Ana SayfaHaberler"Yaptırımlarımız geri tepti: Ruble yükselişte ve Putin çok daha güçlü"

“Yaptırımlarımız geri tepti: Ruble yükselişte ve Putin çok daha güçlü”

“Bu konuda herhangi bir şüpheniz olduğunu ima ederseniz, ‘Putin yanlısı’ ve Ukrayna karşıtı olmakla itham edilirsiniz. Yaptırımlar Batı’nın savaş narası. Fakat Batı’nın Rusya’ya yönelik ekonomik savaşı enerji fiyatlarını ve enflasyonu artırıyor, tedarik zincirleri karman çorman. Milyonlarca insan ise gazsız, tahılsız ve gübresiz kaldı. Ancak Vladimir Putin’in barbarlığı, halkı üzerindeki hakimiyeti gibi, arttıkça artıyor…” Guardian’da köşe yazarı Simon Jenkins’in makalesini Evrim Yaban Güçtürk Perspektif için çevirdi.

Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımları yakın dönemin uluslararası tarihinin en kötü planlanmış, amacı bakımından da en zarar verici politikası. Ukrayna’ya askeri destek sağlanması anlaşılabilir. Ekonomik savaşsa Moskova’daki rejim karşısında beklenen etkiyi göstermediği gibi, istenmeyen durumlara yol açmış olması bakımından yıkıcı. Dünya enerji fiyatları fırlıyor, enflasyon artıyor, tedarik zincirleri karman çorman. Bunun yanında milyonlarca insan gazsız, tahılsız ve gübresiz kaldı. Vladimir Putin’in barbarlığıysa, halkı üzerindeki hakimiyeti gibi, artıkça artıyor.

Batı’nın yaptırımlarını eleştirmek neredeyse Batı’dan nefret etmekle eşdeğer görülüyor. Bu konuda savunma analistlerinin pek sesi çıkmıyor. Stratejik düşünce kuruluşları sessiz. Britanya’nın varsayılan liderleri Liz Truss ve Rishi Sunak, amaç sözcüğünden bile bahsetmeden çok daha sert yaptırımlarda bulunulacağı vaadinde bulunuyor, agresif retoriklerini yarıştırıyorlar. Bu konuda herhangi bir şüpheniz olduğunu ima ederseniz, “Putin yanlısı” ve Ukrayna karşıtı olmakla itham edilirsiniz. Yaptırımlar Batı’nın savaş narası.

Rusya’ya yönelik yaptırımların kritik noktası misilleme ihtimali. Putin isterse bu kış Avrupa’yı dondurabilir. Kuzey Akım 1 gibi önemli boru hatlarından ikmali yüzde 80’e kadar azalttı. Dünya petrol fiyatları artıyor, Doğu Avrupa’dan Afrika ve Asya’ya buğday ve diğer gıda ürünleri akışı neredeyse askıya alındı.

Britanya’da gaz faturası bir yıl içinde üç katına çıkabilir. Bundan en çok fayda gören, Asya’ya enerji ihracatı hızla artan, ödemeler dengesini eşsiz bir biçimde sermaye fazlasına dönüştüren Rusya’dan başkası değil. Ocak ayından bu yana yaklaşık olarak yüzde 50 kadar güçlenmiş olan ruble, bu senenin en güçlü para birimlerinden biri. Moskova’nın denizaşırı mal varlıkları donduruldu ve oligarklar yatlarının yerlerini değiştirdi. Tabii bunların Putin’in umurunda olduğuna dair herhangi bir işaret yok. Zira Putin’in endişe etmesi gereken bir seçmen kitlesi yok.

Oldukça uzun bir zamandır bir barış aracı olarak görülen dünya ekonomilerinin birbirine bağımlılığı bir savaş silahı yapıldı. NATO masası etrafındaki siyasetçiler Ukrayna’ya verilen askeri desteği artırma konusunda haklı olarak temkinli davrandılar. Askeri caydırıcılıktan anlıyorlar. Ekonomi konusundaysa tam anlamıyla acemi gibiler. Ekonomi söz konusu olduğunda hepsi Dr. Strangelove’un[1] papağanı gibi. Rusya ekonomisini “taş devrine gönderecek” şekilde bombalamak, başarısızlığa uğratmak istiyorlar.

