaya bile gerek görmüyorum” cevabını vermişti.

O tartışmanın Meclis zabıtlarındaki tutanakları ortaya çıktı. Tutanaklarda Altın’ın Kürtçe ve Arapça selamlası “…” olarak yer aldı:

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (YSP-Mardin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri ve ekran başında bizleri izleyen değerli halklarımız; sözlerime başlamadan önce Mecliste yapacağım ilk kürsü konuşması olması itibarıyla seçilmiş olduğum Mardin ilinin çok dilli, çok kültürlü yaşam pratiğinin Meclise bir prototip sunması dileğiyle Mardin halklarının dillerinden Mardin’e teşekkürü bir borç bilirim. “…”

 TURHAN ÇÖMEZ (İYİ PARTİ-Balıkesir) – Anlamıyoruz dediğini. Anlayamadık, ne dedin?

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) – Ben ne söyleyeceğimi önceden söylemiştim, teşekkür ettim.

BURCUGÜL ÇUBUK (YSP-İzmir) – Arapça bilmiyorsanız ne yapalım?

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Anlayamadık ne dediğini.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) – Arapça bilmiyor musunuz beyefendi? Hangi dili konuştuğunu bile anlamıyorsunuz.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) – Torba yasayla getirilen kanun teklifine dair konuşmamın başında…

BAŞKAN – Sayın Hatip, bir saniye… Değerli milletvekilleri, hatibi anlamayacak bir şey yok. Kürtçe, Arapça… Mardin halklarının çeşitliliğine, çokluğuna izafede bulunarak dinleseydiniz, “Onların diliyle selamlamak istiyorum.” dedi. Bunlar Çanakkale’de…

HALUK İPEK (AK PARTİ-Amasya) – İç Tüzük var.

BAŞKAN – Müsaade edin, sordunuz, bana “Müdahale edin.” dediniz.

HALUK İPEK (Amasya) – İç Tüzük var.

BAŞKAN – İç Tüzük var, ben en az sizin kadar biliyorum. Çanakkale’de yan yana hayatını veren insanlar bunlar, o günde işgal eden İngiliz’ine, Fransız’ına karşı. Bu ülkede İngilizce, Fransızca, şimdi resmî eğitim dili oluyor, burada bir selamlamaya benim müdahale etmemi istiyorsunuz. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İYİ PARTİ-İzmir) – İkisi aynı şey değil Sayın Başkan, hayır.

BAŞKAN – Ben buna müdahale etmeyi başta ayıp olarak görüyorum. Size de “Diliniz sizin ayetiniz, Allah’ın ayetidir”i hatırlatmaya gerek bile görmüyorum. Buyurun, devam edin. DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Aynı dilden devam edemez Sayın Başkan. (İYİ Parti sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sözlerime devam etmek istiyorum. Torba yasa ile getirilen bu kanun teklifine dair konuşmamın başında zor şartlar altında büyük bir özveriyle ülkenin her yerinde halk sağlığı hizmetinde bulunmak isteyen sağlık emekçilerini saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Altın.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Sayın Müsavat Dervişoğlu’nun söz talebi var. Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ediyorum efendim. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Şimdi, bir yanlış anlaşılmayı da düzeltmek bakımından söylüyorum yani şimdi, bazı şeylere tepki gösterdiğimizde, tepkinin kaynağının kullanılan dilden oluştuğunu düşünenler olabilir. Hayır, asıl tepkinin kaynağı kurallardan ve kuralların çiğnenmeye kalkışılmasından kaynaklanıyor yoksa hiç kimsenin ana diliyle herhangi bir problemimiz yok.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (YSP-Batman) – Müsavat Başkanım, Cumhurbaşkanı 3’üncü kez aday oldu, açıkça Anayasa’ya aykırıydı, bu kadar tepki göstermediniz ya!

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Herhangi bir tepki…

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) – Kural için olamaz bu Başkan, başka bir şey var. DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Siz benim zatıalinize… Beyefendi, benim size tepki göstermemi arzuluyor olabilirsiniz, tepki göstermeyeceğim, konuyu da çarpıtmayalım.

