Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı ve mahkemece kabul edilen Necip Hablemitoğlu suikastı iddianamesinin en dikkat çeken kısımlarından biri, suikast planı içinde yer aldığı iddia edilen kişilere dağıtılacak paranın nasıl temin edildiğinin ve nasıl dağıtıldığının anlatıldığı bölüm.
İddianamede suikastı, olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda (ÖKK) görev yapan beş subaydan oluşan “Mustafa Levent Göktaş Suç Örgütü”nün işlediği öne sürülüyor.
Bu beş kişi dışında Fethullah Gülen, “FETÖ’nün Türkiye İmamı” olarak tanımlanan Mustafa Özcan, 2017’den beri “FETÖ mensubu bir kişiyi yurtdışına kaçırma” suçlamasıyla tutuklu bulunan eski MİT mensubu Enver Altaylı ve Aydın Köstem, azmettirenler olarak anılıyor.
Enver Altaylı, Mustafa Özcan’ın yönlendirmesiyle suikastı yapacak kişileri bulmak ve azmettirenler ile tetiği çekenler arasındaki trafiği sağlamakla; Aydın Köstem,Enver Altaylı ile tetiği çeken “suç örgütü lideri” Levent Göktaş arasındaki irtibatı kurmakla; Almanya’da yaşayan Serhat Ilıcak da suikast planı için kullanıldığından şüphelenilen paranın teminine yardımcı olmakla suçlanıyor.
İddianamede, paranın temin edilmesi ve dağıtılmasıyla ilgili bulgulara, soruşturmanın şüphelileri arasında bulunan ancak suikastla ilgili bir bağı tespit edilemediği için davanın sanıklarından olmayan Nizamettin Afşar’ın ifadesindeki bilgilerden ulaşıldığı belirtiliyor.
Nizamettin Afşar, iddianamedeki ifadesine göre, Hablemitoğlu suikastının azmettiricilerinden olmakla suçlanan eski MİT mensubu Enver Altaylı ve ailesinin 1992’den beri şoförlüğünü ve evde yardımcılığını yapan bir kişi.
Şubat 2022’de verdiği ifadesinde halen Altaylı ailesiyle çalıştığını ve maaş aldığını söyledi.
Nizamettin Afşar, Mustafa Özcan’ın 2002 yılının içinde bir tarihte Enver Altaylı’nın evine geldiğini ve aralarında geçen diyalogdan duyduğu bir kısmı şöyle anlattı:
“Mustafa Özcan isimli şahıs Enver Altaylı’ya ‘Necip ile ilgili konuyu Halil Şıvgın ile halledemedik, bu adam Hizmet Hareketi’ne zarar veriyor, bu işi halletmemiz lazım’ dedi.
“Enver Altaylı isimli şahıs da ‘evet hocam nasıl yardımcı olabilirim’ dedi. Enver Altaylı isimli şahıs ‘cezaevinde bir arkadaşımız var yaklaşık onun da çıkmasına bir, bir buçuk yılı var, bana kalırsa onu bekleyelim’ dedi.
“Bunun üzerine Mustafa Özcan isimli şahıs da ‘bir, bir buçuk yıl bekleyemeyiz bunun için çok geç olur’ dedi. Bunun üzerine Enver Altaylı isimli şahıs ben bu konuyu Almanya’da Serhat ile konuşayım, belki bu konuda o bize yardımcı olur dedi. Almanya dönüşü sizi arayacağım dedi. Ben bu konuşma devam ederken mutfak kısmından ayrıldım. Daha sonrasında ne konuştuklarını bilmiyorum.”
Nizamettin Afşar, Enver Altaylı’nın bu konuşmadan birkaç gün sonra Almanya’ya gittiğini ve orada birkaç gün kaldıktan sonra döndüğü akşam Mustafa Özcan’ı arayarak “Hocam bu konuda Serhat bize yardımcı olamayacak, bilginiz olsun” dediğini aktardı.
