Geçtiğimiz Cuma günü Paris’in popüler bir semtinde okul dönüşü, detaylarını bilmek istemeyeceğimiz bir barbarlığa maruz kalan ve cesedi yaşadığı binanın avlusunda bir bavul içinde bulunan 12 yaşındaki Lola’nın ölümü, Pazartesi gecesi tutuklanan şüphelinin kimliğinin açıklanmasıyla bir anda ülkenin en hararetli siyasi tartışmasını ateşledi.
Lola’nın ülkede kaçak olarak zor koşullarda yaşayan ve hakkında 20 Ağustos 2022 tarihli uygulanmayan bir sınır dışı kararı bulunan 24 yaşında bir Cezayirli kadın tarafından öldürüldüğü anlaşıldığında, küçük kızın ölümünden duyulan şok ve üzüntü, öfkeye dönüştü.
Başta Eric Zemmour olmak üzere aşırı sağ siyasetçilerin Twitter hesaplarından Macron hükümetinin göçmen politikasını hedef alan suçlamalar yağmaya başladı.
Macron’un Cezayir’le ilişkilerde normalleşme yolunda yeni bir adım olarak yorumlanabilecek tweet’i, tesadüfen bu olayla denk düştü:
“61 yıl önce Paris’te, Cezayirli ayrılıkçıların düzenlediği bir gösterinin bastırılması sonucu yüzlerce kişi yaralandı ve onlarca kişi öldü. Cumhuriyet için affedilemez suçlar. Fransa kurbanları unutmaz. Gerçek, ortak bir geleceğe giden tek yoldur.”
Öfkeli Fransızların Twitter’da Lola’nın başına gelenler hakkında da bir tweet atmasını istediği Emmanuel Macron, Élysée Sarayı’nda Lola’nın anne babasını ağırlayarak “tüm dayanışma ve desteğini” ifade etti.
Cinayet ve ağırlaştırılmış tecavüz suçlamalarıyla Pazartesi gecesi tutuklanan şüphelinin Fransa’ya 2016 yılında öğrenci oturma izniyle yasal olarak girdiği; ancak 20 Ağustos’ta havalimanında bir kontrol sırasında oturma iznindeki usulsüzlük fark edilerek, bir ay içinde gönüllü olarak Fransa topraklarını terk etmesi istendiği; bu sınır dışı kararına uymayan şüphelinin bir aydır Fransa’da kaçak, evsiz ve işsiz olarak bulunduğu ve zaman zaman Lola’nın yaşadığı binadaki kızkardeşini ziyaret ettiği açıklandı.
Bunun üzerine, aşırı sağ siyasetin aktörleri, Twitter’da heşteg açarak ve Meclis’te Adalet Bakanı Eric Dupont-Moretti’yi sorgulayarak, hükümetin göçmen politikasını ve ülkede kaçak olarak yaşayan yabancılar karşısındaki “gevşek” tutumunu kıyasıya eleştirdiler. Adalet Bakanı Éric Dupond-Moretti, Meclis’te yaptığı konuşmada aşırı sağ siyasetçileri küçük bir kızın cenazesi üzerinden siyaset yapmakla ve utanmazlıkla suçladı. Başbakan Elisabeth Borne, tepkisini “Biraz nezaket, ailenin acısına saygı gösterin” sözleriyle dile getirdi. Hükümet sözcüsü Olivier Veran ise hükümetin kaçak göçmenlerin sınır dışı edilmesi konusunda “daha iyisini” yapması gerektiğini kabul etti. Véran, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada, “Sınır dışı etme kararlarının uygulanmasını sağlamak için çok çalışıyoruz, ancak belli ki daha iyisini yapmalıyız” dedi.
Geçen yıl Ağustos ayında hakkında sınır dışı kararı olan bir Ruandalı, Katolik rahip Olivier Maire’i başına sert bir cisimle vurarak öldürdü. Ruandalı kaçak göçmenin 2012’de Fransa’ya yasa dışı gelişinden sonra üç kez sınır dışı emri aldığı, cinayetten bir yıl önce de Nantes katedralini ateşe verdikten sonra tutuklandığı basında yer alınca Fransa’da büyük tartışma yaşandı.
Bir başka yankı uyandıran olay da 31 Ağustos 2020’de Angers’de yaşandı; 20 yaşındaki bir öğrencinin cesedi evinde dövülmüş ve tecavüz edilmiş halde bulundu. Bu olayda da Kosovalı saldırganın, 2018’den itibaren hırsızlık ve cinsel saldırı suçlarından en az altı kez hüküm giydiği ancak sınır dışı edilmediği anlaşıldı.
Haklarında sınır dışı kararı bulunan kaçak yabancıların yüzde 88’inin ülke dışına çıkarılamadığı Fransa’nın başkentinde bugün -ailesi siyasi malzeme yapılmasını istemese de- Lola için gösteri düzenlenecek ve gösterinin baş konukları, sadece aşırı sağ siyasetin ileri gelenleri değil, aynı zamanda merkez sağ parti Cumhuriyetçiler’in sağ kanadındaki isimleri de olacak.
Lola’nın ailesi ise kızlarının yasını, başkentin sokaklarında atılacak siyasi sloganlardan ve kameralardan uzak kalmak için sığındıkları köylerinde düzenlenecek sade bir törende tutacak.
Paris, bu hafta sonu başlayacak güz tatilinden sonra da çocukların 8-9 yaşından itibaren mahalle okuluna tek başına ya da sınıf arkadaşlarıyla güvenle gidip geldiği bir şehir olmaya devam edecek ancak Fransa artık bir çocuk öldüğünde hep beraber yas tutan bir ülke değil.