Boris Johnson’ın kabinesine Rusya yaptırımlarının Britanya için muhtemel sonuçlarını öngören herhangi bir belge sunulup sunulmadığını bilmeyi isterdim. Sanki ticaret ambargolarının zararı dokunuyorsa işe yaradığı varsayılmış gibi. İnsanları doğrudan öldürmediği için de bir şekilde kabul edilebilir bir saldırı biçimi olarak görülüyorlar. Bu ambargolar Batılı ülkelerin dünyayı diledikleri gibi düzenleme hakkına sahip olduğunu varsayan neo-emperyal bir anlayışa dayanıyor. Savaş gemileriyle (gambot) değilse bile, küreselleşmiş bir ekonomideki kapitalist güçle uygulanıyor. Çoğunlukla küçük, zayıf devletlere pek yakında manşetleriyle empoze edildiğinden, amaçları büyük ölçüde “iyi hisset” sembolizmi oluyor.

Son 50 yılda yaptırım “savaşları”nın etkisi

Bu konuyu araştıran nadir araştırmacılardan biri Amerikalı ekonomi tarihçisi Nicholas Mulder. Mulder geçtiğimiz 50 yılda uygulanan 30’dan fazla yaptırım “savaşı”nın etkisinin, ters tepmediyse şayet çok az olduğuna işaret ediyor. Yaptırımlar “halkın gözünü korkutarak onların prenslerine engel olmasını” sağlamayı amaçlıyor. Herhangi bir etkisi olduysa da umulanın tam tersiydi. Küba’dan Kore’ye, Myanmar’dan İran’a, Venezuela’dan Rusya’ya, otokratik rejimler sağlamlaştı, seçkinler güç kazandı ve özgürlükler baskı altına alındı. Yaptırımlar, en zayıf kurbanlarına bile istikrar ve özgüven aşılıyor görünüyor. Dünyanın köklü diktatörlüklerinin neredeyse tümü Batı’nın yaptırımlarından kazançlı çıkıyor.

Moskova ne küçük ne de zayıf. Savunma ve güvenlik düşünce kuruluşu Royal United Services Institute’ün Rusya uzmanı Richard Connolly’nin de bu konuda yorumları var. Connolly, Putin’in 2014’te Kırım ve Donbas’ı gaspından bu yana uygulanan yaptırımlara verdiği tepkiyi derecelerine göre sıralıyor. Bu yaptırımların amacı Rusya’nın söz konusu bölgelerdeki planlarını değiştirmek ve gözünü korkutarak daha da saldırganlaşmasını önlemekti. Yaptırımların başarısızlığı ise ancak bu kadar açık olabilir. Yaptırımları savunanlar bu başarısızlığın nedenini ambargoların çok zayıf olmasına bağlıyorlar. Büyük bir dünya gücüne şimdiye kadar uygulananlardan en ağırı sayılabilecek şimdiki yaptırımlarsa henüz işe yaramıyor olabilir ama görünüşe göre zamanla işe yarayacaklar. Rusya’yı mikroçip ve dron yedek parçasından yoksun bırakacakları söyleniyor. Çok yakında Putin’i barış sağlansın diye yalvarmak zorunda bırakacaklar.

Putin yalvarırsa bu savaş alanında olur. Connolly, ülke içindeyse Rusya’nın nasıl “yavaş yavaş yeni koşullara uyum sağladığını” ortaya koyuyor. Yaptırımlar Çin, İran ve Hindistan’la ticaretin gelişmesine neden oldu. “Ülke içinde Putin ile bağlantısı olanlara ve ithal ikamesinden devasa kârlar elde eden yönetici çevreye” fayda sağladılar. Ülkedeki McDonald’s’ların yerini, sahibi Rus olan Vkusno & tochka zinciri aldı. Ekonomi tabii ki daha zayıf ama yaptırımlar Asya’da yeni bir ekonomik alan oluştururken ve Çin’e çok daha gelişmiş bir rol verilmesini benimserken, Putin her halükârda daha güçlü. Öngörülen bu muydu?

Bu arada Batı ve halkı ekonomik gerilemeye girdi. Liderlik sallantıda; Britanya, Fransa, İtalya ve ABD’de güvensizlik yayılıyor. Gazsız kalan Almanya ve Macaristan Putin’in dümenine girdi girecek. Geçim maliyeti her yerde almış başını gidiyor. Yine de hâlâ kimse yaptırımları sorgulamaya cesaret edemiyor. Yaptırımların başarısızlığını kabul etmek ya da yaptırımları geri çekmeyi düşünmek saygısızlık sayılıyor. Batı, saldırganlığın zamansız ironisine kapıldı. Nihayetinde bundan bariz bir biçimde zarar gören saldırgan olacak. Belki de her şeye rağmen, savaşa bağlı kalmalıyız.

 [1] Stanley Kubrick’in 1964 yılında gösterime giren kara komedisinin karakterlerinden biri. 

https://www.perspektif.online/yaptirimlarimiz-geri-tepti-ruble-yukseliste-putin-cok-daha-guclu/

- Advertisment -