Nizamettin Afşar ifadesine şöyle devam etti:
“Bu görüşmeden yaklaşık on gün sonra Enver Altaylı isimli şahıs ikametinde kullandığı güvenli telefondan Serhat Ilıcak’ı aradı ve ‘Serhatcığım ben Levent Göktaş ile görüştüm, biz mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın, bundan sonraki süreçte bir sıkıntı olursa beni ararsın’ dedi.
“Güvenli telefon olarak kullandığı cihazı; Enver Altaylı isimli şahıs Siemens firması ile yapmış olduğu bir ticaretten sonra Siemens firması çalışanları tarafından getirildi. Bu cihazdan bir tane de Almanya’da bulunan Serhat Ilıcak’ta bulunduğunu, cihazları karşılıklı olarak eşleştirerek güvenli bir şekilde iki telefon arasında görüşme olacağını söylediler.”
Nizamettin Afşar, Enver Altaylı’nın Siemens’le ilgili işinin ne olduğunu da anlattı.
Nizamettin Afşar’ın ifadesinden özetlersek; 2001 yılının sonlarında Nizamettin Afşar’ın tanıdığı birkaç kişi, Genelkurmay Başkanlığı’nın altyapı kablolarıyla ilgili bir ihaleden bahsederek, Enver Altaylı’nın bu ihaleyle ilgili olarak kendilerine yardımcı olup olamayacağını sordu.
Devamını şöyle anlattı:
“Almanya’daki arkadaşı Serhat’ı kastederek ‘ben Serhat’ı bir arayayım’ dedi. Serhat Ilıcak’ı aradı, konuyu anlattı, Serhat Ilıcak da kendisine ‘ben bir araştırayım, sana döneceğim’ şeklinde konuştu. Serhat Ilıcak, Siemens firmasıyla görüşmeyi gerçekleştirmiş ve böyle bir işe talip olduklarını öğrenmiş, ancak herhangi bir mesafe alamadıklarını Serhat, Enver Altaylı’ya aktarmıştı.
“Bunun üzerine Enver Altaylı bu ihale sürecini takip etti. Hatta bu iş için Almanya ülkesine gidip geldi. O dönem hatırladığım kadarıyla Erzurumlu iş adamı olan Haluk Pirimoğlu, yine inşaat işleriyle uğraştığını bildiğim Muhittin Çolak ile Genelkurmay ayağında emekli bir albay ya da binbaşı olan Dinçer isimli kişiyle irtibata geçiyordu.
“Siemens şirketinin Genelkurmay’dan randevu talebini Enver Altaylı’nın irtibatları vasıtasıyla aldığını biliyorum. Yaklaşık 1-1,5 sene sonra bu alt yapı işi için malzeme temini kısmını Siemens şirketi aldı.
“2003 yılı içerisinde Siemens şirketi ihale süreci onaylandıktan sonra iş bitmeden, mal teslimi yapılmadan o gün itibariyle yaklaşık 900 küsur bin dolar parayı Enver Altaylı ve Serhat Ilıcak üzerinden yapılan görüşmeler neticesi benim İstanbul Florya’da bulunan İş Bankası’ndaki hesabıma gönderdi.”
Nizamettin Afşar, Siemens’ten alınan komisyonla ilgili olarak, bir kere de sanıklardan Aydın Köstem’in adının geçtiği bölümde şöyle bahsetti:
“2003 yılı içerisinde bir gün Aydın Köstem, Enver Altaylı’nın ikametine gelmişti. Yine salondaki görüşmelerinden sonra Enver Altaylı, Aydın Köstem’i kapıdan uğurlarken Enver Altaylı ‘Kamil’le olan meseleyi çözersen -eliyle 3 işareti yaparak- içeride konuştuğumuz gibi halledeceğim’ dedi. O da ‘Tamam Enver abi, ben görüşeceğim’ dedi. Burada kastedilmek istenileni ben o an anlamadım.