UĞUR POYRAZ (İYİ PARTİ-Antalya) – İlgili başvuruları yaptık.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Haberiniz yok, başvuru yaptık, başvuru. DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ben yaşadığım toprakların bağrında hangi zenginliği barındırdığını takdir edersiniz ki iyi bilirim, nerelerde ortaklaştığımızı da gayet iyi bilirim, zatıalinizin benzetmesi de yanlış. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – İstilacı milletlerin dilinin eğitim dili olarak kullanılmasını da en az ben de sizler kadar yadırgayan biriyim ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin dili bellidir, kimsenin ana diliyle problemimiz yoktur ve Meclis-i Mebusandan beri bu, Türkçe olarak şerh edilmiştir. (İYİ Parti ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Aksi durum neye sebep oluyor? Şimdi, orada konuşulan dil Arapça oluyor, ben Arapça’yı bilmediğim için ya da ben Kürtçe’yi bilmediğim için, Çerkezce’yi, Gürcüce’yi bilmediğim için ne konuşulduğunu anlamıyorum. Sıralarınızdan biri bana diyor ki “Arapça’yı da mı anlamıyorsun?” E, anlamıyorum, ben o zenginliği biliyorum ama içinden gelmiyorum. Bunu konuşacağımız yer Meclis Kürsüsü değil. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurun, devam edin lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ne zaman istiyorsanız uygun zeminde tartışırız ama Meclis-i Mebusan’dan beri dili Türkçe olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışmaya sebep olacak bir aykırılığa rıza göstermeyeceğimizin de bilinmesini istiyorum, kayıtlara geçsin diye söylüyorum. Saygılar sunuyorum efendim. (İYİ Parti ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (YSP-Antalya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu, ben de bunu uzatmak niyetinde değilim, sadece bir şey söyleyeyim: Hani, bu kadar telaşa mahal yok, selam Allah’ın selamı, ya alırsınız ya almazsınız, dili de önemli değil ama… (İYİ Parti sıralarından gürültüler)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Anlamıyoruz ki Başkan, anlasak alacağız

Başkanım. BAŞKAN – Müsaade edin, müsaade edin.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Telaş yok bir kere!

BAŞKAN – Müsaade edin arkadaşlar. Arkadaşlar…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ama beni telaşa kapılmış gibi itham etmeyin.

BAŞKAN – Sadece bir cümle, sadece bir cümle söyleyeceğim izninizle. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) İzninizle… Bakın, Sayın Dervişoğlu…

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (AK PARTİ-Kırklareli) – Bölgende geçerli olabilir ama Genel Kurulda olmaz bu geçerlilik.

BAŞKAN – Müsaade edin, müsaade edin, olup olmayacağını söyleyeceğim.

MAHMUT TANAL (CHP-Şanlıurfa) – İngilizce oluyor da Kürtçe niye olmuyor?

 BAŞKAN – Şimdi, Sayın Dervişoğlu…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ya, Tanal, ne alakası var yani! İngilizce de olmaz, İngilizce de olmaz canım. Ne alakası var?

BAŞKAN – Arkadaşlar…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – İngilizce oluyor, Fransızca oluyor, Almanca oluyor; Kürtçe niye olmuyor? Allah’ım ya!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen birbirimizle konuşmayalım. DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ya, boş ver… Yani bırak! Bu seninki öküz altında buzağı aramak bile değil ya!

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ayıp ya!

BAŞKAN – Şöyle: Sayın Dervişoğlu “Burada bir şey şerh ediliyor. Ben Arapça bilmiyorum.” dedi. “Şerh etmek” Arapça, Türkçe’yle uzak yakın hiçbir ilgisi yok. Bak, Arapça konuştunuz. Burası bana diyor ki: “Müdahale edin.”

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Türkçesini söyleyin, bir dahakine onu… BAŞKAN – Müsaade edin. Bura bana diyor ki: “Müdahale edin.” “Müdahale” “duhul”dan gelir, o da Arapça. Vekil de Arapça bir selam vermiş yani buraya girersek çıkamayız. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar) Birleşime on dakika ara veriyorum.

- Advertisment -