“15-20 gün kadar sonra Enver Altaylı’nın Siemens işinden aldığı paralarla Antalya Manavgat’ta -geçen seneki yangında yanan- yaptırdığı yazlık evin inşaat işleri için Manavgat’ta bulunduğum sırada Enver Altaylı beni telefonla aradı, bana eşini kastederek ‘yengenle konuştum, yanına git, inşaat için ayırdığım paradan 30 bin doları bir çantada getir ve Aydın’a teslim et’ dedi. Ben de eşinin yanına giderek 30 bin dolar parayı bir çantaya koyarak aldım ve bir müddet sonra Ankara’ya gelerek Aydın Köstem’e Kırkkonaklar’daki evinde kapıdan teslim ettim.”
Başsavcılık, Nizamettin Afşar’ın parayla ilgili verdiği bu bilgileri, iddianamenin genel kurgusundaki bulgu ve yorumlarla birlikte değerlendirerek şu sonuçlara varıyor:
“Mustafa Özcan’ın Necip Hablemitoğlu’nun engellenmesi yönünde Enver Altaylı’ya ilettiği yoğun talepleri karşısında, Enver Altaylı’nın iş adamı olan ve Almanya ülkesinde yaşayan Ali Serhat Ilıcak’tan ne gibi bir yardım istemiş olabileceği sorusu akla gelmektedir.
“Enver Altaylı, burada Serhat Ilıcak’tan Almanya ülkesindeki çevresi üzerinden Siemens şirketi ile Genelkurmay Başkanlığı arasında geçen ihale sürecinde Siemens şirketi adına aracılık rolü için bağlantı kurmasını istediği düşünülmektedir.
“Enver Altaylı’nın, Necip Hablemitoğlu’nun engellenmesi konusunda Mustafa Levent Göktaş’tan yardım istemesi, onunla temas kurması, sonucunda Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi düşünüldüğünde ise, cinayetin işlenmesi sürecinde yer alan bazı kişiler için para temin edilmesi ihtiyacının, bahsedilen ihale sürecinden alınan komisyon parası ile karşılandığı kanaati oluşmaktadır.
“Aydın Köstem’in, Enver Altaylı’dan istediği 30.000 dolar para da bu amaçla istenilen ve verilen bir paradır. Söz konusu ihale sözleşmesi 03.07.2003 tarihinde imzalanmış olsa da Nizamettin Afşar’ın alınan ifadesinden ihale sürecinin 2002 yılı içerisinde başladığı bilinmektedir.
“İhale sözleşmesinin imzalanmasından sonra Nizamettin Afşar ve Osman Tuncer hesaplarına gönderilen söz konusu paraların, bu kişilerin hesabından Ali Serhat Ilıcak ve Enver Altaylı tarafından çekildikten sonra, cinayette rolü olan şüphelilerden Aydın Köstem hariç kime dağıtıldığına dair net bir tespit yapılamamaktadır.”
İddianameye göre; Enver Altaylı, 2002 Aralık ayındaki cinayet için 2001 sonundan itibaren 1,5 yıllık bir ihale sürecini takip ediyor, bunun için mesai harcıyor ve o ihaleyi Siemens’in kazanması sonucu alınan komisyondan suikast planındaki kişilere para dağıtıyor.
Ancak, Enver Altaylı’nın sadece, tetiği çeken “Mustafa Levent Göktaş Suç Örgütü” ile bağlantısını sağlayan Aydın Köstem’e gönderdiği 30 bin dolarlık bir kısım tespit edilebilmiş durumda.
İddianamede “Enver Altaylı’dan diğer sanıklara bir para gitti mi”, “Aydın Köstem, Levent Göktaş’a ve diğer ÖKK’cı subaylara o 30 bin dolar içinden bir para dağıttı mı” gibi soruların yanıtı yok.
Bütün bunların akla getirdiği soruysa şu:
‘FETÖ’ tarafından istendiği belirtilen; birinci sanığı Gülen, ikinci sanığı “FETÖ Türkiye İmamı” Mustafa Özcan olan suikast planını, neden “FETÖ yöneticileri” tarafından suikastın “sipariş” edildiği Enver Altaylı finanse etti?